Kültür olmadan toplum inşa edilemez
Forum Haberleri —
- Yaslanacağımız ve güç alacağımız kültür devrimci direniş kültürüdür.
- Sürekli saldırı altında olan Kürt halkını yok oluşun eşiğinden kurtaran da bu direniş kültürüdür.
- Gelecekte bizi var edecek olanda yine bu kültürdür.
Rauf KARAKOÇAN
Kültür; toplumu bir arada tutan, yaşam düzeyini belirleyen, ilişki-davranış ve alışkanlıkların tümüdür.
Toplumsal değişim ve gelişim kültürle mümkündür. Askeri zaferler, siyasi değişimler ve hatta ideolojik yapıların tümü kültürle bağı iyi örülmezse kalıcı olmaları mümkün değildir.
Devrimleri belirleyen de kültürel alandaki gelişmelerdir. Kültürel alanda toplum dönüştürülmediği müddetçe devrimler de kalıcı olamazlar.
Fikri iktidarların kalıcılığı da Kültürel gelişmeyle sağlanır. Toplumsal formların kimlik tanımı kültürel değerleriyle yapılır.
Yaşamı ilgilendiren bütün alanlara anlam kazandıran, ahlaki normlardan, politik düzeye, üleşime dayanan toplumsal altyapıdan, arzu edilen demokratik idari yapıya kadar, insan için gerekli olan her şeyin özüne kültür oturtulmazsa muvaffak olunamaz.
Toplumsal değerler olarak izah edilen, geleneksel hale gelen yaşam normlarının arkasında koca bir tarihi geçmiş vardır.
Tarihten süzülüp gelen insani kazanımlar olarak bildiğimiz yaşamsal ilkeler toplumsal geleceğimizi de şekillendirmektedir.
Kültürel varlıklarımız olarak tabir ettiğimiz yaşamsal deneyimler, toplumca içselleştirilen tarihi mirasımızın birikimleridir.
Bize kimlik kazandıran, yaşamımızı idame ettirmek için ürettiğimiz ne varsa kültürümüzün birer parçalarıdırlar.
Moral değerlerimiz, güç kaynaklarımız kültürel varlıklarımızdan beslenmektedir.
Kürt halkı bunca katliama, soykırım uygulamalarına ve sistematik yürütülen asimilasyona rağmen, hala varlığını sürdürüyorsa gösterdiği direnişler kadar, sahip olduğu kadim kültüre borçludur.
Yaşadığı coğrafyanın en eski halklarından biri olan Kürtler, kültürün yaratımında, korunmasında, geliştirilmesinde ve günümüze taşınmasında rol üstlenmiş temel halklardan biridir.
Muazzam bir dirençle varlığını sürdürmesi, sahip olduğu kültürün çok köklü olmasındandır.
Mezopotamya halkları Kültürün kaynağında yer alan halklardır. Bütün uygarlıkların beslendiği, deneyimledikleri, örnek aldıkları Mezopotamya halklarının kültürel varlıkları günümüz dünyasına da ışık tutmaktadır.
İnsanlık adına ilk dediğimiz birçok üretim tekniğinin, idari yapılanmanın, tasarımın, formun, düşünce kalıplarının, zihniyet yapılanmalarının temeli bu coğrafyada atılmıştır.
Bu nedenle Kürtler, insani kazanımların ilk sahiplerinden, Kürt coğrafyası da ilk mekanlarından biridir.
Kürtler, tarihin bu evresinde de aynı misyonu üslenmekle karşı karşıyadır. Kürt özgürlük hareketi, yeni bir toplumsal paradigmayla, yeni bir toplumsal inşayla, toplumsal sorunları çözme iddiasına sahiptir.
Kapitalist sistemin sorun haline getirdiği çelişkilerin çözüm düşüncesini oluşturmuştur. Mezopotamya coğrafyasının kalbinde, küresel çapta bir sorun haline gelen Kürt sorunu başta olmak üzere bölgesel çapta ve hatta küresel çaptaki sorunların çözümüne dair perspektifi oluşturmuştur. Kürt halk önderi Başkan Apo bunun zihniyetini ve direniş kültürünü yaratmıştır.
