Katil değil Hanife yargılandı
Kadın Haberleri —
- İzmir’in Dikili ilçesinde evli olduğu Haydar Çakıcı tarafından katledilen Hanife Çakıcı davasının ikinci duruşması görüldü. Duruşmada Hanife Çakıcı’nın 16 yaşında evlendirilmesi, şiddet görmesi, sığınma evinde kalması, koruma altındayken neden ve nasıl katledildiği değil, Hanife’nin yaşamı yargılandı.
Evli olduğu Haydar Çakıcı tarafından 11 Ağustos günü İzmir’in Dikili ilçe Otobüs Terminali’nde katledilen Hanife Çakıcı davasının ikinci duruması Bergama Adliyesi’nde görüldü. Her iki duruşmada da ailesi davadan çekildiği için Hanife Çakıcı’yı temsil edecek avukat bulunmadığından duruşmalarda katil değil, katledilen Hanife yargılandı.
Kamu davası olmasına rağmen müdahilliği kabul edilmeyen İzmir Barosu Kadın Hakları Komisyonu temsilcilerinin ısrarı ile bir sonraki duruşmada Hanife’yi Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı savunabilecek.
Evlendirildiği 16 yaşından beri şiddet gören, şiddetten kurtulmaya çalışırken, hayata da tutunmaya çalışan Hanife’ye kadınlar sahip çıktı.
Hanife’nin cenazesini kaldıran kadınlardan Eğitim Sen İzmir 2 No’lu Şube Kadın Meclisi üyesi Demet Önal, Hanife’yi ve dava sürecini JINNEWS’ten Melike Aydın’a anlattı.
Mahkeme Hanife’nin hayatını irdeledi
Hanife Çakıcı’nın katledildiği günden beri tüm süreçleri takip ettiklerini söylen Demet Önal, cenazeye bile köylüleri ikna ederek sahip çıktıklarını belirtti. İddianamenin uzun bir süre hazırlamadığını ifade eden Önal, “Tam mahkeme başlayacağı gün avukat aile tarafından azledildi. Mahkemede çok fazla güvenlik önlemi alınmıştı. Tedbir kararı olmamasına rağmen salona sokmak istemediler. Kurum temsilcileri alındı. Biz 7 kişiden 2 kişiyi aldılar. Aslında yasal değildi. Sanki sanığı bizden koruyorlardı. Abi ve kardeş davadan şikayetçi olmadıklarını belirttiler. O gün katilin ifadesi alındı ve direkt Hanife’nin hayatı irdelenmeye başlandı” dedi.
Darp raporları sabit
Hanife’nin çocuk yaşta annesi tarafından zorla kaçırılarak evlendirildiğini, evlendikten sonra da sürekli şiddete uğradığını söyleyen Önal şöyle devam etti: “İki çocuğu var. Bir süre Balıkesir’de yaşadıktan sonra Dikili’ye yerleşiyor. Defalarca KADES’e başvuruyor, uzaklaştırma kararı alıyor, sürekli polise gidiliyor. Hastanede darp raporları sabit, ama o süre içinde yapayalnız bir kadın olarak hayatını sürdürmeye çalışıyor. Liseyi dışarıdan bitiriyor, üniversiteye girmek için okul rehber öğretmenine başvuruyor. Sığınma evine gidiyor, başka yerlere gidiyor ama her defasında katil onu ve hatta köyü tehdit ediyor. Hanife her defasında geri döndürmeye çalışılıyor. Hatta ilk uzaklaştırma kararının ortaya çıktığında Hanife’nin babası, boşanmak istediği için şiddet uyguluyor. Bunu, babası mahkemede de söyledi. 3 defa intihara sürüklenmiş. O evden çıkabilmek için ölümü dahi göze almış.”
Katledildiğinde koruma altındaydı
En son sığınma evinde olduğu bilinen süreçte ikna edilerek Dikili’ye getirildiğini otogarda da yaşam hakkının elinden alındığını dile getiren Demet Önal, “Sığınma evinde olduğu bilinen dönemde halasının yanına Kınık’a yerleşmiş. Ama o sürede de koruma kararı var, cinayet işlendiğinde de koruma altında. Devlet Hanife’yi koruyamadı. Otogar gibi jandarmanın çok yakın olduğu yerde göz göre göre öldürüldü” dedi.
Baba, katil, polis ve mahkeme öldürmeye gerekçe aradı
Mahkemede Hanife’nin hedef alındığını söyleyen Önal, faili destekleyen tarzda sorular sorulduğunu aktardı.
Önal, “Babasına, ‘fiziksel şiddete tanık oldunuz mu?’ diye soruluyor. Cinsel, psikolojik, ekonomik şiddet yok sayılarak soruluyor. Hanife babasından yardım da istemiş, yediği dayakları göstermiş, sanık ise hastanenin sahte raporlar verdiğini söylüyor. Polisler de Hanife’yi değil, adamı dinleyerek aslında o hiç şiddet göstermemiş, çok iyi bir adammış ama Hanife alkol kullandığı için bu tür şeyleri hak gördüğü bir mahkeme ortamı vardı. Sanığa da bu tip sorular soruldu” diyerek mahkemenin kadın katliamına yaklaşımına dikkat çekti.
Hanife’yi savunacak kimse yok
Yaşam hakkı elinden alınan bir kadının avukatı olmadığı için savunamadıklarını ifade eden Önal, “Mahkemede yasal olarak avukat olması gerekmiyormuş. İzmir Barosu’ndan gelen avukatlar, kamu davası olduğu için bakanlığın bu davaya katılması gerektiğini söyledi. Hanife’yi savunacak kimse yok, Hanife’nin hayatı yargılanıyor” diye belirtti.
Mahkemede Hanife’nin çocuklarına sorulan soruları ve yine usule ilişkin hukuksuzluğa dikkat çeken Önal, Çocuğun haklarını kurmak adına bir pedagog, avukatla ve bakanlık avukatıyla yer alması gerekirdi” diye konuştu.
‘Hanife’yi yalnız bırakmamalıyız’
Devlete bağlı kurumların yetersiz olduğu, Dikili’de kadınların ilk aşama olarak sığınabileceği bir sığınma evinin bulunmadığını ifade eden Demet Önal, Hanife’yi kadınların savunması gerektiğinin altını çizdi. Önal son olarak şunları belirtti: “O gün Hanife’nin neden Dikili’ye döndüğü muamma. Hiçbirimiz onu koruyamadık. Onu geri getiremeyiz ama mahkemede olmalıyız. Kadınlar hangi yolu izleyecekleri ne yapacakları konusunda yalnız oldukları için yanlış kararlar verebiliyor. Hepimiz için doğru karar vermemiz için bunları konuşmamız gerekiyor.”
HABER MERKEZİ