Kayyum endüstrisi: İflasta ısrar mı?
Hasan KILIÇ Haberleri —
- Kürt halk mücadelesinin inadı ile kolektif kimliğe duyulan aidiyet, kayyumların 31 Mart 2024 seçimlerinde daha güçlü cevap almasını sağladı. Böylece ilk iki kayyum sürecinin sonunda kaybeden kayyum atamayı siyasal müdahalenin parçası haline getiren devlet aklı oldu.
- Kayyum aklı siyasal iflas yaşamıştır. Kayyum atayanlar ve endüstriye dahil olanlar hariç kamuoyunun büyük bir çoğunluğu tarafından gayri-meşru görülmektedir. Hegemonya mücadelesinin adı olan kayyum atama-halkın seçmesi kavgasının bir adım ötesi tüm Türkiye için bir demokrasi testini kapıya getirebilir.
Belediyelere kayyum atama uygulamasının üçüncü aşaması 3 Haziran 2024 tarihinde Hakkâri Belediyesi’ne kayyum atanarak başladı. İktidar temsilcileri Hakkâri Belediyesi’ne kayyum atanmasını başlangıç olarak lanse etti. İktidarın ortağı MHP ise kayyum atama sürecinde rolü olan herkesi tebrik etti.
Kayyum atamaları, devletin Kürt siyasetine klasik zor aygıtlarıyla yönelmesinden ve tahakküm stratejisi üretiminin bir parçası olarak uygulanmaktan öte siyasal hedefler içeriyordu. Buna göre Kürt siyaseti, bölgede belediye sayısını artırdıkça, belediye yönetimlerinde daha fazla deneyim kazanıp bilgi ürettikçe hegemonyasını inşa ediyordu. Toplumla doğrudan kurulan bağlar, bölgede örnek sayılabilecek belediyecilik pratikleri, bu deneyim sürecinin yerel yönetimleri siyasetçi üretim merkezlerine dönüştürmesi gibi çok sayıda nedenden ötürü kayyum uygulaması devreye kondu. Yani aslında ne bir yetkinin gaspıyla noktalanacak değerlendirme ne de devletin zor aygıtlarıyla bir halkı hedef almasına daraltılacak bir analiz yeterliydi. Kayyum, devletin Kürt siyasetinin inşa ettiği hegemonyayı dağıtıp yerine alternatifi inşa arayışıydı.
Kayyum ve hegemonya
İlk iki kayyum atama süreciyle devlet hegemonya inşa edemedi ama Kürt Siyasi Hareketi’nin inşa ettiği hegemonyada tahribatlar yarattı. Devletin baskısı, siyasal değişimler ve daha birçok neden bir kenara, söz konusu hegemonyada yaratılan tahribatların hiç değilse bir kısmının önüne geçmekle ilgili Kürt siyasetçilerin eksik bıraktığı yanlar olduğunu not etmek gerekir. Yerelle bağların kopmaya başlaması ve bunu ikame edecek örgütlenme araçlarının ve kadrolarının üretilmesinde zorlanmalar, 2015’le birlikte başlayan şiddet ortamında şok yaşayıp durumu anlamakta gecikme hegemonyada yaratılan tahribatın içsel nedenleriydi.
Kürt siyasetinin içsel ve dışsal nedenlerle hegemonya mücadelesinde zorlandı ama Kürt halk mücadelesinin inadı ile kolektif kimliğe duyulan aidiyet, kayyumların 31 Mart 2024 seçimlerinde daha güçlü cevap almasını sağladı. Böylece ilk iki kayyum sürecinin sonunda kaybeden kayyum atamayı siyasal müdahalenin parçası haline getiren devlet aklı oldu.
Kayyum endüstrisi
Kayyum uygulaması temelde iki endüstriye yaslanmaya başladı. İlki, devletin bazı köşe başlarını tutmuş ve kayyum atamalarını siyasal çözülmeyi getirecek güçlü bir araç olarak görmekte ısrarcı akıl, bir endüstri oluşturdu. Kayyum lobisi diyebileceğimiz bu akla göre hegemonya ile rıza arasındaki ilişkinin askıya alınarak Kürt’e kayyum atanmasında süreklilik sağlanması gerekiyor. Biyolojik bir düşmanlık cephesini örecek kadar Kürt karşıtı olan bu akıl, siyaset ve bürokrasi içerisinde bir endüstri yaratmış durumda.
Kayyum uygulamasının yaslandığı ikinci endüstri, bizatihi kayyum atamalarından sonra oluşan bir iç-endüstridir. Kayyumların yerel yönetimlerde üzerinde söz sahibi olduğu kaynakların dağıtımındaki mutlak yetkiyi kullanım biçimleri iktisadi yönü ağır basan bir iç-endüstri yarattı.
Kentlere kısıtlı miktarda verilen yerel yönetim kaynaklarının ve yerel yönetime ait kurumların hangi amaçlarla, kimler aracılığıyla kullanılacağı sorularına verilen cevaplar, isimleri farklı olsa da hemen her kayyum için benzer cevaplar üretilebilecek bir çerçeveye sahipti.
Bu kaynakların bir kısmı yandaşlara dağıtılırken belediyeler borç batağına atıldı. Bir kısmı da toplumun doktrine edilmesinde kullanıldı. Böylece iç-endüstri çoğunlukla iktisadi olmak üzere farklı alanlara da yayılarak genişledi. 31 Mart 2024 seçimleri sonrası DEM Parti'li belediye yönetimlerinin açıkladığı borçların fahiş düzeyi ve belediyelere ait kurumların devirlerinin nerelere yapıldığı gerçekleri, söz konusu iç-endüstri yayılımının haritasını gösteriyor.
Kayyumun siyasal iflası
Kayyum, bir siyasi akıl tarafından hegemonya ve karşı-hegemonya meselesi bağlamında değerlendirildi ve ülke gündemine girdi.
Kuşku yok ki, hegemonyada tahribatlar ve kaynakların-kurumların çarçur edilmesi ortaya çıksa da devlet aklının planladığı gibi bir hegemonik çöküş veya yer değiştirme oluşmadı. Hegemonyanın ayrılmaz bir parçası rıza üretimiyse kayyumlar Kürt siyasetinin rıza üretim kapasitesini azaltmadı, bilakis artırdı. Dahası, ilk kayyum atandığı dönemle 3 Haziran’da Hakkâri Belediyesi’ne kayyum atandığı dönemin siyasal tutumlarını ölçtüğümüzde artık kayyumlar AKP’lilerin bile tasvip etmediği bir uygulamanın adı oldu. Ayrıca Türkiye’nin dört bir yanından tepkiler yükseldi. Kayyumlara gerekçe gösterilen şeylere kimse kulak asmaz oldu. Bu sebepledir ki, iktidar temsilcileri sürekli defansif şekilde kayyumlara buldukları gerekçeleri güçlendirme tutumunu sürdürüyor.
Gelinen noktada kayyum aklı, siyasal iflas yaşamıştır. Kayyum atayanlar ve endüstriye dahil olanlar hariç kamuoyunun büyük bir çoğunluğu tarafından gayrimeşru görülmektedir. Hegemonya mücadelesinin adı olan kayyum atama-halkın seçmesi kavgasının bir adım ötesi, tüm Türkiye için bir demokrasi testini kapıya getirebilir.