Hakikat savaşçıları
Forum Haberleri —
- Kürtleri ve kadınları asırlar boyunca düşmanları olarak gören Türkiye faşist devletinin kalbi Ankara’da gerçekleşen fedai eylem tam da bu çağın özgürlük yürüyüşünü anlatıyor.
Solin MAWA
Fırat ve Dicle’nin hırçın çığlıklarında gözlerini açan cennetin çocukları, insanlığın hakikate susamış damarlarına avuçladıkları Ab-ı hayatı taşıdılar. Bu cennetin çocukları, ruhun ölümsüzlüğünü çoğaltarak, yarınlara yürüyenlerin zafer ayak sesleri oldular. Kürdistan dağlarında yaşama, büyük bir coşku ve heyecanla dokundular. Her biri zamanın ruhuna an be an dokunarak yeni bir yaşam yaratıyor ve heybelerindeki hakikat felsefesini insanlığa ulaştırmak için amansızca bir savaş veriyor. PKK yaşam felsefesinin özünde, kendini değerlere adamak vardır. Kendini adamak aynı zamanda yaşatmak istenen değerler temelinde toplum ve bireyin özgür iradesini, vicdani bir sorumluluk temelinde yaşama anlam kazandırmaktır.
Yoldaşlığın zirvede yaşandığı dağların bağrından kopup gelen o ölümsüz yürekler; Ruken Zelal, Sara Tolhildan, Rojhat Zîlan, Erdal Şahin ve son olarak Asya Ali ve Rojger Helîn arkadaşlar Kürdistan dağlarındaki özgür yaşamı, düşmanın ötenazileştirdiği metropollere taşıyarak ve tarih sayfalarına taşıyarak “Sırra Erenler” oldular. Kadının yaşamın temellerini attığı Yukarı Mezopotamya, Kürt toplumunun kimliğini bulduğu bir coğrafyayı tarif eder. İnsanlığın anacıl toplumla oluşumu Zagros-Toros dağ silsilesinde hayat buldu.
Asya’da bu coğrafyanın köklerini kendinde taşıyarak, ülkesizliğin ve kimliksizliğin sürgününde ailesiyle yaşamak zorunda bırakıldı. İzmir’de dünyaya geldi, orada okudu ve gençliğe ilk adımı orada attı. Ona dayatılan yabancılaşmaya karşı hep bir mücadele içinde oldu. Üniversitede bile kapitalist modernitenin sınıf ve cins ayrımı dayatmalarına karşı hep bir mücadele içinde oldu. Asya, ait olduğu coğrafyanın kendisine armağanı olan mücadele ruhuna ve bilgeliğe sıkıca tutundu. Yurtseverliği ve kadın özgürlüğüne olan tutkusu, yüreğinde ve beyninde böyle gelişti ve büyüdü. Asya adım attığı özgürlük mücadelesine ilk olarak gençlik çalışmalarıyla başladı. Daha sonra legal siyaset alanında mücadelesini sürdürmek istedi. Türkiye faşist devleti önüne sınırlar koydu, baskıladı, defalarca göz altına aldı ve en son tutuklamak istedi.
Kürt toplumunun içinde tutulduğu soykırım kıskacını daha derinden hissetti. Önderliğin, kadın devrimi üzerinden kadınlarla oluşturduğu yoldaşlığından etkilendi. Nasıl yaşamalı, ne yapmalı ve nereden başlamalı sorularına Önderlik çizgisinde cevaplar aradı. Hakikat arayışı Onu “Jin, Jiyan, Azadî” felsefesine daha fazla yakınlaştırdı. Özgürlüğün fedaisi yaptı. Rojger Helîn ve daha birçok yoldaşıyla aynı çizgide ve ruhta yürüme sözü verdi. Gerillanın direniş kaleleri olan dağlarda soluksuzca savaştı.
Bu zamana yazılan kahraman fedailer soykırımın ve kadın düşmanı zihniyetin beyninde patlayarak, her yerde savaşa bileceklerini gösterdiler. Kürtleri ve kadınları asırlar boyunca düşmanları olarak gören Türkiye faşist devletinin kalbi Ankara’da gerçekleşen fedai eylem tam da bu çağın özgürlük yürüyüşünü anlatıyor. Bu yürüyüşün bugünkü sembolleri Asya Ali ve Rojger Helîn oldu. Fedailik coğrafyasında varlık bulmak, zamanın anlam gücüne ulaşmak hep Zilan’ca oldu.
Onlar, zamanın ruhuna dokunarak insanlığa, bir ülkenin toprağındansa o ülkenin insanlarının onurunun kutsiyetinden daha mühim bir şeyin olmayacağını gösterdiler. Evrenin gizi aslında bu fedai ruhlarla ortaya çıkıyor. Hangi ananın evladı, narsizm çağında “Bilgimiz, görgümüz ortaktır, verilmez bölüşülür” der.
Asya ve Rojger'in mücadele hedefleri o kadar netti ki onları bu yoldan alıkoyacak hiçbir şeye izin vermediler. Cesaretli, kararlı, çağın bilge, stratejik ve taktiklerinde gelişmiş gerillaları olarak Ankara sokaklarını adımlayarak eylem yapacakları alana gittiler. Bir gerilla ordusu heybetinde düşmanı bir bir geçerek esas hedeflerine ulaştılar. Ankara’nın kalbine sıktıkları her merminin bir anlamı vardı. Her bir merminin yaşattığı hikâyeleri unutmayarak adımlarını atıyorlardı. Göklere salınan vahşetin beynine, sıkılan kurşunlar özgürlük dağlarının, Efrîn’in, Serekanî’nin, Kobanî’nin, Şengal’in, Maxmur’un, Kerkük’ün, Süleymaniye’nin, Kürdistan’a göklerden yağan bombaların intikamı için sıkılıyordu. Önderliğe uygulanan ağırlaştırılmış tecridi Kürt halkına ve kadınlara karşı soykırımın bir halkası olarak ele alıp İmralı sistemini yaratanların kalbine sıkıyorlardı kurşunları. Düşmanın kalbine hakikatin darbesini vurdular.
Böylelikle başka bir dünyanın mümkün olduğunu ve yarattıkları bu dünyada, tüm dünya güçlerini karşılarına alarak yıllardır değerleri sömrülüp gasp edilen Kürt halkının ve insanlığın eylemcileri oldular. Onlar müthiş bir kararlılık ile zafere kitlenmenin hiç şüphesiz Zilan çizgisinde bilinç ve inancın numuneleri oldular. Yaşamdan koparılmış, emeksiz ve tüketen toplum duvarları ile nefessiz bırakılan nice kadının sessiz çığlıklarını düşmanın şah damarlarını yırtarak haykırmıştır. Asya, küf tutmuş ve köhneleşmiş egemen erkek zihniyetine karşı direnen kadınların yaşam felsefesi ve Önder Apo’nun yaratığı Kadın Kurtuluş İdeolojisi’nin timsali olmuştur.