2013-2016: Devlet içi güç matrisi ve rota değişikliği

Hasan KILIÇ Haberleri —

  • 2014’te tarihin en uzun Milli Güvenlik Kurul’larından biri gerçekleştirilerek hem Kürt meselesinde demokratik ve müzakereye dayalı çözüme çivi çakma kararı ortaya çıktı hem de devlet içi güç odaklarının çekişmesinde yeni bir aşamaya geçti.

Yeni devlet aklının oluşumu-2

Kurulduğu dönemden bugüne Türk devlet aklı, küresel trendleri, bölgesel gelişmeleri ve ulusal ölçekte etkilerini ölçmekte, bu ölçüme göre karar vererek siyaset oluşturmada önemli bir deneyime sahiptir. Kuruluş aşamasında, küresel trendin ulusal pazara dayalı merkezi devlet kurulması, ulus-devlet-sermaye üçlüsünün homojenleştirilmesi olduğunun bilinciyle hareket edilmişti. İkinci Dünya Savaşı sonrası “yeni dünya düzeni” kurulduğunun farkında olarak NATO üyeliği, BM üyeliği ve Batı kampında yer alarak kendini yeniden organize etme hamlelerini de hızlıca yapmıştı. Nitekim bu sürecin devamı olarak 1980’da tank paletleriyle neoliberalizm güncellemesi yapmış, 2000’lerde bu defa tank paletlerine “karşı” bu güncellemeyi tekrar gerçekleştirmiştir. Dolayısıyla Türk devlet aklının süreçleri okuma, karar alma ve harekete geçme hususlarındaki deneyimi azımsanmayacak kadar önemle ve ciddiyetle takip edilmesi gerekir. Ayrıca her bir virajın dönülmesinde Türk devlet geleneği önemli mevkileri teslim ettiği kendi kadrolarına, kurumsal yapısına, farklı ideolojilerde olan klikler arası çatışmalara kıymakta hiç tereddüt etmemiştir. Sistem içi olmayan rejim muhaliflerine karşı her türlü şiddeti ve hukuksuzluğu uygulamakta oldukça acımasız olabilmiştir. Ordu gerekiyorsa orduyu, yargı gerekiyorsa yargıyı, kanun tanımazlık gerekiyorsa onu devreye sokmakta duraksamamıştır. Devlet olmanın tüm soğukluğu ve Leviathan’lığını uygulamıştır.

Bu arka plan bilgisi dahilinde, yeni devlet aklının oluşumunda 2013 ile 2016 yılları arasındaki gelişmeler oldukça önemlidir. 2013 yılında Çözüm Süreci’yle başlayan dönem, 20 Temmuz 2016’da OHAL ilan edilmesiyle başka bir aşamaya geçmiştir. 2014 yılını yeni devlet aklının oluşumunda belirleyici kerte olarak ele alabiliriz. 2014 yılını belirleyici almamızın sebebi, aslında sonrasında gelişen her siyasi olayın kökeninde yer alan kararların çoğunlukla bu yıl verilmiş olmasıdır. Yıllar itibariyle özellikle yargısal süreçlere yoğunlaşarak devam edersek bir yandan yeni devlet aklının aktörlerinin mahkeme salonlarından çıkarak iktidar ortaklığına yürüyüşünü, diğer yandan sistem içi bazı aktörlerin tasfiyesini, yani bütünen sistem içi iktidar kavgalarını görebiliriz. Diğer yandan ise sistem içi olmayan muhalefete dönük eski devlet aklından süzülerek gelip yeni devlet aklına miras kalan ve güncellenen uygulamaları mahkeme salonları üzerinden takip edebiliriz.

