Reqa'nın rönesansı
Kültür/Sanat Haberleri —
- DAİŞ’in başkent ilan ettiği Reqa’nın özgürleştirilmesi üzerinden 5 yıl geçti. İşkence ve ölüm ile anılan kentte kalıntılar arasında kültür çiçekleri açıyor. Yazarlar, sanatçılar ve entelektüeller, DAİŞ’in bıraktığı yıkıma rağmen Reqa'nın kültürünü yeniden canlandırmak için her türlü çabayı gösteriyor.
Suriye Demokratik Güçleri'nin (QSD), dört yıl boyunca DAİŞ’in başkenti olan Reqa'nın ana meydanına bayrak çekmesinin üzerinden beş yıl geçti. Reqa'nın sokakları ve meydanları dayak, işkence, kafa kesme ve korkunç zulümlere tanıklık etmişti.
Kentin kurtarılması operasyonunu nefeslerini tutarak izleyen küresel medya, Reqa'nın terör örgütünden kurtarılmasının ardından hemen toparlanıp kaçmış ve halkı bir zamanların o büyük kentinin enkazında yine yalnız bırakmıştı.
Ancak kalıntılar arasında kültür çiçekleri açıyor. Yazarlar, sanatçılar ve entelektüellerden oluşan gruplar, DAİŞ’in bıraktığı yıkıma rağmen Reqa'nın kültürünü yeniden canlandırmak için her türlü çabayı gösteriyor.
Reqa çevresindeki bölgede M.Ö. üçüncü binyıldan beri yerleşim var. Şehir, Abbasi halifesi Harun El-Reşid'in M.S. 796 yılında imparatorluk ikametgâhı olarak seçmesiyle ün kazandı.
Uzun tarihi boyunca altı kez tahrip edilmiş olsa da, asırlık tarihi mekânlarının birçoğu şehrin öneminin kanıtı olarak hala ayaktadır.
Önce şarkılar yasaklandı
DAİŞ 2014 yılında Reqa’yı işgal edip başkent ilan ettiğinde, yerel sanat ve kültür camiası korkuya kapıldı. Geleneksel şarkıcı Melek Muhammed Al-Saleh, "Silahlı gruplar geldiğinde bizim grup dağıldı. Ne şarkı söyleyebiliyorduk ne de bir şey yapabiliyorduk. İş öyle bir noktaya geldi ki DAİŞ beni iki kez tutukladı. DAİŞ’liler dine küfrettiğimi söylediler. Bunun haram olduğunu, şeytanın işi olduğunu söylediler" diyor.
Al-Saleh, geleneksel bir şarkıcı olarak yıllara yayılan seçkin bir kariyere sahipti. 1990'larda Halep'ten memleketi Reqa'ya döndükten sonra Njoom adında yedi kişilik bir müzik grubu kurdu. Grup sadece Reqa vilayeti içinde değil, tüm Suriye'yi dolaşarak düğünlerde ve kültürel festivallerde de sahne aldı.
Yok etmek için gelmişlerdi
DAİŞ’in yok etmek için geldiğini söyleyen Al-Saleh: "Kültürümüzü yok etmek ve ortadan kaldırmak için geldiler. Müzemizi yok ettiler. Tüm eski eserlerimizi kırdılar ve yok ettiler. Bu şehrin ve ülkenin tarihini ortadan kaldırmak için gönderildiler, çünkü kendilerinin bir tarihi yok; hiçbir fikirleri ya da hedefleri yok. Tek amaçları yıkımdı.”
DAİŞ Reqa’yı kuşattığında, şehrin kültürü ve mirası saldırıya uğradı. Tüm kültür merkezleri DAİŞ’in büroları için birer ofis haline geldi. İnsanların evlerindeki müzik aletlerine el koydular ve yok ettiler. Kasetleri, CD'leri ve televizyonları yok ettiler. Reqa’da eskiden müzik ve dansla şenlenen düğünler sessiz ve ciddi bir hal aldı.
