Önce tecrit kaldırılmalı
- Akil İnsan Heyeti'nde yer alan Ahmet Faruk Ünsal, Kürt sorununun çözümü ve iç barışın konuşulması için tecridin kaldırılarak, Abdullah Öcalan'ın muhatap alınacağı bir siyasi iradenin gelişmesi gerektiğini söyledi.
'Diyalog süreci'nde Akil İnsanlar Heyeti’nde yer alan dönemin İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, Kürt sorununun çözümü ve siyasetteki hareketlenme konusunda MA'ya konuştu. Türkiye Cumhuriyeti'nin kendisini "Kürt karşıtlığı" üzerinden kodladığını ve bu nedenle cumhuriyet tarihi boyunca birçok Kürt isyanının yaşandığını hatırlatarak, gelinen aşamada Kürt sorununun uluslararası bir boyuta evrildiğini kaydetti. Ünsal, "Türkiye bunu erteledikçe, üstünü kapattıkça, yok saydıkça hem sorunu büyütüp hem de bir tarafıyla da sorunu uluslararasılaştırdı. Güney Kürdistan'a ve Rojava'ya dönük de bir fiili askeri müdahaleye, hatta orada kalıcı askeri yerleşmeye doğru giden bir süreçle karşı karşıyayız. Dolayısıyla Kürt sorununa nereden bakarsanız bakın Türkiye halkları için ekonomik ve toplumsal barışın tehdit edildiği büyük bir beşeri maliyete dönüştü” dedi.
Kürt sorununun çözümsüzlüğü ile ekonomik kriz ve diğer sorunların birbirinden bağımsız ele alınamayacağına dikkat çeken Ünsal, "Türkiye gerçekten cumhuriyet döneminin en ağır ve en uzun süren ekonomik bunalımını yaşıyor. Tansu Çiller döneminde de Ecevit döneminde de böyle kısmi krizler yaşandı ama bu kadar uzun süren bir kriz daha önceden olmamıştı. Elbette Türkiye'nin iç barışını kuramamış olması bu krizin derinleşmesinde çok çok önemli. Elbette bunu aşmanın yollarından birisi ve çok önemli olanı tabii ki Kürt sorununun aşılması ve Türkiye'nin mutlak surette demokratikleşmeye, çoğulcu yaşamı mümkün kılacak bir parlamenter sisteme geçmesidir” diye konuştu.
Geleneksel pozisyonlar değişmeli
Bahçeli’nin yeni yasama yılında DEM Parti'li milletvekilleriyle tokalaşmasına dikkat çeken Ünsal, şöyle devam etti: "Bahçeli’nin DEM Parti grubuyla tokalaşması, daha sonra resepsiyonda vermiş olduğu mesajlar, Türkiye’nin yaşamakta olduğu muhtemel risklere dair algılarının artık farklılaşmaya başladığını gösteriyor. Eğer öyleyse Türkiye’nin bu ihtiyacı bir fırsata dönüştürülebilir. Türkiye'nin barış ihtiyacı, Kürtlerin de barış ihtiyacı anlamına geliyor. O yüzden bu kadar sıkışmışlık içerisinden yaratıcı bir süreçle demokratik, eşitlikçi ve bölge halkları için sadece Türkler ve Kürtler için değil, bir tarafıyla da baktığınız zaman esasında belki Yahudiler, Araplar ve Ermeniler için de yeni bir kapının açılacağı bir süreç olabilir. O yüzden herkesin kendi geleneksel pozisyonu terk edip bir müzakere sürecine doğru gitmesine yarar var."
Tecrit, sürdürülebilir değil
Akil İnsanlar Heyeti'nin oluşturulduğu dönemi anımsatan Ünsal, 'diyalog süreci'nin Kürt sorununun çözümü açısından bugüne dek atılan en büyük adım olduğunu savunan Ünsal, sürecin en önemli aktörlerden birisinin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan olduğunu hatırlattı. Abdullah Öcalan'ın şu an tecrit altında tutulduğuna işaret eden Ünsal, şunları dile getirdi: "Mevcut tecrit halinin devam ettirilebilmesi, sürdürülebilir bir durum değil. Suriye'de, Irak'ta, kısmen İran'da ve Türkiye'de ciddi anlamda örgütlü bir Kürt muhalefetinin üzerinde tartışmadığı tek lider olan, kendisini tek önder kabul ettiği bir şahsı bu kadar tecrit altında ve sürecin dışında tutarak bırakın bir müzakereyi yürütmek, başlatmak da mümkün değil. O yüzden elbette İmralı'nın kapılarının açılması lazım. Sizin sevip sevmemenizden bağımsız olarak; İmralı'da Öcalan'ın Kürt Hareketi üzerinde böylesine bir ağırlığı var. O halde yapılacak iş bunu bir avantaja dönüştürmek. Nihayetinde bütün Hareket üzerinde böylesine güçlü bir karizması ve etkisi olan tek bir insanla konuşarak, belli bir noktaya varmak, bir taraftan baktığınızda devlet için de daha rahat bir şey. Oturup meseleleri enine boyuna konuşabilirsiniz. Artık tabii bu tecrit sürecinin mutlak bir şekilde sonlandırılması lazım. Ortadoğu'da, böyle bir kan deryasına dönmüş bir süreçte eğer bir barış konuşacaksak umarım onun en önemli taraflarından ve en önemli aktörlerinden birinin artık muhatap alınması konusunda bir siyasi irade gelişir Türkiye'de."
Denetleme mekanizmasının önemi
Olası yeni bir sürecinin başlatılması halinde herkesin bu konuda sorumluluk alması gerektiğini söyleyen Ünsal, şunları ekledi: "Önümüzdeki günlerde tekrar bir barış süreci gerçekleşirse mutlak surette yapılması gereken şey, kendi imkanlarımız içerisinde bir denetleme mekanizmasını kurmaktır. Yine bir arabulucu heyet olacaksa bu elbette tarafların üzerinde mutabakata varacağı isimler üzerinden olur. Dolayısıyla taraflar kimi böylesine tarihi bir görevle görevlendirecek ise bence çok önemli ve şerefli bir iştir. Hayata, toplumsal birlikteliğimize ve insanlığa yapılmış çok önemli bir yatırımdır. Önemli bir görevdir ve her kim böyle bir görevle görevlendirilmesi kendisinden istenirse mutlak surette bunu kabul etmelidir. Benim için de böyle bir şey söz konusu olursa tabii ki bir şereftir, önemlidir. Kabul ederim."