İktidarcı müslümanların ahlaksızlığı

Forum Haberleri —

Erdoğan ve din

Erdoğan ve din

  • İslam aleminde, Şii-Sünni, tarikat-cemiyet, cemaat-parti ve hatta din adına devlet yöneticileri, peygamberin bize haber verdiği, aynı bu durumları yaşamaktadırlar. Doğru söyleyenler yalanlanıyor, yalancılar ise başa getiriliyor. Güvenilir kimseler hain sayılıyor, hainler ise güven maskesi ile dolaşıyor.

HATİCE TURHALLI

Her şey kendi karşıtı ile bilinmektedir.

Dindarlık ve iktidar dinciliği de birbirlerinin karşıtlarıdırlar.

Kuran-ı Kerim, yaşayan Peygamber olarak ele alındığında, Peygamber’in (sav) ahlakı da prensipler biçiminde karşımıza çıkmaktadır.

Kalem Suresi 4. Ayet’te Allah, Peygamber’in “yüce bir ahlak sahibi olduğunu” söylemektedir. Yine Peygamber’in (sav) kendisi bir hadisi şerifinde “ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” demiştir. Bu ayet ve hadisi tahlile tabi tuttuğumuzda, insanın hem Allah’a hem topluma hem de çevresine karşı dürüst ve ahlaklı davranması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Kuşkusuz insanların, hakikatleri, farklı yorumlamaları anlaşılırdır ve böyle olmalıdır da…

Fakat hakkı çökertmek, din adına dini çökertmek, ahlak adına ahlakı çökertmek asla kabul edilmemelidir. İnsanlık ve İslam tarihi incelendiğinde, ahlak diye bildiğimiz prensiplerin şekillendiğini, Peygamberler ve iyi insanlar tarafından da yaşatıldığını görmekteyiz. Hazreti Muhammed (sav) ve arkadaşlarının, mücadelelerini yürütürlerken, özenle ve titizlikle üzerinde yoğunlaştıkları yegane olgu ahlaktır.

Çeteler biçiminde iktidarlarını sürdüren Mekkeli müşrikler, dinsiz değil, dindar olduklarını iddia ediyor, dini ritüellerin hepsini lüks ve şatafat içerisinde yerine getiriyor ve din adına büyük törenler düzenliyorlardı.

Diğer taraftan toplumu sömürme, aldatma, zorla mallarına konma, garip ve gurebayı ezme, güç devşirme, öldürmeyle övünme gibi ahlaksızlığı yaşamaktaydılar. O toplumu yönetenlerin, temel sorunu ahlaktan yoksun olmalarıydı. İşte Peygamberimiz Hz. Muhammed, (sav) bu toplum içerisinde dünyaya gözlerini açmış ve ahlaki olmayan davranış ve uygulamalara şahitlik etmiştir. Bu kötü davranışlar ve kötü ahlaktan dolayı, Muhammed (sav) kendisini farklı yetiştiriyordu.

Hz. Muhammed, kimselerin malına el uzatmıyor, kimsenin hakkına göz dikmiyor, asla yalan konuşmuyor, iftira etmiyor, gıybet yapmıyor ve güvensizlik göstermiyordu. O‘nun ahlakının Allah tarafından övülmesi ve “Sen yüce bir ahlak üzeresin” demesi, ahlaken bu kadar düşürülmüş bir toplumda adeta bir ahlak abide’si gibi durması O‘nu bu övgüye mazhar kılmıştır. Kendisine düşmanlık yapanların dahi O‘na sonsuz güven duyduklarını tarih kaydetmiştir. Bu ahlaki çöküntüyü yaşayan toplum içerisinde, lakabı güvenilir Muhammed (Muhammed ül Emin)’dir. Diğer iki belirgin özelliği ise, doğru sözlü olması ve sözüne sahip çıkan biri olarak bilinmesidir.

Kur’an-ı Kerim: İnançlı bireyi, ahlak üzerine inşa eder ve güzel ahlakı da dinin temeli ve esası sayar.

Bu Kur’an ı ve onu insanlara tebliğ eden Hazreti Muhammed (sav) ve bütün Sahabeleri ile birlikte mücadelelerini, ahlaklı bireyler yetiştirmeye ve ahlaklı toplum oluşturmaya adamışlardır.

Yoksa Allah zaten hakim-i mutlaktır ve kainatın muktediridir. Yani Kur’an’ın deyimi ile varlığın oluşumu ve yok olması O’nun iradesine bağlıdır.

Ne yazıktır ki, bu Kur’an‘a ve Peygamber’e inandığını söyleyen, ayrıca bu Peygamber’in ümmeti olduğunu iddia eden insanlar ise, yaşamlarını ahlaksızlık üzerine kurmuş durumdadırlar. Devleti yönetenlerden parti yöneticilerine kadar, tarikatları yönetenlerden dini bir müessesede yönetici olan şahıslara kadar, hemen hemen hepsi Kur’an ve Peygamber ahlakının tamamen zıddını yaşamaktadırlar.

