Yüzlerce kişiyi abone yaptı
Toplum/Yaşam Haberleri —
- Yeni Özgür Politika sadece çalışanlarıyla değil okurlarıyla, aboneleriyle, onun her aşamasında yer alan emektarlarıyla yılları geride bırakıyor. Gazeteyi sadece okumakla kalmayıp çok sayıda kişiyi de abone yapan Cuma Özdoğan, "Yeni Özgür Politikanın yazdıkları halkın istek, düşünce ve arzularıdır" diyerek ekliyor: "Gazetemize sahip çıkalım, yaşatalım."
MURAT MANG
Yeni Özgür Politika 16 Ocak 2006 yılından bu yana yayın hayatına devam ediyor. Sürgünde yayın yapsa da kökleri, bağları ülkede olan gazetemiz, özgür basın geleneğinin bir devamı olarak gücünü halktan ve okuyucusundan alıyor. Yazarından muhabirine, dağıtımcısından tüm emektarlarına kadar kolektif bir çabanın ürünü olan gazetemizin hazırlanmasından okuyucuya ulaşmasına kadar sayısız kişinin çabası, emeği var.
Almanya’nın Bomlitz kentinde yaşayan Viranşehirli Cuma Özdoğan da bunlardan birisi. Yaklaşık 40 yıldır sürgünde olan ve gazetemizin en eski abonelerinden olan Özdoğan gazeteyi sadece okumakla kalmadı, yüzlerce kişiyi de abone yaptı. Özgür Politika’yla başlayan aboneliğini Yeni Özgür Politika’yla devam ettiren Özdoğan, 99 yılından itibaren gazete aboneliğini ara vermeden sürdürüyor.
'O gün abone olmaya karar verdim’
Özgür Politika’nın sürgünde yaşayan Kürdistanlılar, Türkiyeliler için çok büyük bir boşluğu doldurduğunu vurgulayan Özdoğan, "90’lı yıllarda Kürdistan’da savaşın tırmandırıldığı, hakikati yazmanın, söylemenin de bir o kadar zor olduğu bir dönemdi. Tansu Çiller ve Doğan Güreş rejimi de bugünkü Erdoğan gibiydi. Hem kötülük yapıyor hem de basınlarında bunu çarpıtarak veriyorlardı. Kürt halkının acılarını olduğu gibi dile getirecek hiçbir gazete ya da televizyon yoktu. Avrupa’da Özgür Politika çıkmaya başlayınca, bir arkadaşımdan gazeteyi aldım. Gördüm ki yaşananlar nasıl olmuşsa öyle yazıyorlar. Söylemek istediklerimi, içimizdeki dertleri ve acıları bu basın dile getiriyordu" diyerek, o gün abone olmaya karar verdiğini ve o günden bu yana gazeteyi okumaya devam ettiğini belirtiyor.
Büyük emeklerle yaratıldı
"Bizler 80’li ve 90’lı yılları da gördük. Çoğu zaman Türk gazetelerini acaba içinde bir kelime Kürtçe geçer mi diyerek aldık" diyen Özdoğan şöyle devam ediyor: "Ne bir gazete ne de televizyon vardı. Kürtlük hakkında hiç bir şey söylenemiyordu. Artık bu gün var. Yaratıldı. Şehitlerin ve fedakar insanların gayretleri ile. Salt bunun için sahiplenmeli ve yaşatmalıyız."
Gazeteyi sadece kendisinin değil tüm aile bireylerinin okuduğunu belirten Özdoğan, "Gazeteye abone olduğu dönemlerde okuma-yazmam iyi değildi. Gazetemiz sayesinde hem okumam gelişti hem de bilgim arttı" diyor. Gazetenin sabah saatlerinde eve ulaştığını, şoförlük yaptığı için ancak akşam saatlerinde okuma fırsatı bulduğunu söyleyen Özdoğan, "Eve gelip yemeğimi yedikten sonra ilk iş gazetemi okuyorum. Hepsini okumadan eşime ve çocuklarıma vermem. Bir buçuk saatte tamamlayıp eşime veriyorum. O da okuyup büyük kızıma veriyor, o da köşe yazılarına meraklı, onları okuyor" diye anlatıyor.
Okumazsam içim rahat etmez
Gazetedeki her haberi okumaya özen gösterdiğini belirten Özdoğan, "Haberleri, köşe yazılarını hata bazen reklamları da okuyorum. Kendimi böyle eğittim, okumazsam dayanamıyorum. Benim için her haberin, her satırının kıymeti büyük" diyor. Gazetenin sayısız önemli haber ve manşete imza attığını söyleyerek, "Bir çoğu insanın hayatında iz bırakıyor" diye belirtiyor.
