Güncel

Kongre için çatışmasızlık zemini

Tülay Hatimoğulları

Tülay Hatimoğulları

  • DEM Parti Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları, Kürt Halk Önderi'nin çağrısının muhatabanın sadece PKK olmadığını, aynı zamanda devlet, iktidar, toplum ve muhalefetin tamamı ile Meclis olduğunu söyledi. 
  • Hatimoğulları, Meclis'in hızla demokratik siyaset ve hukuk alanını genişletmesini, barış ve demokrasiyi büyüterek darbe mekaniğinin tarihe karışmasında kurucu ve tarihsel bir rol üstlenmesini istedi. 
  • Demokrasi ve barışın tesis edilmesi için sözün yetmediğini, eylem ve icraat gerektiğini; eylem ve icraatın da doğal olarak devleti yöneten icra makamından beklendiğini söyleyen Hatimoğulları, şunun altını çizdi:
  • PKK’nin kongresini gerçekleştirebileceği çatışmasızlık zemininin acil bir biçimde oluşturulması için de devletin bütün sınır ötesi saldırıları durdurması gerekir. Kürt Halk Önderi'nin koşulları hızla oluşturulmalı.

Kürt Halk Önderi'nin, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınması vurgusunun altını çizen DEM Parti Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları, "Demokratikleşme ve barış, bir siyasi pazarlık konusu olamayacak kadar değerli ve önemlidir. Bu süreç, bir yenme-yenilme süreci değildir. Herkesin kazandığı, kazandığına olan inançla ve özgüvenle ilerlediği bir adımlar zinciridir. Kürt halkının varlığı, ana dilde eğitim hakkı, Aleviler başta olmak üzere bu ülkede yaşayan bütün farklı halklar ve inançların eşitliğinin sağlanması, yerel demokrasinin esas alınması, acil demokratik çözüm görevi olarak önümüzde durmaktadır. Demokratikleşme, geleceğinin sigortasıdır. Bu süreç, hepimizin eşit, kendi dilimiz ve inancımızla özgür yaşayabileceğimiz bir düzenin inşası olarak okunmalıdır. DEM Parti olarak hazırız, kolları sıvadık. Barış yolunda adımlarımızı düşe kalka değil, koşarak atacağız" dedi. 

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Meclis'te kadın grup toplantısı düzenledi. 

İktidarın kadın politikaları

Hatimoğulları, iktidarın kadın politikalarını eleştirdi, yapılması gerekenleri sıraladı:  

* Kadınların sosyal ve siyasal haklarını, kazanımlarını güçlendirmek yerine 2025 yılını 'aile yılı' ilan etmenin ardından kadınların doğurup doğurmayacağına, kaç çocuk doğuracaklarına, bütün bunlara reisli aile modeliyle karar vermeye kalktılar. Bu amaçla nüfus politikaları kurulu ve aile enstitüsü kurdular. 

* Aileyi korumak ve güçlendirmek adı altında kadının emeğine, bedenine, sağlığına ve tüm yaşamına müdahale eden politikalara karşı derhal geri adım atılmasını istiyoruz. Gebeliği engelleyici yöntemleri, kürtajı, hatta sezeryanla doğumu dahi anormal gösteren politikaları asla kabul etmiyoruz. Kadın bedeninden ve sağlığından elini çek ey iktidar. 

* Erkek şiddetini önlemenin yol haritası çok açıktır. Öncelikle İstanbul Sözleşmesi'ne derhal geri dönülmelidir. 6284 sayılı Kanun'un her maddesi etkin bir şekilde hayata geçirilmelidir. 

* Kadınlara dayatılan yoksulluk ve bütçelemede reva görülen sefalet anlayışından derhal vazgeçilmelidir.

* Kadınların aldığı nafakayı tartışmaya açmak yerine ağır enflasyon ve yoksulluğun altında ezilen kadınların ekonomik güvence ve sosyal haklarına kavuşmasının yol ve yöntemleri bulunmalıdır. 

* Kadın mahpuslara yönelik uygulanan siyasi baskı ve insanlık onuruna aykırı muamele ve ağır insan hakkı ihlallerine derhal son verilmelidir.

Kayyumlar gidecek, seçilmişler kalacak

Kayyum atamanın da her şeyden önce kadınların iradesinin gaspı olduğunu kaydeden Hatimoğulları, böylece kadınların siyasette ve yerel yönetim mekanizmalarında dışlandığını söyledi. Yerelde yaşayan kadınların haklarına, yaşamlarına ve yerel yönetim hizmeti almalarına müdahale edildiğini belirten Hakimoğulları, "Eşbaşkanlığa ve eşit temsiliyete, demokratik, ekolojik ve özgürlükçü yerel yönetim modelimize müdahale demektir. Kayyum rejimini, kadın kazanımlarına en büyük saldırı biçimlerinden biri olarak görüyoruz. Asla kabul etmedik, etmeyeceğiz. Kayyumlar gidecek, halk, kadınlar ve seçilmişler kalacak" dedi. 

