Gabar’da bir efsane: Çiçek Botan
Dosya Haberleri —
- 10 Ekim 2011'de Türk ordusunun hava saldırısında 6 arkadaşıyla beraber şehit düşen HPG Askeri Konsey Üyesi Çiçek Kiçî’nin yaşamı Türk sömürgeciliğine karşı sürdürdüğü savaşın izleriyle dolu. Gabar’ın ilk kadın gerillalarından Çiçek Kiçî’yi (Çiçek Botan) yoldaşı Rahime Gabar anlattı.
SERHAT ARARAT
Çiçek Kiçî kimlikteki adıyla Guhar Çağırga, 1975 yılında Cizre’deki Cinibre Köyü'ne bağlı Kavirkir Mezrası'nda dünyaya gelir. Daha çocuk yaşta gerillayla tanışır ve bir süre gerillaya kuryelik yapar. 1985 yılında Çiçek henüz 10 yaşındayken Mustafa Çimen adlı bir itirafçının ifadeleri üzerine köyleri basılır. Bu baskın sonucunda ilk gözaltı ve ilk işkenceyle tanışır. Bu gözaltı ve işkence onun yüreğindeki gerilla sevgisini azaltmaz tersine düşmana olan öfkesini büyütür. Sonrasında gerillaya milislik yapan yurtseverlele tanışır ve partiyi daha yakından tanır. Artık nerede bir yürüyüş ve kutlama yapılsa Çiçek hep en öndedir. Çiçek, bu süreçte kendini yeniden tanır fakat küçük yaşta beşik kertmesiyle evlendirilmesi de onun boynundaki ilmiktir. Hayatındaki en önemli adımı atmak için sadece sömürgeciliğin zincirlerinden kurtulması da yetmez feodal zincirleri de yok etmesi gerekir. Çiçek o adımı atmaktan geri durmaz. 1989 yılında Siirt'in Pervari İlçesi'ne bağlı Çeme Kare Yaylası'nda sözleştiği gerillalarla buluşur ve PKK'ye katılır. Artık hayranlık duyduğu ve onu heyecanlandıran gerillalardan biridir. Çiçek'in, PKK'ye katılma kararı evlendirildiği kişinin ailesi ve aşiret arasında soruna neden olur. Bazı aşiret üyeleri Çiçek'i kararından vazgeçirmeye çalışır. Çeme Kare Yaylası'nda aşiret üyelerinin de katıldığı bir toplantıya Çiçek de katılır ve gerillaya katılımını "Sadece bir amacım var. Ben de bir Kürt insanı gibi partiye katılıp ülkem için savaşmak istiyorum" sözleriyle açıklar. Bu görüşmeden sonra aşiret de ikna olur ve böylece mesele çözülür. O yıllarda bir genç kadının dağlarda savaşması Gabar bölgesi ve çevresi için çok zordur. Zaten Çiçek, Kiçî Aşireti'nden PKK saflarına katılan ilk kadındır.
Sadece üç kadın gerilla
Bu yıllarda bir kadının gerillaya katılması Botan gibi bir alanda yeni ve nadir görülen bir durumdur. Çiçek’in Botan’ın merkezinde yer alan ve gerillanın 'Besta alanı' olarak adlandırdığı alanda gerillaya katılmasıyla gerilladaki kadın sayısı üçe çıkar. Çiçek, 1991 yılına kadar Besta ve Beytüşşebap bölgelerinde pratik yürütür. Burada en büyük tecrübelerini savaş ortamı içinde alır. Artık amatör bir savaşçı değil tecrübe edinmiş, yanındaki kadın gerillalara komutanlık yapacak düzeydedir. Çiçek'in PKK'ye katılmasının üzerinden 3 yıl geçmesinin ardından ablası Leyla Çağırga, eşi, çocukları ile torunlarının da aralarında olduğu 7 kişi Cizre ilçe merkezinde askerlerin attığı havan mermisinin evlerine isabet etmesi ile katledilir.
