Evrenin en eski yıldızları keşfedildi

Doğan Barış ABBASOĞLU Haberleri —

  • Astronomlar Samanyolu Galaksisini çevreleyen yıldız bulutunun içinde 12-13 milyar yaşında olduğu düşünülen üç yıldızı keşfetti.

ABD’nin MIT üniversitesinden bir ekip yıldızları Samanyolu'nun "halo"sunda, yani ana galaktik diskin tamamını saran yıldız bulutunda üç çok yaşlı yıldız keşfetti. Ekibin analizine göre bu üç yıldız 12 ila 13 milyar yıl önce, yani ilk galaksilerin şekillenmeye başladığı dönemde oluştu.

Araştırmacılar, her bir yıldızın bir zamanlar kendi küçük, ilkel galaksisine ait olduğuna ve daha sonra daha büyük ama hala büyümekte olan Samanyolu tarafından emildiğine inandıkları için yıldızlara Küçük Biriken Yıldız Sistemi yıldızları anlamına gelen "SASS" adını verdi. Bugün bu üç yıldız kendi galaksilerinden geriye kalan tek şey.

Bilim insanları Samanyolu galaksisi çevresinde daha fazla eski yıldızın hayatta kalmış olabileceğinden şüpheleniyor.

Araştırmacılar benzer SASS yıldızlarını ortaya çıkardıkça, hayatta kalan ilk galaksilerinden bazıları olduğu düşünülen ultra soluk cüce galaksiler konusunda ayrıntılı incemeler yapılabileceğini düşünüyor.

Yıldızların madde bileşimleri incelendi

Las Campanas Gözlemevi'ndeki 6,5 metrelik Magellan-Clay teleskobundan yıllar boyunca topladığı yıldız verileriyle çalışan ekip buradan hareketle eski yıldızları taradı.

13,8 milyar yıl önce meydana gelen Büyük Patlama'dan hemen sonra oluşan eski yıldızların bileşiminde düşük oranda stronsiyum ve baryumun bulunduğundan hareket eden ekip veriler içerisinde yıldız ışığı ölçümleri düşük stronsiyum ve baryum bolluğuna işaret eden yıldızları aradı.

Üç yıldız 12-13 milyar yaşında

Magellan teleskobu tarafından 2013-2014 yılları arasında gözlemlenen üç yıldız üzerinde yoğunlaşan ekibin araştırmasının sonuçlarına göre bu üç SASS yıldızı güneşe kıyasla daha az miktarda demir ve helyum içeriyor. Bu oranlar yıldızların 12 ila 13 milyar yıl önce oluştuklarını gösteriyor.

Üç yıldız Samanyolu'nun halesi boyunca farklı konumlarda bulunuyor ve Dünya'dan yaklaşık 30 bin ışık yılı uzaklıkta oldukları tahmin ediliyor.

Her üç yıldız da ters yörüngede hareket ediyor

Gaia astrometrik uydusunun gözlemlerini kullanarak her bir yıldızın galaktik merkez etrafındaki hareketini takip eden ekip, ilginç bir şey fark etti: Yarış pistindeki arabalar gibi hareket eden ana diskteki yıldızların çoğuna kıyasla, üç yıldız da yanlış yöne gidiyor gibi görünüyordu. Astronomide bu durum "geriye doğru hareket" olarak bilinir ve bir nesnenin bir zamanlar "biriktirilmiş" ya da başka bir yerden çekilmiş olduğuna dair bir ipucudur.

 Bu üç yıldızın galaktik diskin ve hatta halenin geri kalanından tamamen farklı şekillerde yörüngede dönüyor olması, düşük kimyasal bolluklara sahip oldukları gerçeğiyle birleştiğinde, yıldızların gerçekten eski olduğu ve bir zamanlar Samanyolu'na rastgele açılarla düşen ve milyarlarca yıl sonra inatçı yörüngelerini sürdüren daha eski, daha küçük cüce galaksilere ait olduğu yönünde bir düşünceyi ortaya çıkardı.

 

Araştırmayı üç kadın astronomi öğrencisi yaptı

Geriye doğru hareketin, gökbilimcilerin daha önce analiz ettiği haledeki diğer eski yıldızların bir özelliği olup olmadığını merak eden ekip bilimsel literatürü inceledi ve düşük stronsiyum ve baryum bolluğuna sahip, galaktik akışın tersine gidiyor gibi görünen 65 yıldız daha buldu. Bu yıldızlar üzerine incemeler önümüzdeki dönemde devam edecek.

Araştırmanın bir diğer özelliği de bu bulgulara ulaşan üç MIT öğrencisinin de kadın astronomlardan oluşması.

 

* * *

Einstein bir kez daha haklı çıktı

Fizikçi Albert Einstein bir kez daha karadelikler konusundaki bir teorisinde haklı çıktı.

