Kürdistan’ın Vatanelli’si
Kadın Haberleri —
- Gurbetelli Ersöz, doğduğunda babası Almanya’da işçi olarak çalışıyormuş, adını Gurbetelli koymuşlar. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, bir sohbetinde ona, “Tarihi bir gelenekten kopuş ve bütün acılarını adeta belleğinde biriktirmişsin. Gurbetelli değilsin, 'Vatanelli'sin artık” der. Yüzünü Kürdistan dağlarına döndüğünde artık 'Vatanelli' oldu.
- Şehit düştüğü gün arkadaşı gazeteci Ferda Çetin’le son kez görüştü. Çetin, “Onu hiç bu kadar sevinçli, heyecanlı ve coşkulu görmemiştim. Güney savaşını, basın faaliyetlerini, şehit yoldaşları ve kadın özgürleşmesini anlatıyordu. Son çaylarımızı içtikten sonra, aynı anda ‘görüşürüz’ dedik. Bütün vedalaşmalarda bir meçhul saklıdır” dedi.
Zozan, Zekiye, Zeynep… Sergelê’de şehit düştüğü 7 Ekim 1997 tarihinde Zeynep’ti adı. ‘Aydınlığın ışınlarını saçıyor, kalemi ve adımı aydınlatıyor'du o zamanlar. Zap’ın doruklarında o vardı ve özgürlüğe yürüyenlere ışık oluyordu. Ardından yürüyenler ise safları daha sıkı kenetliyor ve büyük bir güvenle yürüyordu.
Zeynep, yani Gurbetelli Ersöz. Özgür Gündem gazetesinin ilk kadın genel yayın yönetmeni. 1980’li yıllarda Kürt Özgürlük Hareketi’ni tanıdığında, Kürdistan’daki işgal ve soykırımı, Kürt halkının tarihini, varlığını ve dilini yok edilmeye çalışıldığına tanık oldu. Özgür Gündem ve Özgür Ülke gazetelerinde Kürdistan’ı yazdı, kadınlarını, erkeklerini ve çocuklarını yazdı. Devlet, Kürt basınına baskıları sürdürünce 95’te mücadelesini özgür dağlara taşıdı. Gurbetelli, devrimciydi. Nerede ve koşulları ne kadar zorlu olursa olsun, ‘aydınlığın ışınlarını’ saçmaya devam ediyordu. “Devrimci olmam; Şeyh Sait İsyanı’nı yaşayan bölgede büyümemin, okul ve iş yaşamımda yaşadığım, tanık olduğum çelişkilerin, çevremin ve Kürt gerçekliğimin beni etkilemesi ve devletin safında yer almamın halkıma hiçbir yarar getirmediğinin farkına varmamla başladı” sözleriyle tanımlıyor devrimci duruşunu.
11 Temmuz 1965 tarihinde Palu’nun Ziver (Akbulut) köyünde doğdu. Ziver’de ilkokuldan sonra eğitimini Adana’da sürdürdü. Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü’nden mezun oldu, aynı üniversitede araştırma görevlisi olarak çalıştı (1983-87). En çok sosyal bilimler alanını sevmesine rağmen hep fen bilimleri dallarında okudu. “Basın-yayın, hukuk ve siyasal okumayı düşündüm ama hep fen okudum” diyor.
Dağların yolcusu
Üniversite okuduğu yıllarda gerçekleşen Çernobil ve Halepçe Katliamı’ndan sonra hayatı sorgulamaya başladı. Böylece devrimci yaşamla da tanıştı. Gençlikten, siyasal ve basın alanında çalışmalar yürüttü. Bugün Özgür Gündem denince akıllara ilk olarak onun ismi geliyor. 10 Aralık 1993’te gazetenin genel merkezine yapılan baskında 107 kişiyle birlikte gözaltına alınıp tutuklandı. İki yıl cezaevinde kaldıktan sonra 95’te tahliye edildiği gibi üzerindeki baskılar nedeniyle yönünü dağlara verdi. Aslında bu onun ilk tutuklanışı değildi; politik düşünceleri nedeniyle ilk olarak 1989'da tutuklanmış ve ağır işkencelerden geçmişti.