Adı bir efsaneye dönüşür
Onunla 1991 yılında gerillada tanışan yoldaşı Rahime Gabar, Çiçek’in adının bir efsane gibi gerilla arasında yayıldığına dikkat çekerek tanışmasını şu sözlerle anlatıyor: “Çiçek heval gerillaya katıldığında ismi, Gabar ve çevresinde adeta bir efsane gibi kulaktan kulağa yayılıyordu. Bu efsane ismi çok merak ediyordum. Onunla 1991 yılında bir grup arkadaş ile Gabar’a bağlı Çırav’a çekilirken tanıştım. Çiçek hevalin Çırav’da olduğunu duymuştum. O savaşçı, atılgan, cesur ve bütün arkadaşlar tarafından hayranlıkla anlatılan, saygı gören biri olarak anlatılıyordu. Bu anlatımlar ve duyumlar bende ona karşı bir hayranlık uyandırmıştı. Noktaya vardığımda ilk işim onu görmek ve sarılmak oldu. Ben Gabar’a gitmeden önce Heval Çiçek kadın gerilla olarak ilkti. Sonradan Beri heval dahil oldu. Daha sonra iki, üç derken bir kadın taburunu oluşturduk. Gabar ve çevresinde savaş ve taktik gibi konularda kadın bir gerilla olarak bu katılımının önünü açarak kadın ordulaşmasının temelini attı diyebilirim.
Eylem öncesi fikri muhakkak alınırdı
Toplumda kadın savaşamaz, güçsüzdür gibi bir feodal düşünce vardı. Ama Çiçek heval o bölgede bir kadın gerilla olarak bu yargıyı paramparça etti. Ben o yıllarda bölük komutanı, Çiçek heval da takım komutanıydı. Zekası ve cesareti taktire şayandı. Örneğin bir eylem kararı alındığında yapı içerisindeki herkesin gözü Çiçek hevala kayıyordu. Acaba bu konuda fikri ve planı nedir, ne düşünüyor gibi bir beklenti oluşuyor. Bu denli dikkate alınan bir arkadaştı. Koşul ne olursa olsun cephede en önde savaşırdı.”
Çiçek o yıllarda Gabar’da yapılan eylemlerin keşif, planlanma ve saldırı dahil her aşamasında yer alır. Rahime Gabar, Çiçek’i anlatmaya devam ediyor: ''Bir zamanlar Botan’ın yiğit kahramanları vardı ve bu mücadelenin bu aşamaya gelmesinde hayatlarını ortaya koyarak getirdiler. Bunu hep anlatacağım. Savaşta inanılmaz bir cesarete sahipti. Çiçek eşittir PKK, herkese böyle güven veriyordu. Aslında anlatmakta yetersiz kalıyorum, onu tanımak için onunla yaşamak gerekir. Onunla eyleme gidenler kendini büyük bir güvende hissediyordu. Küçücük bir boyu vardı. Örneğin bize gelen elbiseleri olduğu gibi giyerdik fakat o alırdı o elbiseleri keserdi, biçerdi, kısaltırdı ve öyle giyerdi. Kendisiyle barışıktı ve gurur, kapris gibi geriye çeken özelikler onda yoktu. Doğal ve netti. Bu kadar kendini erken dönüştüren bir kadın arkadaşa rastlamadım. Çiçek demek, güven, yoldaşlık, umut demektir. Bana göre tamamlanmış kadındır.”