"Biz diğer gazetelere baktığımız gibi Yeni Özgür Politika’ya bakamayız. Çok yoğun bir emek var" diyen Özdoğan, "Bizim hislerimize tercüman oluyor. Başkalarına anlatmak istediklerimizi yazıyor. Yeni Özgür Politikanın yazdıkları Kürt halkının istek, düşünce ve arzularıdır" diyerek, gazeteye sahip çıkmanın önemine vurgu yapıyor.
Verdiği keyif hiçbir şey de yok
Son yıllarda internet gazeteciliği ve sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla gazete okuma oranının düştüğüne işaret eden Özdoğan, "Ancak benim için gazeteyi elime alıp okumanın zevki başka, bu zevk bilgisayarda yok. Gazetenin sayfalarını çevirirken çıkardığı ses, katlayıp bir masanın üzerine bırakmak sonra tekrar alıp okumak, bunun verdiği keyif hiçbir şey de yok" diye belirtiyor.
Gazeteyi okumakla kalmayıp aynı zamanda okutturan ve çok sayıda kişinin de abone olmasına vesile olan Özdoğan, "Elimden geldiğince çevremde bulunan dostlarımız, arkadaşlarımızı abone etmeye teşvik ediyorum. Bu yola yoldaş olan herkese arkadaşlık yapıyoruz. Birlikte gezip abonelik de yapıyoruz" diyerek, bunun için çaba göstermeye devam edeceğini vurguluyor. Şimdiye kadar çok sayıda kişiyi abone yaptığını belirten Özdoğan, "Çok abone yaptım. Çalışmaya, abone etmeye devam edeceğim" diye ekliyor.
Her şey abonelikle başlıyor
Herkesi de abone olmaya davet eden Özdoğan, "Çağrım kendisine yurtseverim diyen tüm insanlarımızadır. Doğrudur ekonomik bir yanı var ama manevi yanı da görmelisiniz. Aboneler olmazsa ve gazetenin bir geliri oluşmazsa o da bize ulaşamaz. Her şey bir abonelik ile başlıyor. Bunun için de aboneliğinizi güçlendirerek ve bağışları artırarak gazeteye sahip çıkın" çağrısında bulunuyor.
Almanca da eklenmeli
Kürtçemizi güçlendirelim
Yeni Özgür Politika’nın Kürtçe ve Türkçe yayın yaptığına dikkat çekerek, Avrupa’da yetişen yeni genç kuşaklar için Avrupa dillerinde yayın yapmanın önemine de vurgu yapan Özdoğan, şunları belirtiyor: "90’lı yılların jenerasyonu yavaş yavaş azalıyor. Yaşları 30’lu 40’lı sınırlarda olanların da çoğu burada dünyaya geldi. Kürtçe ve Türkçe okuyup yazma oranları sınırlıdır. Böyle eğitildikleri için çoğunlukla Almanca okuyorlar. Bu biçimiyle devam ederse gazetemizin okur sayısı azalacak. İyi olan şu ki bu son zamanlarda bir kısım genç Kürtçeye yöneliyor. Biraz da Kürtçemizi güçlendirelim. Önerim şu ki: ilerideki süreçte Almanca sayfalarımızın olması iyi olur. Biliyorum bunun zorluklar epey çok. Ama şunu da kabul etmeliyiz ki, her geçen gün ömrümüzden gidiyor. Gün geçtikçe Almanca dışında okuyup yazanların sayısıda eksiliyor."
Gazete ailemizin bir parçası
Almanya’nın Hamburg kentinde yaşayan İmam Cömert, 18 yıldır gazete abonesi. Özgür Politika’yla başlayan aboneliğini Yeni Özgür Politika’yla devam ettiren Cömert, "Gazete adeta ailemizin bir parçası olmuş. Posta kutusunu açtığımda ilk önce gazetenin gelip gelmediğine bakıyorum" diyor. Gazete okumanın keyfinin başka olduğunu söyleyen Cömert, "Güncel gelişmeleri internetten takip etsek de koltuğa uzanıp gazeteyi okumanın keyfi bir başka oluyor. Ben okuyorum, eşim okuyor. Gazete bizim buradaki gözümüz kulağımız. Yaşatılması için mutlaka herkes abone olmalı. Sonuçta tek bir tane günlük gazetemiz var ve bunu yaşatmak bizim elimizde" diyor.
Aboneliği yaygınlaştıralım
Abuzer Bilenler ise 2008 yılından itibaren gazete abonesi. Gazetesi cezaevindeki bir tutsağa gidiyor, onun dış dünyayla bağını kuruyor. "Gazetenin daha çok okunması için daha fazla dayanışma göstermemiz gerekiyor" diyen Bilenler, "Küçük şeylerden feragat ederek gazeteye abone olabiliriz. Durumu iyi olan işverenlerde gazeteye ilan vererek gazetenin yaşatılmasına katkıda bulunabilir" diyor. "Herkese 'gazeteye abonemisin' diye sorarak, aboneliği yaygınlaştırabiliriz" diye belirtiyor.
