MİT Almanya'da artık 'karşıt güç'
Dosya Haberleri —
- Erdoğan MİT'i mali olarak güçlendirdi, personelini arttırdı. 8 bin MİT çalışanının yüzde 10'u Almanca konuşulan ülkelerde çalışıyor. Bunların çoğu Türk seyahat acentalarına, bankalara ve benzeri kurumlara yerleştirilmiş durumda. Ayrıca imamlar ve komşu ağları da bilgi aktarıyor.
VEYSEL IŞIK
Almanya'nın ulusal güvenlik ve istihbarat servisleri alanında en çok tanınan gazetecilerinden biri ve Barış Politikaları İçin Araştırma Enstitüsünün Başkanı Erich Schmidt-Eenboom, Türk istihbaratının Almanya'daki faaliyetleri ile Alman devleti ve istihbaratının buna karşı tutumunu Yeni Özgür Politika'ya anlattı.
Gazeteci, Türk istihbaratının Almanya'da eskisi gibi 'dost güç' olarak değil 'karşıt güç' olarak konumlandırıldığını belirtiyor ve Alman devletinin buna rağmen müdahale etmemesini iki nedene bağlıyor: Erdoğan'ın Suriyeli mültecileri karta dönüştürmesi ve Türkiye'nin Rusya ile NATO arasındaki 'gel-git' politikası.
MİT ve Almanya dış istihbarat servisi BND arasındaki ilişki ne zamandan beri var?
Türk ve Alman istihbarat servisleri arasındaki yakın iş birliğinin tarihi 1960'ların başlarına dayanıyor. Bu işbirliği başlangıçta ağırlıklı olarak teknik nitelikteydi. BND çalışanları Samsun'da bulunan bir keşif istasyonunda, Sovyetler Birliği'nin derinliklerinde telekomünikasyon istihbaratı yürütmekteydi ve bu nedenle karşılıklı, derin bir bilgi alışverişi vardı. Almanya Federal Haber Alma Servisi (BND), Türk istihbarat servisine küresel çapta bilgi veriyor, karşılığında MİT’ten komşu ülkeler hakkında bilgi alıyordu. Türkiye’nin 1974'te Kıbrıs'ı işgali sırasında CIA'nın MİT ile tüm istihbarat temasını kestiğini gördük ancak BND, Türk ortaklarına sadık kaldı. Türkiye’de 1980 askeri darbe dönemi ve 1988’e kadarki ara dönemde Rainer Kesselring adında (daha sonra BND Başkan Yardımcısı oldu) bir istihbaratçı bulunmaktaydı. Bu şahıs Türk istihbarat servisinin ihtiyaç duyduğu gözetleme ve bilgi depolama tekniklerinin Federal Almanya’dan temin edilmesinde çok büyük rol oynadı.
Peki BND, MİT'in Almanya’daki örgütlenmesinden haberdar mı?
BND yurt dışı istihbaratından sorumlu olduğu için MİT’in Federal Almanya Cumhuriyetinde ne yaptığı hakkında bilgi sahibi değildir ancak resmi anlamda kimin muhatabı olduğunu mutlaka bilir. MİT’in Berlin’de ayrıca Münih gibi başkonsolosluklardaki resmi istihbarat elemanlarının kimler olduğunu bilir. Almanya’da iç istihbarattan sorumlu Federal Anayasayı Koruma Teşkilatının (BfV), MİT’in Federal Almanya Cumhuriyetindeki faaliyetlerini gözetleme sorumluluğu vardır. Aynı zamanda devletin daha küçük çaptaki resmi daireleri de bu geniş kapsamlı casus faaliyetlerini gözetlemekten sorumludur.
Almanya'da ne kadar MİT elemanı var ve bunlar nerelerde örgütleniyor?
Erdoğan’ın MİT'i mali olarak güçlendirdiği ve çalışan kapasitesini 8 bin personele kadar büyüttüğü biliniyor. Geçmişte MİT'te asker kökenlilerin oranı yüzde 75'lere ulaşsa da bugün sadece yüzde 5 düzeyindedir. Erdoğan, MİT’in görevini askeri istihbarat servisinden gözetleme servisine çevirdi. 8 bin çalışanın yüzde 10’u Almanca konuşulan Federal Almanya, İsviçre ve Avusturya'dan sorumlu.
