Avrupa bir kale yaratıyor

• Göçmen yardım derneği Utopia 56 yetkililerinden Yann Manzi, göçmenlerin maruz kaldığı insanlık dışı koşullara dikkat çekerek, “Avrupa aşırı korunan bir kale yaratıyor” dedi. Avrupa yasalarla mültecileri sınırlamak istiyor. 

• Fransa’da göç yasalarını sertleştirmeye yönelik tasarının kabul edilmesini eleştiren Manzi, göçmenlerin yasal yollarla korunması ve göç politikalarının vatandaşlık sözleşmelerine dayanması gerektiğini söyledi. 

SABRİ BÖLEK

Ortadoğu, Afrika ve Asya'nın belirli bölgelerinde yaşanan ekolojik kriz ve askeri çatışmalar her yıl milyonlarca insanı topraklarından etmeye devam ediyor. Yerinden edilen insanların önemli bir kısmı kaçakçılar yoluyla, derme çatma teknelerle, kamyon dorselerinde ya da binlerce kilometre yürüyerek Avrupa'ya gelmeye çalışıyor. Yol boyu geçtikleri ülkelerde ‘sınır muhafızları’ tarafının şiddeti ile yüzleşen göçmenler Avrupa’ya ulaştıklarında ise bambaşka zorluklarla karşılaşıyor. 
Mülteci statüsü almak engelli bir yol ve gelinen aşamada pek çok popülist politikacı, Avrupa'nın göç popülasyonunu karşılayamayacağını iddia ederek göçmenlerin ‘evlerine’ gönderilmesini talep ediyor. Geçtiğimiz günlerde Fransız parlamentosunun alt kanadı Ulusal Meclis, aylarca süren anlaşmazlığın ardından göç politikasının sertleştirilmesini içeren yasa tasarısını kabul etti. Yasaya göre ülkeye gelen ve bir işi olan yabancılar ülkeye geldikten 30 ay sonra, işi olmayanlar ise 5 yıl sonra aile yardımlarını alabilecek. Yasa kapsamında göçmenlerin aile üyelerini Fransa'ya getirmesinin önüne de engeller çıkarılıyor. Fransa'da doğan yabancı ailelerin çocukları direkt vatandaşlık alamazken başvurularını 16-18 yaşları arasında yapmaları gerekecek. Ayrıca suç işleyen çifte vatandaşlar, Fransız vatandaşlığından çıkarılabilecek.
Yann Manzi, göçmen karşıtı politikaların ivme kazandığı Avrupa’da, mültecilerin hakları için mücadele eden bir insan hakları aktivisti. Göçmenler için yürütülen kampanyalarda aktif olarak yer alan Manzi, göçmenlere yönelik yardımlarıyla bilinen Utopia 56 derneğinin de kurucularından. Manzi’yle Avrupalı devletlerin göç politikalarını, Fransa'daki göçmenlerin durumunu ve son yasa tasarısını konuştuk. 

'Hoş karşılarsak milyonlar gelecek'
“Avrupa aşırı korunan bir kale yaratıyor” tespitinde bulunan Yann Manzi, yaşanları insanlık dramı olarak nitelendiriyor. Manzi, şöyle devam ediyor: “Sınırları Türkiye, Libya, Tunus, Fas, Cezayir gibi üçüncü dünya ülkeleriyle anlaşmalar imzalayarak ‘korumayı’ amaçlıyorlar. Aslında sürgünü parayla durdurmaya çalışıyorlar. Tehlike altındaki teknelere yardım sağlayan sivil toplum kuruluşlarını karalama kampanyalarının bir parçası haline getirirken, sınırı geçebilen göçmenlere ise yıldırma politikası uygulanıyor. Aşırı sağdan 'Hoş karşılarsak milyonlar gelecektir' yorumları geliyor ve ülkemizde de, Avrupa'da da bu politika uygulanıyor. Daha önce başka bir Avrupa ülkesinde sığınma başvurusunda bulunmak zorunda kalan sığınmacılar ki onlara Dublinliler deniliyor, artık istedikleri ülkeye sığınma başvurusunda bulunamadıkları için sokaklarda yaşamını sürdürmek zorunda kalıyor.”