Savaşta dudakları parçalandı
Rahime Gabar, bir eylem sırasında düşman ile dar bir boğazda nasıl burun buruna geldiklerini şu sözlerle anlatıyor: “92’de Çırav’da bölük komutanı bir arkadaş eşliğinde bir grup Derîye Nîttê’yi (Gundê Nîttê) tutarak gelen düşman askerlerine darbe vuracaklar. Bu kapı iki dağın arasıdır, çok stratejik bir geçiş yeridir. Bölük komutanı arkadaş, Çiçek hevala 'Heval Çiçek tanklar boğazdan içeri girdiği gibi sen tankın üzerine çıkacaksın ve tank şoförünü etkisiz hale getireceksin. Yani bir kurşun patlatmadan bunu yapman lazım' diyor. Çiçek heval, 'Heval Bozan bu nasıl mümkün olur ki, bizde keleş ve biksi var. Onlarda en ağır silahlar var. Kaldı ki, onlarca panzer, tank geliyor. Bu nasıl mümkün olacak' diye cevap verir. Komutadaki arkadaş olmaz bu “bir talimattır” diyerek uygulaması gerektiğini söylüyor. Çiçek heval boğaza iniyor ve düşman askerlerinin güzergahı üzerinde pusuda yerini alıyor. Pusu sonucu askerler darbe alıyor. Burada olmak ölümle savaşmak gibidir. Çiçek heval ağız kısmında büyük bir yara alır. Dudakları parçalanır ve dişleri kırılarak ağzından dökülür. Alınan karar her ne kadar riskli ve tehlikeli olsa da Çiçek heval bunu harfiyen yerine getirir. Sonradan çekilme esnasında noktaya geri döndüklerinde oturur ve parçalanmış dudaklarını elinin içne alarak dudaklarını diker. Fotoğraflarına baktığımızda o yıların izlerini görebiliriz. Bunu yaparken ax bile demedi.”
Savaşarak günlerce yol aldı
Bir yıl sonra 93 yılının ilkbaharında Çiçek’i tekrardan Çırav bölgesinde gören Rahime Gabar o amansız yıllarda Türk devletine karşı verdiği mücadeleyi ve direnişi şu sözlerle ifade ediyor: “Çiçek, Çırav’a geri gelmişti meğerse günlerce savaşarak yol almış. Yanımıza geldiğinde ayakkabısını çıkarmaya çalışıyordu. Fakat ayakkabılar bir türlü çıkmıyordu. Sıra çoraplarını çıkarmaya geldiğinde ayak tabanındaki deriler çorapla beraber sökülmeye başladı. Günlerce yollardaydı ve çoraplarını dahi değiştirme fırsatı olmamıştı. Ayakları yara içindeydi. Her ne kadar canı acısa da belli etmiyordu. Ben ona nasılsın diye sorduğumda 'Heval Rahime ben kendimi zorla buraya yetiştirdim' dedi. Bazı arkadaşlar kendisine 'Bizim tanıdığımız Çiçek ‘ay’ bile demez' dediklerinde Çiçek, 'Yok arkadaşlar cidden canım bu sefer acıyor' dedi. İlk kez Çiçek hevaldan bunu duydum. Gerçekten canı çok acımıştı. Bunu gözlerinden görebiliyordum…”
İlk kadın ordulaşması talimatı
Rahime Gabar, 1993 yılında Gabar’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın bir telsiz konuşmasında PKK içerisinde kadın ordulaşmasının önemine ilişkin talimatı nasıl dinlediğini şöyle anlatıyor; “Çiçek hevalin Çiyayê Bizina’ya gitmesi için genel yapının onayı çıkmıştı, ama Çiçek hevalin sağlığı iyileşene kadar karargahda kalması gerekiyordu. Çiçek heval hep savaştaydı. İlk kez merkezi karargaha gelmişti. Önerimi yaparak O'nun yerine ben gittim. Çiyayê Bizina’ya gittiğimde Önderlik, kadın ordulaşması talimatını veriyordu. ‘Bu durum elzemdir derhal kadın ordulaşmalıdır’ diyordu. Bunun üzerine Gabar’da bulunan yetmişe yakın kadın gücü ilk kez bir araya toplandı. Bu toplantıda ben bölük komutanı olarak seçilirken Çiçek heval birinci kadın takım komutanı, Evîn Goyî heval ikinci kadın takım komutanı, bir kadın arkadaş daha üçüncü takım komutanı olarak seçildi.”
