Kız çocuklarının eğitimi değer kaybediyor
Kadın Haberleri —
- Türkiye’de hem eğitimin hem de kız çocuklarının eğitiminin değer kaybettiği bir sürecin yaşandığını belirten Eğitim Sen Genel Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul, karma eğitimin kaldırılmasının ortak yaşam kültürüne de zarar vereceğini kaydetti.
İktidarlar kendi ideolojisini yaygınlaştırıp kalıcı hale getirmek için toplumu yeniden dizayn etmeye çalışıyor. Türkiye’de bunun bir parçası olarak özellikle okullar hedef alınarak, mevcut iktidar için bir toplum yaratılmak isteniyor. Kız ve erkek çocukların ayrı sınıflarda okuduğu, din derslerinin dayatıldığı yeni bir sistem.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Başkanı Nejla Kurul, “karma” eğitimi hedef alan söylemler ve uygulamaların nedenlerine ilişkin Jinha’dan Rojda Kızgın’ın sorularını yanıtladı.
‘Haydi kız çocukları okula!’ dönemi kapandı
Türkiye’de 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinin sağ, otoriter ve popülist bir iktidarla geçtiğini belirten Kurul, ‘Haydi kız çocukları okula!’ dönemi, yerine ‘Haydi kızlar açık liseye ya da açık öğretime!’ döneminin sürdüğünü belirtti.
“Hem eğitimin hem de kız çocuklarının eğitiminin değer kaybettiği bir süreç yaşıyoruz” diyen Kurul, “Kapitalist sistem hep toplumsal çitlemelerle ilerliyor, yani sistem iktidar ilişkileri yoluyla, insanları birbirlerine ve hatta kendilerine yabancılaştıran farklılıkları, eşitsizlikleri, hiyerarşileri ve ayrımları dönemin koşullarına göre yeniden düzenliyor. Yani ücretli emek sömürüsü, artı değer sömürüsü yanında toplumu kendi içinde ayırımlara tabi tutuyor. Karma eğitimi kaldırarak kadın ve erkekleri ayrı ayrı mekânlar içine almak işte o çitlemelerden bir tanesi” sözleriyle bunun aynı zamanda toplumu cinsiyete göre yönetme aracı olduğunu ifade etti.
Evcillik ideolojisi üretilmek isteniyor
İktidarın öncelikli amacının dindar bir yetiştirmek olduğunu hatırlatan Kurul, “Dini yorumların büyük bir kısmında ataerkil bir değer sistemi, dolayısıyla eril bir cinsiyet rejiminin söz konusu olduğunu biliyoruz. Bu değerlerin muhafaza edilmesi ve yaygınlaşması için, kadınların aleyhine bile olsa ‘evcillik ideolojisi’ yeniden üretilmek isteniyor, bu tek cinsiyetli eğitimle daha kolay olacaktır. Bu durumda okullarda cinsiyetçi bir ‘habitus’un yaygınlaşması söz konusu olacaktır. İkincisi, son yıllarda okul içinde ve okul dışında çocuklara, kadınlara yönelik gittikçe artan bir istismar ve şiddet var. Siyasal iktidar ‘zayıf olanı koruma ve kollama’ adına, ailelerden talepler de geldiği için, zaman zaman dinsel yorumlara dayanmadan şiddet karşısında çözümün tek cinsiyetli eğitimde olduğunu ifade ediyor. Ama şiddeti önlemek tek cinsiyetli eğitimle çözülemez. Erkek cinayetleri ve istismarları evde ve sokakta oluyor çoğu zaman, ayrıca kadına dönük şiddet, tek cinsiyetli okullarda erkekliğin kışkırtılmasıyla ve kadının evcillik ideolojisi içinde güç yitimine uğratılmasıyla daha da artabilir” dedi.
Kadını yoksullaştırma ve değersizleştirme
Öte yandan, son yıllarda istihdamsız bir büyüme stratejisinin izlendiğine işaret eden Kurul, işsizliğinin had safhada olduğunu bu evrede, “Haydi kadınlar kamusal alandan çekilin, doğru eve, özel alanlara gidin” denilerek kadınların boşaltacağı yerlere evin geçimini sağladığı düşünülen erkeklerin geçirilmesinin planlandığını söyledi. Bunun da kadının hem yoksullaştırılmasına hem de değersizleştirilmesine yol açacağını ekledi.
Ortak yaşam kültürüne zarar
Nejla Kurul, cinsiyetine göre ayrıştırılan öğrencinin insanlığın yarısının halini tanımamasına neden olacağını belirterek, ayrı eğitimin aynı zamanda ortak yaşam kültürüne de zarar vereceğini kaydetti. HABER MERKEZİ