Kürdistan tek çığlıktır
Forum Haberleri —
- Bakur halkı sınırlarda kışın soğuğunda nöbet eyleminde, Başûr halkı Türkiye mallarını boykot ederek, milliyetçi diktatöre tavır ve tutum alarak, Rojhilat halkı Jin Jiyan Azadî devriminin ruhuyla yaşananları kabullenmiyor, yürekleri Rojava için çarpıyor.
ZINARİN ZINAR
1945 yılında Kürdistan’ın ilk Cumhurbaşkanı olan Qazi Mihemmed tarihi bir konuşmasına şöyle diyor.
“Okulda iki kere iki kaç eder diye sorulur, herkes dört der. Ben ise matematikten hep düşük alırdım.. Çünkü bana göre iki kere iki “bir” ederdi, dört etmezdi!
Bana göre; diş, dil ve dudaklar dört etmez, hepsi bir eder; Ses olur, haykırış olur.
Bana göre; iki kol iki bacak dört parça değil, yek vücut olarak çalışırlar.
Bana göre; komşu, ev, cadde, sokak dört etmez Şehir olur, beraber yaşar zengin ve fakir halk.
Bana göre; kök, gövde, dal, yaprak dört etmez. Bir ağaç oluşturur, hem kısa hem uzun.
Bana göre; aşk ve gönül, güzellik ve saflık dört etmez. Bir eder, sevgili nezdinde. İki kere ikinin dört etmediğini gösteren bu örnekler çoktur, sonsuzdur.
Fakat sadece şunu bilirim; Bedenimi paramparça etseler, beni kurşunlara dizseler, idam etseler! Yüreğim şunu söyler; Kürdistan tek vatandır, dört parça olmaz.”
Bugünü tüm açıklığıyla ifade eden sözlerdir. Her dinlediğimde yüreğimi bir yandan burukluk saran, bir yandan da heyecanlandıran duygular yaşıyorum. Kürdistan’ı 100 yıl önce dört parçaya bölen zihniyetlerin politikalarında ve siyasetlerinde dört parçaya bölerek Kürt toplumunun kültürlerini, inançlarını ortadan kaldırmayı amaçlamışlardı. Kürdistan topraklarını soykırımdan geçirerek kendini Kürt olarak ifade edebilecek hiç kimseyi bırakmayacaklardı. Devletler arasında Kürdistan dört parçaydı ve karanlığa aydınlık olan bir cümle Kürt halkını yeniden kendisine getirdi. Önder Apo’nun “Kürdistan Sömürgedir” sözleri alınması gereken intikamların zamanı geldiğini, ölü Kürt toplumunun yeniden can bulmasının vakti geldiğinin seslenişiydi.
İdeolojik adımların yanında askeri adımların da güçlü olması gerekiyordu. Uyanan kürt toplumunun evlatları akın akın Kürdistan’ın kutsal, bir o kadar da bereketli dağlarına yönlerini verdiler. Anneler, babalar bir olup ya milislik yaptılar ya da serhildanlarda en önlerde yerlerini alarak dağdaki ceylanlarını savundular. Bu direniş ruhu aslında Kürt halkının, Kürdistan’ın hiçbir zaman dört parça edilemediğini göstermiştir. Bugün Rojava kadın devriminin yaşandığı kadim, bir o kadar da kutsal topraklara baktığımız zaman aynı ruhu ve bütünlüğü görmekteyiz. Kürdistan bir parçadır. Doğusu, batısı, güneyi ve kuzeyi bir bedendir. Tek çığlıktır, birlik ve beraberliktir. Tıpkı Qazi Mihemmed’in verdiği örnek gibi diş, dil, dudak yani bir haykırıştır. Bugün Rojava bu haykırışı bir kez daha destanlaştırmaktadır. Rojava yediden yetmişe halklar ve o halkların evlatları tarafından savunuluyor. Bakur halkı sınırlarda kışın soğuğunda bedenleri üşürken yürekleri Rojava devrimine yanan halk nöbet eyleminde. Başûr halkı Türkiye mallarını boykot ederek, milliyetçi diktatöre tavır ve tutum sergilemektedir. Rojhilat halkı Jin Jiyan Azadî devriminin ruhuyla yaşananları kabullenmeyerek yürekleri Rojava için atmaktadır.
Rojava kadın devrimi alanıdır. Kadın özgürlükçü paradigmanın hayat bulduğu, pratikleştiği alandır. Kendisini bu devrimin içinde gören yediden yetmişe halklar, kadın devrimini kucakladı ve korudu. Kadın devrimi erkek egemen zihniyetin kabusu oldu. Bugün Rojava yalnızca Rojava olduğu için değil, kadın devriminin olduğu alandır ki bu denli korunmakta ve mücadele edilmekte. Vahşi güçler, kadın devriminin karşısında sarsıntı yaşamış ve aslında kaybetmiştir. Yenilgi içerisinde olan hunhar ve bir o kadar da barbar bir güce karşı direnen ve savaşan tek güç var. O güç Kürt halkının kendisidir. Gücünü, inancını Önder Apo’dan almaktadır. Yediden yetmişe Önderlerine, Önderlerinin fikirlerine sahip çıkan ve yaşatan, pratikleştiren halklar emsalsiz mücadelesiyle düşmanına güçlü ve gerekli cevapları veriyor. Önderliğimizin selamı halklara, bizlere bir çok şeyi ifade etmektedir. Özgürlük mücadelesini dahada güçlendirmemiz gerektiğini bizlere anlatmaktadır. Büyük iddia ve hedeflerle şehirlerde halklar, dağlarda ve şehirlerde öncü militanlar mücadelelerini olduğundan da güçlendirdi. Özgürlüğü yakından tanıyan Kürt, Süryani, Arap ve Ermeni halklar birlikteliklerini koruyarak Tişrîn barajına fedaice yürüdüler ve birer canlı kalkan oldular. Rojava’da destansı direniş bir kez daha sergilenmektedir. Efrîn ve Serêkanîyê savaşında yaşananlara en yakından şahit olan Rojava halkı barbar, milliyetçi AKP-MHP ve yandaşlarına Önder Apo’nun fikirlerini savunarak güçlü cevap oldular ve olmaya devam edecekler. Kürt, Arap, Süryani, Ermeni ve Türkmen halkları kirli özel savaşların kurbanı olmayacaktır. Kazanımlarını ne pahasına olursa olsun koruyacaklardır.