Kadın gerillaların ilk eylemi
Rahime Gabar, Gabar’da yapılan kadın gerillaların ilk eylemlerine nasıl hazırlandıklarını şu cümleler ile ifade ediyor: “1993 yılında Gabar’da gerilla gücü olarak bini aşkın bir güç vardı. Heval Çiçek kadın bölüklerinde çok etkindi. Bölge sorumluları ve bölük komutanları bir toplantıda bir araya geldi. Toplantıda bütün gücün katılabileceği bir eylem planlaması yapıldı. Alınan kararlara göre kadın bölüğünden bir takım arkadaş bu eyleme katılacaktı. Bu görüşleri kendi bölüğümüzde kadın arkadaşlar ile paylaşacağımı aktardım. Kadın arkadaşlar bu kararı sevinçle karşıladı, herkes büyük bir moral ve çoşkuyla hazırlanmaya başladı. Kadın arkadaşların ilk eylemiydi. Heval Çiçek bir takım arkadaş ile planlama yapmak için erkek arkadaşların yanına gitti. Çiçek hevalin Kerboran bölgesine Xalile eylemine gidilmesi kararlaştırıldı. Kadın arkadaşların bölük olduğu dönemde Gabar’da katıldıkları ilk eylem buydu. Bu eylemde Dilan Harunî arkadaş karakola girip silah kaldırıyor. Eylemde kadın arkadaşların yer aldığı rol büyük bir yankı yarattı.”
Bize çok şey öğretti
Gabar, Çiçek Botan’ın eylemdeki etkisini şu sözlerle anlatıyor; “Heval Çiçek, bir kadın nasıl askerleşir, nasıl gerillalaşır, disiplin ve sadakat nasıl olur bunu öğretti bizlere. Mesela diyordu ki çantanız her zaman hazır olacak, dağınıklık olmayacak. Bir kadın arkadaş bir mangadan mangaya izin almadan gidemezdi, gittiği bir yerde öylece fazla zaman geçiremezdi. Disiplin ve askeri kural esastı. Ama bunu yaparken arkadaşların güvenliğini düşünerek yapardı.”
Çiçek Heval kendini aşmıştı
''Kürdistan’ın sarp dağlarında feodalizmin kalbinde kadın ordulaşmasının temellerini atan Çiçek Botan’dır’’ diyen Gabar, Kürt kadın ideolojisi ve direnişi bugünlere geldiyse onun onurlu direnişi sayesindedir diyerek, o dönemi şu cümlelerle ifade ediyor. “Heval Çiçek’in eğitimde, birlikte yaşamda ve başarıların gelişiminde emekleri büyüktür. Kadın ordulaşmasında büyük rolü var. Kadın tarihinde Botan’da Heval Azime’den (Mihriban Saran-94 Harekol’de şehit düştü) sonra en iyi komutanlardan birisiydi. Geldiğinde çok küçüktü, arkadaşlar ona güldüğünde 'Ne oldu yine gülüyorsunuz bana' derdi. Biz kadın arkadaşlar ezilmenin ve Kürt olmanın psikolojisinin etkilerini yaşıyorduk, ama Heval Çiçek bunu çok çabuk aşmıştı. Bu insanı çok etkiliyor hala düşünüyorum nasıl bu kadar kolay aşabildi diye. Çok doğaldı, başka bir kimliğe bürünmezdi. Hem erkek, hem de kadın arkadaşlar tarafından çok sevilirdi. Bir yerde savaşla, komutanlıkla ilgili bir tartışma olduğunda ilk örnek verilen isimlerden biri konumundaydı. 1994’lerde Botan’da bir konferans yapıldı. Bu konferansta bundan sonra her bölge kendi konferansını yapacak kararı çıkmıştı. Bunun üzerine Gabar gücü olarak konferans için Sipê Biyan’da da toplanmıştık. Bölük yönetiminden Heval Çiçek, ben ve birkaç kadın arkadaş vardı. Orada bir gece kaldık. Ertesi gün gece operasyon başladığını söylediler. Bütün bölük komutanları bölüklerine geri döndüler.”
