Mücadelesini Mexmûr’a taşıdı
Kadın Haberleri —
- Türk devletinin baskılarından dolayı Qileban’dan Mexmûr’a göç eden Fadile Yılmaz, o süreci anlattı: Evlere baskın yapıldı. İnsanları Bedlîs bölgesine götürüp ağır işkencelerden geçirdiler, sonra katlettiler. ‘Kardeşlerimize sığınacağız' deyip, göç yollarına düştük. Mexmur, Kürt olmanın en somut örneğidir.
- Boyun eğmedik. Şiddeti ve yoksulluğu en fazla çeken kadınlardı. Fakat Abdullah Öcalan sayesinde kadınlar tanındı. Görülmeyen kadınlar, kahraman oldu. Şu anda KDP kırsaldan, Türk devleti havadan saldırıyor. Ama geçmişte olduğu gibi bugün de direnmeye devam edeceğiz.
Mevcut ulus devlet sistemine karşı mücadele eden her Kürt kadının yaşamı başlı başına bir direniş tarihi. Bir yanıyla dayatılan toplumsal rollere diğer yanıyla devletin baskı ve şiddetine direnen kadınlardan biri de Fadile Yılmaz. 1990’lı yıllardaki koruculuk dayatmasından dolayı ailesiyle Şirnex’in Qileban (Uludere) ilçesine bağlı Nêreh köyünden Başûrê Kurdistan’daki Mexmûr Mülteci Kampı’na göç etmek zorunda bırakılan Fadile Yılmaz’ın yaşadıklarını kendi anlatımıyla aktarıyoruz.
“7’si kız, 2’si erkek 9 kardeşiz. Çocukluğumuz köyde geçti. Toplumda egemen olan erkeklerin baskısı kadar devletin saldırı ve şiddeti de vardı. Bir gün hem bizim hem de çevre köyler askerler tarafından ablukaya alındı. Evlere baskın yapıldı. ‘Bedlîs’ diye bir bölge vardı. İnsanları oraya götürüp ağır işkencelerden geçirdiler, sonra katlettiler. O insanların kemiği dahi bulunmadı. Ardından devlet köylere girip, ‘silahımızı alacaksınız bizimle birlikte yürüyeceksiniz' dediler. Koruculuk dayatıldı. Ama kimse kabul etmedi. Kürtlerin doğuşundan beridir zulüm var.
Ya kaçacaktık ya da katledilecektik
Devletin baskı ve saldırıları nedeniyle toprağımızı terk ettik. Yoksa bizleri evlerimizde diri diri yakacaklardı. O zamanlar devletin özel timleri vardı. Ekipte ‘Yıldırım’ adında biri vardı. Onun öncülüğünü yaptığı grup, evlerimizi basıyordu. Başımıza o kadar çok şey getirdiler ki evin önüne çıkamıyorduk. Canımızı kurtarmak için çıktık. Köyümüze yakın İnceler köyü vardı. Bu köyde bir anne, kucağındaki iki çocuğuyla katledildi. O evdeki herkesi katlettiler. Cizîr'e geçtik. 3 ay kaldık ama her şey daha da kötü oldu. ‘Kardeşlerimize sığınacağız' dedik ve göç yollarına düştük. Herkes göç yolundaydı. Bazı yerlerde durup haftalarca kalıyorduk sonra yeniden yollara koyuluyordu. Helikopterler her gün başımızın üstündeydi. Şeraniş Bölgesi’nde durduk. Burada güvenliğimizi sağlayan 3 YNK peşmergesi, Türkiye'nin bombardımanında şehit oldu. Durduğumuz yerlerde helikopterlerden dolayı mağaralarda saklanıyorduk. Çocuklarımız korkudan donuyordu. Çünkü her dakika bulunduğumuz yerler bombalanıyordu. KDP ise hiç bir müdahale de bulunmuyordu.
KDP, düşman gibiydi
Çıplak ayakla kucağımızda çocuklarımızla yollardaydık. Ne içeceğimiz bir tas su ne de yiyebileceğimiz bir ekmek parçası vardı. Çocuklarımıza içinde benzin olan suyu veriyorduk. KDP de bizi rahat bırakmıyor, Türkiye'ye yardım ediyordu. O dönem Bakûr'dan gelenlerin kabul edilmesi için Zaxo'da açlık grevi başlatılmıştı. Bu eylem sonuç verdi ve Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde kamp kuruldu. Bu karardan sonra bizi Kıyamet Vadisi'ne götürdüler ve orada yaşamaya başladık. Ancak KDP, her seferinde gelip bizi ablukaya alıyordu. Kimse bulunduğu yerden kapı önüne dahi gidemiyordu. Sadece anneler ihtiyaçlarını karşılamak için çıkabiliyorlardı. Bir erkek veya genç çıkınca hemen alıkoyuyorlardı. Bir çobanımız vardı adı Mahmut'tu. Onu orada gözümüzün önünde öldürüp koyunlarına el koydular. Uzun bir süre bu vadide kaldık. 3 ay boyunca evden çıkamadık ve savunmasızdık. Yiyecek bir parça ekmeğimiz yoktu.
Öcalan’ın kurtarıcı paradigması
Boyun eğmedik. Şiddeti ve yoksulluğu en fazla çeken kadınlar oldu. Kadınlar eziliyor, toplumda görülmüyordu. Sayın Abdullah Öcalan sayesinde kadınlar tanındı. Öz kimliğimizle tanıştık. Sayın Öcalan'ın felsefesi sayesinde bu günlere geldik. Kadınlar haklarını bilmiyordu. Daha sonra görülmeyen kadınlar, kahraman oldu. Federe Kürdistan gibi bir bölgede bir aileye misafirliğe gittiğinizde erkeklerin oturduğu yerde kadınların oturmasına izin verilmiyordu. Ama Sayın Öcalan sayesinde bu üzerimizdeki karanlık örtüyü kaldırdık. Kadınlar, bulundukları her yerde Öcalan'ın felsefesini sahiplenmeli.
Mexmûr, Kürt olmanın örneğidir
Bir söz verdik; bedenimizde ruh olduğu sürece Sayın Öcalan'ın davasını ve fikrini savunacağız. KDP kırsaldan, Türk devleti de havadan saldırıyor. Baskı ve zulüm hiç bitmedi. Kürt olmanın en somut örneği Mexmûr'dur. Burada kurduğumuz yaşamı ne olursa olsun yok etmeyi başaramayacaklar. Geçmişte olduğu gibi bugün de zulüm ve baskıya karşı direnmekten vazgeçmeyeceğiz. Türk devleti bize ne yaşattıysa KDP de aynı şeyi yaşatıyor. Kırsaldan KDP, havadan da Türk devletinin saldırılarına maruz kalıyoruz ama bizler direniyoruz. Bu zulüm ve şiddete karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz." ZEYNEP DURGUT/MA/MEXMÛR