Faşizme kaybettirmenin adresi DEM Parti
Arzu DEMİR yazdı —
- Newroz alanlarında verilen mesajlar, aynı zamanda yerel seçimler konusunda da bir irade beyanıydı. Kürt halkı, sömürgeci rejimin kayyum politikasını paramparça edeceğini gösterdi.
- Kayyum yoluyla halkın belediyelerine el koymak, bir yönetim biçimi artık. Bunun önüne geçmenin yolu, DEM Parti etrafında daha fazla kenetlenmek değil mi? Ayrıca bu sadece Kuzey Kurdistan için değil, Türkiye için de geçerli.
31 Mart yerel seçim dönemecinin son haftasında İstanbul merkezli hayli ilginç şeyler yaşanmaya başladı. Bakalım, daha neler olacak!
Önce sosyal medyada, DEM Parti ile CHP arasında "bir seçim mutabakatı metni" adı altında bir belge dolaştırıldı. Taraflardan kesin bir dille yalanlama geldi. Metnin altında imzaları olanlar, "İmzalar bile taklit edilememiş" dedi. Aynı gün (salı) SYKP'li Ahmet Saymadi'nin bir toplantıdaki sözleri sosyal medyanın gündemi oldu. DEM Parti PM üyesiydi, ancak istifa edip CHP'den belediye meclis üyesi adayı olmuş. Ahmet Saymadi'nin açıklamasına DEM Parti MYK'sından "PM üyemiz değildir, partimiz adına konuşamaz" tepkisi geldi. Üzerine de SYKP İstanbul İl Örgütü'nün açıklaması. SYKP, DEM Parti bileşeni olarak seçime 4 gün kala yaptığı açıklamada, CHP'ye oy verilmesi gerektiğini ima ediyor. Bunu açık bir şekilde de söylemiyor. Sonuçta açıklamayı okuyanlar Bilal olmadığı için ne demek istediğini gayet iyi anlıyor. "CHP'ye oy verelim" gizli çağrısını da ünlü "AKP-MHP blokuna kaybettirme" söylemi üzerinden yapıyor, "İstanbul'da 31 Mart 2024 seçimlerinde tutumumuz tereddütsüz bir biçimde AKP-MHP faşist blokuna kaybettirmek olacaktır" diye yazıyor. Yeni Yaşam Gazetesi de 25 Mart tarihli sayısında Evdilmelik Fırat'ın yazısını "AKP-MHP'ye kaybettirmeliyiz" başlığıyla sürmanşetine taşıdı. Evdilmelik Fırat yazısında özetle şöyle: "AKP-MHP faşizmine kazandırmayalım. CHP'ye de tepki gösterenler haklı ama bu haklı tepkiler faşizmin nefes almasını sağlamasın, yakın tehlike AKP-MHP. Aman dikkat, haklıyken haksız duruma düşmeyelim."
Hem SYKP'nin açıklaması hem söz konusu yazı özetle seçmene, seçimlere birçok yerde kendi adaylarıyla giren DEM Parti'ye değil, "CHP'ye oy verin" diyor.
Seçmenleri CHP'ye oy vermeye ikna etmek için kullanılan argümanlar ise çok tanıdık. Geçtiğimiz genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de "nefes alalım, AKP-MHP'ye kaybettirelim" denilerek kimi yazılı, kimi yazısız ittifaklar yapılmıştı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, son bir hafta içinde yaptığı tüm ırkçı, gerici, Kürt düşmanı açıklamalarına rağmen desteklenmişti.
Peki, sonuç ne oldu?
Hayal kırıklığı!
Memlekete seçimle bahar gelmedi.
Ezilenlerin gözünde CHP gibi her durumda rejimin bekasını düşünen bir devlet partisi meşrulaştırılıp güçlendirilirken, halklarımızın asıl kurtuluş yolu olan üçüncü cephenin temeline dinamit atıldı. "Siyaseti belirleyen biziz" diyen HDP*, etkisizleştirildi. Emek ve Özgürlük İttifakı, özellikle de TİP ile yapılan pazarlıkların da etkisiyle, HDP Kurdistan'a hapsedildi, Türk seçmenler CHP'ye yönlendirildi. HDP, "başta Kürt ve Türk halkları olmak üzere halkların demokratik mücadele mevziisi" olan kuruluş fikriyatından uzaklaştırıldı. HDP'liler, gönüllüler, partililer ise seçmenleştirildi.
Seçimlerin ardından HDP halka rücu etti, eleştiriler alındı, özeleştiriler verildi vs.
Yerel seçimlere gelindiğinde, DEM Parti'nin aday çıkarmasının yarattığı coşkuya birlikte tanıklık ettik. Resmen parti, silkelendi ve kendine geldi.
2024 Newroz'u son yılların en güçlü kitlesel, militan, coşkulu Newroz'uydu. Kürt halkının mesajı da netti: “Abdullah Öcalan irademdir, önderimdir. Artık önderimin özgürlüğünü istiyorum.”
Newroz'un bu ayırt edici netliği, umutkarlığı ve kararlılığında DEM Parti'nin yürüttüğü halk toplantıları ve özgürlük yürüyüşü kadar, kendi adayları etrafında yürüttüğü siyasi çalışmanın, güven tazeleyici sonuçları olduğunu da unutmamak gerek. Newroz alanlarında verilen mesajlar, aynı zamanda yerel seçimler konusunda da bir irade beyanıydı. Kürt halkı, sömürgeci rejimin kayyum politikasını paramparça edeceğini gösterdi.
Politik İslamcı faşist şeflik rejimi, seçimler sonrası oluşacak toplam siyasal tablo ve iklime bakarak sömürgeci savaşı ve işgali tırmandırma yolunu tutacak. Bu kesin. Haftalardır hem Ortadoğu hem de dünyada yaptığı diplomasi trafiğinin tek amacı da bu.
Bu tablo içinde, Türk devletini, bu savaştan alıkoyacak olan, CHP'yi mi güçlendirmek yoksa DEM Parti'yi mi güçlendirmek?
Kayyum yoluyla halkın belediyelerine el koymak, bir yönetim biçimi artık. Bunun önüne geçmenin yolu, DEM Parti etrafında daha fazla kenetlenmek değil mi? Ayrıca bu sadece Kuzey Kurdistan için değil, Türkiye için de geçerli.
Faşist şeflik rejimi, kendini seçimle, savaşla, tahkim etmek istiyor. Bu planı bozmanın yolu üçüncü cepheyi güçlendirmektir. CHP, sadece tarihi ile değil bugünkü haliyle de demokratik alanda DEM Parti'nin merkezinde durduğu üçüncü cephenin bir bileşeni, bir parçası değildir.
Mayıs 2023 seçimlerinden çıkan dersleri sık sık hatırlamak gerek. Yine kendi bacağımıza sıkmayalım. CHP, bir siyasal ve toplumsal tıkaçtır. Bu nedenle, Erdoğan ve onun saray faşizminin karşısına CHP'yi koyup, halkın oy vermesini istemek, halkı, seçmenleştirmekten, siyaseten silahsızlandırmaktan ve hayal kırıklığına sürüklemekten başka bir işe yaramaz. Faşizme karşı mücadeleyi de kötürümleştirir.
Faşizme kaybettirmenin doğru adresi DEM Parti’dir. Faşizmin panzehri CHP’de değil, DEM Parti’dedir. Dem bu DEM’dir!
*Yeşil Sol Parti olarak okuyabilirsiniz