Kumpas teyit edildi

Ayşegül Doğan

Ayşegül Doğan

  • HDP'yi kapatma davasına dayanak oluşturmak ve legal Kürt siyasetini tasfiye etmek için kurgulanan Kobanî Kumpas Davası'nda verilen karar ve cezalar, iktidarın talimat ve planlamasıyla kurgulanan bir kumpas olduğu teyit edildi.
  • Mahkumiyet kararlarının kendileri için hukuki karşılığının olmadığını belirten DEM Parti Sözcüsü, bu mahkemenin bile Kobanî eylemlerinin sonuçlarıyla bağlantı kuramadığını, algı ve siyasi mühendisliği itiraf ettiğini söyledi.

Kobanî Kumpas Davası kararlarını tanımadıklarını vurgulayan DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Kürt meselesinde çözümsüzlük politikalarına dönüldüğü ve bu yöntem tercih edildiği için böyle bir dava kurgulandığının unutulmamasını isteyerek, ilk etapta herkes için özgürlük, herkes için demokrasi diyerek üç kentte protesto için buluşacaklarını bildirdi.

Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, Kobanî Kumpas Davası'nın önceki günkü karar duruşmasında, siyasetçilerin ve avukatların olmadığı boş salona 130 sayfalık kararı okudu ve 24 siyasetçiye ceza verdi. Mahkeme, Kobanî protestoları sırasında yıllardır propagandasını yaptığı Hizbulkontra elemanı Yasin Börü'nün de arasında bulunduğu 6 kişinin ölümü ve onlarca kişinin yaralanmasına ilişkin suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle beraat kararı verdi. Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan, yıllardır Demirtaş ve dönemin HDP'li siyasetçilerini suçlamıştı. 7,5 yıldır cezaevinde olan Selahattin Demirtaş'a 10 ayrı 'suç'tan toplamda 42 yıl hapis cezası verildi. Demirtaş'a 2015'tediyalog süreci kapsamında Kandil'de PKK yöneticileriyle fotoğraf çektirmesi de dahil toplamda 32 'suçlama'dan beraat etti. Demirtaş'a bazı konuşmalarından ise "Suç olsa dahi yasama sorumsuzluğu kapsamında kaldığı" gerekçesiyle beraat verildi. Figen Yüksekdağ ise toplamda 30 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ali Ürküt'e 17 yıl 1 ay; Alp Altınörs, Cihan Erdal ve Bülent Barmaksız, Pervin Oduncu, Zeki Çelik, Zeynep Karaman, Nazmi Gür'e 22 yıl 6'şar ay; Günay Kubilay, İsmail Şengül ve Dilek Yağlı'ya ise 20 yıl 6'şar ay hapis cezası verildi. Tutuksuz yargılan Mêrdîn Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk'e 10 yıl hapis; Mesut Bağçık, Nezir Çakan, Aynur Aşan ve Ayşe Yağcı'ya 9'ar yıl; Emine Ayna'ya 10 yıl; Zeynep Ölbeci'ye 12 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Sebahat Tuncel 12 yıl, Ayla Akat Ata 9 yıl 9 ay, Ayşe Yağcı 9 yıl, Gültan Kışanak 12 yıl, Meryem Adıbelli 9 yıl hapis cezalarına çarptırıldı; ancak cezaevinde kaldıkları süre göz önünde bulundurularak tahliye edildi. Arasında PKK'nın üst düzey yöneticilerinin de olduğu 72 kişinin dosyası ise ayrıldı. Mahkemenin bu kararına karşı itirazları, önce Ankara Bölge Adliye Mahkemesi değerlendirecek. İstinaf'ın kararının ardından ise son temyiz mercii olan Yargıtay 3. Ceza Dairesi, son kararı verecek.

DEM Parti MYK toplandı

Mahkemenin kararının ardından DEM Parti Merkez Yürütme Korulu (MYK) olganüstü toplandı. DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, toplantının ardından basın toplantısı düzenledi.

Kabaca bir hesapla siyasetçilere 400 yıl hapis cezası verildiğini belirten Doğan, "Bir yandan yumuşama, bir yandan normalleşme, bir yandan yeni anayasa yapım süreci tartışmaları sürüyor. Yumuşama siyaseti döneminin emareleri buysa normallaşmeyi hiç düşünemiyoruz. Dolayısıyla DEM Parti için verilen mahkumiyet kararlarının hukuken hiçbir karşılığı yok" dedi.

