Rojavalı mültecilere Türkiye tehdidi
Dosya Haberleri —
- Kürt mültecileri Türkiye'ye geri göndermenin hesaplarını yapan Yunan hükümeti, Kuzey-Doğu Suriyeli mültecilere, Türk devletinin Kürtler için güvenli olduğunu savunuyor.
- Efrînli Hüseyin, "Türk askerleri babamı kafasını keserek öldürdüler ama Yunanistan, Türkiye’nin benim için güvenli bir ülke olmadığına dair ispat istiyor. Babamı öldürdüler, daha neyin ispatını istiyorlar’’ diye konuştu.
- Fatma Eliko Muhammed ise iltica başvurusunun kabul edildiğini, eşi ve çocuğunun başvurusunun ise reddedildiğini belirtti. Fatma, “Eşim siyasi sığınmacı ve Türkiye’ye gitmesi, tutuklanması demektir’’ dedi.
VEDAT YELER/ATİNA
Kapitalist düzen savaşlarla tüm dünyada etkisi gösterirken özellikle Ortadoğu'da daha vahşi bir şekilde kendisini gösteriyor. Soykırıma uğrayan halklar yaşama tutunmak için düştükleri göç yollarında ya ölüyor, ya da yaşama tutunmak için büyük bedeller ödüyor. Sınır hatlarında milyonlarca örnek mevcut. Savaştan kaçan ve yaşama tutunmak için Akdeniz sularında onbinlerce mülteci yaşamanı yitirdi. Hayatta kalanların ise yaşamları neredeyse burunlarından getiriliyor. Polonya, Belarus, Yunanistan ve daha nice ülke mültecileri kabul etmediği gibi zulüm ediyor. Göç etmek zorunda kalan hangi mülteciye sorsanız; neden topraklarınızı terk ettiniz? Alacağınız yanıt nettir: "Kim ister evini, doğup büyüdüğü toprakları terk etmek. Biz de istemezdik. Ama başka çaremiz yoktu." İşte böyle çaresiz kalmış insanlara Yunan hükümetinin yaklaşımı diğer devletlerden farksız değil!
5 ülkeden keyfi karar
Yunanistan'da Göç ve İltica Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ile birlikte 7 Haziran 2021 tarihinde Türkiye'nin Suriye, Afganistan, Somali, Pakistan ve Bangladeş'ten gelen tüm mülteciler için "güvenli üçüncü ülke" olduğunu açıklamıştı. Bu açıklamadan sonra ülkeye mülteci başvurusunda bulunan bu 5 ülkeden gelenlerin; ırkı, dini, siyasi-politik durumunu gözetmeksizin ‘tehlikede olmadıkları’ gerekçesiyle iltica başvurularını reddediyor. Ki söz konusu 5 ülkeden gelenlerin sayısı Yunanistan’daki mültecilerin yüzde 67’sini oluşturuyor.
Türkiye 'güvenli ülke'ymiş!
Bu kararla birlikte çoğunluğu Efrîn, Kobanê ve Qamişlo kentlerinden olan yaklaşık 150 Kürt'e de Türkiye’nin onlar için ‘güvenli ülke’ olduğu gerekçesiyle peş peşe ret kararı almaya başladı. Atina’ya 60 kilometre uzaklıktaki eski bir fabrika olan İnofiton (Oinofyta) kampında adeta “hapsedilmiş” mültecilerle hem ret kararlarını hem de kamp koşullarını konuştuk.
Daha neyin ispatı isteniyor?
Yunanistan’ın Türkiye’yi ‘güvenli üçüncü ülke’ olarak deklare etmesi ardından mültecilerin taleplerinin reddedilmeye başladığını söyleyen Rojavalı mülteciler, şu ana kadar sayıları 150’yi bulan 30 ailenin başvurularının reddedildiğini belirtti. İltica taleplerine verilen ret kararları için hukuki olarak itiraz haklarının olduğunu ancak başvurularında olumsuz sonuçlandığını aktaran mülteciler, Yunanistan’ın kendilerinden ‘Türkiye’nin güvenli bir ülke olmadığına’ dair ispat istediğini kaydetti. Bu tutuma tepki göstererek insani, hukuki hiçbir yanının olmadığını not düşen mülteciler, geçtiğimiz haftalarda kamp kapılarını kapatarak bir protesto gerçekleştirmişlerdi.
