1 Mayıs’tan kalanlar
Arzu DEMİR yazdı —
- İdealtepe’den giren kollarda inkarcı sömürgeci rejimin işgal saldırılarına tepki vardı. Diğer kolda ise NATO, Ukrayna-Rusya savaşına antiemperyalistlik temelinde, herhangi bir somutluk içermeyen karşıtlık gelişti.
İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre, 1 Mayıs, 78 ilde 198 noktada kutlandı. Bu resmi veri bile, 1 Mayıs kutlamalarının yaygınlığını çok açık bir biçimde gözler önüne seriyor. 2022 1 Mayıs’ının kazanımlarından biri bu yaygınlıktır.
Hatırlayalım; emek örgütleri, koronavirüs salgını gerekçesiyle 2020 yılında sokakta kutlama yapmama kararı almıştı. 2021 yılında da konfederasyonlar aynı gerekçe ile miting başvurusu yapmadı. Sadece devrimcilerin, sosyalistlerin Taksim Meydanı’na girme girişimleri oldu. Bu da polis saldırısı ile karşılaştı.
Bu iki yıl içinde sadece Türkiye ve Kürdistan’da değil, tüm dünyada emekçiler emperyalist kapitalist sistemin yarattığı büyük bir yıkım ile karşı karşıya kaldı. Bizim coğrafyamızda bu ekonomik ve sosyal yıkıma ek olarak, faşist şeflik rejimi ezilenler üzerindeki zulmünü artırdı, savaş ve işgal politikalarına yenilerini ekledi. 17 Nisan’da faturası yine emekçilere yıkım olarak dönecek olan yeni bir işgal savaşını başlattı. Birinci Kobanê davası sürerken, Kobanê serhildanı gerekçesiyle yeni bir soykırım saldırısını devreye soktu. 1 Mayıs’tan birkaç gün önce de, tüm topluma gözdağı vermek için, Taksim Dayanışması gönüllülerine ağır hapis cezaları verdi, Mücella Yapıcı ve Can Atalay’ın da içinde olduğu gönüllüleri hapsetti.
1 Mayıs, faşist şef Erdoğan’ın, ezilenlerin üzerine ölü toprağı atarak, tam bir mezarlık sessizliği yaratma planına kilitlendiği koşullarda gerçekleşti.
Ancak açlıkla terbiye edilmek, faşist zorbalıkla teslim alınmak istenen emekçiler, ezilenler, 1 Mayıs’ta alanlarda buluştu.
İçinden geçtiğimiz özgün dönemde katılımın -daha önceki yıllara göre düşük katılım olduğunu yazanlar da oldu- düzeyi de bu 1 Mayıs’ın kazanımıdır.
2022 yılına özellikle daha iyi ücret talepli işçi direnişleri ile girdik. Direnişlerin bu yaygınlığının sonucu 1 Mayıs alanlarına işçilerin “kendiliğinden katılımı” olarak yansıdı. Yaygınlaşan işçi direnişleriyle güçlü bağlar kuramayan sendikalar, 1 Mayıs alanlarında da görünür değildi, ancak sendikaların dışında görünür bir işçi kitlesi, taleplerini dile getirmek için 1 Mayıs alanlarındaydı.
Ayrıca genç ve kadın işçilerin katılımının çokluğu da direnişlerin sonucuydu. Yani hiçbir direniş gök kubbede hoş bir seda olarak kalmadı, kalmayacak da.
2022 1 Mayıs’ının dikkat çeken bir başka yönü ise, HDP ve HDK’nin katılımı oldu. 1 Mayıs mitinginin en kitlesel blok gücünü HDK-HDP ve Kürt demokratik hareketinin diğer örgütleri oluşturdu. Bir taraftan işgalci savaş protesto edilip, hapishanelere dikkat çekilirken, diğer taraftan işçi ve emekçilerin taleplerini sahiplenen bir 1 Mayıs pratiği alanda sergilendi. Bu da 1 Mayıs’ın, yani tüm emekçilerin kazanımıdır.
Ne tür politik mesajlar öne çıktı?
Gezi direnişi çok net bir biçimde sahiplenildi. Faşist saray rejiminin yargısının karşısına emekçiler, “Her yer Taksim, her yer direniş”, “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganları ile çıktı. Bu sahipleniş salt İstanbul’da olmadı. Tüm 1 Mayıs kutlamalarında aynı tablo vardı. Faşist şeflik rejimine karşı yapılan bir isyanın bayraktarlığını yapmak, 1 Mayıs’ın önemli politik niteliğiydi. İşçi hareketi, Gezi ruhuna sahip çıktı. Bu durum, Gezi bilincinin hala diri olduğunu da hatırlattı. Gezi direnişinin yıldönümü olan 27 Mayıs yaklaşırken bu sahiplenişin güncel bir anlamı olduğunu da not edelim.
Bir diğer öne çıkan gündem ise; savaş oldu. Ancak burada da kortejlerin politik-ideolojik durumuna bağlı olarak ikili bir “savaş karşıtı gündem” oluştu. İdealtepe’den giren kollarda inkarcı sömürgeci rejimin işgal saldırılarına tepki vardı. Diğer kolda ise NATO, Ukrayna-Rusya savaşına antiemperyalistlik temelinde, herhangi bir somutluk içermeyen karşıtlık gelişti.
1 Mayıs alanlarının bir diğer gündemi ise, ekonomik krizin ve savaş politikalarının yükünü omuzlamak zorunda bırakılan işçi ve emekçilerin açlık ve derin yoksullaşmaya karşı tepki ve talepleriydi. Gezi davası kararı olmasaydı, bu gündem, 1 Mayıs’ın ilk gündemi olacağı kesindi.
Tutsak ailelerinin aylardır yürüttüğü mücadelenin sonuçları da 1 Mayıs alanlarına yansıdı. Hapishaneler ve devrimci tutsaklar ile ilgili talepler de sıkça dile getirildi.
Bu yıl, konfederasyonlar ve siyasi partiler Taksim iradesini geliştiremedi. Bu nedenle “kitlesel 1 Mayıs”ın militan yanı eksik kaldı. 1 Mayıs kitleselliği ile faşist şeflik rejimine karşı saflaşma eğiliminin güçlendiğini gösterdi. Ancak “Taksim iradesi”nin oluşmaması yönüyle de antifaşist direniş kararlılığını güçlendirmenin aciliyetine de işaret etti. Zamanın ruhu, seçime endekslenmiş “izinli muhalefet” hareketinden çok daha fazlasını şart koşuyor. Maltepe'nin kitleselliğinin Taksim'in kararlılığıyla buluşmasının gerekliliğine işaret ediyor. 1 Mayıs’ın ardından çözüm bekleyen temel sorun da bu.