Jineolojî, özgür varoluşun tek yoludur

Kadın Haberleri —

Hêja Zerya

Hêja Zerya

Jineolojî Akademisi Üyesi Hêja Zerya ile Rojava’da düzenlenen Jineolojî Akademisi 2. Konferansı’nı ve yürüttükleri çalışmaları konuştuk:

  • Özgür varoluşta ısrar etmekten başka yol yok. Jineolojî de bu yolun adımıdır. Ortadoğu’da Kadın Rönesans’ı ile toplumsal aydınlanmayı gerçekleştirme iddiasında olan Jineolojîden beklentiler büyük.
  • Önder Apo’nun paradigmasını geniş kesimlere ulaştırarak fiziki özgürlüğünü sağlamak için yeni yöntemlere başvuracağız. Komünlerden meclislere, kooperatiflerden kurumlara, akademilere kadın devriminin inşasına daha aktif katılım sağlayacağız.

Kuzey ve Doğu Suriye’de Jineolojî çalışmaları ilk olarak 2017’de Efrîn’de başladı. Örgütlemeden eğitime, materyallerin hazırlanması ve kurumların açılmasına kadar her alanda çalışma yürütüldü. İlk konferans 2018’ta düzenlendi. İkinci konferans ise altı yıl aradan sonra 25-26 Eylül’de Hesekê’de “Kadın Bilgeliği, Jineoloji ile Güncelleniyor/Zanatiya Jinan, Bi Jineolojiyê Nûjen Dibe” şiarıyla düzenlendi. Kürt, Arap, Ermeni, Çerkez, Türkmen ve Süryani 300 kadın delege konferansa katıldı. Jineolojî Akademisi Üyesi Hêja Zerya, Kuzey Doğu Suriye Jineoloji Akademisi 2. Konferansı’na ilişkin gazetemizin sorularını yanıtladı.

İlk konferansınızı 2018 yılında gerçekleştirdiniz. 2018 yılından günümüze çalışmalarınızda neler değişti, neler eklendi, ne kadar yol alındı?

İlk konferansın üzerinden altı yıl geçti. Araya bu kadar zaman girmesinin nedeni savaş ortamıydı. Aynı zamanda akademi sistemi ve kadrolaşma yaratmada yaşanan zorlanmalardır. İlk konferansta, çalışmaların yerellerde oluşturulan araştırma merkezleri ve koordineli akademileşme ekseninde geliştirilmesi kararı alındı. Efrîn, Qamişlo, Minbic araştırma merkezlerini açtık. Konferansın hemen ardından Efrîn işgali başladı. İşgalle açılan ilk jineolojî Araştırma Merkezi de Türk devleti ve çetelerinin eline geçti.

Ardından Hesekê, Tebqa, Kobanî, Efrîn-Şehba, Halep’te merkezler açıldı. Konferans öncesi yeni açılan Rojava Üniversitesi Jineolojî Bölümü geçen yıldan bu yana 2 yıllık eğitimini 4 yıla çıkararak çalışmalarını genişletti. Zorlanmalar yaşansa da devletli sistem zihniyeti ve kadro yetiştirme merkezine dönüştürdüğü üniversiteleri pozitivist, iktidarcı bilim merkezleri olmaktan çıkararak toplumsal bilgi ve bilimle buluşturmaya dönük yoğun bir çaba sürmekteyiz. Benzer şekilde temelleri atılan Jinwar Kadın Köyü bugün dünyanın birçok yerinde ilgiyle karşılanıyor ve kadınların özgür yaşam alanı olarak heyecan veren bir proje olmaya devam ediyor. İlk hekimlikten bugüne sağaltıcı ve yaşam koruyan bilgisinden uzaklaştırılan kadının öz bilgisine dönme ve bugüne taşıdıklarını toparlama, koruma, öğretme ve yeniden toplumun hizmetine sunmayı amaçlayan ‘şifageri’ merkezi Şifajin, Jinwar Köyü ve kadın kimliğiyle bütünleştirilen bir çalışma. Genç kadın hareketiyle ortaklaşa yürütülen ‘Malda Kûsa Jineolojî Xwebûn’ kampları erkek egemen sistem ve zihniyetin kültürel, cinsel, ulusal saldırılarını anlama ve bilme, cins kimliğini tanıma ve çok yönlü cinsiyetçi saldırılara karşı kişiliğini koruma, geliştirmeye dönük eğitim ve sosyal faaliyetleri içermektedir. Öte yandan dünya kadınlarıyla daha güçlü buluşmayı amaçlayan Ramana Jinê, basın-medya ve dijital medya ortamlarında yazılı, görsel, işitsel yürütülen Komina Weşanê çalışmaları var.