Yeni Agirlar yetiştirdi
Yüzünü dağlara döndüğünde kardeşleri Dr. Agir (Orhan Ersöz) de PKK saflarındaydı. Dr. Agir, 30 Ağustos 1994’te Lice-Hazro arasında şehit düştü. Gurbetelli, Dr. Agir’ın şehadetinden etkilendi. Ancak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın verdiği görev üzerine bir an olsun pes etmedi ve ‘yeni Agirlar’ yetiştirdi. Çünkü artık Gurbetelli değil “Vatanelli” oldu.
‘Gurbetelli'ydi Vatanelli oldu’
Doğduğunda babası Almanya’da işçi olarak çalışıyormuş, adını Gurbetelli koymuşlar. Öcalan, bir sohbetinde ona, “Çok ilginç bir aşamaya denk geliyor. Kopuş sürecinden. Tarihi bir gelenekten kopuş ve bütün acılarını adeta belleğinde biriktirmişsin. Gurbetelli değilsin, 'Vatanelli'sin artık. Gurbetelli'den Vatanelli olmak çok önemlidir” der.
Yüreği ve beyni hep özgürlük için çırpındı. Çünkü ‘ortada bir halkın zaman aşımına uğratılmış tarihi, alacakları, küllenen hakları ve sorulacak büyük bir hesabı vardı’ ve en çok da onun da alacakları vardı. Ülkeye tekrar dönmesinin üzerinden iki yıl geçmişti. ‘KDP’li peşmergelerin koordine ettiği, Türk askerlerinin kullandığı Alman yapımı leopard tanklar’, 7 Ekim’i 8 Ekim’e bağlayan gece KDP’nin kurduğu pusuda Gurbetelli ve yoldaşları Harun, Meryem ve Sarya’yı şehit düşürdü.
Onlarca ayrılık yaşadık
Gurbetelli’nin yoldaşlarından Ferda Çetin, şehadet haberini Halil Dağ’ın (Uysal) getirdiğini söylüyor: “Gurbetelli ve beraberindeki arkadaşları, Zap’tan Garê’ye geçerken 7 Ekim’i 8 Ekim’e bağlayan gece şehit düştü. Bu acı olayın haberini büyük bir üzüntü içinde Halil Dağ getirmiş, ‘Umarım gerçek değildir, Gurbet arkadaşın şehit düştüğü söyleniyor’ demişti.”
Gurbetelli ile son kez şehit düştüğü gün görüşen Ferda Çetin, “Onu hiç bu kadar sevinçli, heyecanlı ve coşkulu görmemiştim” diyor: “Akşama kadar koyu bir sohbetin içine girdik. Son Güney savaşını, basın faaliyetlerini, şehit yoldaşları ve kadın özgürleşmesini anlatıyordu. Son çaylarımızı içtikten sonra, güçlü bir tokalaşma ile vedalaştık. İkimiz aynı anda ‘görüşürüz’ dedik. Bütün vedalaşmalarda birbirimizde böyle sözler söylüyoruz. Oysa bütün vedalaşmalarda bir meçhul saklıdır. Bu kirli, bu haksız ve Kürt halkına dayatılan savaşta onlarca insanla imkansız ayrılıklar yaşadık.”
Kürdistan dağlarının yolcusu, Dr. Agir’ın kardeşi ve Özgür Basın’ın Gurbetelli’si tam 27 yıl önce bugün Sergelê/Zap’ta sonsuzluğa yürüdü. Geride bıraktığı kalemini bugün onlarca yoldaşı aldı ve başı dik bir şekilde yazıyorlar aynı ışıkla.