Bu mahkeme bile

Suçlama konusu yapılan tweet ile olayların meydana gelme tarihinin dahi bir biriyle uyuşmadığına dikkat çeken Doğan, olayın araştırılması için verilen araştırma önergelerinin Meclis'te AKP-MHP oylarıyla reddedildiğini söyledi. Davada yargılanan HDP'lilerin Kobanî protestoları sırasında yaşamını yitiren  insanların "katili", "müsebbibi" olarak gösterildiğini hatırlatan Doğan, "Ama bakın mahkeme buralardan beraat veriyor. Bu talimatlı ve özel yetkili, hukuku hiç işletmeyen mahkemeler dahi şu haliyle bu bağlantıyı kuramıyor. Bunu delil olarak kullanamıyor. Peki, ne yaptı Erdoğan? Mitinglerde meydanlarda her yerde bugün bu kadar özgürlüklerinden mahrum bırakılan bu siyasetçiler ve partimizle ilgili böyle bir algı yaratmaya çalıştı. Böyle bir siyasi mühendislik yaratmaya çalıştı" diye konuştu.

Kumpas olduğunun teyidi

Türk İçişleri Bakanı Yardımcısı Bülent Turan'ın, karar açıklanırken 'Hesabı sorulur demiştik, sorduk. Bu böyle kalmaz demiştik, kalmayacak’ açıklamasına işaret eden Doğan, şöyle devam etti: "Demek ki neymiş? Kobanî davası hakikaten bir kumpasmış ama yalnızca Kürt siyasetçilere ve Türkiye demokrasi güçlerine kurulmuş bir kumpas değil, bizatihi Türkiye’nin kendisine kurulmuş bir kumpas. Eğer bunu böyle görmez, böyle yorumlamaz, böyle yaklaşmaz ve tepkimizi bu şekilde ortaya koymazsak bu kumpas devam eder ve hepimize hep birlikte kaybettirir. Hesap soracak birileri varsa onlar da bizleriz."

Adil ve tarafsız değil

Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ergenekoncu/Perinçekçi başdanışmanı Mehmet Uçum'un 'Türkiye’nin yargı erki bağımsız ve tarafsızdır. Hem içeride diğer erkler karşısında hukuk sistemimizin gerektirdiği şekilde hem de küresel emperyalizmin bütün odaklarına karşı ulusal duruşuyla. Milli yargımızla ne kadar gurur duysak azdır' açıklamasına atıf yapan Doğan, şunları söyledi: "Aslında gurur duyulması gereken şey yargının milli karakteri olmamalıdır. Yargının bağımsız tarafsız ve adil karakteri olmalıdır. Hiçbir iktidar, adil bir yargılama söz konusu olmadığı için milyonlarca insanın iradesi olarak gördüğü, öyle kabul ettiği, seçtiği, kendi adına söz söyleme ve eyleme yetkisi verdiği insanları bu kadar yıl haksız hukuksuz bir biçimde hapiste tutamaz."

İdam olsa verebilirlerdi

Bu dava hukuki değil, siyasi bir dava olduğunu tekrarlayan Doğan, "Akla pek çok örnek geliyor. 49’lar geliyor, İstiklal Mahkemeleri geliyor, Devlet Güvenlik Mahkemeleri geliyor. Daha öncesi ve daha sonrası geliyor ve yüz yıldır Kürtlerle ilgili yürütülen pek çok politika geliyor. Ret geliyor, inkar geliyor, imha geliyor. Bütün bunların açık beyanı niteliğinde karar verdi mahkeme. Mümkün olsa, 125 hala güncel olsa demek ki bir idam kararıyla karşı karşıya kalma ihtimali olabilirdi” şeklinde konuştu.

Tanımamanın mücadelesi

Bu kararı tanımadıklarını vurgulayan Doğan, anlaşılır kılınması için tanımamanın da ancak mücadeleyle mümkün olduğunu belirtti. Bu davanın, Kürt meselesinde çözümsüzlük politikalarına dönüldüğü ve bu yöntem tercih edildiği için olduğunun unutulmamasını isteyen Doğan, "Dolayısıyla daha çok özgürlük, eşitlik, demokrasi ve adalete ihtiyaç var" dedi.

Üç kentte protesto

İlk etapta herkes için özgürlük, herkes için demokrasi diyerek üç kentte buluşacaklarını kaydeden Doğan, şu bilgileri verdi: "Adana’da Barbaros Mahallesi temsilcilik önünde saat 17.00’de; Amed/Dağkapı’da saat 16.00’da ve İstanbul/Esenyurt Meydanı'nda saat 17.00’de bir araya geliyoruz. Buradan bu çağrıyı yineliyorum; bu sesi hep birlikte yükseltmezsek, itirazımızı birlikte ifade etmezsek Gezi’den Kobanî'ye Can Atalay’dan Kavala’ya tüm eşitsizliklere ve adaletsizliklere karşı ortak ses çıkaramazsak, korkarım bizi daha çok zor günler bekler. Çağrımız vicdan sahibi herkesedir. Hak, hukuk, adalet ihtiyacı duyan herkesi Adana’da, Diyarbakır’da ve İstanbul’da DEM Parti’nin yapacağı halk buluşmalarında sesini yükseltmeye ve bizimle birlikte olmaya davet ediyoruz." ANKARA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.