Geleceğimize sahip çıkalım
Özgür Politika’yla başlayan muhabirlik serüvenine Yeni Özgür Politika’da da kesintisiz devam eden Nihal Bayram: Haber araştırmak, yapmak ve aktarmak, kamuoyuna ve topluma gerçekleri aktarmak önemli bir görev. Özellikle yalan medya karşısında doğruları söyleyebilmek vicdan, cesaret ve onur ister. Yeni Özgür Politika gazetesi gerçeği arayanların, gerçeği söyleyenlerin ve susmayanların gazetesidir. Sadece Kürtlerin değil, hak ve hakikat arayan herkesin gazetesidir. Gazetemize sahip çıkabilmek, geleceğimize, kimliğimize, çocukluğumuza sahip çıkmaktır. Gazetede görev almak, gazeteyi okumak, gazeteye okur kazandırmak herkesin doğal görevi olmalıdır.
Yarım kalan göreve devam
Almanya’nın Hamburg kentinde 2001’den bu yana muhabirlik yapan M. Zahit Ekinci, ülkede de özgür basın çalışmalarında yer alan, bunun için bedel ödemek zorunda kalan bir gazeteci. 90’lı yıllarda Kürdistan’da birçok gazeteci, basın emekçisinin faili meçhul cinayetler sonucu katledildiğini belirten Ekinci, "O dönem Yeni Ülke gazetesi çıkıyordu, dağıtımını bir grup arkadaşımla üstlenmiştim. Gazeteyi okumak, dağıtmak devletin hedef tahtasına oturmak için yeterliydi. Hizbulkontra olarak nitelendirilen devlet güdümündeki çetelerin silahlı saldırısına uğradım" diyor. Almanya’ya geldikten sonra muhabirliğe başladığını aktaran Ekinci, "Bu benim için yarım kalan bir göreve devam etmek gibiydi" diyor. "Bu gazeteyi okuyan,okutan ve emek veren herkes bir nevi muhabirdir" aynı zamanda diyen Ekinci, "Bu gazete diasporada yaşayan halkımızın ve demokratların gözü, kulağı ve vicdanıdır. Dolayısıyla herkesin sahiplenmesi gerekiyor" diye belirterek ekliyor: "Gazetemiz gücünü halktan alıyor. Yeni Özgür Politika’yı okuyalım, abone olalım, muhabirliğini de yapalım."
Politik tutumdur
Selma Akkaya, sürgünde bir gazeteci olarak 2008 yılından itibaren Özgür Politika’yla birlikte; hem muhabirlik hem de yazarlık yapıyor. "Özgür Poitika’da çalışmak benim için politik bir tutum" diyen Akkaya, "Sürgün edildiğimiz topraklarla bağımız aynı zamanda. Gazeteye yazmak ve gazete için zamanım ölçüsünde üretebilmek bir bakıma toplumsal mücadeleye az da olsa bir çakıl taşı misali katkı sunmak anlamını taşıyor. Bu nedenle üretilen ve sisteme muhalif her zerrenin bu dönemde büyük anlamı var. Gazete de Avrupa koşullarında tüm kısıtlayıcı koşullara karşı bir direnme noktası, muhalif bir ses olarak halka ulaşmaya çalışıyor. Bu nedenle okumak, abone olmak, katkı sunmak muhalefetin bir parçası olmak anlamında önemli" diye ekliyor.
Bu ailede yerinizi alın
"Özgür Politika aynı zamanda okul sayılır. Şuana kadar mesleğe dair daha önce eğitimi olmamışların bile bu gazetenin büyük ailesi içerisinde edindikleriyle yaptığı katkılara şahit olmak güzeldi" diyen Akkaya, şu mesajı veriyor: "Gazetenin büyük ailesi içerisinde yer almayı düşünen genç arkadaşlar, 'ama ben hiç deneyime sahip değilim, yapabilir miyim' gibi amalarla başlayan cümleleri unutsunlar demek yerinde olur. Bugüne kadar bu yoldan geçen haberinden, dizgisine, mizanpajından, abonesinden, dağıtıcısına, okurundan, redaksiyonuna onlarca emektarında sizin bu ilk heyecanını yaşadığını söylemek abartılı olmaz sanırım. Büyük ailenin parçası olup, özgürlük, barış ve demokrasi değerleri için bir çakıl taşı da siz yaratabilirsiniz."