Kamerayla ağız içi arama
- Cezaevi idarelerini “küçük devlet yapıları” olarak tanımlayan ÖHD Cezaevi Komisyonu avukatlarından Çağla Leyla Kaya, "Son zamanlarda kamerayla ağız içi işkence yöntemi artmış durumda” dedi.
Son bir yıl içerisinde tutsaklara yönelik en az 23 bin 899 hak ihlali yaşandı. Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu'ndan avukat Çağla Leyla Kaya, hak ihlallerinin giderek arttığını söyledi. Çağla Leyla Kaya, “Özellikle ağız içi arama ve çıplak arama şiddeti arttı. Ağız içi aramaları özellikle Mersin ve Adana’da daha sık yaşanıyor. İhlaller bölgeden bölgeye değişiyor. Bölgeye göre özel muamele var. Bakırköy Cezaevi'nde müvekkilimle yaptığım bir görüşmede, gardiyanlar tarafından koğuşa getirilen psikiyatri ilaçlarını mahpuslar alıp kullanıyordu. Ancak son uygulamalarda, mahpuslar önce kapı önüne çağrılıyor ve kameranın karşısında ilacı kullanmaları isteniyordu. Tabii ki siyasi tutsaklar bunu reddediyor ve bunu onur kırıcı bir davranış olarak nitelendiriyor. Mahpuslar, ‘Kendi irademizle almış olduğumuz bir şeyi bu şekilde baskıyla almak zorunda değiliz. Zaten doktorun vermiş olduğu bir ilaçtır’ diyorlar” şeklinde konuştu.
Yeni bir şiddet yöntemi
Tutsakların psikiyatri ilaçlarını aldıktan sonra gardiyanlar tarafından ağız arama şiddetine maruz kaldıklarına dikkat çeken Çağla Leyla Kaya, şunları söyledi: “Geçen hafta başlayan bu uygulamada artık üç gardiyan bu ilacı getiriyor ve o kişiye zorla vermeye çalışıyorlar. Kapıdaki kamera haricinde ekstra bir gardiyan kamera eşliğinde geliyor ve mahpusa ilacı zorla vermeye çalışıyorlar. Daha sonrasında ise ağzın içini çekmek istiyorlar. Elbette bu, baskının düzeyinin çok fazla arttığını göstermektedir. Zaten sağlık problemi yaşayan birisi ekstra olarak bu şekilde baskı altına alınıyor.”
Tutsaklar revire çıkarılmıyor
"Her şey ve herkes hakkında hücre cezası veren bir idareyle karşı karşıyayız” diyen Çağla Leyla Kaya, tutsakların revire çıkma taleplerinin yerine getirilmediğini kaydetti. Çağla Leyla Kaya, şuna dikkat çekti: “Revire çıkarılmıyorlar. Başvurular sonucunda Sağlık Bakanlığı, ‘Siz zaten revire çıkıyorsunuz, revire çıktığınıza dair kayıt tutuluyor ve sistemde işleniyor’ diyor. Revire çıkma durumu şu şekilde gerçekleşiyor: Mahpuslar aslında revire çıkmıyorlar. İçeriden revire çıkmak istediklerine dair bildirim yapıyorlar ve bir sağlık personeli koğuşa gelerek mazgaldan bakarak şikayeti alıyor. Personel koğuşa girmiyor, mazgaldan şikayeti not alıyor ve daha sonra doktora gidiyor. Doktor da şikayete bakarak belirli bir ilaç veriyor ve kesinlikle mahpuslarla bir teması olmuyor. Uzaktan bir muayene söz konusu.”
Küçük devlet yapılarıdır’
"Cezaevi idarelerini küçük devlet yapıları olarak düşünebiliriz. Her koğuşta farklı uygulamalar mevcut” diyen Çağla Leyla Kaya, şunları ekledi: “Cezaevlerinde keyfiyetin ne kadar gün yüzüne çıktığı ve bunu söylemekten çekinmedikleri bir yerde olduğumuz ortada. Hiçbir şekilde gerekçe sunmadan ‘istediğimi yaparım’ demeleri bile bu keyfiyetin açıkça sonucudur. Mahpuslara yönelik yaşanan hak ihlallerine ilişkin başvurularımız olumsuz sonuçlandığında, Anayasa Mahkemesi'ne başvurularda bulunuyoruz. Biz hukukçular olarak her türlü hak ihlalinin karşısında olduğumuzu ve bu keyfiyeti asla kabul etmeyeceğimizi yineliyoruz.”
* * *
Tutsaklar kamera önünde
Antalya Yüksek Güvenlikli Cezaevi'ndeki tutsaklar, aileleri aracılığıyla karşılaştıkları hak ihlallerini paylaştı. Tutsaklar, İdare ve Gözlem Kurulu tarafından birçok tutuklunun infazları yakılarak tahliyeleri engellendiğini bildirerek, "Cezaevinde koğuşların içine kamera yerleştirilmiş. Bu kameralarla, yatak, lavabo ve odalarımı tamamen izleniyor. İtirazlarımıza rağmen hem görüntü hem ses kaydı alan kameralar kaldırılmadı” dedi.
* * *
Üç yıldır tedavi yok
Adana Suluca Y Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki tutsaklar, kötü koşulların sürdüğünü kaydetti. Aileleri aracığıyla kamuoyuna durumlarını aktaran tutsaklar, 6 Haziran’da hukuksuz ve keyfi olarak Adana Kürkçüler 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi'nden Adana Suluca Y Tipi Kapalı Cezaevi’ne sürgün edilip tekli hücrelerde tutulduklarını kaydetti. Adana sıcağında vantilatörsüz ve buzdolabı olmadan tek kişilik hücrede tutulduklarını belirten tutsaklar, şunları söyledi: "Üç yıldır insan onuruna yakışmayan kelepçeli muayene ve ağız arama dayatmalarını kabul etmediğimiz için hastaneye götürülmüyoruz. Üç yıldır tedavi hakkımız elimizden alınmış durumda. Çok kötü şartlar altındayız."
* * *
31 yıl sonra coşkulu karşılama
31 yılın ardından tahliye edilen Serdar Güzel, memleketi Amed’de coşkulu bir şekilde karşılandı.
Antalya S Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan ve tahliyesi iki kez 6’şar ay ertelenen 31 yıllık tutsak Serdar Güzel (52), önceki akşam tahliye edildi. Güzel, Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED), Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER) ve çok sayıda kişi tarafından Amed'deki havaalanında zılgıt ve alkışlarla karşılandı. Güzel, “Halkımızla bir araya geldiğim için mutluyum ama hala özgür değilim. Mücadelemiz bundan sonra da devam edecek” dedi. Güzel, daha sonra ailesiyle birlikte Erxenî (Ergani) ilçesine geçti.