İsrail ve Türkiye’ye cinayet işlemek serbest

Forum Haberleri —

Türkiye/İsrail

Türkiye/İsrail

  • Bir başka ülkenin topraklarında cinayetler işlendiğinde o ülkenin egemenlik hakları, yasaları da ihlal edilmiş oluyor. Ama uluslararası kurallar ve hukuk İsrail için işlemiyor.  Kürtleri öldürmek Türk devletine tanınmış bir hak gibi! 

ZEKİ AKIL

İsrail Filistinli kadroları suikastlerle ortadan kaldırınca bir biçimde dünyada haber oluyor. Daha önceleri de İsrail Filistinli militanlara karşı birçok yerde suikastler düzenlemişti. İsrail İstihbaratı, MOSSAD bu konuda dünyada nam salmıştı. MOSSAD’ın haber alma kaynakları güçlüydü. Dünyadaki bütün Yahudileri kendi haber kaynakları olarak kullanmayı sürdürüyordu. Ayrıca İsrail yalnız İsrail değildi. Şimdi daha açık görüldüğü gibi İsrail ABD ve Avrupa demekti. İsrail Ortadoğu’daki ABD ve diğer batılıların yerleşik ayağıydı.

İsrail, Kara Eylül gibi Filistinli örgütlerin militanlarını izleyip sabotaj ve suikastlerle ortadan kaldırıyordu. İnsanların yargılanmadan infaz edilmesi temel bir hukuk kuralının ayaklar altına alınmasıydı. Bu insanlar savaş ortamında vurulsa, karşılıklı çatışma olsa ayrıdır ama gizliden peşine düşülse ve vurulsa ayrıdır. Bir de başka ülkelerin topraklarında bu cinayetler işlendiğinde o ülkenin egemenlik hakları, yasaları da ihlal edilmiş oluyor. Ama uluslararası kurallar ve hukuk İsrail için işlemiyordu. Büyük bir tolerans görüyordu. MOSSAD adeta efsaneleşiyordu. Film senaryoları hazırlanıyor ve filmler çekiliyordu. 

Tahran’da Hamas’ın liderlerinden İsmail Haniye’nin kaldığı misafirhanede öldürülmesi dünya basınında epey yer aldı. Çünkü İsrail ve Hamas şimdi açık bir savaş halindeler. Gazze yerle bir edildi ama Filistinlilerin direnişi sürüyor. İsrail istediği sonucu alamadı. Bu açıdan Hamas’ı dağıtmak ve yenilgiye uğratmak için liderlerinin peşine düştü. Daha önce Trump’ın emriyle Kasım Süleymani Bağdat’ta vuruldu. İsrail ise Şam’da İran’ın etkili isimlerini elçilik binasında vurdu. Lübnan’da Hamas’ın kadrolarını vurdu. İsrail istihbaratı gizlenemez biçimde harekete geçmişti.

İran bu defa fena kıstırıldı. Haniye onun evinde, Tahran’da vuruldu. Bu açıdan saldırıyı kendisine yapılmıştan öte ele aldı. Tepki gösterdi ve kendisini misilleme yapmak zorunda hissediyor. Şimdi bütün dünya bunu konuşuyor. İran ne zaman cevap verecek, nasıl bir misillemede bulunacak diye. Ama İsrail’in saldırıları durmadı. Haniye’den sonra Hamas’ın ekonomi bakanını da vurduk diye haber geçtiler, başkalarını da vurduklarını söylediler.

İsrail suikastleri savaşın etkin bir parçası olarak kullanıyor. Bu konuya stratejik rol biçmiş. Çünkü Hamas mevcut durumda bir devleti yönetmiyor, öyle bir sistemi ve uluslararası tanınmışlığı yok. Örgüt olarak ele alınıyor. Örgütlerin liderleri savaşçılarına ve halkına güven verir, toparlayıcı rol oynarlar. Bu yöneticiler ortadan kaldırılınca yerlerini doldurmak kolay olmuyor. Örgütlerde zayıflıklar, hatta dağılmalar, bölünmeler ortaya çıkabiliyor. Zaten FKÖ’ye karşı bir zamanlar Hamas öne çıkarıldı. Filistinli hareketleri bölmek ve zayıf düşürmek istediler.

