Hesekêli Jiyan’ın inancı

Kadın Haberleri —

Jiyan Abdullah

Jiyan Abdullah

  • Yazarımız Nurettin Demirtaş, 11 Eylül’de gazetemizde çıkan köşe yazısında Jiyan Abdullah’ın yaşamına dikkat çekmiş, “Hesekê’de bir bilge kadın 1999’dan beri evinden dışarıya çıkmamış. Keşke adını bilebilseydik. Öğrenmeye değer. 26 yılını evin içinde geçirmek için nasıl bir sabra ve inanca sahip olmak gerekir?” diye sormuştu.
  • Biz de Önderlik için evinden dışarıya atım atmayan bu bilge kadının izini sürmek için Hesekê’ye gittik. Hiç bekletmeden bizi Öcalan’ın fotoğraflarının bulunduğu ve ona dair her şeyin resmedildiği bir odaya alıyor. Odada bulunan fotoğrafların çokluğundan bir müzeye girdiğimizi düşünüyoruz…

ZANA DENİZ-ŞİRİN ÇINAR

Jiyan Abdullah, 26 yıldır Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan için evinden çıkmayan Hesekêli bir kadın. 15 Şubat 1999’da henüz 20 yaşındayken Kürt halkına ve Önderliğine söz veren Jiyan, Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlanana kadar evinden çıkmamaya kararlı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Kuzey ve Doğu Suriye ve Rojava’da yaşayan halklar için oldukça önemli biri. Özellikle 1978’den sonra Kobanî’de başlayan Rojava yolculuğu ve burada attığı adımlar bölgede yaşayan halkları derinden etkiledi. O günün çocukları bugün Öcalan’ın mücadelesine omuz vererek, fiziki özgürlüğü için mücadele ediyor. Jiyan Abdullah da o çocuklardan biri.

1978 yılında Hesekê’ye bağlı Cuxa köyünde yurtsever bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen Jiyan, Gabara aşiretinden. 15 Şubat komplosunun gerçekleştiğinde henüz 20 yaşındadır. O gün Kürt halkına ve Önderliğe söz verir; 26 yıldır Öcalan’ın özgürleşeceğine olan inancını bir an olsun yitirmez ve o güne kadar evini terk etmeyeceğini söyler.   

Hesekê’ye yolculuk

Gazetemiz yazarlarından Nurettin Demirtaş, 11 Eylül’de yayınlandığımız köşe yazısında Jiyan Abdullah’ın yaşamına dikkat çekmiş, “Hesekê’de bir bilge kadın 1999’dan beri evinden dışarıya çıkmamış. Keşke adını bilebilseydik. Öğrenmeye değer. 26 yılını evin içinde geçirmek için nasıl bir sabra ve inanca sahip olmak gerekir?” diye sormuştu. Biz de bu bilge kadının izini sürdük. Jiyan’ın yaşamını ve bu inancın ardında yatanları kendisinden dinlemek üzere Hesekê’ye doğru yola çıktık. Hesekê’nin Salihiye Mahallesi’nde amcası Ebu Ciwan’a ait binanın giriş katında, iki oda bir salondan oluşan ufak bir evde, annesi ve kız kardeşiyle yaşayan Jiyan, bizi kapıda karşılıyor.

 

Önderlik odası

Hiç bekletmeden bizi Öcalan’ın fotoğraflarının bulunduğu ve ona dair her şeyin resmedildiği bir odaya alıyor. Odada bulunan fotoğrafların çokluğundan bir müzeye girdiğimizi düşünüyoruz. Odanın her tarafında bardak, anahtarlık, hediyelik eşyalar… Her şey Öcalan’a ve şehitlere ait fotoğraflarla donatılmış. Çok zaman kaybetmeden sohbetimize başlıyoruz.

Neden Jiyan Abdullah?

İlk olarak neden gerçek ismi Terfa Heci Eli ismini değil de ‘Jiyan Abdullah’ ismini kullandığını soruyoruz. Cevabı kısa ve net oluyor: “Çünkü yaşamımı Önderliğin yaşamıyla bütünleştirdim. Jiyan yaşam demek, Abdullah ise Önderliğin soy ismi. Bu nedenle bu adı kullanıyorum.”

Önderlikle ilk tanışma

Kalabalık bir ailenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya gelen Jiyan Abdullah, küçük yaşlarda geçirdiği bir trafik kazası nedeniyle uzun süre hastanede tedavi görür. Kazadan sonra okul hayatı biter.

Çocukluğunda çok sessiz ve sakin biri olduğunu anlatan Jiyan, sürekli amcasının kızı ve kız kardeşiyle vakit geçirdiğini söylüyor. Kardeşi 1988’de liseye başladığında ise dedesi ve nenesinin yaşadığı Hesekê’nin Salihiye Mahallesi’ne taşınıyorlar.

Kürt Özgürlük Hareketi’ni ve Öcalan’ın ismini ilk olarak 1988’de duyduğunu söyleyen Jiyan şöyle devam ediyor: “Babam hareketin dostuydu. O zaman biz çocuktuk. Amcam bana şaka yapıyor, ‘Baban Apocu olmuş’ diyordu. Çocuktum, ‘Amca Apocu nedir?’ diye soruyordum. Önderliği ilk kez 1992’de görebildim. Arkadaşlar babama Önder Apo’nun fotoğrafını vermişler. Babam da o fotoğrafı getirip bana verdi. Önderlikle 12 yaşında o fotoğrafla tanıştım. Lübnan’da akademide halkın arasında ve iki elini kaldırmış… O fotoğrafı hala saklıyorum.” 

