Kültürel soykırıma karşı alternatif üretmeli
Kadın Haberleri —
- Êlih (Batman) Bahar Kültür Merkezi çalışanı Çiçek Çelik, "Kültür alanında mücadele ve emek sergilemeye çalışıyoruz. Bunun da temel amacı iktidarın özellikle yaymaya çalıştığı kültür ve sanat anlayışına karşı bir alternatif oluşturmak" dedi.
İktidarın tek tip toplum modelini inşa ederken kullandığı en önemli araçlardan biri kültürel asimilasyon. Kurdistan’da Cumhuriyet’in yüzyıllık pratiğini inşa ettiği asimilasyon ve kültürel soykırım, bugün başta Kürtçe olmak üzere birçok dilin ve kültürün tanınması için hala mücadele ediliyor olmasının nedeni.
Êlih (Batman) Bahar Kültür Merkezi çalışanı Çiçek Çelik, AKP-MHP iktidarının kültürel soykırım politikalarına ilişkin Jinnews’e konuştu.
Kürtçeye ikili yaklaşım
Kürtlerin tarih boyunca kültürel soykırım ve asimilasyona uğradığını, dil-kültür alanına yönelik saldırıların da bunun bir parçası olduğunu kaydeden Çelik, buna karşın çalışmalarını anlattı:
“Kültür alanında mücadele ve emek sergilemeye çalışıyoruz. Bunun da temel amacı iktidarın özellikle yaymaya çalıştığı kültür ve sanat anlayışına karşı bir alternatif oluşturmak.”
Çelik, iktidarın asimilasyon için yürüttüğü ikili pratiklerine şu örnekleri verdi: “Bir taraftan iktidarın kendi eliyle oluşturmuş olduğu bir TRT-6 diye bir televizyon kanalı var. Güya orada Kürtçe konuşuluyor, bizim kültürümüz ve dilimiz yayılmaya çalışılıyor. ‘Biz Kürtlerin yanındayız’ algısı yaratılmaya çalışılıyor. Halbuki Kürtlerden oy ve destek amacıyla açılmış bir kanal. Bir yandan da Kürtçe tiyatro yaptığı için, Kürtçe şarkılar söylediğimiz için ya da Kürtçe eylem ve etkinliğe katıldığı için cezaevinde olan arkadaşlarımız var.”
Kayyım kültürel soykırımın parçası
Kurdistan’da halkın iradesiyle kazanılmış belediyelere kayyım atanmasının da kültürel soykırım politikalarının bir parçası olduğuna işaret eden Çelik, kayyımdan önce kendi kültürlerine ve dillerine ait birçok etkinlikler yapılabildiğini ekledi
“Kendi dilimiz ve kültürümüzle yaptığımız etkinliklere toplum da katılıyordu. Toplumda üretebilme ve sanatsal etkinlikleri yapabilme özellikleri gelişiyordu. İktidar bunu gördükten sonra bunun önünü kesmek istedi ve bizzat kayyımlarla bunu yapmaya çalıştı. Kayyımlar geldikten sonra iktidar, kendi zihniyetini, kendi kültürünü toplumumuza yaymaya çalıştı. Bunu da Kürtçeyi yasaklayarak, ağırlıklı olarak Türkçe kullanarak yapmaya çalıştı.”
Tarih bilinci…
Yakın zamanda Türk devletinin Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılını kutlamasına çoğu Kürdün de katıldığına dikkat çeken Çelik, bunun nedenini asimilasyon ve kültür kırımına bağladı.
“Kendi kültürümüzü ve tarihimizi bilmiyoruz. Bunu bilseydik çoğu Kürt bunu kutlamazdı, aksine bunun Kürt katliamının 100’üncü yılı olduğunu çok iyi bilirdi. Çünkü Cumhuriyet demek Dersim Katliamı, Şeyh Sait, Ağrı İsyanı, Zilan Katliamı demek. Aslında kadınların, çocukların ve bir Kürt halkının yok olması demek.”
İndirilen sadece Kürtçe tabela değil
Çelik, değerlendirmesinin devamında Kürtçeye olan düşmanlığı değinerek, şunları söyledi: “Kürtçeye olan kinden dolayı tabelaları indirmeleri örnek. Bunun altında bir bilinç yatıyor aslında. Orada duran Kürtçe tabela, sadece bir Kürtçe tabela değil. Onun altında bilinç, direniş ve tarih var. Aslında iktidarın yok etmeye çalıştığı bu, indirmeye çalıştığı salt bir tabela değil. İndirmeye çalıştığı Kürt halkının dili, kültürü ve varlığı. Dolaylı bir şekilde onu yok saymaya ve yok görmeye çalışıyor.”
Alternatifler oluşturmalı
“Kendi kanallarımızı ve kendi kurumlarımızı çoğaltarak alternatifler yaratabiliriz” diyen Çelik, anne-baba ve topluma bu noktada önemli rollerin düştüğünü belirtti:
“Son zamanlarda toplumda ‘Ben çocuğuma anadilimi öğretmeyeyim, okula gittiği zaman bir kafa karışıklığı yaşamasın’ algısı yayılmaya başladı. Öncelikle bizim bu düşünceden çıkmamız lazım. Çocuğun öğrenmesi gereken ilk dil anadilidir. Zaten çocuk o temelde eğitildiği zaman kendi dilinde ve kendi kültüründe bir yaşam şekillendirmeye çalışacaktır.” ÊLIH