Artık kral çıplak!
Dosya Haberleri —
Kobanî Kumpas Davası'nda 22 yıl 6 ay ceza verilen HDP eski MYK üyesi Pervin Oduncu ile konuştuk:
- Bu davanın siyasi gerekliliklerle açıldığını, mevcut iktidar partisi ve küçük ortağının ihtiyaçları üzerine kurgulanan bir kumpas davası olduğunu artık tüm dünya biliyor. Bizler bunu mahkemede tüm kadınlar olarak kanıtlarıyla sunduk. İktidar bu davanın ekmeğini yiye yiye 3-4 seçim kazandı ve artık kral çıplak!
- HDP Türkiye için bir çözüm partisi olarak kuruldu. Bizler HDP’nin ilk kurucuları olarak demokratik siyasal çözümlerin kitleleri nasıl coşturduğuna tanık olduk. Muhteşem bir süreçti. Sadece sosyalistler değil toplumun her kesiminden büyük bir ilgi vardı. Korkulan da bu oldu. “Kürtler öncülük yapıyor, bu olmaz” denildi ve darbe yapıldı.
- Karanlığa karşı dünyanın aydınlık gücü Kürtlerdi. IŞİD, mevcut AKP-MHP iktidarının gerici, emperyalist hedeflerini de ifade ediyordu. O yüzden açıktan olmasa da gizli ortaklık yürüttüler. Bu planın karşısına dikilince hedef olduk. Amaçlarına taş koyduk, öfkelerinin nedeni budur. Bitmeyen intikam duygularının nedeni de budur!
GÜLCAN DERELİ
Kobanî Kumpas Davası'nda HDP'li yöneticilere verilen cezaların yankıları sürüyor. Demokratik kamuoyu siyasi bir ajanda çerçevesinde cezaların verildiğinin altını çizerken, tam da "normalleşme" tartışmalarıyla eşzamanlı ceza verilmesi de dikkat çekti. Siyasetin mahkeme salonlarında şekillenmesi ve buradan topluma mesaj verilmesi geleneği de bu dava vesilesiyle devam etmiş oldu. Şimdi ne olacak? Yerel seçimden yenilgi alarak çıkan iktidar ile CHP arasındaki "normalleşme" görüşmelerinin gölgesinde verilen cezalar ne anlama geliyor? Kürt özgürlük hareketi ile sosyalist de demokratik güçlerin ortaklığından neden korkuluyor? İçeridekiler kararları nasıl okudu? İlk duyduklarında ne hissetti? Dışarıdan beklentileri ne? Tüm bu soruları muhataplarına sorduk. Alp Altınörs'ten sonraki konuğumuz hakkında 22 yıl 6 ay hapis cezası verilen HDP eski MYK üyesi Pervin Oduncu. "Artık kral çıplak!" diyen Oduncu, iktidarı esas korkutanın HDP fikriyatı ve Kürt halkının öncülük rolü olduğuna işaret ediyor.
Kobanî Davası'nda siz ve dava arkadaşlarınıza cezalar verildi. Hukuki davadan çok "hamlemizi yapar işi bitiririz" tavrı sonucu belirledi sanki. Siz çıkan kararın siyasi okumasını nasıl yaptınız? Ne hedefleniyor?
Herkese merhaba!
Tüm halkımızı, kadınları, gençleri sevgiyle, özlemle kucaklıyorum.
Bu davanın siyasi gerekliliklerle açıldığını, mevcut iktidar partisi ve küçük ortağının ihtiyaçları üzerine kurgulanan bir kumpas davası olduğunu artık tüm dünya biliyor. Bizler bunu mahkemede tüm kadınlar olarak kanıtlarıyla sunduk. İktidar bu davanın ekmeğini yiye yiye 3-4 seçim kazandı ve artık kral çıplak!
Hedeflenen belliydi; Kürt halkı ve dostlarının ülkeyi düze çıkaracak barış, demokrasi, eşit, özgür birlikteliği getirecek politikalarını engellemek, engelleyemiyorsa geriletmek, iktidara gelmesini önlemekti. 7 Haziran 2015'ten bu yana duyulan korku bu dava ile ete kemiğe büründü.
Kobanî Davası'nda hakkınızda verilen kararları duyunca tepkiniz ne oldu?