Yaslanacağımız ve güç alacağımız kültür devrimci direniş kültürüdür. Sürekli saldırı altında olan Kürt halkını yok oluşun eşiğinden kurtaran da bu direniş kültürüdür. Gelecekte bizi var edecek olanda yine bu kültürdür. Kısacası kültür olmadan toplum inşa edilemez.
Demokrasi gelişecekse, toplumsal bir sıçrama yapılacaksa bu ancak kültürle mümkün olacaktır. Kültürün geliştirici ve dönüştürücü rolü üzerine çok şey söylemek mümkündür. Sorun bunu sahiplenmek ve geliştirmektir.
Beyaz katliam dediğimiz kültürel soykırım en az fiziki katliam kadar tehlike arz etmektedir.
Kürt halkına dayatılan fiziki katliamlardan daha fazla tahribat yaratan, kültürel asimilasyon ve inkâr politikalarıdır. Tarihi hafızamızı yok etmeye yönelen en tehlikeli savaş taktiği olarak ele alınması gerekir.
Dilimizin yasaklanması, şarkılarımıza, türkülerimize halaylarımıza varana dek gösterilen tahammülsüzlük, düşmanlığın ulaştığı boyutları izah etmeye yeter örneklerdir.
Yaratılmak istenen gösteriş ve tüketim toplumu her ne adına geliştirilirse geliştirilsin, sonuç itibarıyla kültürel soykırımdır.
İnsanı başkalaşıma uğratan, kültürel yozlaşmaya yol açan politikalara karşı bilinçli ve örgütlü bir duruş şarttır.
Bireysel özgürlükler adı altında toplumu zayıflatmaya ve dolaysıyla parçalamaya götüren liberal anlayış kapitalist sistemin en işlevli silahıdır. Teknik üstünlükleri olan ateşli silahlardan daha tehlikeli ve sonuç alıcı bir silahtır.
İnsanın duygu ve düşünce dünyasına hitap ederek bedeni felce uğratıyor. Bilgi-iletişim (bilişim) çağının gelişmiş teknik ve teknolojisi, toplumu adeta esir almış durumdadır.
Toplum, zihniyetten başlayarak yaşamın her alanında büyük bir kuşatma altındadır. Her geçen gün kendi köklerinden kopmaya doğru götürüldüğünün farkında bile değildir. Doğduğu, büyüdüğü coğrafyaya, kişilik kazandığı kültüre yabancılaşıyor.
Toplumun fertleri, kutsallık atfedilen kültürel değerlerden uzaklaşarak toplumsal bağları zayıflıyor ve posası çıkarılmış varlıklara dönüşmüş hale geliyor.
Direniş kültürümüzle yeniden buluşarak köklerimizin üzerinde yeniden yeşermeye ihtiyaç vardır.
Kültür geliştiği oranda toplum gelişir. Toplumsallığımızın varlığı kültürel varlığımızla eşdeğerdir.
Kürtler dünyanın neresin de olursa olsun, yabancı kültürler içinde erimeden, kendi kültürlerine sahip çıkarak varlık bulabilirler.
Kürdistan da ise sorun çok daha yakıcıdır. Her şart ve koşul altında var olmak için direniş kültürümüzle harmanlanmak gerekir.
Hem fiziki ve hem de kültürel olarak tarihten silmeye yeltenen bir düşman ile karşı karşıya olduğumuz unutulmamalıdır.
İçerden ve dışardan yönelen bütün tehlikelere, yaşamda bizi tehdit eden bütün alışkanlıklara karşı direnmek vaz geçilmez bir görevdir.
Kültürümüzü yaşadığımız oranda toplumumuz yaşar. Kürtler direniş kültürünü yaşadığı müddetçe düşmanın başarı şansı asla yoktur...