Odak noktası elbette üç milyondan fazla Türkiyelinin yaşadığı Almanya Federal Cumhuriyeti. MİT’in Almanya’daki mevcudiyetine bakacak olursak: Resmi olarak Berlin'deki Türk Büyükelçiliği ve 12 konsoloslukta istihbarat görevlileri var. Bunlar Alman güvenlik yetkilileri ile yakın temas halinde olan ve bilinen çalışanlar.
Buna ek olarak, tam zamanlı paravan şirketler yoluyla MİT’e çalışanlardan oluşan geniş bir yasadışı istihbarat ağı mevcut. İsviçre, Avusturya ve Güney Almanya'da yüzlerce kişiden oluşan bu ağ bilinçli ajanlar tarafından yönetiliyor. Bunların büyük çoğunluğu bilgi toplamak için Türk seyahat acenteleri, bankaları ve benzer kurumlara yerleştirilmiş durumda.
Ayrıca Türk istihbarat servisine bilgi aktaran komşular, imamlar vs. var. Bu son dönemde Münih'teki başkonsolosluğun, Türk vatandaşlarını diğer Türkleri ispiyonlamaya teşvik eden bir program geliştirdiğine de şahit olduk. Federal Almanya sınırları içerisindeki Türklerin binlerce ajanla bilgi ve istihbarat ağının merkezi haline geldiğini görmekteyiz.
MİT Almanyada neden örgütleniyor, ne yapmak istiyor?
Türk istihbarat servisleri her zaman Federal Almanya Cumhuriyetindeki Türk muhalifleri gözetlemeye hevesli olmuştur. 1970'ler ve 80'lerin en büyük muhalif gücü olan PKK gibi Gezi Parkı’ndaki protestoların destekçileri de Erdoğan ve MİT’in ilgi odağı haline geldi. Türkiye'deki sözde darbeden sonra Gülen destekçileri ve Erdoğan'a muhalif olan tüm Türkiyeliler de bu listeye eklendi.
Neden "sözde darbe"?
Batılı istihbarat teşkilatları CIA ve BND, 2016 darbesinin kemalist ordudaki direniş kalıntılarını ortadan kaldırmak için Erdoğan'ın kendisi tarafından kışkırtılmış olduğuna inanıyor. Erdoğan bu güçlerin yeniden inşasına karşı çıktı ve 2023 yılına kadar İslamcı bir Türkiye Cumhuriyetinin inşası hedefine yaklaşmak için bu darbeyi kışkırttı.
Alman istihbaratı ile MİT arasında nasıl bir ilişki var?
Berlin'de Almanya’nın 32 güvenlik görevlisi ile temsil edildiği ortak bir terörle mücadele merkezimiz var. Tabii ki bilgi alışverişi yapıyorlar. Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) Türk istihbarat teşkilatına Federal Almanya'daki faaliyetlerinde dikkat çekenleri de bildiriyor. Ancak Anayasayı Koruma Teşkilatımız çok küçük ve birçok önemli görevi bulunuyor. Uluslararası terörizm, son zamanlarda aşırı sağ terörizmi, casuslukla mücadele, ekonominin korunması bunlardan yalnızca birkaçı. Bu kapasite Federal Almanya'daki çok boyutlu Türk istihbarat faaliyetlerini kontrol etmek için yeterli değil.
Peki Almanya bu durumda kendi ülkesinde yaşayan Türkiyeli Kürtler başta olmak üzere diğer muhalif insanları bu istihbarat ağından nasıl koruyacak?
Federal Almanya Cumhuriyeti, burada yaşayan yabancılar da dahil olmak üzere tüm insanları başka ülke istihbarlarından korumakla yükümlüdür. Maalesef Türk istihbarat servisinin Federal Almanya'da ne yaptığını bilmesine rağmen engellememesinin iki temel nedeni var:
* Birincisi, Rusya Federasyonu ve NATO arasında yıllardır süren çelişkilerde Erdoğan'ın bir gel-git politikası uyguluyor olması. Alman hükümeti, Türkiye'nin NATO üyesi ve müttefik olarak kalması için her türlü çabayı sarf ediyor.