 

 

8 Mart'ta alanlara

8 Mart'ta ‘Kadın Özgürlük Mücadelesiyle Barışı Örgütlüyoruz’ şiarıyla alanlarda ve meydanlarda olacaklarını söyleyen Hatimoğulları, "Türkiye kadın hareketi, feministler, Kürt kadın hareketi ile el ele verip Türkiye’nin dört bir yanını mora boyayacağız” şeklinde konuştu.

 Muhatabı sadece PKK değil

Kürt Halk Önderi'nin kadınlara mesajından bazı bölümler paylaşan Hatimoğulları, çağrısının muhatabanın sadece PKK olmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti: "Aynı zamanda devlettir, iktidardır, toplumun kendisidir ve muhalefetin tamamıdır. Çağrısının en önemli muhataplarından biri de şu an çatısı altında konuştuğumuz grup toplantısını Meclis, hızla demokratik siyaset ve hukuk alanını genişletmelidir. Barış ve demokrasiyi büyüterek darbe mekaniğinin tarihe karışmasında kurucu ve tarihsel bir rol üstlenmelidir." 

Demokrasi, adalet ve özgürlük

Kürt Halk Önderi'nin çağrısındaki ‘Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip demokratik anlamda örgütlenmeleri ve her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik ve siyasal alanın mevcudiyeti ile mümkündür. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasi ile taçlandığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir' paragrafını paylaşan Hatimoğulları, şunları söyledi: "Türkiye’nin önümüzdeki süreçte temel mücadele dinamiği demokrasidir, adalettir, özgürlüktür. İktidar, muhalefet ve toplum asrın çağrısını yerine getirdiği an sadece Kürt halkı değil, bütün Türkiye halkları ve inançları hep birlikte çok büyük kazanacak."

 

 

Devlet saldırılarını durdurmalı

PKK’nin kongresini gerçekleştirebileceği çatışmasızlık zemininin acil bir biçimde oluşturulması gerektiğini, bunun için de devletin bütün sınır ötesi saldırıları durdurmasını isteyen Hatimoğulları, adım atma sırası ve sorumluluğun iktidar ve devlette olduğunun altını çizdi. Barış iklimini daha da büyütmek yerine sürecin ciddiyetinden uzak bir dilin kullanılmasının hiç kimseye faydası olmadığını belirten Hatimoğulları, "Benzer anlamda medyadaki dilin barış ve demokratik çözüme katkı sağlayan bir dil olması çok önemlidir. Çünkü barışı önce dilimizde inşa edeceğiz. Bu konuda da medyaya ve basın emekçilerine çok büyük bir görev düşmektedir" dedi. 

Söz yetmez, icraat gerekiyor

Demokrasi ve barışın tesis edilmesi için sözün yetmediğini, eylem ve icraat gerektiğini; eylem ve icraatın da doğal olarak devleti yöneten icra makamından, yani Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan beklendiğini söyleyen Hatimoğulları, şöyle konuştu: "Çatısı barış umudu ve demokrasi olan bu sürecin zemini, demokratik siyaset ve hukuk olmak zorundadır. Sayın Öcalan, çağrıyla demokratik cumhuriyetin inşası için çok güçlü bir başlangıç yapmıştır. Bu başlangıcı büyütüp geliştirmek ve demokrasiyle taçlandırmak bizlerin elindedir. Örgütlü mücadelemize ve barış umuduna güveneceğiz."

Demokratikleşme zayıflık değil

Kürt Halk Önderi'nin özgür yaşam ve çalışma koşullarının hızla oluşturulmasını isteyen Hatimoğulları, atılacak acil adımlardan birisinin de bu sürecin yasal ve hukuki adımlarının atılması olduğunu vurguladı. Kürt Halk Önderi'nin, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınması vurgusunun altını çizen Hatimoğulları, şunları ifade etti: "Hepimiz bilmeliyiz ki demokratikleşme asla bir zayıflık değildir. Barış zayıfların işi değildir, barış cesurların işidir, barış güçlülerin işidir. Demokrasiyi inşa etmek cesurların, güçlülerin ve örgütlülerin işidir. Demokratikleşme ve barış bir siyasi pazarlık konusu olamayacak kadar değerli ve önemlidir. Bunu bütün Türkiye kamuoyu böyle bilmelidir; en temel insan hakları ve halkların en temel hakları asla pazarlık konusu yapılamaz, yapılmamalıdır. Bu süreç bir yenme-yenilme süreci değildir. Herkesin kazandığı, kazandığına olan inançla ve özgüvenle adım attığı bir adımlar zinciri. Kürt halkının varlığı, ana dilde eğitim hakkı, Aleviler başta olmak üzere bu ülkede yaşayan bütün farklı halklar ve inançların eşitliğinin sağlanması, yerel demokrasinin esas alınması, acil demokratik çözüm görevi olarak önümüzde durmaktadır. Bununla ilgili atılacak adımlar herkesi rahatlatacaktır. Demokratikleşme, geleceğinin sigortasıdır. Demokratik uzlaşı ve özgür siyaset, gelecek kuşaklara bırakacağımız en önemli ve en temel mirastır. Gelin yarınlarımızı hep birlikte kuralım. Bu süreç, hepimizin eşit, kendi dilimiz ve inancımızla özgür yaşayabileceğimiz bir düzenin inşası olarak okunmalıdır. DEM Parti olarak bu demokratik dönüşümü esas alan ortak bir geleceği kurmak için hazırız, kolları sıvadık. Barış yolunda adımlarımızı düşe kalka değil, koşarak atacağız." ANKARA

 

* * *

 

Devrimci özne kadınlardır

DEM Parti Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları, Kürt Halk Önderi'nin "Yeni dönemin temel şifresi demokratikleşme mücadelesidir. Demokratikleşme mücadelesinin devrimci öznesi kadınlardır” dediğini paylaştı. 

