Sonuç alana kadar mücadele etmeliyiz

Dosya Haberleri —

Shirin Ebadi

Shirin Ebadi

Nobel ödüllü insan hakları savunucusu İranlı Shirin Ebadi, Abdullah Öcalan için kaleme aldıkları mektubu anlattı: 

  • Öcalan meselesi ve Kürt meselesi müzakereler yoluyla çözülmelidir. Ne yazık ki, özel hapis cezası İran'da ve Öcalan'ın kaldığı yerde de yaygın olarak uygulanıyor. Ve bu yüzden itiraz ettik. İzolasyon ve tek kişilik hücre her yerde işkencedir. Bu nedenle Öcalan'ın izolasyondan çıkarılmasını talep ettik.
  • İnsan hakları ihlalleri, Ortadoğu'ya veya başka bir yere barış getirmez. Öcalan'a yapılan bu muamele Ortadoğu'ya barış getirmez. Evet ve her zaman söyledim, insan hakları ihlalleri ne Ortadoğu'ya ne de başka bir yere barış getirmez.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması ve Kürtlerle yaşanan çatışmanın barışçıl yollarla çözülmesi için geçtiğimiz günlerde Nobel ödüllü 69 isim uluslararası kurumlara mektup gönderdi. Aralarında Türkiye'den Orhan Pamuk, ABD'den Charles M. Rice, Japonya'dan Takaaki Kajita, Norveç'ten Finn E. Kydland, İrlanda'dan Mairead Corrigan-Maguire, İran'dan Shirin Ebadi'nin olduğu dünyaca tanınmış Nobel ödüllü isimler, Avrupa Birliği kurumları ile Birleşmiş Milletler'e Abdullah Öcalan için mektup kaleme aldı. Mektupta Öcalan'a yönelik tecride karşı harekete geçmeleri çağrısı yapılırken, Kürt sorununun çözümü için de Öcalan'la müzakere vurgusu yapıldı. Mektubun imzacıları arasında yer alan İran'da İnsan Hakları Savunucuları Merkezi'nin kurucusu Shirin Ebadi, gazeteci Erem Kansoy'un sorularını yanıtladı.

İlk sorum, bildiğiniz gibi, 69 Nobel ödüllü kişi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için bir mektup imzaladı. Öcalan ve Kürtler meselesi bölgesel ve uluslararası siyasetle nasıl bağlantılı ve bu mesele küresel olarak ne kadar önemlidir?

Ortadoğu'daki etnik grupların meselesi, daha fazla tartışılması ve üzerinde anlaşılması gereken bir konudur. Ortadoğu'da sadece Kürtler değil, Beluçlar da bulunmaktadır. Araplar da bazı ülkelerde, örneğin İran'da, İranlı Araplar veya Beluçlar gibi etnik gruplardır. Bu tür meseleler müzakere ile çözülmelidir. Öcalan meselesi ve İran'da tutuklu bulunan diğer Kürtler meselesi müzakereler yoluyla çözülmelidir. Bildiğiniz gibi, Kürtler tek etnik grup değil. Kürtler de İran'da bir etnik gruptur. İran'ın bazı bölgelerindeki Araplar da bir etnik gruptur. Ve bu sorunları müzakereler yoluyla çözmemiz gerekiyor.

 

 

Mektuplar Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne, Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi'ne ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi'ne hitaben yazıldı. Bu kurumlar neden seçildi?

Avrupa Konseyi bir siyasi gruptur ve insan haklarına pek önem vermez. Örneğin, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği ve diğer kurumlar elbette bu konulara dikkat eder. Ancak etkileri kısıtlıdır ve birinin serbest bırakılması ile sonuçlanana kadar uzun bir süreç gerektirir. Yine de bu, taleplerimizi tekrarlamaktan vazgeçmemiz gerektiği anlamına gelmez. Bu sadece Sayın Öcalan'ın özgürlüğüyle ilgili değil, aynı zamanda diğer tüm insan hakları meseleleriyle ilgilidir. BM İnsan Hakları Komisyonu ve İşkencenin Önlenmesi Komitesi insan haklarına odaklanır. Ancak kararları bağlayıcı değil. Yine de taleplerimizi tekrarlamaktan vazgeçmemiz gerekiyor. Tüm insanların insan hakları için mücadele etmeliyiz ve bir gün beklediğimiz sonuca ulaşana kadar taleplerimizi sürdürmeliyiz. Ancak, sadece Öcalan için değil. Serbest bırakılması gereken birçok siyasi mahkum var.

CPT ve BM uzun süreli izolasyonun işkence olduğunu kabul ediyorlar, ancak yine de Türkiye'den yasal anlaşmalarına uymasını istemiyorlar. Sizce bu örgütler neden görevlerini yerine getirmiyor?

Biliyorsunuz ki, hem CPT hem de BM, özel hapis cezalarının bir tür işkence olduğunu kabul ediyor. Ancak Türkiye bu konuyu ciddiye almıyor gibi görünüyor. Bu bir tür işkence. Ne yazık ki, özel hapis cezası İran'da ve Öcalan'ın kaldığı yerde de yaygın olarak uygulanıyor. Bu uygulama sona ermeli. Ve bu yüzden itiraz ettik. Evet, izolasyon ve tek kişilik hücre her yerde işkencedir. Ne yazık ki, İran'da da uygulanmakta ve birçok kişi tek kişilik hücrede tutulmaktadır. Bu nedenle Öcalan'ın şu anda maruz kaldığı izolasyondan çıkarılmasını talep ettik.