 

İlk konferansımız Kuzey Suriye’de ikincisi ise Kuzey ve Doğu Suriye olarak genişleyen bir coğrafyada Kürt, Arap, Asuri-Süryani, Ermeni, Türkmen, Çeçen ve Çerkez halklarının yaşadığı alanlarda yürüyen çalışmalarla gerçekleşti. Demokratik ulus kültürü ve zihniyetinin gelişiminde kadının birleştirici, oluşturucu ve sinerji yaratan bilgisi ve bilimi önemli bir yere sahiptir. Toplumsal her kesimin ve alanın, farklı halk ve inançlardan kadınların kapısı jineolojîye hep açıktır.

Bu çalışmaları yürüttüğümüz önemli bir aşamada, 4 Mayıs 2019’da Hesekê Jineolojî Araştırmaları Merkezi üyemiz Malda Kûsa, Hol yolunda DAİŞ tarafından katledildi. Malda Kûsa, genç yaşına rağmen Jineolojînin boğucu zihniyet ve ördüğü ilişki ağlarını parçalayacağına yürekten inanıyordu. Araştırmaya, öğrenmeye ve öğrendiğini öğretmeye adanmış devrimci yurtsever özgür kadın kişiliğine doğru hızla yol alan özelliklere sahipti. Bugün bu konferansı yapıyor olmamızda binlerce kadın şehidinin emeği etkilidir. 4 Ekim 2022’de jineolojî çalışmaları yürütürken katledilen Nagihan Akarsel (Zîlan) de bu topraklara, halka ve kadınlara büyük emeği geçmiş, akademi çalışmalarımızın her tartışması, planlama ve adımında yön vermiştir. Kadın devriminin özgürlük ahlakı ve felsefesine dayalı bilimini geliştirmenin temel adımlarını atarak Kürdistan, Ortadoğu ve dünya kadınlarına ulaştıran bilge kadın kişiliğini temsil etmiştir.

Konferansın 5 ana başlığı vardı. Bu başlıkları kısaca özetler misiniz?

Konferansın temel konuları özsavunma savaşı ile demokratik toplumu inşa çalışmalarının iç içe geçtiği kadın devrimine yol almaktı. Akademi sistemini oturtma ve entelektüel görevler, metodoloji ve jineolojînin yöntemleri, eğitim, kadın devrimi ve jineolojînin inşadaki rolü, evrenselleşme ve Ortadoğululaşma ana başlıkları altında tartışma yürüttük.

Bu konular hem Kürdistan hem Ortadoğu hem de dünyada belli bir tanıtım ve çalışma zemini yakalama düzeyine cevap olacak düşünsel ve kurumsal derinliği, sistemleşmeyi geliştirme eksenli çalışmalara yön vermeyi içeriyor. Diğer yandan ‘Jin Jiyan Azadî’ devriminin evrenselleşme düzeyine ve ihtiyaçlarına cevap olacak düşünsel-bilimsel açılım ve derinleşmeyi de ele aldık. Kadın özgürlük devriminin geldiği aşamada günübirlik, amatör çalışmalarla dönemin ve devrimin ihtiyacını karşılamak mümkün değildir. Bu yüzden jineolojînin akademik kadrolarını yetiştirme ve her alanda yürütülen çalışmaları akademi zemininde sistematize etme, örgütleme, kolektif ürüne dönüştürme ve toplumla paylaşma zorunluluğu vardır.