2013 yılı yeni devlet aklının oluşumunda yoğunlaşmanın ve kırılmanın yaşandığı yıl oldu. 3 Ocak’ta İmralı’da Sayın Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeyle Çözüm Süreci başladı. Bu klasik devlet aklına karşı kırılmanın ilk adımıydı. Öte yandan toplumsal mücadelelerde yoğunlaşma aşamasına geçiliyordu ve Gezi Direnişi’yle en yoğun düzeye erişim oluyordu. 21 Mart’ta Sayın Öcalan’ın milyonlara okunan barış mesajı, klasik devlet aklından kopuşu güçlendiren ama yeni devlet aklının oluşumuna demokratik, barışçıl bir çerçeve ve yörünge çizen tarihsel bir olaydı. 2013 yılında, Newroz bildirisiyle birlikte Kürt meselesinde demokratik çözüm en yüksek seviyede sesini yükseltiyordu. Öte yandan Gezi Direnişi, demokratik zemini Batı’ya taşıyor; yerinden yönetim ve yurttaşlık çağrısını en yüksek düzeyde temsil ediyordu. Bu yıl, iktidar içi kavgaların da yoğunlaşma ve kırılma yılıydı. Önce Ağustos 2023’te AKP ile Paralel Yapı arasındaki dershane krizi, sonrasında, Kasım 2013 tarihinde Milli Güvenlik Kurulu’nun paralel yapı tehdidini ele alması yangının alevlenmesine neden oluyordu. Bu yangın yerinde 17 ve 25 Aralık tarihlerinde iktidarda yer alan bakanları, çocuklarını, üst düzey bürokratları hedef alan yolsuzluk operasyonları patlak verdi.

2014 yılı bir yandan demokratik çözüm, yerinden yönetim, yurttaşlık taleplerinin yoğunlaşmasının diğer yandan iktidar içi kavgaların belirli dengelere verilmesiyle yeni bir devlet aklının oluşmasında karar aşamasına geldiği yıl oldu. Yani 2014 yılı devlet katında yeniden hizalanmaların yılıydı. Bu hizalanmaların nedeni iç kavgalardan çok sistem dışı güçlerin çözüm ve hak talepleri olduğuna ise kuşku yok.

2014 yılı Newroz’unda Sayın Öcalan, devleti çözüme bir adım daha yaklaştırmak üzere, güçlü siyasi uyarıların da olduğu deklarasyonunu kamuoyuna duyurdu. Çözüme doğru itilen siyasi iktidar, demokrasi ve barışla sınanıyordu. Newroz’un hemen ardından bir yerel seçim gerçekleşti. Ağustos ayında ise Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Erdoğan, halk oyuyla seçilen ilk cumhurbaşkanı olma vasfını kazandı. 2013’te yaşanan Gezi Direnişi’nin etkisi ve yeni devlet aklının her şeyi/herkesi güvenlikleştirme politikalarının objesi haline getirme isteğiyle İç Güvenlik Paketi gündeme geldi. İç Güvenlik Paketi’nin Gezi’den yaklaşık bir yıl, Kobanî direnişinden ise yaklaşık olarak yirmi gün sonra gündeme gelmesi tesadüf değil, siyasal aklın somutlaşmasıydı.

Öte yandan 2014 yılı, devlet içi güç odaklarının çekişmelerinde kırılmaların yaşandığı bir yıldı. Önce Mart’ta ve Haziran’da Ergenekon ve Balyoz kararları AYM tarafından bozularak yeniden yargılanmanın önü açıldı. 2014 yılının sonlarına doğru ise Fethullah Gülen hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Bu yakalama kararı sembolik olarak AKP-Cemaat ortaklığının sonuna işaret ediyordu. 2014’te tarihin en uzun Milli Güvenlik Kurul’larından biri gerçekleştirilerek hem Kürt meselesinde demokratik ve müzakereye dayalı çözüme çivi çakma kararı ortaya çıktı hem de devlet içi güç odaklarının çekişmesinde yeni bir aşamaya geçti. İşte hem Kürt meselesinde rotayı değiştiren hem de devlet içi güç matrislerinde başka bir aşamaya geçişi mümkün kılan yeni devlet aklının verdiği siyasal karardı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.