 

 

Türk devletinin, Sayın Öcalan'a yönelik 25 yıllık uygulamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu tür davranışlar, insan haklarına saygı göstermeyen hükümetlerin karakteristik özellikleridir. Bu hükümetler, güçlü bir imaj çizerek insanların kendilerine boyun eğmesini sağlamak istiyor. İnsan haklarına saygı duymayan hükümetler genellikle kendilerini güçlü göstermek isterler. Bu şekilde, insanları kendilerine itaat etmeye zorlayabileceklerini düşünürler.

Türkiye, günlük olarak Federe Kurdistan’a ve Rojava'ya saldırıyor, ancak Avrupa hükümetleri buna da kayıtsız kalıyor. Sizce neden?

Rusya, Ukrayna'ya saldırdığında, bu yüzde yüz uluslararası hukukun ihlaliydi. Bu konuyu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne taşıdılar ve o konseyde Rusya veto hakkını kullandı. Bu yüzden uluslararası hukukun etkin bir şekilde uygulanamadığını söyledim. Benzer şekilde, diğer ülkeler de bu sorundan mustarip. Örneğin İran, BM tarafından insan haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle 30'dan fazla kez kınanmıştır. Ancak bu kınamalar hiçbir somut sonuç vermemiştir. Tek bir siyasi mahkum bile bu kararlar sonucunda serbest bırakılmamıştır. Ancak, bu durum bizim insan hakları savunucuları olarak umudumuzu kaybetmemiz gerektiği anlamına gelmez. Yaptığımız çalışmalara devam etmeli, mektuplar yazmalı ve taleplerimizi sürdürmeliyiz ki bir gün istediğimiz sonuca ulaşabilelim.

Sayın Öcalan'ın neden serbest bırakılması gerektiğini düşünüyorsunuz?

İnsan hakları ihlalleri, Ortadoğu'ya veya başka bir yere barış getirmez. Öcalan'a yapılan bu muamele Ortadoğu'ya barış getirmez. Evet ve her zaman söyledim, insan hakları ihlalleri ne Ortadoğu'ya ne de başka bir yere barış getirmez.

* * *

Barış ve güvenli gelecek istiyoruz

Bergen Üniversitesi Psikoloji Fakültesi Eğitim Bölümü Prof. Kariane Westrheim imzasıyla 69 isim adına yollanan mektupta, "Abdullah Öcalan’ın İmralı'dan serbest bırakılması ve askıya alınan müzakerelerin yeniden başlatılması çağrısında bulunuyoruz. Dünyanın insanları barış ve güvenli bir gelecek istiyor, biz de onlara bu arzularında katılıyoruz" vurgusu yapıldı. Öcalan'a uygulanan ağırlaştırılmış tecride dikkat çekilen mektupta, "Biz, imzacı Nobel Ödüllü kişiler, Kürt lider Abdullah Öcalan'ın 25 yıldır Türkiye'nin İmralı Adası'nda ailesinin, avukatlarının ve diğerlerinin sürekli çabalarına rağmen tutulduğu koşullar konusundaki süregelen ve derinleşen endişemizi ifade etmek için yazıyoruz" denildi. Öcalan'ın sağlığından toplumun ve kendilerinin endişe duyduklarına vurgu yapılan mektupta şunlar belirtildi: "AİHM, 2014 yılında Öcalan'a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının işkence yasağına aykırı olduğunu ve yasada bazı değişiklikler yapılması gerektiğini belirtmiştir. Bakanlar Komitesi, AİHM kararlarının uygulanmasını izlemek ve sağlamakla görevlidir. Türkiye bu kararı uygulamamış, ancak Bakanlar Komitesi bu konuyu gündemine 2021'de almış ve bugüne kadar uygulanması konusunda etkili bir adım atmamıştır. Bu kuruluşların tümünü, Abdullah Öcalan'ın haklarının korunmasına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz."

* * *

41 aydır haber yok

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde ağırlaştırılmış tecridi aşan koşullar altında tutuluyor. 41 aydır kendisinden haber alınamayan Öcalan'ın, ailesi ve avukatları tüm girişimlerine rağmen sonuç alamıyor. Öcalan için yapılan görüşme başvurularının çoğuna yanıt verilmezken görüşmeler, Bursa İnfaz Hakimliği tarafından "disiplin cezaları" gerekçe gösterilerek 6 aylık periyotlarla "avukat görüş yasağı" kararları ile engelleniyor.

13 kez "disiplin" yasağı

Askeri kalkışma sonrası 2016 Temmuz ayında ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) boyunca verilen avukat görüş yasağı, Şubat 2018 tarihine kadar sürdürüldü. Bu tarihten sonra avukatların görüşme talepleri, 6 aylık sürelerle yasaklanmaya başladı. Abdullah Öcalan ve İmralı’daki diğer tutsaklara dönük son 6 aylık avukat görüş yasağı kararı ise, 3 Mayıs 2024 tarihinde Bursa İnfaz Hakimliği tarafından verildi. Son yasak kararıyla birlikte Abdullah Öcalan'a son 8 yılda en az 13 kez 6 aylık avukat görüş yasağı verilmiş oldu. 

HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.