Silahı Kürtlere dönük, eli yoksulun cebinde
- İktidar gözünü Kürtlerin kazanımlarına dikmiş. Tüfeği Kürtlere dönük, elleri emekçi ve yoksulun cebinde.
- Türk devleti 80 üs, onlarca kalekol kuruyor. Köyleri boşaltıyor. Katlediyor, yakıyor. Allah aşkına bir yönetim mi var orada?
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Parti Meclisi (PM) üyeleri, yeni dönem mücadele hattını belirlemek ve planlama yapmak üzere toplandı. DEM Parti Genel Merkezi’nde dün gerçekleşen toplantı öncesi Eşbaşkan Tuncer Bakırhan açıklamalarda bulundu. Dünya genelinde çatışma ve savaşların derinleşerek devam ettiğine, otoriter güçlerin savaşta ısrar ettiğine vurgu yaparak “Efrîn'in demografik yapısını değiştirmeyi göze alıyorlar. İnsanların perişan olmasını, katledilmesini, oranın kültürünün ve doğasının talan edilmesini istiyorlar. Bu savaşı isteyen halklar değil, emekçiler ve kadınlar değil. Biz hiç değiliz" ifadelerini kullandı.
Konuşmasının merkezine Türkiye’deki ekonomik kriz ve yoksulluk ile Türk devletinin Kürtlere dönük işgal saldırısını alan Bakırhan, Cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar büyük bir ekonomik krizin ve derin bir yoksulluğun yaşandığına dikkat çekti. Buna karşın AKP-MHP iktidarının Kürtlere karşı savaş peşinde koştuğunu; gözünü Kürt kazanımlara diktiğini söyledi.
İsrail’in Gazze’ye attığından daha büyük bombaların Amediye’ye düştüğünün, Başûr’daki Türk askeri üslerinin Amerika’dan daha fazlası olduğunun altını çizen Bakırhan, “Sen kimsin, Kürt köylerini boşaltma, orada kalekol yapma hakkını sana kim verdi?” diye sordu.
Bunca bombardıman, köy boşaltma, kalekol yapımına izin veren KDP’yi kastederek, “Allah aşkına bir yönetim mi var orada?” tepkisinde bulundu.
Bakırhan’ın konuşmasından başlıklar şöyle:
2015 sonrasının tekrarı
* Tam da 2015’ten sonra yaşanan bir durumla karşı karşıyayız. Üçüncü Dünya Savaşı diyorlar, güvenlik meselesi diyorlar, Rojava’da halkların demokratik bir şekilde yaşamasını tehdit olarak görüyorlar. Ne alakaları ve işleri varsa Federe Kurdistan Bölgesi'nde? Amêdiye'deki dağlarda, kırlarda, ovalarda üsler ve kalekollar kurmaya devam ediyorlar. Belli ki bunu belli bir süre daha devam ettirmeye çalışacak bu iktidar. Halk açlık ve sefalet içinde. Emekliler geçim derdindeyken, ülkede büyük bir yoksulluk yaşanırken iktidar dün Rojava'da bugün Federe Kurdistan Bölgesi'nde bir çatışma ve bir savaş peşinde koşuyor. Buna itiraz ediyoruz, kabul etmiyoruz.
Esmanur’un katili iktidar
* Aslında cumhuriyet tarihinde olmadığı kadar büyük bir yoksulluk, derin bir kriz var. Darbe dönemlerinde bile böylesine derin bir ekonomik kriz yaşanmamıştır. İnsanlar, topraklarını ekemedikleri ve biçemedikleri için mevsimlik işçi olup yollara düşüyorlar. Viranşehir'den Bursa'ya giden tarım işçilerinin traktörü devrildi. Traktörün altında 15 yaşındaki Esmanur ve ablası kaldı. Esmanur’un katili, Türkiye’nin ekonomisini, Kürtler demokratik özgürlüklerine ve statüye kavuşmasın diye Rojava ve Federe Kurdistan Bölgesi'ne döken bu iktidardır. Bu iktidarın tek bir derdi var; Türkiye halklarını aç bırakmak, yoksul bırakmak, sermayeyi daha fazla güçlendirmek ve sermayenin karnını arşa çıkarmak.
Gözünü Kürt kazanımlarına dikmiş
* Bu iktidar bütün gözünü Kürt kazanımlarına dikmiş durumdadır. Kürt anasını görmesin diye yapmadıkları şey yok. Söylemedikleri bir şey yok. Emin olun üçüncü dünya savaşı on defa da çıksa bu iktidarın tüfeği Kürtlere dönük, elleri emekçilerin ve yoksulların cebinde olmaya devam edecektir. Bunların amacı da siyaseti de budur.
Hangi hakla oradasın?
* Erdoğan, Kıbrıs’ta bir konuşmada "Çözüm yolunda uzatılan hiçbir eli bugüne kadar boş çevirmedik" diyor. Kürt'e gelince tank top niye? Çözüm niye Kürtler için yok. Müzakere yok. El uzatmak yok, elini tutmak yok. Daha bir kaç gün önce İsrail’in Gazze'ye attığı bombaların on misli büyüklüğündeki bombalar Amêdiye köylerinin ve çevresine düştü. Ormanlar yakılıyor. Doğa tahrip ediliyor. İnsanlar katlediliyor. 90'larda olduğu gibi Kürdistan’da boşaltılan köylerin aynısı bugün Federe Kurdistan Bölgesi'nde yapılıyor. Sen kimsin ne arıyorsun hangi hakla? Senin sınırların içinde olmayan bir coğrafyada Kürt köylerini boşaltmaya, orada kalekol yapma hakkını sana kim verdi?
Muhalefet oyuna gelmesin
* Bu savaş ve çatışmalı anlayışa muhalefetin de destek olmaması, bu oyuna gelmemesi gerekir. Savaş AKP-MHP iktidarının savaşıdır. Türkiye halklarının savaşı değil. Kürtler tehdit değil. Sadece iktidarın kendisini devam ettirmesi için orada bir düşman yaratmaya ve orayı bir savaş alanı haline getirmesi var.
Orada bir yönetim mi var?
* Federe Kurdistan Bölgesi yöneticilerine de çağrı yapmak istiyoruz. Allah aşkına bir yönetim mi var orada? Başka bir ülke, kendisinin olmayan sınırlarının ötesindeki bir bölgede 80 tane üs kuruyor. Amerika’nın Suriye’de kurduğu üslerden daha fazla. Onlarca kalekol kuruyor. Oradaki yönetim 'Bu üsler, bu tanklar, bu toplar ne için? Kimin için?' sorusunu ne zaman soracak? Bu işgal politikalarına alet olmayın. Bu işgalin orada derinleşmesi, burada olduğu gibi Kürt'ün evini, köyünü, yaylasını yakmasını, köyleri boşaltmasını, orada yaşayan insanları perişan etmesine alet olmayın.
Cevap için örgütlenme
* Bu zorba, zulüm, sömürü, zam düzenine karşı halkı örgütleme, iktidarı gönderme gibi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Örgütlememizi büyütmeliyiz. Örgütlenme yoksa mücadele de yok. Örgütlenme yoksa bu zorba düzen karşısında başarıya ulaşma da yok. Önümüzdeki temel görevlerden biri de örgütlemedir. Toplumu savunmak için demokratik ittifakları büyüteceğiz, mücadele ortaklığını büyüteceğiz." HABER MERKEZİ