Doğrusu ben kendimi oldukça hazırlamıştım. Moral, motivasyonumuz asla bozulmadı. Kararı canlı yayında duymak da ayrıcı ilginç bir durumdu. Kararı yüzümüze okumalarına izin vermedik. Zira karşımızda bağımsız bir yargı ve onun temsilcisi hukukçular yoktu. Tebdil-i kıyafetli iktidar mensuplarıydı anlayacağınız. Dert olsun istedik! Sanırım olmuştur!
Kobanî davasında Kürt halkının özgürlük mücadelesi ve Türkiyeli sosyalistlerin ortaklaşmasının etkisi nedir? Bu ortak bağdan mı korkuluyor?
Tabi ki bundan korkuluyor. HDP Türkiye için bir yol, bir çözüm partisi olarak kuruldu. Bizler HDP’nin ilk kurucuları ve yöneticileri olarak demokratik siyasal çözümlerin kitleleri nasıl coşturduğuna, partimiz etrafında kenetlediğine tanık olduk. Muhteşem bir süreçti. Sadece sosyalistler değil toplumun her kesiminden büyük bir ilgi vardı. Çünkü HDP fikriyatı tüm toplumu kapsıyor ve sorunlarına çözüm üretiyordu. Korkulan da bu oldu. “Kürtler öncülük yapıyor, nasıl yapıyor, bu olmaz” denildi ve darbe yapıldı. Unutmayalım Çöktürme Planı yapan simülasyonlarla iktidara ayar verenler, siyasal partiyi, belediyeleri daha tehlikeli bulduklarını itiraf etmişlerdir. Korku büyüktü! Bugün yaşananlar o çöktürme planlarında gizlidir.
Kobanî neden bu kadar iktidar için bir takıntı, intikam davasına dönüştü?
Kobanî küçücük bir ilçeydi aslında, Suruç’un tam karşısında, kendi halinde yaşayan Kürtlerin kentiydi. IŞİD vahşet örgütü iki buçuk üç ay sonra Irak’tan başlayıp tüm bölgeyi kan gölüne çevirip Kobanî’ye dayanınca Kobanî artık eski Kobanî değildi. Kürt kadınları, gençleri büyük bir direnişle Kobanî’yi dünyanın direniş kalesine çevirdi. Şimdi dünyada artık, BM’nin de kabul ettiği Dünya Kobanî Günü var! Bu direniş vahşet örgütü IŞİD’e karşı görünüyorsa da özünde bölgenin ve dünyanın tüm gerici güçlerine karşıydı. Karanlığa karşı dünyanın aydınlık gücü, öncüsü de Kürtlerdi. IŞİD, mevcut AKP-MHP iktidarının uzun vadede gerici, emperyalist hedeflerini de ifade ediyordu. O yüzden açıktan olmasa da gizli ortaklık yürüttüler. Bu planın karşısına dikilince açık hedef oldu. Amaçlarına taş koyduk, öfkelerinin nedeni budur. Bitmeyen intikam duygularının nedeni de budur!
Sizce bu davada çıkan kararların ülkenin demokrasisine yansıması nasıl olur?
Bu kararlar direniş hattını büyütüp birleştirecek; geniş ve intikamcı cephenin de dağılmasına yol açtı, açıyor, açacak!
Bu tür davaların nihai sonucunu dışarıdaki mücadele belirliyor çoğunlukla. Siz içerde buna karşı mücadele eden biri olarak 'dışarı'dan beklentiniz ne? Ne yapılmalı ki bu kararlar boşa çıksın?
Kürt halkı ve öncüleri 50 yıldır özgürlük mücadelesi yürütüyor. Direniş bir gelenektir ve bulaşıcıdır. Korku duvarları aşıldığında gerisi büyük direnmektir. Cezaevleri, mahkemeler büyük direnişin sadece bir parçasıdır. İçeri dışarıyı, dışarı içeriyi tamamlar. Dışarı özgürlük, örgütlülük hattını genişletir ve direnci daha da büyütürse başta Sayın Öcalan olmak üzere cezaevlerindeki insanlık dışı tecridi, vahşeti kırabilir. Sadece bizim dava için değil tüm siyasi tutsaklar için örgütlü mücadele her şeydir.
Size cezaların verildiği gün 28 Şubat davasında tutuklu generaller bırakıldı. Bunu nasıl okudunuz?
“Kürtler hariç düşmanlarımla bile uzlaşırım” mesajıydı. Kürt düşmanlığının zirvesiydi! Başka ne denilebilir ki?
CHP ile normalleşme adı altında yapılan görüşmeler tartışılırken bu kararlar verildi. Bu Kürtler hariç normalleşme yorumlarını beraberinde getirdi. Sizin düşünceniz ne?
