İçeride sansür dışarıda sansür
Kültür/Sanat Haberleri —
- Cezaevindeki rehin tutsakların yaşadığı sansürü, dışardaki ifade özgürlüğü ihlalleriyle buluşturan "Sus-ma: İçeride, dışarıda sansür ve otosansür" sergisi Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi'nde ziyaretçilere kapılarını açtı.
Uzun yıllardır tutsaklarla dayanışma gösteren ve bu noktada sanatsal faaliyetler yürüten Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf Grubu ve Sanat Platformu’nun katkılarıyla cezaevlerindeki siyasi tutsakların "içeride" yaşadığı sansürü, "dışarıdaki" ifade özgürlüğü ihlalleriyle bir araya getiren "Sus-ma: İçeride, dışarıda sansür ve otosansür" adlı sergi Beyoğlu'nda bulunan Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi'nde ziyaretçilerini bekliyor.
Küratörlüğünü Görülmüştür Kolektifinden Adil Okay'ın yaptığı ve farklı cezaevlerinden 32 tutsak ile dışarıdaki 63 fotoğrafçı grafiker ve karikatüristin katkı sağladığı sergi, Olağanüstü Hal (OHAL) süreciyle birlikte koşulları daha da ağırlaşan cezaevlerindeki sansür ve otosansürü görünür kılmanın yanı sıra, uzun süredir dışarıda uygulanan sansüre de dikkat çekiyor.
Şiirler, flamalar, tablolar
Sergiyi gezmek isteyen ziyaretçileri sergi alanına adım atar atmaz cezaevlerindeki siyasi tutsakların şiirlerinin yazılı olduğu flamalar ve arkasında yer alan tablolar karşılıyor. Flamaların yarı saydam oluşundan kaynaklı arkasındaki tablolarda ne olduğu tam anlaşılmaz iken, bu detay ziyaretçilerde sansürün ne olduğuna dair ilk çağrışımı yaratıyor.
Tutsak sanatçıların sansür temalı eserleri, fotoğrafçıların sansür betimlemeleri ile sansüre ve otosansüre dair çeşitli video, yazı ve haberlerin yer aldığı sergideki en dikkat çeken çalışmalardan birisi ise alanın tam ortasında asılı duran bir kantin fişi oluyor. Fadime Aktaş adlı bir tutsağa ait olduğu görülen kantin fişi, şu şekilde doldurulmuş: "Özgürlük: 1 adet, Sağlık: 1 adet; Mutluluk: 1 adet; Gökyüzü: 1 adet; Güneş: 1 adet" ve altına eklemiş: "Okumak her gün; gülmek ise sonsuz olsun."
Yaşam’a sahip çık
Sergide, sansürün en yoğun yaşandığı alanların başında gelen basın ve basın çalışanlarının uğradığı hak ihlallerini resmeden kimi fotoğraf kareleri de bulunuyor. Özellikle Özgür Basın'a dönük yasaklama ve engellemelerin konu edindiği haberler ise alanda bulunan bir TV ekranında gün boyu gösteriliyor.
Yine sergide, özellikle son dönemde farklı gerekçelerle birçok sayısına toplatma kararı çıkarılan Yeni Yaşam gazetesinin, çalışanlarına ve gazetecilere yönelik baskılara karşı "Yaşam'a sahip çık" manşetiyle çıkan sayısı da sergideki yerini almış durumda.
Bir Otosansür Hikayesi
Gezildikçe ayrıntıların daha da belirginleştiği sergide, dikkat çeken bir diğer şey ise fotoğrafçı Nursen Bilgin Kadayıfçıoğlu tarafından çekilen ve sergide iki farklı şekilde yer alan bir fotoğraf ile fotoğrafın hemen yanı başında duran "Bir Otosansür Hikayesi" başlıklı yazısı oluyor. Kadayıfçıoğlu'nun, Cumartesi Anneleri'nden Hanım Tosun’un hak arayışını konu alan "Aramak" adlı belgeselinde kullanılması için çekildiği öğrenilen fotoğraf. Tosun'un yer aldığı bir etkinlik karesinde bulunan Abdullah Öcalan’ın bulunduğu posteri, anlatıyı zor durumda bırakmamak istediği için kırpma düşüncesine gittiğini belirtilirken, belgesel editörünün anlatıda fotoğrafın orijinal halini kullanmasıyla otosansürü olağanlaştırmaya izin vermediğine vurgu yapılıyor.
İsmi belli olmayan örgüt
Sergide ayrıca yazar Sena Şat'ın, ismi belli olmayan örgütün yöntemlerini meşru gösterdiği iddiasıyla hakkında toplatma kararı çıkarılan "Daima" adlı çizgi romanı için de ayrı bir bölüm oluşturulmuş durumda. Merak edenler için; Şat'ın "Daima" adlı çizgi romanı, 19 Aralık 2000 tarihinde Hayata Dönüş Operasyonu" olarak bilinen cezaevindeki katliamı konu ediniyor.
Serginin içeriğine dair konuşan Susma Platformu Editörü Özlem Altunok, "Dışarıdaki sansürün bu kadar yoğun olduğu bir yerde cezaevlerindeki sansürün bundan çok daha büyük olduğunu zaten biliyorduk. Amacımız bunu daha görünür kılmaktı. Toplamda yüze yakın isim var. Bir kısmı cezaevlerinde artık sanatsal üretim yapan ve bunu gerçekten bir pratiğe dönüştürmüş isimler de var. Dışarıdaki arkadaşlarda belgeselci ve fotoğrafçı arkadaşlar. Cezaevindeki mahpusların sansür hakkındaki düşünceleri, yasaklanan mektupları, beyanlarından, çizimlerinden oluşan çok farklı yelpazede işler var" ifadelerini kullandı.
‘Sansürün ortasında yaşıyoruz’
"Sansürün ortasında yaşıyoruz diyerek" yaşamın her alanında yasaklamaların hakim olduğuna dikkat çeken Altunok, "Her adımımız yasak neredeyse. Tam da onu görünür kılmak istedik. İçerdeki ve dışarıdakini yan yana koyup aslında kimin içerde kimin dışarıda olduğunu düşündürtmek belki. Ve otosansür uygulayarak aslında bizim de kendi içimizde bir hapishanede olduğumuzu hatırlatmak için" diye konuştu.
Sergi 6 Aralık’a kadar ziyaretçilere açık olacak. İBRAHİM IRMAK/MA