Gabar kuşatması
Gabar’ın o yıllarda savaş konusunda çok hareketli bir bölge olduğunu ve Çiçek Botan’ın öncü rolünün de bunda etkisi olduğunu söyleyerek o yıllara ilişkin şu anekdotu paylaşıyor: ’’1994 yılında devletin Gabar’da inşa ettiği TRT radarları vardı. İki ayrı TRT radar vardı: TRT Blûcuna ve TRT Gabar. Bu radarlara dönük sürekli saldırılar yapılıyordu. Gabar savaş konusunda hep hareketliydi. Bu hareketlilikten ötürü düşman birlikleri çoğu kez büyük darbeler alıyordu. En son büyük eylem ise 1994 yılında binlerce Türk askeri birlik Gabar’a çıkartma yaptığı zamandı. Bu çıkarmanın adı 'Temizlik Operasyonu' idi. Askerler adeta karıncalar gibi Gabar’a hücum ediyordu. Biz Gabar’a ulaştığımızda Heval Evin Goyî bütün bölüğü mevzilemişti. Heval Çiçek ve Xalit Balveren bir takımı alıp TRT Gabar cephesine gitti. O zaman Heval Çiçek’in yanında bir arkadaş Sakina Zivinga şehit düştü. Heval Sakine arkadaşlara mühimmat götürüyor, dönüşte bir mermi isabet ediyor ve şehit oluyor. Heval Çiçek bu durumu kabul etmiyordu, olmaması gerektiğini düşünüyordu. Bu kadar kolay olmamalıydı diyordu. Geri çekilmede Heval Çiçek hiç taviz vermedi. 3 günlük bir operasyondu. Düşman havadan karadan her yerden saldırıyordu. Geri çekilmemiz gerekiyordu, burada gerilla taktiği pratiğe koyulmaya başlanmıştı. Daha sonra küçük gruplar şeklinde Gabar’da eylemler yapıldı. Düşman, karakollarına çekildi, köy boşalmaları yapıldı. Botan’da köyler devlet eliyle boşaltılıyordu. Binlerce insanımız yerinden yurdundan sürüldü binlercesi Mexmûr’a göç etmek zorunda bırakıldı.”
'Savaş tarzı değişiyor'
Geri çekilmeden sonra Besta’ya ulaştıklarını söyleyen Rahime Gabar, şöyle devam ediyor. “O dönemde Başkan, savaş tarzı değişiyor, kadın ve erkek bölükleri yeni düzene geçmelidir talimatı vermişti. Bu talimat tüm bölüklerde uygulandı. Ben o dönem Botan’da kaldım. Heval Çiçek Botan’a aşıktı. Heval Çiçek’i isimlendirmede ve tanımlamada çok zorlanıyorum, ne desem az kalır. Ayrılık bizim için çok zordu. Ben ondan aldığım güç ile o bölüğü yönettim.”
Önderlik sahasında
''Hepimiz gibi o da büyük bir heyecanla Önder Apo’yu görmek istiyordu'' diyen Rahime Gabar, Çiçek’in heyecanını şu sözlerle anlatıyor: “Çiçek heval ile iki yıl aradan sonra 1996 yılında Şam’da karşılaştık. Heval Çiçek ilk defa Önderliğin yanına gelmişti. Çok heyecanlıydı. Yıllarca savaşta kalmıştı ve bu hareketin Önderliğini görmek onun için çok önemliydi. Arkadaşlar onu Önderlik sahasına önermişti. Çok derin düşünürdü, yoğunlaşırdı. Okuma yazmayı gerillada öğrendi. Kalem, kitap elinden düşmezdi. Kendini ideolojik ve savaş yönünde çok geliştirmişti. Savaş taktiği konusunda edindiği bir tecrübe vardı. Örgütleme ve düşüncede tamamlayandı.”
