5 Nolu, hafızada kalmalı

Şerefhan Aydın

Şerefhan Aydın

  • Türk Kültür ve Turizm Bakanlığının Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’ni “Müze ve Kültür Alanı”na dönüştürme projesinin “hafızayı unutturma” amacı taşıdığını belirten mimar Şerefhan Aydın, “Diyarbakır Cezaevi’nin her santimetrekaresindeki hafızanın güne taşınması lazım” dedi.  

 Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi, 4 Temmuz 1980’de açıldı, 12 Eylül Darbesi’den sonra askeri yönetime devredilerek, “Sıkıyönetim Askeri Cezaevi” olarak kullanıldı. Bu tarihle birlikte işkence ve kötü muamele merkezi haline dönen cezaevinde, tarihi direniş de sergilendi. 1981-84 yılları arasından en az 30 tutsak yaşamını yitirdi. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amed’de 22 Ekim 2022’de gerçekleştirdiği mitingde cezaevinin müze olacağını duyurdu. Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi, “Müze ve Kültür Alanı” olarak kullanılmak üzere 11 Ekim 2022’de de Adalet Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında imzalanan protokol ile Kültür ve Turizm İl Müdürlüğüne devredildi ve 24 Ekim 2022’de boşaltıldı.

Hafızayı unutturma girişimi

49 bin 204 metrekarelik yerleşkede 5 bloktan oluşan cezaevinin ana binası, spor kompleksi, iş atölyeleri, açık futbol sahası ve müştemilattan oluşurken, yaklaşık 17 bin metrekarelik kapalı alanda anı ve etnografya müzeleri, sergi salonları, kütüphane ve etüt salonları, tiyatro ve sahne sanatları salonu ve atölyelerinin yapılması planlanıyor. Açık alanda da çok amaçlı etkinlikler ve arkeolojik sergi alanları, otopark, peyzaj ve rekreasyon düzenlemesinin yapılacağı belirtiliyor. Alanın çok çeşitli olmasını, “Hafızayı unutturmaya dönük girişim” olarak ele alan kentteki 78’liler Derneği, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Amed Barosu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ile Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED), 5 No’lu Cezaevi Koordinasyonu’nu kurdu. 

Toplumun kolektif hafızasıdır

Koordinasyonda yer alan Mimarlar Odası Amed Şubesi’nin önceki dönem Eşbaşkanı Şerefhan Aydın, MA’dan Müjdat Can’a konuştu. Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nin 1980-84 yılları arasında zulmün yaşandığı bir mekan olduğunu ifade eden Aydın, bu mekanın toplumun neredeyse tamamına mal olan kolektif hafızası olarak görüldüğünü söyledi. Aynı zamanda işkencelere karşı direnişin de mekanı olduğunun altını çizen Aydın, “Dolayısıyla Kürt toplumunun, demokrat muhaliflerin hafızasının olduğu bir mekan. Korunması lazım” dedi. 

Etnoğrafya müzesi gölgesi

Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nin müzeye dönüştürülmesi talebinin toplumsal olduğunu, ancak projenin hafızayı unutturmaya hizmet edeceğini kaydeden Aydın, “Projenin ihalesi davetiye usulü üç firma davet edilerek yapılmış. Yapılacak komplekslerle bu hafızayı gölgede bırakacak uygulamalar olduğunu görüyoruz. Proje sadece bir hafıza mekanı olmayacak aynı zamanda bir etnografya müzesi olacak. Arkeolojik kazılarda çıkan tarihi yapılar bu müzeye getirilecek. Bu şekilde müzeye ziyaretçi/müşteri çekme amacı var. Dolayısıyla insanların katledildiği yerde hafızayı bu etnografya müzesinin gölgesinde bırakmak amaçlanıyor” diye konuştu. 

Kirli sicilini biliyoruz

 Kentin dinamikleriyle hareket ederek çeşitli girişimlerde bulunduklarını belirten Aydın, şöyle devam etti: “İlk adım atıldı. 5 No’lu Cezaevi Koordinasyonu’nu oluşturduk. Birçok kurumla bir araya gelerek bu proje sürecine müdahil olma arayışımız var. Tam anlamıyla mekanın projeye aktarılmama kaygısını taşıyoruz, çünkü sistemin kirli sicilini biliyoruz. Hafızayı yok etmek üzerine ciddi çabaları var. En yakın ve canlı örneği de Sur ilçesidir. Binlerce yıllık yapılar yok edildi, yerine ucube yapılar dikilidi. Sur’da yaşananın Diyarbakır Cezaevi projesinde yaşanmasını istemiyoruz. Buna müsaade etmeyeceğiz.” 

5 bloklu hücrelerin tamamı

Diyarbakır Cezaevi’nin hafızasının bugüne taşınması gerektiğinin altını çizen Aydın, “5 bloklu hücrelerin olduğu bölümün tamamının ‘hafıza müzesine’ dönüştürülmesini istiyoruz. Aldığımız bilgilere göre küçük bir kısmı hafıza müzesine ayrılmış, diğer bölümler ise kültür sanat merkezinin farklı farklı binaları, etnografya müzesi için ayrılmış. Oysa proje yapılırken toplumun temsilcisi sivil toplum ve meslek örgütlerinin de dahil edilmesi gerekiyor. Bu proje sadece bir mimarlık ofisine, birkaç bürokrata bırakılacak kadar değersiz değildir. Projenin yapım aşamasında döneminin tanıkları, yakınları da olmalı. Bu kaygımızın giderilmesi için de bu sürecin şeffaf yürütülmesi gerekiyor. Dün, bugün, yarın birbiri ile ilintilidir. Dünün acılarını tekrar yaşanmaması için bu projeye hafızayı taşımak lazım” şeklinde konuştu.  AMED

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.