* İkincisi ise Erdoğan'ın mülteci kartını sürekli olarak kullanma tehditleri. Şansölye, koronavirüs kriziyle de bağlantılı olarak daha büyük bir mülteci krizinden korkuyor ve bu krizle siyasi olarak başa çıkamayacağına inanıyor. Bu yüzden de Federal Almanya Cumhuriyeti, MİT'in Alman topraklarındaki yasadışı faaliyetlerine tolerans gösteriyor.
MİT Almanya’da kimleri izliyor?
MİT, Kürtleri izliyor. Kürtlerin PKK’ye desteğinden endişeleniyor. Aynı zamanda PKK’yi desteklemeyen insanları da PKK’li kategorisine dahil etmek için her türlü oyuna başvuruyor. Almanya'nın Anayasayı Koruma Teşkilatı da PKK’yi izliyor. Almanya Federal Cumhuriyetinde hapis cezası alan PKK'liler de var ama bu Türkiye için yeterli gelmiyor. Anayasayı Koruma Teşkilatının verdiği bilgilerin ötesine geçerek Almanya topraklarında yasadışı faaliyetler gerçekleştiriyor.
Bu paralel istihbarat örgütlenmesine Almanya neden ses çıkarmıyor veya göz yumuyor? Bunlar arasında nasıl bir çıkar ilişkiden söz edebiliriz?
Son zamanlarda Rusya Federasyonu da iki yüzün üzerinde ajanla Almanya’da aktifleşti. Yine de Anayasayı Koruma Teşkilatı MİT çalışanlarının sayısının bundan çok daha fazla olduğunu biliyor ancak gözetleme kapasitesi yeterli olmadığından birçok vaka araştırılmıyor. Federal Anayasayı Koruma Dairesi eski Başkanı Hans-Georg Maassen halen Türkiye'yi dost bir istihbarat servisi olarak tanımlıyor. Bu faaliyetleri sorunlu olsa da MİT "bir ortak" olarak kabul ediliyordu ancak şimdi federal istihbarat servisi, Türk istihbarat teşkilatını karşıt bir istihbarat servisi olarak görmektedir.
MİT, Federal Anayasayı Koruma Dairesindeki atamalarda çift taraflı ajan yerleştirmeye çalıştı. Ortaya çıkan bu durum, dost istihbarat servislerinin yapamayacağı karşıt bir faaliyettir. Yine tercümanların Federal Göç ve Mülteci Dairesi (BAMF) tarafından iltica prosedürlerinde araçsallaştırıldığını görüyoruz. Bu da yeni bir durum değil: 1980'lerden beri Kürtlerin sığınma başvurularında bu tür tercümanların kullanıldığını, ardından Türk istihbarat servisine iltica gerekçelerini aktardıklarını ve böylece Türkiye'de yargılanmalarını sağladıklarını biliyoruz.
1980'lerde Alman istihbarat sistemi, hem BND hem de Anayasayı Koruma Teşkilatı, Türklere bilgi aktardı ancak 2016'dan bu yana BND ile MİT arasındaki ilişkinin gerildiğini gördük. Bunun nedeni, 2016 yılında Türk istihbarat servislerinin IŞİD'i desteklemeleriydi. Alman Parlamentosunun bir araştırmasında Libya ve birçok devletten gelen İslamcı savaşçıların Türk istihbarat servisi tarafından IŞİD'e yönlendirildikleri belirtilerek bir cihatçı otobanından bahsediliyor. Radikalleşen birçok genç Alman’ın da Türkiye üzerinden IŞİD’e katıldığını gördük. Alman istihbarat servisi Ankara'daki ortaklarına Frankfurt'tan Ankara'ya uçup IŞİD'e katılacaklarından şüphelendiği kişilerin listesini verdiğinde 2016’dan sonra bilgi geri dönüşü kesildi. Bu durum doğal olarak Federal Alman Cumhuriyeti ile Türkiye arasındaki istihbarat ilişkilerinde tahribata sebep oldu.
Geri dönen Alman IŞİD’liler ne kadar?