Kamplar 48 saatte bir dağıtılıyor
Birleşik Krallık'a ulaşma umuduyla binlerce göçmen, insanlık dışı koşullar altında Calais bölgesinde varlığını sürdürüyor. Manzi, Avrupa’nın göçü önlemek için her yıl yeni bir senaryo ortaya koyulduğunu belirterek, “Calais sürgün için önemli bir nokta” diyor ve ekliyor: “Fransa kıyısındaki Calais'e 30 km uzaklıktaki Grande Synthe'de çalışan ve 30 kişiden oluşan bir ekibimiz var. Kamplarda insanlık dışı bir yaşam sürüyor; taciz sistemi uygulanıyor. Yüzlerce polis, göçmenleri kıyıda kalmaktan caydırmaya çalışıyor. Kampların 48 saatte bir dağıtılması, tutuklamalar, temel hak ihlalleri, çocuk ve kadınlara destek sunulmaması, STK'ların çalışmalarının engellenmesi gibi uygulamalar yürütülüyor.”

İngiltere sınır muhafızı
Fransa’dan İngiltere’ye Manş denizinden gitmeye çalışırken yaşamını yitiren göçmenlerin sayısı ise çok fazla. Kasım 2021’de Fransa'dan İngiltere'ye ulaşmaya çalışan 27 göçmen, şişme botlarının Calais açıklarında batması sonucu hayatını kaybetmişti. Hayatta kalan bir kişi, mültecilerin batmadan önce İngiliz ve Fransız taraflarına yardım çağrısında bulunduğunu, ancak İngiliz ve Fransızların onları her defasında karşı tarafa yönlendirdiğini söylemişti. Yaşanan bu insanlık dramına karşı herhangi bir soruşturma açılıp açılmadığına ilişkin sorumuza ise Yann Manzi şu yanıtı veriyor: “Gemi enkazına dönük çalışmalarda yer aldık. Fransa ve İngiltere'nin küçük teknelerle geçiş yapmaya çalışan insanları kurtarmadıklarını ortaya çıkarmak için yasal yollara başvurduk. Ancak bir netice alamadık. Fransa, göçmenlerin geçmesini önlemek için İngiltere ile anlaşmalar (Le Touquet Anlaşmaları) imzaladı. Bu anlaşmalarla İngilizlerin Fransa adına İngiltere'nin sınır muhafızı olmasına izin verildi.”

Yurttaşlık sözleşmesini esas almalı
Ulusal Meclis’in göç politikasının sertleştirilmesini içeren yasa tarasını kabul etmesini de değerlendiren Manzi şöyle devam ediyor: “Muhalefetin sunduğu önergenin Meclis Genel Kurulu’nda oylanmasıyla, hükümetin yasa tasarısının mecliste müzakere edilmesi engellenmiş oldu. Hükümet bu yasayı daha da sertleştirip aşırı sağa yanaştı. Ülkemizdeki mevcut yasa göçmenlerin sorunlarını çözmek için yeterli değil. Yasalar, yurttaşlık sözleşmesini esas alarak, göçmen dernekleri, tarihçiler, araştırmacılar ve uzmanlarla hazırlanmalı. Bu koşullar sağlanırsa aşırı sağcıların hazırlamış olduğu yasa ve önermeleri konuşmamış oluruz. Biz gerçek yurtseverler böyle düşünüyoruz.”

Birçok eksikliğe tanığız
Manzi sözlerini şu şekilde sonlandırıyor: “Sahadaki derneklerde birçok eksikliğe tanık oluyoruz ve biz de yardımcı olmak için elimizden geleni yapıyoruz. Çoğu zaman güçsüzüz, ancak oradayız ve araçlarımızla yardım sağlamaya çalışıyoruz. Her şeyden önce iletişim kurmaya, Fransa'nın bu bölgesinde olup bitenler hakkında kamuoyunu bilgilendirmeye devam ediyoruz.”