CHP kendince bir arayış içinde, olabilir! Bana göre mevcut iktidarla normalizasyon olamaz! Her şeyin çığırından çıktığı bu sistemi yaratanları nasıl normalleştireceksiniz? Baskı, zor, zulüm ile iktidarını sürdürenleri normalleştiremezsiniz! Bana göre CHP de zaman kazanma çabasında. İktidar için hazır değiller, bu nedenle manevra yapıyorlar. Eğer CHP kendini iktidara hazır hissetseydi, normalleşmeyi çürümüş bu iktidarla değil, Kürt halkıyla, kadınlarla, gençlerle ittifak yapıp, erken seçimi hedeflemeliydi. Bence CHP şu anda mevcut ülke sorunlarını çözecek projelere sahip değil. Hızla yol haritası belirmesi gerekiyor. Bunu kamuoyuyla paylaşsın ki biz de CHP neyi nasıl çözecek bilelim. Şu haliyle pek güven oluşturmuyor ne yazık ki! Zaman kaybetmemeleri gerekiyor.
Bazı değerlendirmelere göre; Erdoğan 2028 seçimlere kadar sizi ve arkadaşlarınızı cezaevinde tutmak istiyor. Bu tespite katılır mısınız? Adalet Bakanı ise daha Yargıtay, istinaf süreci var dedi. Verilmek istenen mesaj ne?
“Pazarlığa açığız” demek! :) Davamızı ve bizi pazarlık konusu yapma niyetindeler. Biz sözümüzü söyledik. “Siz Kürt sorununu çözün gerisi zaten çözülür” dedik. Bunu yapacak niyetleri cesaretleri olmadığı için sürekli kullanışlı davalar, aparatlar yaratıp iktidarlarını ikame etme peşindeler. Tüccar geleneğinden geliyorlar, unutmayalım!
Son olarak halka mesajınız nedir?
Sevgili Kürt halkımız ve Türkiyeli dostlarımız direniş geleneğini yıllardır kesintisiz bin bir acılarla, onarılmaz yaralarla, kayıplarla zaten sürdürüyor. Örgütlü olmalarını ve yüreklerini karartmamalarını istiyorum. Unutmayalım Kürt halkı bugün bütün dünyaya direnmeyi öğretiyor. Acıyor, kanıyor ama büyük öğretiyor! Bu halkın önünde saygıyla eğiliyorum. Yine Kobanî Davası özünde bir kadın davası idi. Yargılananların çoğu kadındı. Kadınlar da büyük direndi, direniyor! Kadın ve gençlik örgütlerimiz yeniden ve daha güçlenerek mücadeleyi yürütüyor. Hepsini sevgiyle, direnişle selamlıyorum. Sevgilerimle…
* * *
Pervin gelecek...
Pervin Oduncu Urfa’nın Siverek ilçesinde beş çocuklu ailenin en küçüğü olarak 1969 yılında dünyaya geldi. 1993 yılında İstanbul’da üniversite öğrencisiyken “örgüt üyeliğinden” tutuklandı. 13 yıl cezaevinde kaldı. Bayrampaşa, Gebze, Buca, Kütahya cezaevlerini gördü. 2001’de babası vefat ettiğinde cenazesi dahi katılmasına izin verilmedi. Ablası Nevin, “Babamın ölümü onu çok yıkmıştı. Babam, 8 yıl Pervin'in sesini bile duymadı. Sadece biz görüşten görüşe gidiyorduk. O yüzden babamın ölümü onu çok etkiledi zaten bundan dolayı çıktıktan sonra da anneme üzerine çok düştü. Ama çok geçmedi yine tutuklandı. Annem ciddi sağlık sorunları yaşadı bir de üstüne demans oldu ama sürekli Pervin gelecek, Pervin gelecek diyor. Sürekli onu sayıklıyor" dedi.
Annesinin 90'lı yıllarda Pervin'in cezaevi arkadaşlarına her ay mektup yazdığı söyleyen Nevin, şöyle devam etti: "Şimdi onlar yeni yeni cezaevinden çıkıyor annemi ziyarete geliyorlar. Mektup yazdığı arkadaşları annemi hiç unutmamış. 30 yıl cezaevinde kalmışlar şimdi annemi görmeye geliyor. Çok mutlu oluyoruz. Pervin'in çok güzel arkadaşlıkları, dostlukları var. Pervin çok güçlüdür ve neşelidir asla geri adım atmaz inatçıdır, direnişçidir."