Örneğin:

1. İnsan öldürmek ve katletmek

2. ⁠İnsanları hor görmek

3. Tekebbürlük yapmak (büyüklük taslamak)

4. ⁠İftira etmek

5. ⁠Yalan konuşmak

6. ⁠Fesat fitne yapmak

7. ⁠Adam kayırmak, rüşvet almak

8. ⁠Toplumu sömürmek

9. ⁠Haksız kazanç elde etmek (hırsızlık)

10. Mal biriktirmek

11. Başkasına zulm etmek ve benzerleri.

Bu ahlaksızlıkları kendilerine hayat düsturu edinenler, hiç ölmeyecekmiş gibi, uhrevi bir inançları yokmuş gibi, mahşeri yaşamayacaklarmış gibi bir hayat sürdürmektedirler. Toplum içerisinde ise, utanma duygularını tamamen kayb etmişlerdir.

Bu tür insanlar, iktidar olmak için inancı ve İslam Peygamberini yaşamın her anında ve alanında istismar etmektedir.

Ahlak sahibi olabilecek bir bireyin, eğitimle ve kültürle inşa edilmesi gerekmektedir.

Oysa günümüzdeki Müslüman cemiyetleşmelerde, çoğunlukla iktidarı elde etme, paraya, mala mülke ulaşmak için izledikleri her yol ve yöntemi mübah görmektedirler. Geleceğimiz olan çocuklar ve gençler ise, geleceklerini iktidarlara, paraya hükmetmeye ve maddi güce tahakkümü kurgulamaktadır.

Din eğitimi adı altında, insanlara bazı ezberler ve bilgi yüklemeler yaptırılırken ahlak ise bilinçli bir şekilde ötelenmektedir. Hatta bu kesimler günümüzde, ahlaki davranmak, hakikati savunmak, aptallıkla eşdeğer olarak görülmektedir.

Ahlaklı bireyler yetiştirilmediği, empati geliştirilmediği için, vicdan öldürülmekte ya da Kur’an‘ın deyimiyle kalpler taşlaşmaktadır. Bu kesimlerde merhamet duygusu yok olmuş durumdadır.

İktidarcı dincilik, toplumu ve çevreyi fesada sürüklemektedir. Peygamber’in, (sav) iktidarcı dinciler hakkında söylediği bir hadisle konumuzu daha anlaşılır hale getirelim:

“Öyle bir zaman gelecek ki doğru söyleyenler yalanlanacak, yalancılar ise doğrulanacak, güvenilir kimseler hain sayılacak, hainlere güvenilecek. Kişi kendisinden şahitlik etmesi istenmediği halde şahitlik edecek, yemin etmesi istenmediği halde yemin edecek.

İnsanların dünya (nimetlerinden en fazla istifade ederek) en mes‘ut olanı, Allah’a ve Resulü’ne iman etmeyen alçak oğlu alçak olacak!“ (Teberani, el-Mücemü’l-Kebir XXIII, 314; Heysemi VII, 283)

 Hadisi şerifte de belirtildiği gibi, günümüzdeki müslümanların yöneticileri ve toplumsal gerçeğimiz neredeyse tam olarak bu durumu ifade etmektedir.

İslam aleminde, Şii-Sünni, tarikat-cemiyet, cemaat-parti ve hatta din adına devlet yöneticileri, peygamberin bize haber verdiği, aynı bu durumları yaşamaktadırlar.

Doğru söyleyenler yalanlanıyor, yalancılar ise başa getiriliyor. Güvenilir kimseler hain sayılıyor, hainler ise güven maskesi ile dolaşıyor. Çevrelerinde insanlar, bir sürü dalkavuk ve şarlatanlık yapanlar, gerekli olmadığı halde bunları övüyor, kendilerinden istenmediği halde onlar adına yeminler ediyorlar.

Ya Resulallah kendisine senin ümmetiniz diyenlerin durumu, tam da bu hadisi şerifinde belirttiğin gibidir.

Bu ahlaksız gidişata dindarım diyenler! Vicdanlarını henüz kaybetmemiş olanlar!

İslam’ın ahlakı ve merhametinden miskal-i zerre istifade edenler bu gidişata dur demelidirler. Bu da yeniden ahlaklı bireyin ve toplulukların inşa edilmesi ile ancak gerçekleşebilir.

Yolumuz uzun, sarp ve çetin, yükümüz ise, ahlak ve merhamettir.

Haydi hep birlikte başta kendi nefsimize, sonra da bu ahlaksızlığa karşı birlikte mücadeleye...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.