 

Merakı endişeye dönüştü

Öcalan’ı babasının anlatımları üzerinden tanımaya devam eden Jiyan, komplo süreci başladığında merakın yerini endişenin aldığını söylüyor: “Sürekli ondan haber alabilmek için Med TV’nin başında beklemeye başladım. O dönem Önderlik bir programa bağlandı. Komploya dair konuşuyordu. Önder Apo’dan haber aldığım için çok mutlu olmuştum.”

Dünya zindan oldu

Jiyan, 15 Şubat’ta yaşamın karanlığa gömüldüğünü söyleyerek devam ediyor anlatmaya: “15 Şubat gecesi sabaha karşı 4 gibi Önderlik kaçırılmış. Uyuyorduk. Babama telefon geldi; o dönem çalışmalarda yer alıyordu. Telefondaki kişi ‘Öğretmen yakalanmış’ dedi. Hemen anladık; Önderliğe bir şey olmuştu. Sessizce havanın aydınlanmasını bekledik. Ne yapacağımızı bilmiyorduk. Dünya zindan olmuş, adeta taziye yerine dönmüştü. Kimseden ses çıkmıyordu. O dönemde farklı eylemler başladı. Kendini yakarak fedai eylem gerçekleştirenler, katılım yapanlar, siyah kıyafet giyenler… Herkes imkanları doğrultusunda bir şeyler yapıyordu. O süreçte benden küçük kardeşim ve amcamın oğlu Şehit Hamza söz vererek katılım yaptılar. Ben sağlık sorunlarımdan dolayı katılamadım. Büyük kardeşim müzik grubuna katıldı. Ben de Önderliğe söz verdim, kendimi bu evde zindan koydum.”

 

Önderliği dünyaya değişmem

Öcalan fiziki özgürlüğüne kavuşana kadar bu eylemi sürdüreceğini söyleyen Jiyan, “Yaşamımda her şeyi kendime haram kıldım. Düğünü, morali ve hatta etli yemekleri, soğuk suyu, dışarıda uyumayı ve komşulara gitmeyi…” diyor.

Önderliğe bağlılığı için gerçekleştirdiği bu eyleminde kardeşinin düğününe gitmeyi dahi reddeden Jiyan, “Kardeşim evlendiği gün fotoğrafçı bir aile dostundan benim ve Önderliğin fotoğrafının yan yana olduğu bir fotoğraf çıkarmasını rica ettim. Ben Önderliğimi dünyalara değişmem” diye anlatıyor.

Jiyan, Önderliği görmeyi çok istediğini, onu gördüğünde heyecanlanmamak için fotoğraflarıyla sürekli diyalog kurup ona besteler söylediğini dile getiriyor: “Onu görseydim yaşamımı anlatırdım. Arkadaşlardan bahsederdim; dünyaya dair birçok şeyi sorardım. Önderliğe bu kadar bağlanmam sadece ona dair videoları izlemekle oluştu. Önderliği bir de şahsen görmüş olsaydım, yaşamım, fikirlerim daha fazla etkilenirdi, değişirdi.”

 

Sabırla o günü bekliyor

Bu eylemin iradesini Öcalan’ın fikirlerinden ve halklar için ödediği bedelden aldığına vurgu yapan Jiyan, “İrademi Önderliğin konuşmalarından ve yaptıklarından alıyorum. Ona sıkı sıkıya bağlıyım. 26 yıldır zindanda fakat inanıyorum; Önderlik fiziki özgürlüğüne kavuşacak. Bazen diyorum; Önderim, senin özgürlüğün ile benim dünyaya gözlerimin kapanacağı gün aynı gün olacak” diyor.

Jiyan, Öcalan’ın özgürlük anlamı taşıdığına dikkat çekerek, şunları ekliyor: “Önderlik, ‘Benim ilacım, kadının özgürlüğüdür’ diyor. Bundan nasıl etkilenmem? Önderliğin bütün sözlerine değer veriyorum, her kelimesine inanıyorum. Bazen evde bir araya geldiğimizde, beni ziyaret ettiklerinde hep Önderlik üzerine konuşmak istiyorum. Çünkü Önder Apo bizim için yaşamını feda etmeyi göze alıyor. Biz de onu herkese anlatmalıyız.”

 

Önderliği yalnız bırakmayalım

Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün bütün dünya halkları için önemli olduğuna vurgu yapan Jiyan Abdullah, “Özgürlüğümüz, Önderliğin özgürlüğüne bağlı. Önder Apo’ya karşı uygulanan soykırım ve işkence sistemi sorunları çözümsüz bırakıyor. Ortadoğu’da ortaya çıkan krizler Önderliğin üzerindeki tecritle ilişkilidir. İmralı’dan herhangi bir haber alındığında, ses çıktığında sorunlar çözüme kavuşuyor; savaş duruyor, bombalar patlamıyor. Yani bütün çözüm İmralı’dadır” diyor.

Jiyan sözlerini Kürt halkına çağrıda bulunarak tamamlıyor: “Kürtler, Önderliklerine ve şehitlerine bağlı kalmalı. Önderliği yalnız bırakmamalılar. Gün Önderliğin fiziki özgürlüğünün sağlanması günüdür. O özgür değilse hiçbirimiz özgür değiliz. Herkes bulunduğu her alandan Önderlik için bir şeyler yapmalı.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.