Leyla...
Medya DOZ yazdı —
- Leyla’yı saçlarındaki bir tutam ak saçıyla, bilge tebessümüyle, gözlerinden hiç eksik etmediği parıltıyla hatırlarız çoğumuz ama Leyla bunun çok daha fazlasıydı her zaman. Hüznünü yıllandırmayı bilenlerdendi.
Yüreğimizden koparıp aldıkları her güzeli uğurladıktan sonra kalbimin en derin dehlizinden haykırmak istiyorum. Yeryüzünün bütün yılanlarına seslenip “bilin ki insanlar Şahmeran’ı öldürdü” demek istiyorum. “Bilin ve intikamınızı alın” demek istiyorum. Keşke ruhum Şahmeran’ın ölü bedenine geçip dile gelse diyorum.
Şahmeran olsam; sadece kısacık bir an için Şahmeran olsam, başımı yorgun tarihin dizlerine koyup sakladığım tüm sırları ifşa ederdim. Haykırırdım en söylenmez sırrımı “Ey yılanlar beni insanlar öldürdü, insanlar… Önce ihanet ettiler, sonra esir ettiler ve sonra öldürdüler. Sizden sakladım, insanlar ve yılanlar düşman olmasın istedim. Ama durmadan kötülük yapıp bilge ruhları vuruyorlar, topuklarını ısırıp acı ile tanıştırın insan evladını…” derdim. Yüreği yanmış aşıklardan ölü bedenimi başlarına taç yapmalarını isterdim, gittikleri her yerde “Şahmeran’ı insanlar vurdu, yılanların şahını insanlar vurdu” deseydi aşıklar. Herkesin sakladığını inatla başa taç ederdim ki herkes görsündü, en çok yılanlar görüp intikam alsındı yalandan ve insandan… Güzellerimizi bizden alan acımasız savaşların mimarı insandan intikam alsın yılanlar… Sır saklamak bilgelikti, sırrı ifşa etmek de hakeza…
Yanmış anız kokusunu içime çeke çeke gecenin karanlıklarında yürüyorum. Bir yere varmak gibi bir gayem yok, yürümek bahane, yola meyilliydi bütün gitmeler. Ve insan en çok yol yürürken anlar yalnız olduğunu, eksildiğini… Gönlündeki güzelleri yitirdiğini…
Ve yine uğursuz bir haberin ardı sıra dağların özene bezene büyüttüğü bir ceylanın resmi belirdi ekranda. Leyla Agirî… Yüzü ayın çehresi gibi, kötülüğün uğramadığı bir coğrafya yüzü. Bazı zamanlarda duyduğun haberin yalan olmasını her şeyden çok istersin. Anılara sığınıp yaşanan gerçeği kabul etmeme süresi sonsuza kadar uzar gider, ikna olamazsın güzel olanın gittiğine. İnanamazsın bir daha gelmeyeceğine. Birazdan çağlayan gülüşünü yanına almış geldiğini düşünmeden edemezsin. Bunu düşünmesen yüreğin çatlar. Anılarına sarılacağı bir umut bırakmalısın.
- Evet Leyla, içimde dirilmek isteyen Şahmeran “Beni insanlar öldürdü, Şahmeran’ı insanlar öldürdü” demek istiyor. Şahmeran’ın sırrını en iyi sen bilirdin. Sen susuyorsan, biz hiç konuşmayalım bilge kadın…
Leyla’yı saçlarındaki bir tutam ak saçıyla, bilge tebessümüyle, gözlerinden hiç eksik etmediği parıltıyla hatırlarız çoğumuz ama Leyla bunun çok daha fazlasıydı her zaman. Hüznünü yıllandırmayı bilenlerdendi. Dağlarda gururla dolaşmak, yıllarını, acı tatlı anılarını aşınmaz kayalara nakşetmek herkese nasip olmazdı, Leyla bunu hep layıkıyla yapan dağların bilge kadını olmayı başardı. Dağlarda bir esinti gibi olmak, geçtiği her yaraya dokunup iyileştirmek, merhametini bir muska gibi yanında taşımak ne narin bir güzellikti Leyla… Bütün ömrünü acı ve sevincin gergefinde işlemekten kaçmamak ne cesur bir sevdaydı Leyla… Kimselere sitem etmeden umudunu büyütmek ne hoş bir tutumdu Leyla… Mücadelenin mayasıyla demlenmiş olmak, her koşulda direnmek, ne olgun, ne inatçı bir amaçtı Leyla…
Dağların benliğine anlam kattığı nadir dağlı kadınlardandı Leyla… Esmelerin, akmaların, sevmelerin hakkını veren inatçı bir güzellik vardı simanda. Asla eksik kalmayı kabul etmezdin, sancılı tamamlamalardan çekinmedin bu yüzden… Bir ceylanı bile vuran çağların gazabına denk gelmelerine bile oturup ağıt yakma zamanın olmadı Leyla… Neler neleri erteledin, kaç söylenmemiş sırrın vardı bilinmez, bir halkı var etme adına nelerden caydığını bilir cahil yanımız. Bütün gelmeleri, dönüşümleri, yeni doğuşları eteğine topladığında, acılarının alnından öptüğünde, sevgilerinin saçlarını ördüğünde, gururla başını havaya kaldırdığında senin ruhunun kokusu sinecek özgürlük türküsüne…
Evet Leyla, içimde dirilmek isteyen Şahmeran “Beni insanlar öldürdü, Şahmeran’ı insanlar öldürdü” demek istiyor. Ve tam o anda elini elimin üstünde hissediyorum. Sakinleştiren, huzur veren, acıya anlam veren, yüreğe sebat veren sensin, susmamı istersin… Şahmeran’ın sırrını en iyi sen bilirdin. Sen susuyorsan, biz hiç konuşmayalım bilge kadın… Seni ifade edecek kelime bulamayan alfabelerin fukaralığını mazur gör Leyla, belki de sen yazılmaz yaşanırsın…