Geri dönen bazı IŞİD savaşçıları var, gelecek olan daha fazla IŞİD savaşçısı olacağını da bekliyoruz. Anayasayı Koruma Örgütünün raporlarından sempatizan sayısının ne denli çok olduğunu anlıyoruz. Muhtemelen sayıları birkaç yüz yada bin kadar olan IŞİD’lileri iki kategoriye ayırıyoruz: "İyileşmiş" IŞİD'liler ve Anayasayı Koruma Örgütünün "saatli bomba" dediği diğer grup.
MİT'in 'gönüllü' istihbaratçıları
İstihbarat servislerinde bilindiği gibi pek çok "gönüllü istihbaratçı" var: Bunlar konsolosluklarda çalışan resmi istihbaratlar dışında kalanlardır. AKP'ye bağlı propaganda derneklerinde de yer alıyorlar ve artık yasaklı olan, eskiden var olan Osmanen Germania'yı da kontrol ediyorlar. Almanya’da 900’den fazla imam bulunuyor, bunların büyük bir kısmı DİTİB camileri üzerinden dini otorite aracılığı ile Türk hükümetinin Erdoğan'ı eleştirenler hakkında bilgi toplama çağrılarına katılıyor. 2017'de bazıları hakkında açılan davalar, zamanında kovuşturmadan kaçmış olmaları nedeniyle düşürüldü.
MİT korkutuyor, Almanya korumuyor
Sıradan bir Türkiye vatandaşı, MİT'in istihbarat faaliyetlerine karşı kendini koruyamaz. Örneğin kötü niyetli bir komşu, bir telefon uygulaması aracılığıyla onu ihbar ederse bundan haberdar olmaksızın Türkiye'ye seyahat eder ve bu ihbardan dolayı Türk hapishanesine girebilir. Türk vatandaşlarını korumak devletin görevidir. Siyasi açıklamalar yapamayan bir birey, nispeten güçsüz bir bireydir. Şu anda Erdoğan'ı eleştirmeyenler için bir sorun yok ama MİT'in korku yayma stratejisi nedeniyle Federal Almanya'daki hiç kimse Erdoğan'a muhalefet etmeye cesaret edemiyor.
Kimdir?
Erich Schmidt-Eenbom, 1953'te Almanya'nın Niedersachsen Eyaletine bağlı Leer'de doğdu. 1975 ile 85 yılları arasındaki Alman ordusunda subay olarak görev yapan Schmidt-Eenbom, ayrıca orduya bağlı Helmut Schmidt Üniversitesinde Yeni Tarih ve Sosyal Pedagoji okudu. Schmidt-Eenbom, 1985 yılında Barış Politikaları İçin Araştırma Enstitüsünün idare müdürü, 1990'da ise başkanı oldu ve bu görevi halen sürdürüyor.
Schmidt-Eenboom, uzun yıllardır güvenlik politikalarına ve istihbarat örgütlerine dair yazılar yazıyor, gazete ve televizyon kanallarına röportajlar veriyor. 2005 yılında Almanya'nın resmi haber alma teşkilatı BND'nin yazarı 'Der BND' başlıklı kitabı dolayısıyla 1993-1998 yılları arasında takibe aldığı ortaya çıkmış, bu haber büyük bir skandal olarak ülke gündemine oturmuştu. 'Gazeteciler Skandalı' olarak anılan haberlerde BND'nin aynı yıllarda ayrıca başka pek çok gazeteciyi ve yazarı muhalif tutumları dolayısıyla takibe aldığı ortaya çıkarılmıştı. 2006 yılında ise Fokus dergisi, Schmidt-Eenbom'un 'Mart' ve 'Gladyatör' kod isimleriyle BND'ye 'bilgi kaynağı' olarak çalıştığını ve BND'nin yazar tarafından yönetilen araştırma enstitüsüne çok defa 'küçük bağışlar' yaptığını ortaya çıkarmıştı. Schmidt-Eenbom, BND'yle profesyonel anlamda çalıştığını reddediyor ve 'lüzumlu mesafe'yi koruduğunu ve hiçbir muhbiri açığa çıkarmadığını iddia ediyor.
YARIN:
* MİT’in Kürtlere yönelik faaliyetleri
* Kürtler arasındaki ajan örgütlenme
* Alman kurumlarındaki ajan ağı
* Paris Katliamı ve MİT
* Olof Palme suikastı ve uluslararası güçler ve MİT’in rolü
MÜNİH