Bugüne kadar verilen eğitimlerden tutalım, sosyolojik analiz çalışmalarının, ekonomi, eğitim, sağlık, kültür, siyaset, etik-estetik, demografya, ekoloji vb. gibi yaşam alanlarını ilgilendiren boyutlara verimli ve sonuç alıcı, emeği nitelikli ve görünür kılan bir aşamaya doğru yol alma ihtiyacı var. Bu noktada akademileri örgütleme, kadrolar yetiştirme, kadın tarihini, kültürünü, doğasını aydınlatan çalışmalarla kadın devriminin sosyolojik temelini güçlendirme, kalıcı düşünsel ürünleri bilimsel ve toplumsal araştırmalara dayandırma, özgür zihniyet düzeyini ve deneyimini tanıma ve tanıtma gibi temel görevleriz var.

 

Öte yandan kadın biliminin yöntemleri üzerinde durmak önemli. Toplumdaki hiyerarşik ilişkileri besleyen, kölelik-egemenlik kodlarını çözmeyi engelleyen cinsiyetçi, dinci yöntem ve ideolojilerle daha güçlü mücadele eğitimle mümkün.

Ortadoğu’da kadın Rönesans’ı ile toplumsal aydınlanmayı gerçekleştirme iddiasında olan Jineolojîden beklentiler büyük. Demokratik modernite bilimi olmanın ağırlığı altında bu konuları ve tartışmaları yürüterek sorumluluk üstlenmekteyiz. Rojava ve Şengal devrimi ile birlikte hem Ortadoğu hem dünyada kadın özgürlük çizgisi, kurtuluş ideolojisi ve devrimiyle yüzyıla damgasını vuran bir hareketin öncüleriyiz. Kendi kökü ve kültürüyle özgür varoluşunu gerçekleştirdikçe dünya kadınları ve zengin kültürleri ile dünya demokratik kadın konfederalizmine doğru ilerlemekteyiz.

Konferansın sonucuna dair neler söylersiniz? Önümüzdeki plan ve projeleriz nelerdir?

Heyecan verici ama aynı zamanda sorumluluk yükleyici olduğunu belirtebiliriz. Konferansın eksiklikleriyle birlikte kriz alanlarına çözüm üreten bir paradigmanın bilimi olma bilinciyle yaklaşmaktayız. Kadınları büyük düşünmeye, yaşamaya, özgürlüğe ve başarıya kilitlenmeye yöneltecek her çalışma, kadın devrimi mekânında anlamlı ve önemlidir. Bunun aydınlanma gücünü açığa çıkarmak büyük sorumluluk istiyor. Bu sorumluluğu ve umudu beynimize, yüreğimize, mücadele azmimize yükleyen bir konferans oldu.

 

Dünyada savaş, kırım, soykırım saldırıları ve göç ayyuka çıkarılırken yaşamda, anlamda ve özgür varoluşta ısrar etmekten başka yol yok. Jineolojî de bu yolun adım adım tarihsel ve güncel ağlarını ören, bağlarını kuran ve devrime yol aldıran olmakla yükümlü. Bu yüzden Önder Apo’nun paradigmasını geniş kesimlere ulaştırarak mutlak tecridi kırma, fiziki özgürlüğünü sağlamaya dönük çalışmaları farklı yöntemlerle geliştirme kararı önemlidir. Konferansta komünlerden meclislere, kooperatiflerden kurumlara, akademilere kadın devriminin inşasına daha aktif katılma; ‘Jin Jiyan Azadî’ felsefesiyle özgür yaşam alanlarını örme, kadın kök kültüründe tarihsel ve toplumsal derinliği, zenginliği yakalama ve dünya kadın direniş kültürüyle sentezleme, buluşturma kararı çıktı.

Yerel-evrensel diyalektiğini güçlü kuran toplumsal özgürlük devriminin bilimi olan Jineolojî, ortak mücadele zeminlerinin gelişimi ve örgütlenmesine katkı sunacak çok yönlü çalışmalar yürütmeyi kararlaştırdı. Bu temelde Önder Apo’nun ve tüm devrim şehitlerinin emeğine, fedailiğine, özlem ve umutlarına cevap olma kararlılığı ve örgütlülüğüne ulaşma ısrarını ortaya koydu. Sakine, Viyan, Şirin, Sara, Rûken, Malda, Nagihan, Zelal, Zozan, Gulê ve Hêro’ların anılarına bağlılığın gereğini yerine getirme sözü ve iddiasıyla çalışmaları yürütme, devrimi büyütme kararlılığı ortaya çıkmıştır. HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.