Tarihin kavşağında: Ticaret yolları ve direnişin izleri

Forum Haberleri —

foto kaynak: freepik

foto kaynak: freepik

  • Bu topraklar üzerindeki sömürü ve işgal devletçi uygarlığın sonsuz güç arayışının bir parçasıdır. Asur’un eski ihtirasları, modern dünyanın liderleri tarafından yeniden sahnelenirken yollar değişiyor, ama savaşlar aynı kalıyor.

YUNUS ASLAN

“Savaşlar, geçmişten günümüze halkların kaderini belirleyen en önemli unsurlardandır.” - Önder Apo-

Zamanın derinliklerinde, tarihin akışını şekillendiren yollar uzanır. Kafkasya ve Kürdistan, sadece coğrafya değil; ticaretin, kültürün ve çatışmaların kalbidir. Sümerlerden Asurlara, Makedonlardan Romalılara kadar pek çok imparatorluk, bu bereketli topraklarda hüküm sürme hırsıyla birbirine girmiştir. Her bir savaş, yalnızca toprak kazanma arzusuyla değil, aynı zamanda ticaret yollarının kontrolü için verilmiştir.

Bugün de benzer bir mücadelenin içinde buluyoruz kendimizi; modern imparatorluklar, eski hırslarla yeniden bu toprakları ele geçirme çabasındalar. Fakat tarih gösteriyor ki, ortak bir direnişle, hem Kafkasya hem de Kürdistan üzerindeki işgal ve sömürüye son vermek mümkündür. Bu yollar, geçmişin izlerini taşırken, geleceği şekillendiren birer kavşaktır.

Sümerler, Akadlar, Babiller, Asurlar, Makedonlar ve Romalılar... Ardından İslam-Arap devletleri ve daha niceleri. Hepsi aynı topraklar üzerinde hâkimiyet mücadelesi verdiler. Kürdistan, hem jeostratejik hem de ekonomik önemi nedeniyle tarihte her zaman büyük imparatorlukların cazibe merkezi oldu. Asurlular, bu hayalin peşinden koşan ilk büyük güçlerden biri olarak, Kürdistan ve Filistin topraklarını işgal ederek ticaret yollarını kontrol altına alma arzusuyla hareket etti. Bugün aynı topraklar, tıpkı Asur dönemindeki gibi dünya güçlerinin odak noktasında. Kürtler, bu topraklardaki derin tarihsel mirasın ve modern dünyadaki önemlerinin farkındadır.

Öte yandan Asur İmparatorluğu’nun bu ihtirası, sadece siyasi bir hamle değildi; ticaret yollarını kontrol eden, tüm bölgeyi ve onun ekonomik akışını da elinde tutuyordu. Modern ulus- devletler de bunun bilinciyle işgal saldırılarını sürdürüyor. Bugün Kürtlerin özgürlük arayışı ve bu topraklardaki haklı direnişleri ise tarih boyunca devam eden mücadele zincirinin parçasıdır.

 

Yeni ticaret yolları, eski hırslar

Aradan geçen binlerce yıla rağmen, ticaret yolları üzerindeki hakimiyet mücadelesi modern devletler için de değişmez bir hedef. ABD, Hindistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin Hindistan’daki G20 zirvesinde duyurduğu dev proje, yeni bir ticaret yoluna işaret ediyordu. Yeni ticaret yolu ise yeni savaşlara. Nitekim öyle de oldu. Bu hamleye Rusya, Ukrayna’yı işgal ederek karşılık verdi. ABD ise İsrail ile beraber Filistin’i işgal etmekle yanıt verdi. Bu işgal şimdilerde Lübnan’a sıçratılmak isteniyor. İsrail, bu yeni enerji yolu üzerinde yer alan Filistin ve Lübnan’ı saf dışı bırakmak için saldırılarını sürdürüyor. Gazze, bu yeni ticaret yolunun akışında bir düğüm noktasıdır. İsrail’in Lübnan’a saldırısı, bu büyük projenin önünü açmak için stratejik bir hamle olarak okunabilir.

NATO müttefiki Türk devleti ise bu yeni ticaret yolundan umduğunu bulamadı. Saf dışı kalmanın çaresizliği içinde son dönemde sorun yaşadığı bölge devletleri ile uzlaşma arayışına girdi. Bölgede yeni bir ticaret yolu açarak yaşadığı krizleri minimuma indirme gayesinde. Çözümü "Kalkınma Yolu" adını verdikleri proje ile, Kürdistan’dan Basra’ya kadar uzanan bir hat oluşturarak, enerji yoluna dahil olma planında buldu. Ancak bu plan, Kürdistan’ın işgali ve ilhak edilmesiyle mümkün olabilirdi. Türk devletinin Orta Doğu’daki işgal planlarının önündeki en büyük engel ise Kürdistan Özgürlük Gerillalarıdır. Gerillalar, sadece Kürt halkının değil, tüm Orta Doğu halklarının geleceği için kritik bir rol oynuyor. Bu direniş, tarihsel dönüşümün parçasıdır ve halkların kolektif hafızasında derin izler bırakacaktır.

Zengezur koridoru: Türk devletinin yeni emelleri

Faşist AKP-MHP iktidarın hayata geçirmeyi planladığı diğer bir proje ise "Zengezur Koridoru." Türk devleti, Ermenistan topraklarını Azerbaycan ile birlikte işgal ederek bu yolu açmak istiyor. Bu durum, bölgedeki jeopolitik dinamikleri daha da karmaşık hale getirecek ve yeni çatışma potansiyellerini beraberinde getirecektir. İşgal teşebbüsleri, hem bölgedeki güvenlik dengelerini bozacak hem de savaşların yeniden alevlenmesine yol açacaktır.

M.Ö 8 ve 9. yüzyıllarda Asur imparatorluğu Basra Körfezi’nden Mısır’a, Başûr Kürdistanı’ndan Akdeniz’e dek olan bölgeyi hakimiyeti altına almış ve Kafkasya’ya da akınlar düzenliyordu. Avrupa, Asya ve Afrika’nın neredeyse tüm yollarını işgal eden imparatorluk, Kafkasya’nın da hayalini kuruyordu. Bugün Türk devleti de benzer bir şekilde Zengezur Koridoru’nu açarak, bölgede tek güç olma isteğini açık ediyor.

Tarihin belki de ilk imparatorluklarından olan Asurları, Med, Babil, Kimmer, İskit vd. halkların ortak mücadelesi yıktı. Bugün Türk devleti ve beraberindeki ulus- devletlerin sömürü ve işgal planlarına karşı verilecek mücadeleye bu mücadele örnek olmalı.

Bu topraklar üzerindeki sömürü ve işgal devletçi uygarlığın sonsuz güç arayışının bir parçasıdır. Asur’un eski ihtirasları, modern dünyanın liderleri tarafından yeniden sahnelenirken yollar değişiyor, ama savaşlar aynı kalıyor. Ortak bir direnişle, hem Kafkasya hem de Kürdistan coğrafyasındaki işgallerin sona erdirilmesi mümkündür. Bugünün halkları, geçmişte olduğu gibi, yeniden bir araya gelerek bu tarihi dönüşümün parçası olmalıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.