Yabancılaşma riski ve politik özneleşme

Hasan KILIÇ Haberleri —

  • Kurumsal işlevsizlik, siyasetçilerin iyimser havaya dair duyduğu apolitik inanç, sosyal medyanın önce siyasetçileri büyüsüne alması, temsil kriziyle yüzleşememe gibi günümüzde de etkileri süren birçok durum, politik öznedeki çözülüşü ve yeni bir politik özneleşme hamlesini engellemeye devam ediyor.
  • Ölçüyü belirleyip normu koyan bir siyasal akıl, buna rıza gösteren ve dahil olan bir toplumsal güç ve sımsıkı sarılabilecek bir siyasal hikaye olmadan Çözüm Süreci’nde inşa olan ve daha sonraki süreçte yabancılaşma yaşayan özneyi yeniden politikleştirmek imkansıza yakındır.

Karl Marx’ın Hegel etkisiyle yeniden yorumladığı “yabancılaşma” fikrinin geniş yorumu, siyasal analiz açısından oldukça elverişli zeminler sunuyor. Yabancılaşmayı siyasal hareketin ürettiği mirasla mesafelenip yeniden özneleşememe/öznenin çözülüşü sorunu olarak birey bazlı okumak mümkün. Fakat burada özneleşmenin, siyasal hareketin esas politik mevzilerinden biri olarak görev ve sorumluluğunda olması bağlamını kabul ederek tartışacağız. Çünkü politik öznenin çözülüşünün bireyden çok siyasal öznenin yapıp ettikleriyle ilgisi vardır.

Bireyin kendine yabancılaşması, politik öznellikten düşüşün zeminini ortaya çıkarır. Emeğine, tarihine, yaşama, doğaya, iktisadi-politik-toplumsal ideallere ve değerlere yabancılaşma ile politik öznellikten ayrılarak hak mücadelesi yürütmekten kopma arasında ciddi bağlar var. Politik öznellikten düşüşün siyasal katılımla doğrudan ilgisi var. Bu ilgi sadece sandığa gitmeme şeklinde değil, önce sokaktan ve eylemden çekilme; sonra sandıktan çekilmeye kadar varıyor.

2023 yılı genel seçimlerinde ve 2024 yılı yerel seçimlerinde Kürt kentlerinde sandığa katılımın dramatik şekilde düşüşünün farklı nedenleri olsa da siyasal sebep olarak politik öznellikte bir süredir devam eden aşınma ve düşüş olarak duruyor. 2023–2024 yıllarında sonuçlarını gördüğümüz bu durumun nedenlerine bakmak için biraz daha geriye gitmek gerekiyor.

Politik öznelliğin çözülüşü

2015 yılında Çözüm Süreci’nin devlet tarafından bitirilmesi ve siyasal iklimin değişmesi, 2015 yılı öncesi siyasal özneleşmede derin bir çözülüşü beraberinde getirdi. Çözüm Süreci’nde iyimser havadan etkilenilerek, farklı türden politik öznellik inşası gerçekleştirildi. Çözüm Süreci’nin aynı zamanda bir mücadele dinamiği barındırdığı gerçekliği siyasi yapı tarafından sosyolojik bir kanaat olarak inşa edilemeyince, iyimser hava politik bir tutuma ve politik bir öznelliğe doğru evrildi. Nitekim Çözüm Süreci ile ilgili cılız da olsa yapılan öz eleştirilerde sürecin toplumsallaştırılamadığının ifade edilmesinin tercümesi bu evrim sürecinin önüne geçilememesiydi.

Neticede temsile sıkışan siyasal var olma hali önce sandığı tek politik öznellik olarak salık verdi, sonra temsil ilişkisinin ontolojik krizinin dayandığı tartışmalarla sandıktan dahi uzaklaşıldı. Bu krizin yaşandığı dönemde, kontenjancılık mevcut sorunu derinleştirdi. Halkın beklentisiyle siyasi öznenin fiili arasında her çatlak oluştuğunda Çözüm Süreci’nde inşa olan politik öznellik ciddi hasar gördü.

Söz konusu politik öznelliğin çözülmesinin özellikle Kürt kentlerindeki en büyük nedeni bölgedeki ekonomi-politik dönüşüm ve bunun sosyolojik etkileriydi. Hızla büyüyen kentleşme, piyasa mekanizmasının toplumsal ve ekonomik yapıya derinlemesine sirayet etmesi, gösteri toplumunun (özellikle sosyal medyada siyaset yapma) yaygın hale gelmesi gibi birçok neden arka planında ekonomi-politik dönüşümün örgütlediği sosyolojiyi etkileyen gelişmelerdi ve sonuçlardı. Kurumsal işlevsizlik, siyasetçilerin iyimser havaya dair duyduğu apolitik inanç, sosyal medyanın önce siyasetçileri büyüsüne alması, temsil kriziyle yüzleşememe gibi günümüzde de etkileri süren birçok durum, politik öznedeki çözülüşü ve yeni bir politik özneleşme hamlesini engellemeye devam ediyor.

Yeniden ve yeni politik özneleşme

Kürt siyasetinin bugünkü en temel sorumluluklardan biri politik özneleşmeyi yeniden ve yeni şekilde inşa etmektir. Bunun için öncelikle geçmişin radikal eleştirisine ihtiyaç var ve temsilci siyasetin insafına bırakılamayacak bir aklın devreye girmesi gerekiyor. Bu sorumluluğun yerine getirilmesi için ekonomi-politik gerçekliğin yeniden değerlendirilmesi ve jeo-politik gelişmelerin kentlerdeki güç matrislerine hangi yönde etki ettiğinin ciddi şekilde analiz edilmesi öncelikli şartlardan biridir.

Temsil krizinin aşılması için seçenler ve seçilenler arasında radikal demokrat ilişkilerin kurulması ve her şeyden önce ahlaki otoritede temsili siyasetten ötürü oluşan erozyonun giderilmesi gerekiyor. Ahlaki otoritenin onarılmasıyla siyasal mücadele-birey arasındaki ilişkide “ölçü” belirlenip normlar yeniden oluşturulabilir. Kuşku yok ki, ancak böyle bir onarım süreciyle siyasal bir hikayenin içinde konumlanacak ve direnecek politik özneleşmeler sağlanabilir. Ölçüyü belirleyip normu koyan bir siyasal akıl, buna rıza gösteren ve dahil olan bir toplumsal güç ve sımsıkı sarılabilecek bir siyasal hikaye olmadan Çözüm Süreci’nde inşa olan ve daha sonraki süreçte yabancılaşma yaşayan özneyi yeniden politikleştirmek imkansıza yakındır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.