Nesibe’nin 31 yıllık arayışı
Kadın Haberleri —

Nesibe Haran
- Gözaltında kaybettirilen eşi İhsan Haran’ın akıbeti için 31 yıldır meydanlarda olan Nesibe Haran: 6 yıl sonra Abdulkadir Aygan’ın yaptıklarını itiraf ettiler. 6 ay boyunca valilik, emniyet başta olmak üzere akla gelebilecek tüm kurumlara gittim. Hiçbir sorumun cevabını alamadım.
- Kimse kalmadığı için çalıştım. Evlere temizliğe gidiyordum. Mücadeleyle ayakta kalabildim. Eşim kaybolduğunda babam ‘Kızımsın, seni yalnız bırakmam. Korkma, tek başına ayakta dur’ dedi. Babamın söyledikleri bana güç veriyordu. Ancak yine de koşullar çok zorlayıcıydı.
Nesibe Haran, 31 yıldır gözaltında kaybettirilen eşi İhsan Haran’ın akıbetini öğrenmek için mücadele ediyor. Her hafta Amed’de gerçekleştirilen “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemine katılan Nesibe Haran, “Bu yaşatılan zulme karşı evinde oturup durmak insanlığa sığmaz. Bu yüzden her gün meydanlardayım” diyor.
Amed’in Licê ilçesine bağlı Hiseynik (Arıklı) köyünde yaşayan Haran ailesinin 1994 yılında köyleri yakılır. Ailesiyle Amed merkeze taşınan İhsan Haran da inşaatlarda çalışarak evini geçindirir. İhsan Baran, 25 Aralık 1994’de üniformalı polisler tarafından Yeraltı Çarşısı’nın inşaat alanında gözaltın alınır ve bir daha kendisinden haber alınamaz. O süreçte en büyükleri 4 yaşında olan 3 çocukla kalan Nesibe Haran, bir yandan eşinin akıbeti için direnirken bir yandan da birçok zorlukla baş etmek sorunda kalır.
Ağır süreçlerden geçen 53 yaşındaki Nesibe Haran, “Bütün bunlara karşı ayaktayım, baş eğmedim, eğmeyeceğim de… Ama bazen durup düşündüğümde ‘Bunları yaşadım, ayakta kalabilen ben miydim?’ diye kendime soruyorum” diye belirtiyor.
25 köyü yaktılar
Devlet baskısının köylerinin yakılma süreciyle başladığını vurgulayan Haran, o dönem yaşadıklarını MA’ya şöyle anlatıyor: “Licê’nin Hiseynik köyünde yaşıyorduk. Sabah saat 06.00’da köye baskın yapıldı. Köydeki herkesi toplayıp, okulun önüne götürdüler. Orada yaşatılan işkence ve zulmün haddi hesabı yoktu. Köydeki herkese hakaret edip, şiddet uyguladılar. Bize işkence uygularken evlerin hepsini ateşe verdiler. Evlerimizi yaktıktan sonra bizi bıraktılar. O zaman evimiz 2 katlıydı. Bırakıldıktan sonra eve doğru yürürken kuluçkaya yatan tavuğumun civcivlerini bir askerin elinde gördüm. Ona Kürtçe ‘O kadar şey yaptınız, evi yaktınız acımadınız da tavuklarıma mı acıdınız? Madem vicdanınız vardı neden yaktınız?’ diye sordum. O askerin de gözlerinden yaş geldi bana Kürtçe ‘Benim ne suçum var?’ yanıtını verdi. Yani o köyden sadece o civcivler kaldı. O gün 25 köyü birden yaktılar.”
Cevapsız sorular, bitmeyen arayış
İhsan Haran’ın kaybettirildiği günü ise şu sözlerle dile getiriyor: “Eve dönmeyince çok endişelendik. Ertesi günün sabahında eşimin birlikte çalıştığı bir köylünün kızı eve geldi. Babasının ‘Git bak evde değilse onlara onu polis götürdü diye söyle’ dediğini belirtti. Kardeşimle o köylünün evine gittik. ‘Ne yaşandı, ne oldu?’ diye sorduk. ‘Polis kolundan tuttu arabaya koyup götürdü’ dedi. Gidiş o gidiş. 6 yıl sonra Abdulkadir Aygan’ın yaptıklarını itiraf etti. 6 ay boyunca valilik, emniyet başta olmak üzere akla gelebilecek tüm kurumlara gidip, eşimin akıbetini sordum. Ancak hiçbir sorumun cevabını alamadım. İHD Amed Şubesi aracılığıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdum. Yine başvuru için gittiğim savcılıkta kapıda bekleyen kişi bana ‘Biz mi yaptık, neden bize soruyorsun?’ dedi. ‘Siz yapmadıysanız kim yaptı, eşim nerede?’ yanıtını verince bu kez ‘Biz değil onlar yaptı’ diye belirtti.”
Mücadeleyle ayakta kalabildim
İhsan’ın ardından Nesibe Haran için de zorlu günler başlar. Haran, “O kadar şey yaşadım hiçbiri kadın olarak çalışmamdan dolayı duyduğum sözler ve baskı kadar zoruma gitmedi” diyor ve devam ediyor:
“Kimse kalmadığı için çalışmaya gidiyordum. O zamanlar kadınlar sadece mevsimlik işçi olarak çalışabilirdi, başka türlü çalışmaları ayıp görülürdü. Evlere temizliğe gidiyordum. Mücadeleyle ayakta kalabildim. O süreçte en büyük desteği babamdan gördüm. Eşim kaybolduğunda babam ‘Kızımsın, seni yalnız bırakmam. Korkma, tek başına ayakta dur’ dedi. Babamın söyledikleri bana güç veriyordu. Ancak yine de koşullar çok zorlayıcıydı.
Birçok şey yaşatıldı ama Kürtlüğün kaybolmuyor; kimliğinden vazgeçmiyor, mücadele ediyorsun. Kadınlar mücadele ederek varlıklarını koruyabilirler. Bazen düşünüyorum ama sonra diyorum, bunları yaşayan sadece benim ailem değil ki… Bu yaşatılan zulme karşı evinde oturup durmak insanlığa sığmaz. Bu yüzden her gün meydanlardayım.”
Kürt kadınların yaşam içerisindeki duruşunu babasının anlatımlarıyla tanıdığını ve bunların kendisine güç verdiğini belirten Haran, Kürt kadınların bugün dünyadaki tüm kadınlara mücadeleleriyle ilham verdiğini söylüyor. AMED