* * *
Bu bir anı yazısı değil, bir haber
Ferda Çetin, bir dönem Özgür Gündem gazetesinde birlikte çalıştığı Gurbetelli’nin şehadeti için şu yazıyı kaleme alır: “İlk baskıya yetiştirmeye çalışacağız. Yurdusev, başlığımı beğendi. Gültan biraz kısaltmamı istiyor. Ebru, Mahmut ve diğer editörler Kalaşnikoflu ve kipatlı bir fotoğrafını arıyorlar. Ali Rıza, ‘Acele edin, hatları kaçırmayın’ diyor. Yaşar Kaya’nın gözleri dolu dolu, ‘Bu kaçıncı?’ diyor. Dokunsan ağlayacak, bahane arıyor. Sen de masanda oturmuş gülerek bizi izliyorsun. İlk baskıyı yetiştirdik mi, hep birlikte Ali abinin taze dem çayını yudumlayacağız. Biliyorum o ağız dolusu gülücüğünle; ‘şakaydı tüm bunlar, özgür kadın, devrimci bir insan ölür mü hiç?’ diye soracaksın.”
* * *
Ölüm nedir ve kime ölü denir?
PKK Kurucularından Ali Haydar Kaytan, Gurbetelli’nin şehadetinin ardından şöyle der: “Harun, Zeynep, Meryem ve Sarya’nın yoldaşı olmak, büyük özgürlük yürüyüşünün muzaffer yürüyüşçüsü olmak demek, başarmak ve zafer kazanmak demek, doruklarda onlarla buluşmak demek. Harun şimdi kurtuluş ordusuna komuta ediyor; Agit’in yanı başında durup yürüyüşe yön veriyor. Zeynep, aydınlığın ışınlarını saçıyor, kalemi ve adımı aydınlatıyor. Meryem iktidara çağırıyor, kurumlaşma ve iktidarlaşma doğrultusuna çekiyor. Ve Sarya, her şeyi sanatsal yapmanın emredici gücü; savaşarak özgürleşen, özgürleşerek güzelleşen, güzelleşerek sevilen ve bir sevgi kaynağı haline gelen sanat perisi. Onların yakınlarına, kendilerini onlara yakın hissedenlere başsağlığı dilemek mi? Asla! Onlar aramızda ve önümüzde yürüyorlar, onlar yaşamın en diri güçleri olarak yaşıyorlar. Harun, Zeynep, Meryem, Sarya, Karker, Sefkan ve Ötekiler...”
* * *
Dr. Agir’a ağıt
Gurbetelli Ersöz, şehit kardeşi Dr. Agir için 27 Haziran 1996’da şu şiiri yazar:
“Yenisini aşmaya var mısın
Ay ışığı da sayfalarca yazmaya var mısın
gezmeye var mısın
türkü söylemeye var mısın?
varım varım
senin yolunda özgürleşmeye varım Agir.
Olmuyor olmuyor
ay ışığında yazdıklarım okuyamasam da
sivrilerin şalvardan sokması ve çıkardıkları
seslerin çirkinliğini dile getiremem.
Buna eşlik eden Mozart’ın radyodan yükselen notalarını hiç.
Ay dedenin parıltısını
Tutu kuşunun ötüşünü ve yankılanışını
gece cırcırlarının ötüşünü
yer yatağımı, yorganımı, komu başucumdaki Doğu Alman silahımı
belimden çıkarmadığım şutık ve raxtımı anlatamam
tıpkı akan suyun güzelliğini ve sesini
öten kuşların senfonisini besteleyemediğim gibi
binbir çeşit ot ve böcekleri resmedemediğim gibi
Her biri ayrı bir fırçadan çıkmış desem de
hiç bir fırçanın çizemediği dağlar ve bayraklar gibi
bu güzellikler içinde
durmadan gezen savaş uçakları
ve onlara karşı sürekli yapılan
savaş, savunma, saldırı planları gibi
bunları nasıl yazsam ki hangi dille kelimelerle
yaşayan bilir yaşayan Agir.”
HABER MERKEZİ
Not: Ferda Çetin ve A. Haydar Kaytan yazıları “Gurtbetelli’nin Güncesi” kitabından derlenmiştir.