Çok sayıda Arap devletinin olması ve Filistin sorununun BM gibi platformlara taşınması şöyle veya böyle bir meşruiyet ve tanınmışlık getiriyor. Daha önce BM’nin aldığı kararlar ve Oslo anlaşmaları var. Ancak iş Kürtlere geldi mi, durum daha da ağırlaşıyor. Türkiye çok daha kötüsünü ve yaygın olanını yapıyor ama ne dönüp bakan ne de ağzını açan var. Kürtler mevcut haliyle Türkiye’nin ve işbirlikçisi güçlerin ellerine terk edilmiş durumda.

Öncesini bir tarafa bırakalım ama 1990’larda Kürtlere karşı gerçek anlamda bir kırım uygulandı. Sadece dört bin köy yakılıp boşaltılmadı, binlerce gerilla yaşamını yitirmedi. Kuralsız ve kirli bir savaş yürütüldü. Hukukun ortadan kaldırıldığı karanlık bir ortam yaratıldı. Devletin en üst organları MGK ve diğer birimleri faili meçhul cinayetler dönemini başlattılar. O zamanlar Kürt halkı büyük bir bilinçlenme ve harekete geçme evresine geçmişti. Devlet halkın, serhildanların önünü alamıyordu. Gerillaya yoğun katılımlar vardı. Hapishaneler dolup taşıyordu. İşkenceler çok yaygındı. Ama Kürtler korku duvarlarını yıkmış ve sel gibi akıyor, tarihe güçlü bir giriş yapıyorlardı.

Devlet halkın uyanışını durdurmak ve serhildanları bastırmak için binlerce insanı sorgusuz sualsiz sokaklarda infaz etti. Bu katliamların adını da faili meçhul cinayetler olarak koydular. Kurdistan’da asker, polis ve istihbarat elemanları kaynıyordu. Binlerce cinayet, kaçırma ve kaybetme devlete rağmen nasıl olabilirdi? En azından bazılarının failleri bulunmaz mı? Ama hayır, katiller yakalanmıyordu. Çünkü bunun için özel olarak JİTEM gibi örgütler kurmuş ve Hizbullah’ı da denetimlerine alarak tam bir cinayet makinası gibi kullanıyorlardı.

Türkiye’yi yönetenler o zamanlar serhildan dalgasını kırmak için yerelde öne çıkmış, halka önderlik yapabilen, aktif yurtseverleri gerçek anlamda kırımdan geçirdi. Bunların bir kısmı da vurulmamak için dışarıya gitmek zorunda kaldılar.

Şimdi Türk devleti İsrail’i çok çok aşan bir suikast ve cinayete imza atıyor. Türkiye’nin sınırlarını da aşarak Irak ve Suriye topraklarında çok sayıda insanı katlettiler. Yıllarca MİT bu konularda çalıştı, hazırlıklar yaptı. MİT yasası değiştirildi. Cinayet işleme yetkisi verildi. Ellerine SİHA gibi araçlar da geçti. Gün geçmiyor ki, övünerek, ballandırarak ‘’PKK/YGP’lileri etkisiz’’ hale getirdiklerini kamuoyuna duyuruyorlar.

MİT tam bir cinayet makinası gibi çalışıyor. Kürtleri öldürmek Türk devletine tanınmış bir hak! Bütün dünya tam bir suskunluk ve görmezlik içinde izliyor. Bu da Türkiye’nin serbestçe cinayet işlemesine hizmet ediyor. Türk devleti halkın direnişini kıramadı, gerillayı yenemedi. Bu açıdan öncü kadroları ortadan kaldırmayı bir strateji olarak önüne koydu. Şu anda Kurdistan dağlarında gerillanın olağanüstü bir direnişi var. Çağın bütün tekniğini ve yasaklanmış silahları kullanıyor. Savaş kurallarına uymuyor. Ne yapıyorsun diye dünyada soran yok.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.