Benden yargıç olmamı istediler
DAİŞ, Al-Saleh'i "Allah'ı unuttuğunu" söyleyerek sorguladı ve başını kesmekle tehdit etti. Ancak sorgucuları, Al-Saleh'in İslam inancı hakkında çok şey bilen dindar bir Müslüman olduğunu görünce şaşırdılar: "12 saat boyunca onlarla birlikteydim. Onlarla dini tartışmalar yaptım. Benim inancım güçlüydü, onlarınki değil. Yanıldılar. Şok oldular; bana bir şarkıcının din hakkında nasıl bu kadar çok şey bilebileceğini sordular, çünkü şarkıcılar onlara göre kafirdi. Benden kendileri için yargıç olmamı istediler."
Arabnews.com’un görüştüğü Al-Saleh onlara çalışmayı reddetti ve sonunda serbest bırakıldı. Şarkı söylemeye devam etti, ama gizlice grubunun müzik konserleri geceleri özel evlerde düzenleniyordu, genellikle dışarıda DAİŞ devriyelerine karşı tetikte bekleyen bir bekçi oluyordu.
Sanatçılar Sendikası
Reqa yeniden inşa edilirken, Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin kültür birimleri şehirde kalan sanatçıları aramaya başladı. Al-Saleh Sanatçılar Sendikası'na üye oldu ve sendika kimlik kartını gururla gösteriyor.
Eski müzik grubunun tüm üyeleri ya ölmüş ya da ülkeyi terk etmişti. Bu nedenle Al-Saleh 11 üyeli yeni bir grup kurdu. Ayrıca oğluna geleneksel Reqa müziğinin temellerini öğretiyor, “Böylece yeni nesil geleneklerimizi unutmayacak. Son dört ya da beş yıldır kültürümüzü eski haline ya da daha da iyi bir hale getirmek için elimizden gelen tüm çabayı gösteriyoruz. Yine de çok zaman alacak" diyor.
Dêrazorlu şair ve oğlu idam edildi
DAİŞ, geleneksel müziğe olduğu kadar yazılı kelimelerin özgürce ifade edilmesine de karşıydı. Dêrazorlu bir şair olan Muhammed Beşir El-Ani, "dine hakaret" suçlamasıyla oğluyla birlikte idam edildi. Aralarında Reqalı yazar Fawziya Al-Marai'nin de bulunduğu pek çok yazar kaçmak zorunda kaldı.
"Şehrimin tamamen yok olduğunu gördüm ve kafam patlayacakmış gibi hissettim. Her şey harabeye dönmüştü" diyen Al-Marai, DAİŞ işgali sırasında Türkiye'de yaşadıktan sonra Reqa'ya döndüğünü söylüyor. "Sadece şehir yok edilmedi. İçimdeki her şey yok olmuştu" diyor. "Bu enkazda güzel olan her şeyi kaybettim."
Bütün kitaplarımı yakmışlardı
74 yaşındaki Al-Marai, 1990'ların sonunda yazmaya başladığından bu yana 10'dan fazla şiir ve kısa öykü kitabı kaleme almış üretken bir yazar.
Yazılarının çoğu Reqa'nın geleneklerinden, özellikle Arap kadınlarının kıyafet ve folklorundan ve Fırat Nehri'nden esinlenmiş. DAİŞ saldırdığında, "Kaçtım” diyor. “Kalsaydım, beni öldüreceklerdi. Beni ismimle arıyorlardı.”
Çocuklarım dediği kitaplarının hepsi DAİŞ tarafından yakılmış. "Her kitaptan 25-50 kopya vardı ve geri döndüğümde hiçbiri kalmamıştı" diyor.
Yok edilen sadece kitapları değildi. Onlarca yılını harcayarak inşa ettiği entelektüel topluluğun tamamı yok olmuştu. "Arkadaşlarımdan hiçbiri kalmadı. Hepsi kaçtı ve Avrupa'da mülteci oldular" diyor.
