Kobanê Davası’nda seçim ayarı
- HDP eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Kobanê Davası’nda mütalaanın 14 Mayıs seçimlerine hazırlık olduğunu belirterek, “Seçime 33 gün kala o kürsüden seçime müdahale etmenize sessiz kalmayacağız. Halkımızı bu faşist iktidarı sandığa gömmeye davet ediyoruz” dedi.
DAİŞ’in Kobanê’ye saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014'te gerçekleştirilen eylemler gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eşbaşkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş başta olmak üzere HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 17'si tutsak 108 ismin yargılandığı Kobanê Kumpab Davası’nın 24. duruşmasının 1. oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü duruşma salonunda görüldü. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasını, Yeşil Sol Parti) milletvekili adayları, HDP MYK ve Parti Meclisi (PM) üyeleri, HDP milletvekilleri Garo Paylan, Dilan Dirayet Taşdemir, HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran ile İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar izledi. Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde bulunun siyasetçilerin bir kısmı duruşmaya gelirken, farklı cezaevinde bulunan siyasetçiler duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılılığıyla katıldı.
Duruşma, avukat Kemal Akalın’ın, “Neden acele ediyorsunuz, hala anlamıyorum” diye tepki göstermesiyle başladı. Mahkeme başkanı, söz konusu tepkiye “Hayat kısa” diyerek cevap verdi. Duruşma, hâkimin Yaprak isimli gizli tanığın Ayhan Bilgen hakkındaki ifadeleri ve mahkemeye eklenen belgeleri okunmasıyla sürdü.
Duruşmada söz alan HDP eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, dosyaya eklenen belgelere ilişkin savunma yaptı. Demirtaş, depremde yaşamını yitiren insanlar için başsağlığı dileyerek sözlerine başladı. Demirtaş, Ayhan Bilgen hakkındaki iddialara takipsizlik kararı verildiğini hatırlatırken, mahkeme hakimi “Takipsizlik kararının bizim için bir delil mahiyeti yok” dedi. Demirtaş, takipsizlik kararı verilen beyanların delil olarak dosyaya eklendiğine dikkat çekerek, şunları söyledi: “Takipsizlik kararı bu dosyaya gönderildi ama bu dosyada bu okunmuyor. Gelen evrakları kabul etmiyoruz. Şu ana kadar sorgumuz yapılmadı. Bir önceki periyodda mütalaayı hazırlamak üzere karar verdiniz ama biz sorgumuzun yapılması üzerine ısrarımızı sürdürüyoruz. Bizim sorgu aşamamız bitmeden yapılan bir mütalaa hukuka aykırıdır ve eksiktir. Niye bizim ne söyleyeceklerimiz önemsenmeden mütalaa okunacak ki. Bunu ne ile açıklayabiliriz.”
İki dava da seçim ayarlı
Mütalaanın seçim ayarlı olduğunu dile getiren Demirtaş, şöyle devam etti: “14 Mayıs’ta seçim yapılacak. HDP'nin kapatılması davasında da Kobanê Kumpas Davası'nda da mütalaa seçime göre ayarlandı. Astığım estik, kestiğim kestik, çaldığım düdük bir otorite ve yönetim biçimi, yargıya açıktan müdahale ediyor ve bunu pratikte gösteriyor. Bu zat ’14 Mayıs bu bakımdan önem arz ediyor ve milletime çağrı yapıyorum. Bunların bırakılmaması için 14 Mayıs’ta bize oy vermeniz gerekiyor’ diyor. Bunu yargıya müdahale olarak alacak mıyız? Siz de hiç duymadınız, haberdar olmadınız, heyet olarak benden duydunuz. Bu kişinin yargıya doğrudan müdahale ettiğine dair elimizde bilgi olmasa bu teori doğru olabilir. Erdoğan, Anayasa Mahkemesi (AYM) üyelerini bizzat arayarak ‘Siz HDP’nin hazine yardımı bloke kararını nasıl kaldırırsınız’ diye azarlamış. AYM üyelerinin birçoğu bizzat Erdoğan tarafından arandıklarını ifade etti.Mahkemeler hiyerarşisinde de en yetkili AYM’nin üyelerini bir fiil arayarak azarlıyor, ‘Siz HDP davasında niye bu kararı verdiniz’ diyor. AYM’yi arayıp azarlayan bir siyasetçi, Ankara 22. Ağır Cezayı arayıp neler söylemez ki. ‘Demirtaş, giymesi gerekenden hükmü almadı’ diyor. Bu dosyayı kast ediyor. Yani şu an karşımızda bulunan 3 yargıçtan beklentisini anlatıyor. Nasıl ki AYM üyelerini arayıp fırça attıysa bu mahkeme ile ilgili süreç de devam ediyor, ‘Şu anda bunun takipçisiyiz’ diyor. "
Siz yargıç değilsiniz burası mahkeme değil
Erdoğan'ın bu mütalaayı meydanlarda karar olarak pazarlaması düşündüğünü kaydeden Demirtaş, şöyle konuştu: "Zaten CMK’ya göre çalışmıyorsunuz. Bariz AKP-MHP faaliyeti yürütüyorsunuz. Vereceğiniz hiçbir kararı tanımıyoruz. Siz yargıç değilsiniz, burası mahkeme değil. AKP’nin siyasi heyetine karşı verecek savunmamız yoktur. Sandıktan ne karar çıkarsa çıksın, siz de bu kumpas suçunu işleyenler de bağımsız yargı önünde hesap vermekten kurtulmayacak. Siz, sahte kumpas delillerini dosyaya koydunuz, tutukluluk gerekçesi yaptınız, biz olmadan tanık dinlediniz. Tahliye pazarlığı karşısında beyanda bulunan kişilerin tüm çelişkilerini kanıtlamamıza rağmen tutukluluk gerekçesi yaptınız. Biz halkımız için 6 buçuk milyon yıl da yatarız ama hesabını da sorarız.
