Tarih tekerrür etmeyecek
Dosya Haberleri —
Yerine kayyum atanan Êlih Belediye Eşbaşkanı Gülistan Sönük: Direniş devam edecek
- 2016’dan bu yana kentin üzerine atılmak istenen ölü toprağı halkın direnişiyle atıldı. Polis saldırısı esnasında 10 yaşında bir çocuk beni kolumdan çekerek “Başkan siz buradan çıkın, size bir şey olmasın. Biz zaten buradayız” dedi.
- Annelerin sarılıp dua etmesi, 70 yaşlarında bir amcanın polis saldırısında kolumdan tutarak bastonuyla birlikte benimle yürümesi, beni korumak istemesi desteğin en somut haliydi.
- Bu süreçte Batmanlılar ve bir bütün Kürdistan halkı kayyuma geçit vermeyeceğini ve tarihin Kürtler aleyhine tekerrür etmesine izin vermeyeceklerini net bir şekilde ortaya koydu. Direniş devam edecek.
ASMİN BARAN/ÊLİH
Türk İçişleri Bakanlığının kararıyla Esenyurt ile başlayan kayyum atamaları Mêrdîn, Êlih, Xelfetî, Dêrsim, Pulur ve Wan’ın Miks (Bahçesaray) ilçesiyle devam etti. Kayyumlara karşı tüm kentlerde direniş ve hukuku girişimler sürerken; Êlih Belediye Eşbaşkanı Gülistan Sönük, "kayyumlar gidene kadar mücadeleye devam edeceğiz" dedi. Kayyumlara verilen yanıtla halkın bir kez daha herkese direnişin nasıl olacağını gösterdiğini belirten Sönük, “Biz Edip Solmaz’ın demokratik yerel yönetimler mirasını, bugüne kadar yerel yönetimlerde yer almış bütün kadınların mirasını taşıyoruz” şeklinde konuştu.
Yerine Batman Valisi Ekrem Canalp’ın atandığı Gülistan Sönük, 31 Mart seçimlerinde yüzde 64,52 oy oranıyla seçilmiş; ülke genelinde en yüksek oyla seçilen belediye başkanı olmuştu. Êlih Belediye Eşbaşkanı Gülistan Sönük ile kayyum atamalarının ardında yatan sebepleri, halkın direnişini ve izleyecekleri yol haritasını konuştuk.
31 Mart seçimlerinde en yüksek oy oranını alarak belediye eşbaşkanı seçildiniz. Ancak bir sabah belediyenize kayyum atandı. İlk olarak bu süreci değerlendirir misiniz?
Başlarken şunu belirtmekte fayda var; Batman’da tüm özel savaş politikalarının devreye konulduğu bir seçim süreci yaşadık. Eril ittifakın örgütlendiği ve kadın iradesine saldırdığı bir süreç geçirdik. Tüm bu saldırılara rağmen halk tercihini “Jin Jîyan Azadî” felsefesinden yana kullandı. Batman’ı 90’lı yıllara döndürmek isteyenlere, siyasi cinayetlerin işlendiği bir kent olarak anılmasını dileyenlere karşı halk “Kadın özgürlükçü paradigmayı savunuyoruz” dedi. Rekor bir oy oranıyla belediyemizi kayyumdan aldık.
Kadını ve kadın şahsında toplumu teslim almak isteyen anlayış, 31 Mart’ta önüne koyduğu hedefi başaramadı ama bundan da vazgeçmedi. 4 Kasım sabahı belediye binamızın, tesislerimizin abluka altında olduğunu, emekçi arkadaşlarımızın belediye binasına alınmadığını öğrendik. Belediyede vardiyası olan güvenlik çalışanı arkadaşlarımızın telefonlarına el konuldu. Günün aydınlanması ile beraber de kayyum haberi duyuldu. Sabah saatlerinde biz de belediye önündeydik ancak içeri alınmadık. Daha sonra yalnızca bizim değil, kimsenin belediyeye alınmayacağı bilgisini aldık.
Belediye binasına gittiğinizde barikatlarla karşılaştınız. Bu uygulama karşısında tavrınız ne oldu?
Belediye binlerce polis, asker ve zırhlı araçla ablukaya alınmıştı. İçeri girmemize izin verilmiyordu. Bizim açımızdan belediyeler yalnızca iki aylık bir seçim çalışmasının sonucu değil, 50 yıllık Kürt ve kadın özgürlük mücadelemizin emeği ile elde ettiğimiz bir kazanım. Bu kazanımı işgal altında görmek elbette bizde büyük bir öfke yarattı. O bariyerler aynı zamanda bize 2016-2019 yılları arasında yaşanan yolsuzluğu da hatırlatıyordu. Yine Batman’da kayyumlar dönemi boyunca Kürt diline ve kültürüne dönük ciddi saldırılar oldu; barikatları gördüğümüzde bütün bunlar gözümüzde canlandı. Kurulan barikatlarda insanların emeklerinin yok sayılmasını, iradelerinin gasp edilmesini, iradenin hiçe sayılmasını ve Kürt halkına yapılan hakareti gördük. Tüm bunlara karşı tepkimizi ortaya koyduk ve bundan sonra da bu direniş devam edecek.
Kayyum kararı size tebliğ edildi mi?
Henüz bize tebliğ edilen bir karar yok. Mêrdîn ve Xelfetî’de sabah saatlerinde eşbaşkanların evine gidip kararı yüzlerine okudular ama bizde böyle bir şey olmadı. Ona rağmen vali kayyum olarak o koltukta oturuyor ve halkın iradesini gasp ediyor. Biz bu tutumu kirli erkek ittifakının devamı olarak da görüyoruz. Kararın bize tebliğ edilmemesinin süreç boyunca açığa çıkan cinsiyetçi söylemlerinden bağımsız olmadığını ve kadın kimliğimizden kaynaklı olduğunu düşünüyoruz.
