Mizgîn gideli 29 yıl oldu
Toplum/Yaşam Haberleri —
- Koma Berxwedan’ın kurucularından Hozan Mizgîn’in şehadetinin 29’uncu yılı. Sanatçılardan Gülbahar Kavcu, zamanın direniş şarkılarına güçlü bir şekilde hayat veren Mizgîn’in bıraktığı mirasın taşıyıcısı olacaklarını söyledi.
Devrimci sanatın önemli temsilcilerinden biri olan ve Gurbet Aydın adıyla bilinen Hozan Mizgîn’in şehit düşmesinin 29’uncu yılı. Mizgîn, 1962 yılında Batman’ın Bileyder köyünde dünyaya geldi. 1980 darbesinden kısa bir süre önce PKK'ye katıldı.
Bekaa Vadisi’nde aldığı eğitimin ardından Hozan Mizgîn ve Hozan Sefkan (Celal Ercan) sanatsal ve kültürel çalışmaların temellerini atmak için 1983 yılında Avrupa’ya gönderilir. Mizgîn ve Sefkan Huner-Kom ve Koma Berxwedan’ı kurarlar.
En çok kadınları etkiledi
Avrupa’da kültür sanat çalışmalarına öncülük eden Mizgîn, “Çemê Hêzil” ve “Gundino Hawar” şarkılarıyla bütün halka hitap etti.
Mizgîn’in sanatı ve direnişi bugünlere kadar geldi ve Hozan Serhad'ın yazdığı şarkılarla hafızalarda "Mizgina çeleng, xwedî nav û deng" olarak kaldı. Duruşu ve mücadelesiyle başta kadınlar olmak üzere bütün halkı etkileyen Mizgîn, 11 Mayıs 1992 tarihinde kaldığı bir evde yaşanan çatışma sırasında şehit düştü.
Sanatçı Gülbahar Kavcu, Mizgîn’in Kürt müziğindeki yerinin önemine değinerek, O’nun sanatının taşıyıcısı olacaklarını söyledi.
Direnişin şarkıları
Mizgîn’in Kürt müziğinde çok büyük bir etki yarattığını vurgulayan Kavcu, “Hozan Mizgîn deyince akla ilk gelen şey, birçoğumuzun hafızasında yer edinmiş, o naif, kırılgan, tiz perdeden duyduğumuz sesin, zamanın direniş şarkılarına güçlü bir şekilde hayat vermesidir herhalde. O narin sesten beklenmeyecek büyük bir etki yaratmıştır kendi döneminde” diye belirtti.
Bir gelenek yarattı
Mizgîn’in Kürt müziğinde bir gelenek yarattığına dikkati çeken Kavcu, “Kimisi dünyaca kabul gören büyük eserler bırakır, kimisi de Hozan Mizgîn gibi bir gelenek yaratır ve bırakır. Sadece müzisyen kadınlara değil, bütün Kürt kadına nasıl güçlü olunacağını ve büyük bir mücadele arzusunu miras bıraktı. Çocukluğumuzda duyduğumuz o ses, bugün birçoğumuzun hayat içerisinde aktif rol almasına, müzik ve daha birçok şey yapabiliyor olmasına sebep olanlardan ve tabii ki borçlu olduklarımızdandır Hozan Migzîn. Bize kalan bu direngenlik, hayatın her alanında bir sonraki hedefe daha sağlam ilerleme gücü veriyor. Anısına saygıyla…” ifadelerini kullandı.
Bir sanatçı bir gerilla
Mizgîn ile 1981’de tanışan PKK'nin kurucularından Ali Haydar Kaytan ise 'bir kadın, bir sanatçı, bir devrimci' olarak Mizgîn'in üç kimliğini şöyle değerlendiriyor: “Mizgîn öncelikle bir kadın, devrimci ve sanatçıydı. Kürt kadın tarihinin en acı döneminin temsilcisiydi. Onu acıların bilgesi olarak da tanımlamak mümkündür. Kürt kadınının yaşadığı acıları, uğradığı baskıyı, zulmü ve kendi değerlerine bağlılığı, cinsine, toplumuna bağlılığı çok güçlü bir biçimde kişiliğinde temsil ediyordu. Öncelikle bir kadın devrimci, bir sanatçı, bir parti militanı ve bir gerillaydı. Bu her üç özelliği de kendi kişiliğinde somutlaştırıyordu. Bunun anlamı, komple bir kişiliği kendi gerçekliğinde somutlaştırmış olmasıdır.”
Mizgîn’in ablası Şükran Akşe:
İkna kabiliyeti güçlüydü
“O dönemde müthiş bir çalışma vardı. 12 Eylül öncesi birçok arkadaş tutuklandı, onlar da aranıyordu. Bu yüzden bir yıl boyunca kentte olmasına rağmen eve gelemedi. Egîd’in konuşmalarını, iletmek istediklerini sürekli Mizgîn getirip götürüyordu. Egîd deşifre olmuştu, tutuklanma ihtimali çok yüksekti. Mizgîn’in de ikna kabiliyeti güçlüydü. Mizgîn kadındı ve her kesimle irtibata geçebiliyordu. Kardeşim halkla diyaloga geçebilmek için başını örterdi. Sürekli başında beyaz tülbent vardı.
Mizgîn gerilla saflarına katılmadan Newroz için bir şarkı bestelemişti. Ben de sürekli müdahale ederdim, bu olmadı onun yerine şunu koy daha uyumlu olur, derdim. Her seferinde ‘Abla o cümleyi bana verir misin, istersen parasını veririm’ diye şaka yapardı. Hep ‘Abla bak bu ikimizin şarkısı, gerillaya katılınca arkadaşlara şarkımızı söyleyeceğim’ derdi.
Mizgin şehit düşmeden bir hafta önce evini arayıp annesine onu özlediğini söyledi. Hepinizi çok özledim, özellikle de seni, anne gel yanıma seni göreyim. Mizgîn bir çalışma için Tatvan merkeze gönderildi ve mecbur olarak bir evde kaldı, onu bir aileye gönderdiler. Onu o eve bırakan kişi, bıraktıktan hemen sonra ihbar etmiş. İki katlı bir evdi ve kapılar pencereler demir parmaklıklarla kaplanmıştı, kaçış yeri hiç yoktu. Yüzlerce asker etrafını sarınca teslim olmadı ve fedai eylem yaptı.”
AMED