Hatimoğulları, dünkü Grup Toplantısı'nda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kadınlara mesajını da paylaştı. Hatimoğulları'nın konuşmasını o bölümü şöyle: "Değerli Türkiye halkları ve sevgili kadınlar. 27 Şubat günü Sayın Abdullah Öcalan ile oldukça anlamlı tarihi ve derinlikli bir görüşme gerçekleştirdik. Bu görüşmede Sayın Öcalan, halkların özgürlük mücadelesine ve özellikle kadınların onurlu direnişine olan güçlü inancını bir kez daha ifade etti. Sayın Öcalan net olarak ‘Yeni dönemin temel şifresi demokratikleşme mücadelesidir. Demokratikleşme mücadelesinin devrimci öznesi kadınlardır. Demokratikleşmenin, devrimci olmanın, sosyalist olmanın ilk şartı kadın meselesine özgürlükçü yaklaşmaktır. Tarihin en derin sömürüsüne maruz bırakılan kadınlarla eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelemizi taçlandıracağız’ dedi. 

Kadın özgürlük mücadelesinin yarattığı büyük umut ve kararlılığın altını çizen Sayın Abdullah Öcalan, tüm kadınlara en içten selam ve saygılarını gönderdi. Sayın Abdullah Öcalan, çağrısıyla Türkiye'de ve Ortadoğu'da barışın ve demokrasinin kapılarını ardına kadar araladı. Bu çağrı asrın barışı ve çözümün en güçlü zeminini sağlamıştır. Artık korkuların, kaygıların, sendromların değil, demokrasi, eşitlik, adalet ve özgürlük taleplerinin yaşamlarımızı belirleyeceği bir döneme girmeye yakınız. Bu dönem kimsenin birbirine üstünlük sağlayacağı bir dönem değildir. Herkesin eşit ve adil bir yaşamı paylaşacağı demokratik bir zamandır.”

 

* * *

Barış Annesi: Elimiz taşın altında

DEM Parti Grup Toplantısı'nda konuşan Barış Annesi Tenzile Baydar, "Sayın Öcalan’a söz veriyoruz. Barış anneleri elini bu taşın altına koyacak" dedi. 

DEM Parti, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla kadın grup toplantısı düzenledi. Barış Annesi Tenzile Baydar da toplantıda söz aldı. Kürt Halk Önderi'nin çağrısına dikkat çeken Tenzile Baydar, sürecin önemli bir fırsat olduğunu vurguladı. Tenzile Baydar, şöyle konuştu: 

"Sayın Öcalan'a söz veriyoruz. Barış Anneleri elini bu taşın altına koyacak, her zamanki gibi. Barış için varız. Sayın Erdoğan ve Bahçeli de elini uzattı. Onlara da teşekkür ediyorum. Bizim beklentilerimiz çok büyük. Artık bir anne olarak evlatlarımızı torbalara, kartonlara koyup kucağımıza almak istemiyoruz. Asker annelerine de sesleniyoruz; biz hepimiz anneyiz, gerilla annesi annedir, asker annesi annedir, polis annesi annedir, acı çeken annedir. Bu fırsat elimize geçmiş. Sayın Öcalan barış sürecini ilan etti. Gelsinler bizim elimizi tutsunlar. Omuz omuza biz bu süreci yürütelim. Gerçekten barışa çok ihtiyacımız var. Anneler çok acı çekmiş. Her anne, ya evladı ağır hapis cezası yemiş ya da toprağa vermiş çocuğunu. Bizim çocuklarımız öldü, asker anneleri taziye kurdu ama biz taziye bile kuramadık. O anneler acılarını içlerinde yaşadılar. Çocuğum ölmüş diyemediler. Onun için bu süreç bizim için çok önemlidir.

Bizim ülkemiz çok güzel bir ülkedir. Kan dökülmesin. Asker annesi, polis annesi... gelin el ele 8 Mart’ı beraber kutlayalım. Biz bunu istiyoruz. Barıştan yana hiçbir zaman susmayacağız. Evet büyük acılar yaşadık ama barış denildi mi bütün barış anneleri ayakta. Ben 8 Mart’tan dolayı Sayın Öcalan’a da teşekkür ediyorum. Bu fırsatı bize verdiği için. Sayın Tayyip Erdoğan’a da Sayın Bahçeli’ye de tekrar teşekkür ediyorum."

paylaş

   

Güncel

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.