Sokakta iki kadın

Hatice ERGÜN Haberleri —

  • İki kadının benzer dertlerle biraraya geldikleri ve çoğunluğu kadınlardan oluşan örgütler her günün şiddetine birlikte dayanıyorlar; birlikte mücadele ediyorlar. Kadınların birarada eyleyişi örgütlülük içerisinde dayanışmayla beslenir.

Türkiye’de katliam yasası yürürlüğe girdikten bu yana insan olmayan hayvanlara yönelik şiddet tırmanarak ilerliyor. Geri dönüşsüz; zira zulmün telafisi yok. Bu, Hannah Arendt’in insan-merkezci okumasında radikal kötülükle ilişkileniyor. Bu şiddet radikalliğini kötülüğün derinliğinden alıyor; sıradışılığından değil. Akıl yoran, yıpratan bir zulüm. Diyarbakır Cezaevinde, Teybet Ana’nın sokak ortasında bırakılan bedeninde, barış arayanların susturulmasında, çocuklara tecavüzde, çocuk cinayetlerinde, kadın cinayetlerinde biteviye yaşadığımız sıradanlaşmayı anlatıyor.

Bunca mezalimin ısrarla devam ettiği bir dünyada, umudu besleyen deneyimlerle ilgili seriye başlıyorum: Kadınların biraradalıklarından, birlikte yol almalarından akan umut dolu anlatıları paylaşacağım. Günbegün yaşadığımız, duyduğumuz, gözlemlediğimiz mezalimin, haksızlığın, adaletsizliğin yıldırtıcı etkisiyle, öfkemizi umuda dönüştürmenin bir yolu olarak her şeye rağmen birlikte durmanın ve eylemenin örneklerini görmek, üretmek, hatırda tutmak için. Şiddet kokan bir dünyada şiddete karşı elimizden geldiğince birarada ses vermenin, görünmenin güçlendirici etkisini beslemek için.

2022 yaz başında, Hayat, Kuzey’le Batı’nın kesiştiği bir şehre taşınır. Henüz yerleşirken sokakta bir yavru köpekle karşılaşır; çöp kovasının altında, gözleri kapalı, irinli, bitap yatmaktadır. Sosyal medyadan takip ettiği bir dernekle bağlantıya geçer. Çok geçmeden genç bir kadın, Deniz, Hayat’ın yanına gelir. Sonrası, çöp kovası altındaki yavruya eklenen ilki kızkardeşle başlayan, sokakta yaşayan daha nice başka hayvanlara dokunan bir eylemlilik hali, arkadaşlık hikâyesi. Fiziksel ve bilişsel işlevlerini sekteye uğratan, etkilerinin tezahürü her gün ve her an sürprize yatan bir kronik hastalıkla yaşayan Hayat’la kendisinden üç nesil genç, güvencesizliğin iliklerine işlediği bir kadının eylemle kurulan, eylem içinden evrilen arkadaşlık deneyimi. Öylesine zengin, öylesine güçlendirici, bir o kadar açılımlı bir deneyim. Karşılıklı olarak öğrenmeye dayanan, dolayısıyla birlikte öğrenilen sokak gündeliklerine iki kadından doğru yazılan bir deneyim.

Katliam Yasası ve akabinde barınaklara gönderilen yönetmelikle sokakta yaşayan hayvanlara yönelik kötü muamele hukuki yaptırım kapsamına alındı. Artık, başka hayvanların –şu an için öncelikle köpeklerin– sokaklarda dolaşması yasak. Artık, sokaklarda dolaşan hayvanlar toplanıyor; yuva bulunmazsa öldürülüyor. Bazı belediyeler bu süreci atlayarak işletiyor; hayvanları toplamadan öldürüyor ya da öldürerek topluyor.

Hayat ve Deniz gibi sokaklardaki başka hayvanları kent dokusunun parçası olarak gören, besleyen, bakımını yapanlar açısından sokakların böylesine şiddetle boşaltılması öfke-yas ikiliğinde seyreden bir süreci beraberinde getiriyor. Hayat’ın kronik hastalıkla gelen yaşamsal zorlukları Deniz’in uzattığı elle sağalırken, şiddetin çıplaklığında iki kadın durmadan besleme– bakım– koruma çabalarında devam ediyor. Hayat’la Deniz’in arkadaşlıklarını başlatan üç kızkardeş bugün güvenli ellerde. İki kadının benzer dertlerle biraraya geldikleri ve çoğunluğu kadınlardan oluşan örgütler her günün şiddetine birlikte dayanıyorlar; birlikte mücadele ediyorlar. Feminist dostluğun uzanan eli, elele yüründüğünde yapabilirliklerin şaşırtıcı zenginliği bu dünyada an’a tutanarak, ancak orada kalmayarak devam etmeyi mümkün kılıyor.

Kadınların birarada eyleyişi örgütlülük içerisinde dayanışmayla beslenir; yaş, cinsiyet kimliği, etnisite, inanç farklılıklarıyla birlikte eşit ilişkilenmenin koşullarını sağlar. Feminist çoğulluk imkânsız addedileni umut kılar.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.