Karartmaya karşı aydınlatma görevi

Forum Haberleri —

Faşizme karşı omuz omuza

Faşizme karşı omuz omuza

  • Kürt halkı sürekli bir karatma operasyonuna tabi tutuluyor. Yeni kuşakları ve halkı aydınlatmak ve eğitmek gerekiyor. Düşman tanınıyor, deşifre olmuş rehavetine kapılmamak gerekir. Özellikle dünya halklarını aydınlatmayı ve gelişmeleri onlara aktarmayı güçlü biçimde örgütlemek gerek.

ZEKİ AKIL

Türk devletinin Kürt soykırım projesinden vazgeçmediğini ve bunu sonuca götürmek için AKP-MHP eliyle ısrarlı bir çalışma yürüttüğünü anlatıyoruz. "Bu politikalar büyük oranda deşifre oldu, Kürt halkı bilincindedir" deyip geçmemek gerek. Kuşkusuz Kürt halkında büyük bir bilinçlenme, örgütlenme ve direnme geleneği yaratıldı. Önder Apo tam yarım yüzyıldır olağanüstü bir aydınlatma ve örgütleme çalışması yürüttü. Bütün bu emekler, bedeller Kürt halkını yok oluşun kenarından çekip bugüne getirdi. Ancak görüldüğü gibi sorun çözülmüş değil. Türk devletini yönetenler sorunu çözmek niyetinde değiller. Onlar Kürt halkının birliğini ve örgütsel yapısını çözmek, dağıtmakla uğraşıyorlar.

Erdoğan yıllarca Alevi çalıştayları yaptı, tartışmalar yürüttü, sorunu çözmek için çalışıyormuş havası yarattı. Sonunda tarihsel ve kültürel bir birikimi, inanç sistemini bir müdürlük adı altında bir bakanlığa bağladı. İnanılmaz ama gerçek. Alevilik bir kalemde devletleştirildi, "Ben yaptım oldu’’ mantığıyla çözüm yerine çözme yoluna gittiler. Aleviliği özünden uzaklaştırma ve o inanca bağlı olanlar içinde kaos yaratma, bölme, yozlaştırma, güçten düşürme taktiğine başvuruldu.

Kurdistan’da çok kapsamlı saldırılar var. Buna karşı olağanüstü bir direniş sürdürülüyor. Ancak Türk devletinin bir özel savaş sistemi olduğunu göz ardı etmemek gerek. Ellerindeki medya gücü ve devlet aygıtıyla halkın beynine sürekli milliyetçilik ve ırkçılık pompalanıyor. İnanılmaz bir kara propaganda ve gerçekleri saptırma kampanyası yürütülüyor. Erdoğan "Filistin halkı mazlumdur, biz mazlumdan yanayız, Filistin devleti kurulmalıdır’’ diye basında, meydanlarda konuşuyor. Ama iş Kürtlere gelince dört dörtlük inkarcı ve katliamcı oluyor. Asla Kürt ve Kurdistan kavramlarını kullanmıyor. Devletin bütün yetkilileri dünyada dolanıyorlar, herkesi Kürt karşıtı yapmak ve soykırımlarına ortak etmek için uğraşıyorlar. Ama asla Kürt ve Kurdistan demiyorlar, kimsenin söylemesine de izin vermiyorlar. Her şeyi teröre karşı mücadele parantezi içine sıkıştırmışlar. Kürt ve Kurdistan insanlarda negatif bir çağrışım yapmıyor. Onun için özel savaş taktiği olarak "Dünya teröre karşı birleşmeli, bize destek vermeli’’ diyorlar.

Yüz yılların sorunu olan Kürt sorunu getirilip PKK’ye indirgendi, PKK de terörist olarak tanımlandı. Böylece yine Kürt halkı yok sayıldı ve bu yüzyıl da onların asimilasyonu ve tarihten silme operasyonlarına maruz kaldı. ABD ve Avrupa ülkeleri nasıl olsa PKK’yi terör örgütleri listesine almış. Bunu tepe tepe, sonuna kadar kötü kullanarak katliam ve soykırım politikalarına uluslararası dayanak yaptı. Ama aynı Avrupa ve ABD, HAMAS için de terör örgütü diyor. Erdoğan ise tersine onları mücahit ilan ediyor. ABD ve Avrupa’nın söylediği demek ki, bir tanrı kelamı değilmiş. O zaman Kürtler için neden bu güçlerin dediği ısrarla referans olarak alınıyor. Türk hükümetleri Kürt halkını tanısa, haklarını iade etse dış güçler mi karşı çıkar? Hayır. Kimse Kürtleri inkar ve imha et, diye Türkiye’ye bir dayatmada bulunmaz.

Erdoğan KDP’yi mayın eşeği gibi kullanıyor. Son olarak Irak’la Kalkınma Yolu Projesi adı altında anlaşmalar, Fuat Hüseyin gibi KDP’lilerle güvenlik adı altında zabıtlar imzaladılar. Bu anlaşma ve zabıtların belgelerini görmedik. Ama adımız gibi biliyoruz ki, Türk yetkilileri o anlaşma ve zabıtlara asla Kürt halkının adını geçirmezler. Bazı Kürtleri kullandıklarında ve emirlerine aldıklarında bile onların adlarını kullanmalarına izin vermezler. Kürt ve Kurdistan kavramlarının zihinlerde yer edinmesini istemezler.

Kürt halkı sürekli bir karatma operasyonuna tabi tutuluyor. Bunun için yeni kuşakları ve halkı dönemin psikolojik savaş argümanları konusunda aydınlatmak ve eğitmek gerekiyor. Düşman tanınıyor, deşifre olmuş rehavetine kapılmamak gerekir. Özellikle dünya halklarını aydınlatmayı ve gelişmeleri onlara aktarmayı güçlü biçimde örgütlemek gerek. Türk devleti ordusunu Suriye ve Irak devletlerinin içlerinde tutuyor ve işgal alanlarını genişletiyor. İşgal ettiği bölgeler Kürt toprakları. Kürtler yerlerinden sürülüyorlar. Etnik temizlik uygulanıyor. Soykırım Türkiye içiyle sınırlı değil. Sınır ötesinde de Kürtler hedefte. Ama dünyaya "Biz terör saldırılarına karşı sınırlarımızı ve güvenliğimizi sağlıyoruz’’ diye anlatıyorlar.

Evler, düğünler basılıyor. Kürtler sürekli kovalanıyor, aşağılanıyor, zindanlara dolduruluyor. Kültürleri ve dilleri yasaklanıyor. Bunlar da dünyaya "bölücü teröre karşı operasyonlar’’ diye sunuluyor. Türkiye’deki bütün demokrasi arayışları bastırılıyor, devrimci güçler karalanıyor. Kürt ve Türk halklarının ortaklaşmaması için sürekli milliyetçilik pompalanıyor. Aynı şey Irak ve Suriye’ye de dayatılıyor. Bu açıdan halka öncülük iddiasında olanlar, siyasi partiler, demokrasi güçleri uyanık olmak ve rehavete kapılmamak zorundalar.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.