Êlih’in özellikle seçilmesinde Hizbullah ve kontraların da etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
Batman’ın bugün de 2016’da da kayyum atanan ilk kentler arasında olmasının elbette sebepleri var. Bunu Edip Solmaz’ın halkçı belediyeciliğinden bağımsız ele almak mümkün değil. Demokratik, halkçı belediyeciliğin tohumları 1979’da Edip Solmaz’la atıldı. Dolayısıyla sistem şöyle düşünüyor; halkçı çalışma burada başladı ve tasfiye edilecekse yine burada edilecek. Bu çatışma o günden bugüne devam ediyor. Batman’ın kent olmasıyla beraber de herkes kendince bu kente şekil vermeye çalıştı. Elbette devlet destekli karanlık güçler de hızla büyüyen bu kentin kendi denetimlerinde olması için çok çaba harcadılar. 90’lı yıllarda bu kentte binlerce faili meçhul cinayet işlendi. Yine aynı süreçte kadın cinayetleri artarak sürdü. Hizbullah kenti bu şekilde dizayn etmeye çalıştı ve bunu yaparken de devletin bütün gücünü kullandı. Bu durum 1999’a kadar devam etti.
Bugün devlet destekli bu karanlık güçler aday oldu ve cinsiyetçi söylemleriyle kadın şahsında toplumu teslim almaya çalıştı. Kenti yine ideolojik olarak denetim altına almak istediler. Şimdi ise seçimle alamadıkları sonucu kayyumla almak istiyorlar. Çünkü kadın temsiliyeti kendileri için bir tehlike oluşturuyor. Kadın öncülüğünde yönetilen bir belediyede bu karanlık güçler asla kendini var edemeyecekti. Dolayısıyla kayyumlar HÜDA-PAR’a alan açmak amacıyla atandı. Amaçları kadın iradesini kırmak ve devletin gücünü arkalarına alarak kayyumlarla beraber istedikleri sistemi inşa etmek.
Siz de değindiğiniz, 1979'da Edip Solmaz mahalle mahalle, sokak sokak çalışarak halkın büyük desteğiyle seçildi ancak 29 gün sonra kontralar tarafından katledildi. Sizler onun mirasını da yaşatıyorsunuz…
Aslında biz Edip Solmaz’ın demokratik yerel yönetimler mirasını taşırken bir yandan da bugüne kadar yerel yönetimlerde yer almış bütün kadınların da mirasını taşıyoruz. Elbette bunun sorumlulukları da ağır. Arkadaşlarımız o kadar onurlu bir tarih bıraktılar ki bize, ne yapsak da buna layık olamayacağımızı düşünüyoruz. Bizler de arkadaşlarımızdan aldığımız o tecrübe ve deneyimle günümüz şartlarıyla ev ev, sokak sokak dolaşarak bu mirasa bir şey katmaya çalışıyoruz. Nasıl ki biz arkadaşlarımızın bıraktığı mirasla gurur duyuyorsak bizden sonra gelecek arkadaşlarımıza da gururlu bir miras bırakmak, bunu sürdürmek istiyoruz.
Êlih’teki büyük direnişe karşı saldırılar ve işkenceler de sürüyor. Buna rağmen boyun eğmeyen bir halk var. Halkın kayyuma karşı tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kayyum atanmasının ardından bir halk gerçekliği açığa çıktı. İnsanlar 31 Mart’ta nasıl ki bütün bu karanlık güçlere karşı belediyesini savunduysa, 4 Kasım’da da ciddi bir sahiplenme gelişti. Binlerce insan bir iki saat içerisinde belediye önünde toplandı. Kadınlar, gençler, engelliler, her kesimden insan iradesini savundu. Halk günlerce sokaktaydı, bizi yalnız bırakmadılar. Eylemlerin ikinci gününde polis saldırısı esnasında 10 yaşında bir çocuk beni kolumdan çekerek “Başkan siz buradan çıkın, size bir şey olmasın. Biz zaten buradayız” dedi. Annelerin sarılıp dua etmesi, 70 yaşlarında bir amcanın polis saldırısında kolumdan tutarak bastonuyla birlikte benimle yürümesi, beni korumak istemesi desteğin en somut haliydi.
Birçok arkadaşımız gözaltına alınıp tutuklandı ama bir adım geri atmadılar. Ağır işkencelere rağmen kimse alanları terk etmedi. Direniş her gün aynı kararlılıkla devam etti. Bu bizim açımızdan büyük bir gurur kaynağı oldu. Tüm bu süreç boyunca başta feminist kadınlar olmak üzere, muhalefet partileri de bizleri ziyaret ederek birlikte mücadele çağrısında bulundular. Esasen bu süreçte Batmanlılar ve bir bütün Kürdistan halkı kayyuma geçit vermeyeceğini ve tarihin Kürtler aleyhine tekerrür etmesine izin vermeyeceklerini net bir şekilde ortaya koydu.
Son olarak Êlih halkı ve tüm topluma mesajınız nedir?
2016’dan bu yana kentin üzerine atılmak istenen ölü toprağı halkın direnişiyle atıldı. Bu halk bir kez daha herkese Kürt’ün direnişini hatırlattı. Bu açıdan başta gençler ve kadınlar olmak üzere iradesini savunan, gaspçı anlayışa karşı direnen, bize moral kaynağı olan halkımıza selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz.