Faşizme karşı cephe genişletilmeli
Forum Haberleri —
- 1970’lerde Türkiye’yi sarsan gelişmelere öncülük edenler de bu aydın gençlikti. Şimdi mahalleleri, sokakları örgütleyen ve harekete geçiren bu aydın gençlik olmalıydı
ZEKİ AKIL
Türkiye’de AKP-MHP faşist iktidarı kalıcı olmak için bütün kötülükleri örgütlüyor ve uygulamaya koyuyor. Bu kötülükleri ve zorbalığı, psikolojik savaşı devletin bütün olanaklarını kullanarak halka yansıtıyor. Bir hükümet ki, vatandaşlarına, siyasi rakiplerine kumpaslar, komplolar düzenliyor. Vicdan, ahlak ve hukuk kuralları bir tarafa atılmış. İktidar için her yol mubahtır kuralıyla hareket ediyorlar.
Erdoğan montaj görüntülerle Kılıçdaroğlu PKK’yle ortaklaşmış diye propagandalar yaptı. Kılıçdaroğlu’na linç saldırısı örgütledi. Hitler ve Göbbels’i aratmayan demagojiler ve gaddarlıklar sergilediler. Üç seçimdir peş peşe HDP ve DEM’in kazandığı belediyeleri zorla gasp ettiler. Hapishaneler milletvekilleri, belediye başkanları ve politikayla ilgilenen binlerce Kürt’le dolduruldu.
Bu kötücül ve inkârcı zihniyeti en rafine biçimde D. Bahçeli ortaya koyuyor. "Türkiye’de Kürt sorunu yoktur. 150 yıldır emperyalist güçler bu sorunu Osmanlı’ya ve cumhuriyete karşı kullanıyorlar’’ diyor. Yani olmayan bir sorunu 150 yıldır yabancı güçler Türkleri zayıflatmak için kullanıyormuş! Olmayan bir sorun nasıl 100- 150 yıl kullanılır? Görüldüğü gibi burada akıl ve bilim yoktur. Kürt halkını Türkleştirme ve tarihten silme projesi vardır. Bir de kalkıp Kürtler ve Türkler kardeştir diye demagoji yapıyor. Ama ardından da Türk anayasasına göre herkes Türk’tür, Türk vatandaşıdır, diyor. Kardeşlik söylemiyle kurduğu cümleler yüzde yüz Kürtlerin haklarını ve halk olarak varlığını inkâr üzerinedir.
Bahçeli ve Erdoğan iktidarı muhalefeti etkisizleştirmek ve Kürtleri bitirmek için içeride ve dışarıda aralıksız çalışıyor. Muhalefet olduğunu söyleyen güçler ve Kürt halkı buna karşı ortaklaşabiliyor mu, aynı hızla ve ciddiyetle politika üretip pratiğe yansıtıyor mu? Asıl tartışılması gereken konu budur. Faşizmin politika ve uygulamaları açık. Son kayyum atamaları ve politik alana karşı düzenlenen komployla bu gerçeklik herkesin gözüne sokulur açıklıkla yapıldı. Unutulmasın, sırada Ekrem İmamoğlu gibi birisini saf dışı bırakmak için sergilenen bir mahkeme oyunu da sahneleniyor.
AKP-MHP bu kadar pervasızlaşıp yargıyı ve devletin yetkilerini muhalefete karşı kullanırken cesaretini nereden alıyor? Kuşkusuz muhalefetin zayıflığından. Muhalefet muhalefet olamıyor. MHP seçimden dördüncü parti olarak çıkmış. İdeolojik olarak da ırkçı, marjinal bir partidir. CHP ise birinci partidir. Ama MHP’li hükümet CHP’nin İstanbul gibi bir merkezde belediyesine el koyup kayyum atayabiliyor. Bu iktidarın gücünden değil, muhalefetin zayıflığından çıkan bir sonuçtur. MHP ve AKP zayıftır, meşruiyetleri halk nezdinde kalmamıştır. Seçimi kaybetmişler. CHP’nin gümbür gümdür gelmesi gerekirdi. Ama CHP ürkek davrandı. Yumuşama, normalleşme adına iktidarın toparlanmasına ve oyun kurmasına olanak tanıdı.
Bahçeli, Özgür Özel’i bir çocuğu azarlar gibi azarlıyor. Ona "haddini bil" diyor. Halbuki CHP’nin ona had bildirmesi gerekirdi. "Otur oturduğun yerde, seçimden dördüncü parti olarak çıkmışsın. Devletin gücünü böyle kötüye kullanmayın’’ demesi gerekirdi.
Türkiye’de güçlü bir aydın, entelektüel damar var. Ancak AKP-MHP iktidarı aydınları yıldırdı, sindirdi. Aydınların birikiminden yararlanmak ve politik alana katkılarını sunmaları için politik alana da sorumluluk düşüyor. Politik alan, partiler ülkenin sorunlarını güçlü biçimde sahiplenir ve tartışmaya açarsa aydınlar bu ortamdan yararlanıp daha rahat tartışmalara katılırlar. Aydınların tabii ki, ülkelerine, halklarına ve insanlığa karşı görevleri vardır. Bedel ödemeyi de göze almayı bilmeliler. Tatlı su aydınları olmamaları gerekir. Bu konuda aydınların eksikleri var, eleştiriyi hak ediyorlar. Ancak sorun eleştiriyle aşılacak durumda değil. Bu açıdan politik alanın aydınların önünü açması gerekir.
CHP, AKP iktidarı için bir tehlike olarak görülüyor. Legal alanda var olan haliyle alternatif parti CHP’dir. CHP daha aktif ve etkili bir politik hat izlerse toplumsal muhalefetin toparlanmasına ve daha etkili olmasına katkı sunabilir. Toplumsal muhalefet genişlemeden ve Kürt halkının desteği alınmadan bu iktidarı aşmak kolay değil. CHP’nin faşizmin aşılması ve kendisine karşı kurulan kumpasları aşmasının yegâne yolu toplumsal muhalefeti güçlendirme, emekçilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve diğer kesimlerin aktifleşmesini sağlamaktır.
Mevcut haliyle imha tehdidi altına olan Kürt halkıdır. Bu açıdan yurtsever güçlerin, başta gençliğin ve kadın hareketinin daha aktif ve örgütlü hareket etmesi gerekiyor. Üniversite gençliği ölü görüntüsü veriyor. Halbuki Kürt Özgürlük Hareketi’ni kuranlar ve öncülük edenler üniversiteli gençlerdi. 1970’lerde Türkiye’yi sarsan gelişmelere öncülük edenler de bu aydın gençlikti. Şimdi mahalleleri, sokakları örgütleyen ve harekete geçiren bu aydın gençlik olmalıydı. Zaten legalde bir güç ve örgütlenme var. Aktif bir çalışma da var. Ancak toplum harekete geçirilmeden mevcut saldırılar durdurulamaz. Van halkı sokakları doldurarak kayyumu püskürttü. Faşist iktidarın mevcut saldırısı ve kayyum hamlesi ancak toplumsal bir karşı koyuşla durdurulabilir. Bu açıdan demokrasi ve özgürlük arayışı, iddiası olanlar kaygılarını bırakıp şehirlerine ve iradelerine sahip çıkmalıdır.