Çiçek Kiçî, Şam’daki eğitimden sonra 1997 yılında Zap bölgesine geçer. “Zap Cumhuriyeti”nin yoğun tartışıldığı bu dönemde, TC ordusunun kapsamlı iki büyük operasyonuna ve KDP’nin yürüttüğü saldırılara karşı Çiçek bölüğünün başında, bölüğüyle bu süreç içinde aktif yer alır.
Onlarla yaşıyorum
Rahime Gabar, Çiçek’le son olarak 2006 yılında karşılaşır. O süreci ise şöyle anlatıyor: “Onunla son karşılaşmamız 2006 yılındaydı KJB kongresinde oldu. Yaklaşık on gün beraber kaldık. Ayrıldığımda bana dedi ki 'Rahime sen Avrupa’ya, ben Botan’a Gabar’a geri döneceğim’. 'Botan’da ayak bastığın her yere selamımı söyle' dediğimde, 'Hep aklımda olacaksın' diyerek bakıştık. Sonra bana tekrardan dönerek, 'Seninle çok şey paylaştık Rahime heval' dedi. O gittikten sonra bir müddet mektuplaştık, bazı mektuplarım ona ulaşmamıştı. Daha sonradan yazdığı bir mektupta Botan’a gittiğini ve orada birlikte kaldığımız yerlere ayak bastığını yazmıştı. O mektupta duygu, hüzün ve mutluluk vardı…
Hayatımın en önemli dönemeçlerinden birisi Heval Çiçek’ti. Kendini tüm benliği ile örgüte adayan birisiydi. Bana göre Heval Çiçek, kadın gerilla tarihinin önemli bir kesitidir. Asla unutulmaması gerekir. Şehadetini öğrendiğimde Avrupa’daydım. Onla birlikte şehit düşen Rüstem Cudi’yle de kalmıştım, Alişer arkadaşla da tanışmıştım ve Rozerin Mardin onun yetiştirdiği komutanlarından birisiydi. Bu grubun şehadetinde ihanet şüphesi de vardı. O an onunla yaşadığımız her şey gözümün önünde bir film perdesi gibi geçti. Kürdistan tarihine tanıklık etmiş arkadaşların tek tek aramızdan ayrılmasını halen kabullenemiyorum.
Savaşın içinde şehadet bu kadar zorlamıyor. Ama uzak diyarlarda olmanın getirdiği ayrılık ve onların yokluğu aramızda olmaması beni bitiriyor. En çok zorlandığım nokta da budur. Yokluklarını çok derinden hissediyorum ve onlarla yaşıyorum, onlarla kalkıyorum. Hareketimizi, halkımızı var eden şehit arkadaşlarımızı anlatmaya gelindiğinde kelimeler boğazımızda düğümleniyor.
Bir kez daha Botan’ın yiğit komutanları ve kahramanlarından; “Adil Amed Bilikî, Enwer Omyanûn, Ahmet Rapo, Rojhat Bilûzerî, Piling Kiçî, Dijwar Erkendî, Kemal Spêrtî, Serbest Harûnî, Zelal Botan, Newroz Hezexî, Mehmet Goyî, Doğan Zinar Didêrî, Cuma Bilikî, Erdal Hetanî, Şerif Spêrtî, Xalid Balveren, Rêşit Serdar, Mahmûd Afarof, Newroz Şirnexî, Serbest Goyî, Berxwedan Goyî, Nûjîn Xirbikêbestê, Mazlum Mamxûrî, Dilxwaz Gaber Bafêyî, Rojîn Gêwda, Fazıl Botan, Rojhat Şiwêtî, Serbest Kiçî, Orhan Avyanî, Kerim Şirnexî, Hemza Emêrinî, Evîn Goyî, Ruken Hoserî, Bêdran Gûndîkramo, Şevin Garzan, Cudî Baran (Adil Aslan) Abdulrahman Matur, Dağıstan Şırnexî” gibi bu mücadele uğruna canla başla direren şehitlerimizin önünde büyük bir saygı ile eğiliyorum."