Küçük bakkalı yıkmak
Forum Haberleri —
- Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan bizlere uyarısı şuydu : “Ama dükkân küçük olsun benim olsun yaklaşımını asla kabul etmiyoruz. Küçük dükkân ne Kürtlerin ne de diğer kesimler için gerekli değildir. Dükkânın büyük olması ve herkesin o dükkânda kendini temsil etmesi gerekiyor.” Bu uyarının mahiyeti aradan her geçen gün daha iyi anlaşılıyor elbette.
- Kongre sivil toplumun öncüsü değil, toplumsal alanın öncüsüdür. Sivil toplum kavramı sivil olmayan toplum nedir sorusunu doğurur. O da devleti ifade eder. Devlet toplum kırımın kendisi olarak sivil olmayan toplumu ifade edemez.
DİYAR RÛMET
“Küçük burjuvanın zafer kazanmak için yarattığı hücuma geçiş havası içinde yaşamak çok zor." Maksim Gorki
Klasik esnaf, küçük burjuva aşırı pragmatik ve olabildiğince temkinli, yer yer öne atılan ama genel olarak yerinde sayan bir anlayışa sahiptir. Yerinde sayarken de mahallenin esnafı ile gerilim içerisindedir. Mahalleli ile de sürekli çatışır, onu kendisine borç üzerinden bağımlı kılar.
Bazen de yeri gelir Paris’te bir devrimi boğar. İşte bu kadar tehlikeli bir sınıftır küçük burjuvazi. Dolayısıyla ona da ona bağlılığı doğuran bakkalına karşı da son derece temkinli olmak gerekir.
Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan ile son yapılan kısmi telefon görüşmesinde bizlere uyarısı şuydu : “Ama dükkân küçük olsun benim olsun yaklaşımını asla kabul etmiyoruz. Küçük dükkân ne Kürtlerin ne de diğer kesimler için gerekli değildir. Dükkânın büyük olması ve herkesin o dükkânda kendini temsil etmesi gerekiyor.”
Bu uyarının mahiyeti aradan her geçen gün daha iyi anlaşılıyor elbette. Salgın, depremler, yoksulluk, savaş ve seçimler eşliğinde 4 yılda devasa bir toplumsal bunalımın yaşandığı Türkiye ve Bakur’da birey özelinde bile yükselen anti depresan kullanımının imlediği bir realite var. Bu realite toplumsallaşamamanın sorunları ve bireyin küçük dünyasında (bakkalında) yaşamasındaki zorunluluğu veya ona itilmişliği…
Tecrit ve onunla bağlantılı olarak artan yoksulluk Türkiye toplumunu bir arada tutan toplumsal bağları sorgulatır durumdadır. Türkiye toplumunu milliyetçilik ve devlet tapıncı gibi ideolojik bağlar dışında bir arada tutan başka bir asabiyye var mıdır? Evet, tersten bir şekilde toplum olamamanın getirdiği bunalım hali Türkiye toplumunun yüksek bir kesimini bu noktada bir araya getirmiştir. Negatif diyalektik içerisinde bu belirlenim sorunsal olanı gösterir. Pozitif diyalektik ile sorunsala çözüm aramak gerekir. Türkiye toplumunu kurucu negatif asabiyyeler dışında toplumsal ve demokratik olana içkin projeyi, negatif olanı derinleştiren tecritin en yoğun yaşayan Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan demokratik ulus olarak sunmuştur.
Ulusun demokratik, özgürlükçü toplumsal bağlarını kesen, onu komünal olandan uzaklaştıran dil, din ve soy bağı birlikteliğine karşı Sayın Öcalan’ın tanımı ile “aynı zihniyet dünyasını paylaşan insanlar topluluğu “ olarak belirlemek negatif olanı bozmaktır. Bu anlamı ile demokratik ulus aslında kurucu diskurların ötesinde bir zihniyet dünyası ile devrimi hedeflemektedir. Bu devrim iktidarı ele geçirmekten ziyade onun zihniyet dünyasını parçalamayı, yeni yaşam adına farklı bir komünalliği yaratmayı esas alır. Bu açıdan biçim değil öz devrimi olarak tanımlanabilir. Klasik devrim anlayışından da burada ayrışır. Öncülüğü ve kudreti de buradan teşekkül eder.
Bu devrimin öncü adresleri küçük bakkallar yerine toplumsal kooperatifleri amaç edinen kongrelerdir. Kongreler bu anlamı ile başlı başına öz olarak aslında sınıfsal bir devrimi içermektedir. Küçük bakkallar yerine toplumsal kooperatifler, küçük bakkalları var eden küçük burjuva kişiliğe karşı emekçi yoksulları özneleştiren kongrelerin devrimin aciliyeti açısından öncü rolünü oynaması somut olarak en ihtiyaç duyulan noktadır.
Bu öncülük inşasında demokratik konfederalizmin öncü gücü yurtsever esas ve ölçüleri geriletmeyen, politikada esneklik ideolojide katılık ilkesi baz alınarak ikisini de esnetmek veya sekterleşmekten kaçınmak şarttır. Zira kongre sivil toplumun öncüsü değil, toplumsal alanın öncüsüdür. Sivil toplum kavramı sivil olmayan toplum nedir sorusunu doğurur. O da devleti ifade eder. Devlet toplum kırımın kendisi olarak sivil olmayan toplumu ifade edemez elbette. Bu açıdan sivil toplum örgütü değil, toplumsal alan örgütü tanımı önemlidir. Çatışma düzlemi devlet ve toplum arasındadır. Antagonizma buradan kurulduğu için esas ve ölçütlerin de buradan kurulması anlamlı olacaktır. Haliyle bu anlayış bütün küçük bakkalların yıkılmasına öncülük edecek bir anlayışın kendisi olacaktır.