Seçime müdahaleye müsaade etmeyeceğiz
AYM üyeleri, bu dosyadaki kumpasa müdahale etmeyen HSK üyeleri kumpas yoluyla örgüt kurarak seçimlere müdahale etmektedir. Gününü bekliyoruz. Size söz olsun; sanık sandalyesine siz oturacaksınız. Tutanaklara geçsin diye söylüyorum. Vasiyetimi, suç duyurumu tutanağa geçiriyorum. Siz bizi burada tutarak suç işlediniz. Diktatörlüğü inşa ettiniz. Referanduma, seçimlere müdahale ettiniz. En ağır siyasi darbeye sizi dahil ederek halkı perişan ettiler. Seçime 33 gün kala o kürsüden seçime müdahale etmenize sessiz kalmayacağız. Siz kumpasçısınız. Dosyaya sahte delil koydunuz. Cumhurbaşkanlığı seçimlere müdahale eden, açıkça darbe yapan insanlarsınız. Siz suçlusunuz. Fahrettin Altun’dan, Erdoğan’dan, Bekir Bozdağ’dan talimat aldığınız için. Mütalaayı bugün alıp almamanız umurumda değil. 150 yıl vermezseniz hatırım kalır ama sizinle bağımsız mahkemelerde çatır çatır hesaplaşacağız. Biz halkımızı sandıkta bu faşist iktidarı gömmeye davet ediyoruz. Çalışmaya davet ediyoruz.”
Düşmanımız bile değilsiniz
Duruşmada söz alan HDP eski Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, heyetin ve mahkemenin “freni patlamış kamyon” gibi süreci yürüttüğüne, kural ve kaide tanımadığını belirterek,“Artık mış gibi davranma zorunluluğu da hissetmiyorsunuz. Bunu deprem sürecinde yaşadık. Şu karşımızdaki hasımlarımız değil, bizi düşman olarak görenler artık bizim düşmanımız bile değil, sizler artık bizim düşmanımız bile değilsiniz. Adana’daki akrabamı arayamadım” dedi.
Saray sizden karar istiyor
On binlerce kişinin yaşamını yitirdiği depreme rağmen duruşma takviminin sürdürüldüğünü dile getiren Yüksekdağ, şunları söyledi: “Çünkü Saray, sizden karar istiyor. İnsanlar can çekişirken, mahkemeler ve savcılar bizim için çalıştı. Devlet depremde yok ama kumpas davasında bağımsız yargıyı bize bir silah olarak doğrultmak için var. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adayı olarak karşısındaki rakibi devre dışı bırakmak için bu karara ihtiyacı var. Savcı beyin açıklayacağı mütalaa iktidarın bitiş fermanı olacaktır. Bu siyasi iktidar ahlaken zaten bitmiştir.”
Panik butonu olarak
Esasa dair mütalaanın sorguları alınmadan yapılmasının önemine işaret eden Yüksekdağ, "Neden sorgu mütalaadan önce alınır? Panik butonu olarak çalışıyorsunuz. Seçime kaldı bir ay ve siz siyasi iktidarın istediğini vereceksiniz. Halkımızın eli de bizim elimiz de armut toplamıyor. Yeni bir siyasetin, halklarımızın devrimci demokratik siyasetinin yolunu açtık, bundan sonra da aynı yolu omuz omuza açmaya devam edeceğiz. Yeşil Sol Parti çatısı altında buluşan bütün halklarımızın yolu açık olsun” şeklinde konuştu.
Boşuna paralanıyorsunuz
Kürt siyasetçi Gültan Kışanak ise mahkeme heyetinin verilen emrin gereğini yerine getirmeye çalıştığını belirterek, şunları ifade etti: “Boşuna bu kadar paralanıyorsunuz. Bunu seçime yetiştiremezsiniz. Yetiştiremeyeceğinizi bildiğiniz halde, ‘en azından mütalaayı okuyalım, hüküm niyetine seçim meydanlarında kullanırlar’ diyorsunuz. Altında yatan neden bu, bir an önce mütalaayı siyasi iktidarın eline verelim, onlar da seçim meydanında kullansınlar. Kafanıza göre dosyayı doldurdunuz, paldır küldür bugüne getirdiniz. Siyasi süreci yürütmek için hep beraber çalışıyorsunuz. Hepiniz suçlusunuz. Biz davacıyız, sanık değil. Yeşil Sol geliyor. Demokrasiye inanan, barışa kadın özgürlüğüne inanan tüm kesimler Yeşil Sol Parti çatısı altında kumpas barajlarını seçim sandıklarında yıkmak için geliyor. Bu kumpasın hesabı önce sandıkta, sonra bağımsız yargı önünde sorulacak. Bu halk, yaşadıklarının ne anlama geldiğini çok iyi biliyor.” ANKARA