ABD Proje 2025’e hazırlanırken
Hatice ERGÜN Haberleri —
- İkinci bir Trump yönetimi, Türkiye’de 1980’lerden itibaren süreçlenen, 20 yıllık AKP hükümetleri boyunca gelgitli bir şekilde yönetilen rejim değişikliğini ABD için yüksek düzeyde olası kılıyor.
ABD’de başkanlık seçimlerine bir hafta var. 5 Kasım öncesinde Kamala Harris - Tim Waltz ekibinin karşısında Donald Trump – James David Vance ikilisi birbirlerini duyarken dinlemeden kampanyalarına devam ediyor. Trump ABD’yi büyüklüğüne yeniden kavuşturmak için geri alma retoriğini biteviye tekrarlıyor. Harris, Proje 2025’le Trump’ın bağlantısının altını çiziyor; kampanyasında, siyah erkeklere ve erkek çocuklara yönelik fırsat alanları yaratma vaadini öne çıkarıyor. Bu vaade paralel bir diğer vaadi, fırsat programlarıyla orta sınıfı yeniden güçlendirmek. Trump, Proje 2025’le bağlantısını reddederken seçilmesi durumunda uygulayacağı politikalar listesinde (Gündem47 Amerikayı Büyüklüğüne Yeniden Kavuştur Platformu), ülkedeki 100’ü aşkın örgütlenmenin desteğini taşıyan Projeyle (tam başlığı: 2025 Başkanlık Geçiş Projesinin) örtüşüyor. Projeyi sahiplenen National Heritage Foundation’ın (Ulusal Miras Vakfı) web sayfasında Trump’ın başkanlığının ilk yılında uygulanan politikalarla önerilerinin üçte ikisini gerçekleştirildiği belirtiliyor. Bunun hemen yanında Vakıf da Projenin Trump’la bir alâkası olmadığını vurguluyor. Gündelik dilde buna denk gelen perhizli lahana turşulu bir özlü söz var. Maalesef siyaset sahnesi küresel ölçekte bir diyet krizi içinde. Artık ne ABD oligarkları ve onların tercih ettikleri yönetimler ne diğer ülkelerin benzerleri bu açıdan şaşırtıcı bir adım atmıyor. Harris-Waltz’un kampanya sayfasında ikili birlikte boy gösterirken, Trump tek başına duruyor – eşinin de bulunduğu fotoğraf istisna. Ama Vance’i göremiyoruz. Harris-Waltz kampanya ana sayfasında büyük harflerle ve puntolarla arka planı kaplayan ÖZGÜRLÜK! göze çarpıyor. Trump’ın kampanya sayfasında ‘Benim değil, sizin peşinizdeler. Ben sadece yollarını kesiyorum’ tespitini görüyoruz.
Türkiye’de CHP’nin AKP’nin alter-egosuna dönüşümü açısından kilit gösterge olan şahsiyetçi dil henüz ABD’deki demokratların seçim kampanyalarına tamamen hâkim olmamış görünüyor. Öte yandan, Trump’ın yeniden başkan seçilme olasılığı muhafazakâr ve/ya da faşist olmayan hemen her kişinin gerçekçi endişesi. İkinci bir Trump yönetimi, Türkiye’de 1980’lerden itibaren süreçlenen, 20 yıllık AKP hükümetleri boyunca gelgitli bir şekilde yönetilen rejim değişikliğini ABD için yüksek düzeyde olası kılıyor. Eleştirel seçim analizlerinde, ikinci bir Trump yönetiminde olabileceklere dair öngörüler yürütülürken Viktor Orban, Viladimir Putin örneklerine sıkça başvuruluyor. Kulaklar Erdoğanizmi arıyor.
Bundan sonrasını ülke ve yönetim ismi vermeden özetleyeceğim. Politik coğrafyalar arası farklılıkların şahsiyetçi söylemsel pratikler söz konusu olduğunda yediyi bile bulamadığını göstermeye çalışacağım:
Ülke büyük bir kuşatma altında. Radikaller devleti ele geçirmişler ve derin devletle yönetiyorlar; halkın faydası için değil, kendi kişisel çıkarları için çalışıyorlar. Ülkede bir dolu belgesiz, halktan, milletten olmayan suçlu var; aslında suç bu nedenle var – ya vatan hainleri ya da vatanı bölmeye gelmiş dış gruplar; bir an önce etkisizleştirilmeleri, ülkeden çıkarılmaları gerekiyor. Ülkede yaşanan bölünmenin önünü alabilmek için yürütmenin daha da güçlendirilmesi, yönetim ekibine başkana, dolayısıyla halka, millete sadık kişilerin atanması, iktidarın merkezîleştirilmesine ihtiyaç var. Halkın, milletin siyaseten doğru bilgilendirilmesi için basının genel faydaya hizmet edecek şekilde işlemesi şart; yönetime/başkana muhalif gazeteciler, haberciler belirlenmeli; haber kaynaklarının güvenilirliği yargı önünde sorgulanmalı, vatanın aleyhine çalışanlar cezalandırılmalı. Kadınlarımızın faydasını tabii ki düşünüyoruz; ailenin aslî özneleri. Bu nedenle hem ahlâk dışı LGBTİ+ yaşam tarzına hem kürtaja/yeniden üremeyle ilgili kararların kadınların bireysel hakkı olduğu iddiasına hem biyolojik erkeklerin kadınlarla aynı saflarda spor yapmasına karşıyız.
İşin vahim tarafı yukarıdaki iddiaları destekleyen hukukçuların, askerî personelin, sağlıkçıların ve kadınların ve göçmenlerin olması.
Kötülükle salahiyetsizliğin birbirine eşlik ettiği mecradan başka ne çıkar?