Şiir ve öykü festivalleri
Ancak Al-Marai, çok sevdiği şehrinin kültürünün yeniden inşasına yardımcı olmaya kararlıydı. Özerk Yönetim'in Sanat ve Kültür Departmanı'nın danışmanı haline gelen yazar, şimdi şehrin fushat hiwar ya da “sohbet alanı”nda edebiyat okumak ve tartışmak için düzenli olarak toplantılar organize ediyor.
"Şimdi gençlerimiz için öykü ve şiir üzerine festivaller ve eğitimler düzenliyoruz. Onları kutluyoruz ve kültürümüzü eskiye döndürmek için her zaman etkinliklerimiz oluyor. Gençlere geleceğin kendilerinde olduğunu anlatma fırsatını her zaman değerlendiriyoruz" diyor.
Reqa’nın atçılık mirası
Abdal Salam Al-Ujayli'nin yeğeni olan Shahla Al-Ujayli, amcasının edebi geleneğini devam ettirerek, kahramanın Reqa'nın en ünlü kültürel eğlencelerinden biri olan at yarışlarına katıldığı bir kitap da dahil olmak üzere çeşitli kitaplar yazdı.
Reqa, bin yılı aşkın bir süredir atçılık mirasıyla ünlü. Eşsiz Arap atları iş, ulaşım ve nihayetinde statü sembolü olarak kullanılmış. "At, ailenin bir sembolüydü. Eğer bir ailenin atı varsa, o ailenin varlıklı olduğu bilinirdi. Daha sonra bu, büyükanne ve büyükbabadan ebeveynlere ve çocuklara aktarılan kültürel bir gelenek haline geldi" diyor at sahibi Ammer Medad.
Medad, Reqa'da bir zamanlar üç ila dört bin arasında orijinal Arap atı olduğunu, ancak şu anki sayının sadece 400 civarında olduğunu tahmin ediyor.
Atları bile çaldılar
Reqa'da at yarışları için ilk tesisin 1983 yılında kurulduğunu hatırlatıyor. Yerel bir arazi sahibinin bahçesindeki derme çatma tesis, yaklaşık 1000 metrekare büyüklüğündeymiş. Ünlü bir binicilik ailesinden gelen yerli halktan bir adam, ilk binicilik kulübünün kurulmasına yardımcı olmak için 10 at bağışlamış.
Kulüp antrenmanlara başlamış ve sonunda ulusal düzeyde yarışmaya katılmış. Suriye'nin tüm vilayetlerinden en fakir ekip onlarmış, tek sahip oldukları şey atlarıymış. Biniciler, kurallara uygun bir yarış pisti yerine çölde antrenman yapmış. Ayrı üniformaları bile olmadığından, tek bir üniformayı paylaşmak zorunda kalmışlar.
Buna rağmen, Reqa'nın binicileri yarışmalarda her zaman bronz, gümüş veya altın madalya almış.
Zamanla at yarışlarının popülaritesi azalsa da, yerel geleneksel kültürün bir parçası olmaya devam etmiş. İşte tüm bunlar DAİŞ’in işgaliyle değişmiş.
DAİŞ yarış pistini tahrip etmiş ve mayın döşemiş. Yerel bir at yarışı çalışanına göre, Reqa tesislerini 4000 çalıntı at için bekleme alanı olarak kullanmışlar. "Atları kendileri için çaldılar. Hatta onları yemek için bile kullandılar" diyor Medad.
Köklere dönüş
Medad beş yıl sonra yarış pistinin DAİŞ mayınlarından temizlendiğini ve tesisin yüzde 50 oranında yeniden inşa edildiğini söylüyor. Pist halihazırda bir yerel festival düzenlemiş durumda ve geçtiğimiz günlerde, DAİŞ’in kenti ele geçirmesinden bu yana Reqa'da ilk kez ulusal düzeyde bir yarış düzenlemeyi planlıyor.
