Bürokratik aşamalar çoğaldı
Kadın Haberleri —
- Çocuk teslimi işlemlerinin Adalet Bakanlığı'na verilmesiyle ilgili düzenlemenin çözüme hizmet etmediğine dikkat çeken Avukat Sedef Akaydın, “Çocuğun ve annenin can güvenliği, ‘velayet hakkı’ diyerek geçiştirilecek bir şey değil” dedi.
MELİKE AYDIN / JINNEWS-İZMİR
Kamuoyunda 5’inci Yargı Paketi olarak bilinen “İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun”un yürürlüğe girmesiyle beraber, Aile Mahkemeleri'ndeki çocuk teslimi işlemleri, icra dairelerinden alınarak Adalet Bakanlığı'na bağlı Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü’ne verildi. Kadın ve çocuk örgütleri tarafından tepkiyle karşılanan düzenlemenin uygulamada nasıl sonuçlar çıkacağı da tartışma konusu oldu.
Muhteşem bir değişim olmuş gibi yansıtılıyor
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan avukat Sedef Akaydın, düzenleme yapılırken hukukçulara, pedagoglara ve psikologlara, hem pratiği bilen hem de teoriyi bilen akademisyenlere, bu alanlarda hak savunuculuğu yapan sivil toplum örgütlerine danışılmadığını ifade etti. Kapalı kapılar ardından topluma uzak bir noktadan topluma ilişkin kararlar verildiğini kaydeden Akaydın, “Muhteşem bir değişim olmuş gibi yansıtmakla birlikte çözümden çok öte. Adalet Bakanlığı sayfasında değişen kısımlarda disiplin hapsinden bahsediliyor. Oysa zaten böyle bir şey vardı. Sanki daha önce disiplin cezası yokmuş gibi bir ima var. Oysa eski mevzuatta disiplin cezası altı aya kadardı. Bugün yapılan değişiklikle üç aya indirilmiş durumda. Çok önemli bir sorunu çözmeye yönelik değişiklikler olmadığını iç rahatlığıyla söyleyebilirim” dedi.
Yapılan değişiklikle Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü çatısı altına geçildiğini kaydeden Akaydın, “İcra çok kötüydü de mağdur diye işaret ettiğiniz birim, çocuğu mağdur diye sıfatlandırdığımız birimin ismi kulağa çok mu güzel geliyor? Görevi icra eden adli birim mi değişti” diye sordu.
Yeni bir ek aşama oluşturuldu
Söz konusu düzenlemede değişikliği gidilmeden önce mahkeme kararına aykırı bir davranış olduğunda İcra Müdürlüğü’ne başvurulur, İcra Müdürlüğü tarafından tebligat çıkartılır ve 7 gün içinde çocuğu teslim etmesi gerektiği, aksi halde bildirimde bulunulması durumunda hapis cezası verilebiliyordu. Değişiklikle beraber ek bir aşamanın olduğunu söyleyen Akaydın, “Tebligat yapılmadan önce iletişim vasıtalarıyla kişi aranır, müdürlükçe belirlenen yere çocuğu bırakması söylenir. Çocuğu oraya bırakmazsa süreç en başa döner ve bu sefer yazılı olarak yazılır” diyerek son değişikliğe göre olası durumda yaşanacakları özetledi.
Uzayan süreç kimin yararına?
Düzenlemedeki bir diğer değişikliğin ise bu işlemlerden avukatlık masrafları hariç tebligat masrafları gibi giderlerin Adalet Bakanlığı tarafından ödeneceği olduğunu kaydeden Akaydın şöyle devam etti: “O zaman insan ister istemez düşünüyor; Bu iletişim yolu bu insanların hayatında pratik uygulamada ne yaratacak? Kolaylık mı yoksa süreci daha mı uzatıyorsunuz? Ki bu çok can alıcı bir noktadadır. Eğer bir tebligat masrafından kaçınmak için ise keşke bu değişiklik olmasaydı. Pratikte nasıl işleyeceğini bilmiyoruz. Şu anda olasılık değerlendirmesi yapıyoruz. Anlamaya çalışıyoruz. Kimseye danışılmadan yapıldı, dolayısıyla bu neye hizmet ediyor?”
Uygulamanın pratik sonucu belirsiz
Boşanma aşamasında olduğu kadını cezalandırmak iddiasıyla çocuğunu katleden erkeği hatırlatan Sedef, bu ve benzeri durumlara karşı çalışma yürütülmediğine işaret etti. Sedef, “Kim icraya başvurdu? Hangi durumlarda başvurdu? Devletin bize sunduğu bir veri de yok. ‘Kaç kadın hangi gerekçelerle başvurdu? Neden bu aşamaya geliniyor ve ne yapılabilir?’ sorularını sormak önemli. Bu değişiklikler bunu sağlıyor mu? Uygulama ne yaratacak? Bunun pilot aşaması tabi ki olacak. Müdürlükler kurulacak, kurulmayan yerlerde bu görevi kim yapacak? Birçok karışıklık yaşanacak. Ama en iyi ihtimalle sistem yerine oturduğunda ne yaşanacak? Neyi hazırlıyoruz? Neyi çözmeyi hedefliyoruz? Oraya bir bakmak gerekiyor” sözlerini kullandı.
Velayet hakkı geçiştirilemez
“Kanun metninde geçen haliyle ‘gerekli hallerde kolluğa başvurulacak’ deniyor” diyen Sedef “Hangi hallerde başvurulacak? Siz gerektiğinde gerçekten orada mısınız?” diye sordu. Sedef, “Ayşe Tuğba Aslan’da olduğu gibi gerektiğinde orada olmak gerekiyordu. Çocuğun ve annenin can güvenliği, ‘velayet hakkı’ diyerek geçiştirilecek bir şey değil” diye konuştu.