Şervan, savaşın ortasında bir mucize

Kadın Haberleri —

Şervan

Şervan

  • Gozê Îsmaîl, Şengalli. DAİŞ saldırılarından kaçarken sığındığı bir köyde doğum yaptı. Yaşayacağına inanmadığı için oğluna yirmi gün isim koymadı. Ancak yardım çığlıklarına koşan gerillaları görünce içine umut doğdu ve oğluna ‘Şervan’ ismini koydu. Savaşın ortasında doğan Şervan ise ismiyle şu an çok mutlu.

DAİŞ’in 3 Ağustos 2014’te Şengal’de gerçekleştirdiği katliamlar Kurdistan halkının hafızasında. KDP’nin ihaneti, göç, ölüm, tecavüz, kadınların esir alınıp köle pazarlarında satılması ve akıbeti hala bilinmeyen binlerce kadın…

10 yıl önce tanık olduğumuz 74’ncü Ferman’da bir de mucizeler yaşandı, tarih kahramanları yazdı. Şervan ile annesi Gozê Îsmaîl’in hikâyesi de bu mucizelerden. Gozê Îsmail, dokuz ay karnında taşıdığı ve büyük bir heyecanla dünyaya getirmeyi beklediği oğlunu ferman günü doğurdu. O gün Êzîdîler DAİŞ’ten kaçmaya çalışırken annesine, ‘Şervan’ı bir ağacın önüne koy onu koruyamazsın’ dediler. Gozê’nin soykırımın ortasında doğan oğluna verecek sütü bile yoktu. Ancak her şeye rağmen oğlundan vazgeçmedi ve onu yaşattı.

Gece geldiler, savunmasızdık kaçtık

Gozê Îsmaîl, ferman gününü şöyle anlatıyor: “Emir verildiği sırada Tilezêre'deydik ve saat gecenin biriydi. Ayağa kalktık, herkes kaçmaya başladı. Hamileydim, sancılarım vardı. Bir araç çağırdık. Ben araca bindim ancak eşim ve bir oğlum orada kaldı. Onlar yola yaya devam ettiler. Gecenin ikisinde DAİŞ’in Cidalê’ye geldiğini söylediler. Ne yapacağımızı bilemedik. DAİŞ çeteleri gelip bize yerimize dönmemizi, bizimle bir işlerinin olmadığını söylediler. Kabul etmedik ve silahımız olmadığı için savaşamadık.

 

 

Şervan, savaşın ortasında doğdu

DAİŞ saldırdığında doğum sancısı çekiyordum. Şervan sabah saat 11.00’de Şengal’e bağlı Qendil köyünde bir evde dünyaya geldi. Biraz zaman geçtikten sonra DAİŞ’in bulunduğumuz yere geldiğini söylediler. Kalktık ve dağa tırmanmaya başladık. Bir ağacın önüne geldik ve sırtımı ağaca yasladım. Sonrasında annem yanıma gelerek, ‘uyan karıncalar oğlunu yiyor’ dedi. Beslenemediğim için Şervan’a sütüm yetmiyordu, açlıktan sürekli ağlıyordu. Büyük kızım kardeşimin eşinin yanındaydı ve kutulardaki sütü içiyordu. O süt kutularını yeni doğan bebekler için yaptık. Ancak yine de ağlamayı sürdürdü. Midesi şişmişti, her ağladığında öleceğini söylüyorduk.

9 gün, bir ömür gibiydi

Gece vaktiydi, bezine baktım idrarını yapmamıştı. Annem, kaynanam ve kardeşimin eşi yanıma geldi. Kontrol ettiğimizde idrar çıkışının kapalı olduğunu fark ettik. Annemin yakasında bir iğne vardı ve o iğneyle mesanesinin üstünü açtık. Ondan sonra idrarını yaptı ve rahatladı. Yanımızda bir kadın vardı. Kızının artık büyüdüğünü artık sütten başka şeylerle de beslenebildiğini ve sütünü oğluma verebileceğini söyledi. Günde iki kez yanıma gelerek Şervan’a sütünü verdi. 9 gün boyunca vadilerde, yollarda aç ve susuzduk. İnsanların çöpe attığı eşyaları, kıyafetleri toplayıp yıkadık ve çocuklar için kullandık. Elimize geçen her şeyi yedik.

Ve gerillalar geldi…

Bir süre sonra gerillalar geldi ve bize koridor açtı. Gerillaları gördüğümüzde Şervan 20 günlüktü. O ana kadar çocuğuma isim bile vermemiştim, çünkü hem bizim hem de Şervan'ın yaşayacağına inanmıyordum. Ancak savaşçıları gördükten sonra oğluma Şervan adını verdim. Şervan savaşın ortasında doğdu ve gerillalar bizi kurtardığı için oğluma Şervan ismini verdim.

Daha önce hiç savaşçı görmemiştik. Fermandan sonra bir yere gitmedik. Savaşçılar bazen bizi ziyarete gelirdi ve zamanla onları tanıdıkça güvenimiz oluştu. Bir oğlum DAİŞ tarafından öldürüldü. Hâlâ DAİŞ'in elinde binlerce Êzîdî kadın var ve soykırım politikası sona ermiş değil. DAİŞ’i yaratanlar hala soykırım politikalarını sürdürüyor ve ihanet devam ediyor. Yaşadığımız acıların hiçbir Êzîdî çocuğunun yaşamasını istemiyorum. Êzîdîler fermanı ve ihaneti asla unutmamalı. Bu dağlar bizim için birer sığınak ve kamplarda bulunan Êzîdîler topraklarına yeniden dönmeli.”

Mutlu ve gururlu

Gozê Îsmaîl, DAİŞ saldırılarını anlatırken o sıra Şervan da doğum hikayesini yüzünde bir gülümsemeyle dinledi. Sanki ilk kez duyuyormuş gibi acıma ve ilgi dolu bir bakış. Dinlerken onun da annesi gibi hem üzgün hem de gururlu olduğu hissediliyordu.

Gozê Îsmaîl’i dinledikten sonra Şervan'ın hikayesine dair duygularını da dinlemek istedik. Şervan’a “Doğum hikâyeni ve adının anlamını biliyor musun?” diye sorduk. Şervan, "Evet, doğum hikâyemi ve adımın anlamını biliyorum. Savaşın ortasında doğdum. Bu sırada savaşçılar geliyor ve annem onları gördükten sonra bana Şervan ismini veriyor” dedi. Sanki "Adını beğendin mi?" sorumuzu bekliyormuşçasına hemen, "İsmimle çok mutluyum" dedi.

Êzîdî çocuklar fermanı unutmasın

Şervan’ın hayali ise okulu bitirdikten sonra doktor olmak ve halkına hizmet etmek. Her kelimenin ve sözün yaşamakla, duymakla, görmekle bir bağlantısı vardır. Şervan'ın "Toplumuma hizmet edeceğim” sözü de fermanla yakından bağlantılı. ‘Fermanın toplumumun kalbinde açtığı yaraları sarmak istiyorum’ demesi gibiydi. Şervan, Êzîdî çocukların köklerini ve Êzîdî halkına yaşatılan fermanların unutulmamasını istedi. Cîlan ROJ-Jinha/ŞENGAL

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.