DAİŞ tarafından yıkılan Reqa'nın kültürel kurucusu Harun El-Raşid'in heykeli, Eylül ayı başlarında, kentin yavaş ama amansız bir şekilde köklerine dönüşünü simgeleyen bir kalabalığın önünde, tekrar yerine asıldı. HABER MERKEZİ
*****
Beş yılda kent yeniden inşa edildi
Reqa’nın özgürleşmesi ardından ilk iş olarak kurulun Reqa Sivil Meclisi, 5 yılda kenti yeniden inşa etti. Reqa Sivil Meclisi Yerel Yönetim ve Belediyeler Komitesi Eş Başkanı Setam El Ali, yerle bir olan kentin altyapı hizmetlerinin yüzde 50’sinin tamamlandığını belirtti. Eski Reqa köprüsünün yeniden yapıldığını dile getiren El Ali, bu yıl 9 köprünün inşa edildiğini, toplam köprü sayısının ise 16’ya yükseldiğini kaydetti.
Tarihi mekanlar restore edildi
2022 yılında Reqa ve kırsalında 89 önemli projenin hazırlandığını dile getiren El Ali, kent içinde 8 bin metreküp, köylerde ise 10 bin metreküp asfalt ile yolların asfaltlanmaya başlandığını, bu çalışmanın da yüzde 75 tamamlandığını söyledi. El Ali, onarılan ve yeni yapılan yapılar için de şimdiye kadar üç bin ruhsat verdiklerini kaydetti.
El Ali’nin verdiği bilgilere göre kentin tarihi ve ibadet yerlerinin restorasyonu için de çalışmalar yürütülerek, 4 tarihi mekan tamamen, 13’ü ise kısmen restore edildi.
900 bin kişi geri döndü
Sivil Meclisin kayıtlarına göre 5 yılda kente dönüş yapan kişi sayısı 900 bini bulmuş durumda. Geri dönenler arasında 25 Hristiyan aile de bulunuyor. Sivil Meclis yetkilileri dönüşlerin devam ettiğini, ancak sayımın güncellenmediğini dikkat çekerek, sayının daha fazla olabileceğine işaret etti.
Fabrikalar kuruldu
Reqa’da Sivil Meclisi'nin önemli çalışmalarından biri de ekonomi alanında oldu. Reqa Sivil Meclisi Ekonomi Komitesi Eş Başkanı Reşad Kurdo, kentin kuzey kırsalındaki zeytinyağı işleme tesisi, kentteki kurutma tesisi, pamuk fabrikası, 6 hububat ambarı inşaatı, yem fabrikası, zift fabrikası ve un fabrikası başta olmak üzere birçok projeye imza attıklarını dile getirdi. Ayrıca günlük ihtiyaçlara cevap veren 108 adet ekmek fırını açıldığını kaydetti.
Buğday, pamuk, pirinç
Tarım ve Sulama Komisyonu, tamamen tahrip olan 24 adet sulama pompasının tamir ederek hizmet soktu. Kentte, 93 bin hektarlık alanda sulu tarım yapılırken, 190 bin dönümlük arazide akarsu, 140 bin dönümlük arazide ise kuyu suları ile ekim yapılıyor.
Buğday hasadı 2022 yılında 120 bin tona, pamuk hasadı 2021’de 25 bin tona, Mısır, 2021'de 75 bin tona ulaştı.
Toplumsal Tarımı Geliştirme Şirketi ise pirinç ekimini teşvik etmek amacıyla günlük bin 800 ton kapasiteli pirinç kurutma tesisini modernize etmek için çalışma yürüttü.
30 sağlık ocağı açıldı
Sivil Meclisin önemli çalışma alanlarından birisi de sağlık oldu. Kadın doğum ve çocuk hastanesi, Heyva Sor a Kurd Hastanesi ile kent merkezi ve kırsalında 30 sağlık ocağı açılırken, acil durum ekipleri, ambulanslar, hemşireler ve doktorlar görevlendirildi.
Reqa'da Şerq Üniversitesi
Yeniden inşa ile birlikte 140 bine yakın öğrenci okullara dönüş yaparken, ilk, orta ve liseler olmak üzere toplam 380 okulda yaklaşık 6 bin öğretmen ve yönetici görevlendirildi. Kuzey- Doğu Suriye Üniversiteleri Koordinasyonu ise Reqa'da Şerq Üniversitesi'ni açtı.