Albert Einstein bundan 100 yıldan fazla bir süre önce ortaya attığı Genel Görelilik Teorisi çerçevesinde maddenin bir kara deliğin etrafında dönmeyi bıraktığı ve bunun yerine doğrudan içine düştüğü bir “dalış bölgesi” bulunduğunu öngörmüştü. Gökbilimciler geçtiğimiz günlerde ilk kez bir kara deliğin hemen kenarında, maddenin yörüngede dönmeyi bırakıp ışık hızına yakın bir hızla içeri daldığı bölgeyi gözlemledi.

Dalma bölgesinin keşfi birçok soruyu yanıtlayabilir

Madde bir kara deliğe çok yaklaştığında parçalanır ve etrafında yığılma diski adı verilen yörüngede dönen bir halka oluşturur. Einstein’in Genel Görelilik Teorisi, maddenin karadeliğin düşerken hızla ışık hızına yakın bir hıza ulaşarak doğrudan içeri dalması gerektiğini öngörmektedir.

Oxford Üniversitesi'nden Andrew Mummery’nin ekibi, Dünya'dan yaklaşık 10 bin ışık yılı uzaklıkta bulunan MAXI J1820+070 adlı ikili sistemdeki bir kara deliğin etrafındaki dalma bölgesinin kanıtlarını tespit etti.

Bilim insanları normalde bu tür bir alanın kayda değer bir ışık yaymayacağını düşünüyordu ancak gözlemlerde dalma bölgesinin ekstra ışık verdiği ortaya çıktı.

Araştırma ekibine göre bu alanların ölçümleri konusunda yapılacak çalışmalar astrofizikteki birçok soruyu yanıtlayabilir.

Bilim insanları bu tür dalma alanlarını artık daha fazla gözlemde bulunmak konusunda çalışmalar yürütüyor.

 

* * *

53 yıldız sistemi uzaylı uygarlıklara ev sahipliği yapıyor olabilir

Bilim insanları gelişmiş bir uygarlığın yörüngesinde bulunduğu yıldızın yaydığı enerjiyi toplayacağından hareketle bir dizi gözlem gerçekleştirdi. Bu gözlemler sonucunda tespit edilen 53 yıldızın çevresinde gelişmiş uygarlıkların bulunabileceği tespit edildi.

Teorik olarak Dyson Küresi olarak adlandırılan devasa bir kurgusal obje ile gelişmiş bir uygarlık yörüngesinde bulunduğu yıldızın yaydığı enerjiyi depolayabilir. Bu tür bir objenin yüksek düzeyde kızılötesi ısı yayacağından hareket eden bilim insanları Samanyolu Galaksisindeki yıldızları inceledi.

53 yıldız çevresinde yoğun kızılötesi ısı

Dyson kürelerini araştırmak için, biri İsveç'teki Uppsala Üniversitesi'nden Matías Suazo ve diğeri İtalya'daki Uluslararası İleri Araştırmalar Okulu'ndan Gaby Contardo liderliğindeki iki gökbilimci ekibi, galaksimizdeki milyarlarca yıldızın konumunu ve hareketini haritalayan Avrupa Uzay Ajansı'nın Gaia uydusundan gelen verileri, yer ve uzay teleskoplarından elde edilen kızılötesi araştırma sonuçlarıyla birleştirdi.

Her iki ekip de birleştirilmiş veri kümelerinden 5 milyon yıldızı analiz etti ve doğal süreçlerle açıklanamayan aşırı kızılötesi ısı belirtilerini tespit etmeye çalıştığı

Ekip, Dünya'dan 900 ışık yılı uzaklıktaki yedi kırmızı cücede garip sinyaller tespit etti. Bu yıldızlar güneşimizden daha küçük ve sönük, ancak kızılötesinde beklenenden 60 kata kadar daha parlak görünmektedir.

Araştırma sonucunda 53 yıldızın çevresinde kızılötesi izler tespit edildi. Bu araştırmanın ardından James Webb Uzay Teleskobunun bu yıldızlara daha fazla ışık tutarak kızılötesi ısının doğal tozlu maddeden mi yoksa başka bir şeyden mi kaynaklandığını ortaya çıkarabileceği düşünülüyor.

 

* * *

40 milyar yıl hatasız çalışacak saat

Stronsiyum atomlarından yapılan yeni bir saat Dünyanın en hassas saati ünvanını aldı. Bu saat 40 milyar yıl boyunca hatasız çalışma kapasitesine sahip.

Colorado Boulder Üniversitesi'nden Alexander Aeppli ve meslektaşları tarafından inşa edilen saatin merkezinde, lazerler tarafından mutlak sıfırdan sadece yüz milyarda bir derece daha sıcak olacak şekilde soğutulan yaklaşık 40 bin stronsiyum atomu bulunuyor.

Saatin tik takları, bu soğuk atomların içindeki elektronların iki özel kuantum durumu arasında hızla salınmasıyla sağlanıyor.

Yeni saat daha önceki atomik saatlerden iki kat daha hassas.

Hassas saat birçok alanda kullanılabilir

Son derece hassas atomik saatlerin, karanlık maddenin tespit edilmesinde, GPS uydularının daha hassas hale getirilmesinde ve tektonik plakaların küçük hareketlerinin tespit edilmesinde rol oynayabileceği ifade ediliyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.