Zavallılar
Kadın Haberleri —
- Devrimi elzem yapan, devrimin sana kim olduğunu gösterip, senin kendini kim yaptığını anlatmasıdır. Ve bunu anladığında sen zavallı zengin köle değil hür onurlu bir kadın olacaksın.
GÖZDE GÜLER
Küçük yaşta başlamıştı bu işe. Ailesinin maddi durumu iyi olmadığından evin ihtiyaçlarını o üstlenmişti. Elbette başka bir iş yapabilirdi ama diğer işlerin geliri cazip gelmemişti belki. Babası bu işi yapmasında en büyük destekçisiydi. Kızını kurtlar sofrasına sunan öz babasıydı. Böyle bir babanın kızıydı. Yıllar geçtikçe kendi çocukları da oldu. Dört çocuğunun babası onu bırakıp gitmişti. Kadının kamburu daha da büyümüştü. Artık baş edemiyordu. Yaşlanmıştı. Aile geleneğini sürdürdü. Henüz 18 yaşında olan kızını da tacize maruz bırakıyordu. Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle gurur duyarcasına kızını milyonlarca insana sunuyordu. Sonuçta insanın önce ahlakı yok olur, sonra onuru en sonunda bir bakmışsın sen ölmüşsün yerine bir zavallı doğmuş.
Bu bir Dostoyevski romanından alıntı değil sevgili okur. Bahsettiğim kadın Almanya’nın ‘milli gururu’ Heidi Klum. İşin içine şan şöhret ve milyonlar girince onurlu yaşam katledilip pullu bir kefende sunuluyor. Orta veya alt sınıftan bir anne henüz 18 yaşında olan kızını sahneye veya sosyal mecralara sunsaydı kim bilir belki yer yerinden oynardı. Islıkların yerini yuh sesleri, alkış tutan ellerin yerini şişe fırlatan eller alırdı. Cümleleri “Vay be” yerine “edep” sıfatları tamamlardı. Hayranlık yerini acımaya bırakırdı. Peki bu algı neden böyle? Ahlakın, vicdanın veya onurun mihenk taşı nedir? Neden Batı’da bedenini sergileyen bir genç kız başı kapatılan bir genç kız kadar tepki almıyor? Evladını meta olarak sunan bir ebeveyn neden vicdansız değil de bir iş insanı olarak görülüyor?
Soruların cevabı batı kapitalizmin bilinç altımıza ağır ağır işlediği sistemde yatıyor. Kadınları hamur gibi dönemine uygun yoğuran ve bunu da olması gerekenmiş gibi sunan ataerkil sistem. Bu sistemi beyaz zengin erkek planlarken Heidi gibi kadınlar uyguluyor. Liberal modern yaşam başlığı altında Batılı kadın kendini geliştiriyor, eğitiyor ve hürriyetine kavuşturuyor lakin bu hürriyet beyaz erkeğin cumhuriyet ilkelerine dayalı bir hürriyet olmaktan çıkamıyor. Bu cumhuriyette onun yasaları geçerli ve Heidiler prangasız köleler. Pranganın yerine para geçiyor. Ve sistemin işlemesi için olmazsa olmaz bağımlılık; o da bu durumda yeni afyon olan tüketim oluyor. Tüketimi arttırmak içinse toplumun duygusuzlaştırılıp, yalnızlaştırılıp ve hatta kendine yabancılaştırılıp yönlendirilmesi gerekiyor. İşte bu yönü verenler nevrotik gülümsemeleriyle ekranları süsleyen Heidilerdir. Siyahi kadınların saçlarını düzleştirmesi ya da Ortadoğulu kadınların sarışın olma sevdaları bu yöne yol aldıklarının basit örnekleri. Gencecik kızlar suni yüzleri, bomboş gözleriyle mutlu olma hayalini bu sistemde kuruyor. Dert olmuş mutsuzluklarının dermanını tüketimde arayan bu gençler belki hiçbir zaman kendi iradeleri ile tanışamayacak. Tıpkı zavallı Heidi’nin zavallı kızı gibi.
Beyaz zengin adamın karanlığı
Batı her fırsata sadece Doğu’yu kadın düşmanı olarak hedef gösterse de (ki düşmanıma laf eden benden daha düşman olsa demek geliyor insanın içinden) işin aslı tam olarak öyle değil. Şiddet her zaman her koşulda kişinin iradesine el koymakla başlıyor. İradesi elinden alınan bir bireyi istediğin gibi biçimlendirebilirsin ve dünyanın her yerinde ilk olarak iradesine el konulanlar kadınlar oluyor. Evdeki baba, anne, abi veya koca bunu yapmıyorsa dışarıdaki sistem yapıyor. Beyaz zengin adam kara bulut gibi yukardan herkesin zihnini karanlıklara boğuyor.
Heidi hür iradesiyle onurlu bir kadın olmayı değil zavallı zengin bir köle olmayı seçti. İşin kötüsü kendi kızına da bu zehri işledi. Muhtemelen bu gelenek böyle devam edecek; ahlaki devrim gerçekleşmezse eğer. Devrimi elzem yapan, devrimin sana kim olduğunu gösterip, senin kendini kim yaptığını anlatmasıdır. Ve işte bunu anladığında sen zavallı zengin köle değil hür onurlu bir kadın olacaksın.