'Türk askeri babamın başını kesti'
Rojava’nın Efrîn kentinden olan 33 yaşındaki Hüseyin Bilal, 3 çocuğu ve eşiyle beraber 2 yıl 4 aydır bu kampta yaşadığını belirtti. Bütün ailenin başvurusu reddedilmiş. Hüseyin, itiraz ettiklerini ancak itirazın da olumsuz sonuçlandığını söyledi. Babasının Efrîn’de Türk askerleri ve onları çeteleri tarafından kafası kesilerek öldürüldüğünü söyleyen Hüseyin, “Türkiye benim için nasıl güvenli ülke olabilir” diye sordu.
Ben yaşlıyım demişti
Yunanistan'ın tavrını eleştiren Hüseyin, “Burada hiçbir hakkımız yok, olan haklarımızı da elimizden alıyorlar” dedi. Hüseyin, yaşadıklarını şöyle özetledi: “Elimizden hiçbir şey gelmiyor. İkinci defa ret kararı aldım. Kendi avukatım bile şaşkınlıkla karşıladı. 2018 Şubat ayında Türk devletinin Efrîn’e yönelik işgal harekatı sırasında hepimiz köylerimizi terk edip şehir merkezine geçtik. Babam köyümüzü terk etmedi ‘Ben yaşlıyım, bana bir şey yapmazlar, siz gençsiniz gidin’ dedi. Ben Efrîn merkeze gittikten sonra Facebook üzerinden babamın vahşice öldürüldüğü öğrendim. Geri de gidemedik. Sadece babamı değil, birçok kişiyi öldürdüler. Türk askeri ve onların çete örgütleri babamı kafasını keserek öldürdüler. Ama Yunanistan, Türkiye’nin benim için güvenli bir ülke olmadığına dair ispat istiyor. Elimde babamın öldürülme biçimine dair görüntüler de var. Türkiye’nin benim için güvenli bir ülke olmadığına dair daha ne sunabilirim!”
Soykırımdan geçtik
İltica talebi reddedilen ve isminin paylaşılmasını istemeyen bir diğer Efrînli Êzidî mülteci ise, “İki yıldır burada yaşıyorum. Efrînli bir Êzidîyim; katliamdan, soykırımdan geçtik ve şimdi böyle bir kararla karşı karşıyayım. Açıkçası diyecek söz bulamıyorum. Şok içindeyim” dedi.
Bir aileyi parçaladılar
Fatma Eliko Muhammed ise yaklaşık 6 yıldır ailesiyle beraber kamplarda yaşıyor. 14 yaşındaki çocuğunu kamplarda büyüttüğünü söyleyen Efrînli Fatma, kendisinin iltica başvurusunun kabul edildiğini, eşi ve çocuğunun başvurusunun ise reddedildiğini belirtti. Fatma, “Şimdi eşime ve oğluma ret kararı vermişler, bana ise kabul. Eşim siyasi sığınmacı ve Türkiye’ye gitmesi, tutuklanması demektir. Bir anneyi çocuğundan ayırıyorlar, bir aileyi parçalıyorlar. Şimdi hem eşimi hem de çocuğumu benden ayıracak bir karara varmışlar” diyerek, zaten insani olmaya koşullarda yaşadıklarını söyledi.
Biz katledildik
Eşi ve iki çocuğu ile birlikte 2018’e kadar Efrîn’de kaldıklarını, Türk devletinin Efrîn’e yönelik işgal harekatından sonra oradan çıktıklarını aktaran Ahmet Abdulkadir Muhammed ise, “Türkiye’nin Efrîn’i işgali ardından çocuklarımızın can güvenliği için buraya gelmek zorunda kaldık. Şimdi Yunanistan, ‘Türkiye sizin için güvenli’ diyor. Bu karar Türkiye’nin Rojava’ya yönelik işgal harekatını destekleyen bir anlam taşımaktadır. Kürtler için Türkiye tarihten beri güvenli bir yer değil. Bunu Yunanistan, bütün Avrupa devletleri, hatta bütün dünya biliyor. Biz Kürdüz ve evimiz, dilimiz, kültürünüz, toprağımız, her şeyimiz Türk devleti eliyle talan edildi, katledildik. Ama şimdi bütün bu olup bitenlere karşı bize, ‘Türkiye sizin için güvenli ülke’ diyorlar” dedi.
Efrîn’den çıksınlar dönelim
Türkiye metropollerinde Kürtlere yapılan faşist-ırkçı saldırılara dikkat çeken Ahmet, “Kürtler, Türkiye sokaklarında Kürt’üm diyerek rahatça gezebiliyorlar mı? Ölülerimiz, mezarlarımız bile bu devletin saldırıları altında. Bu karar sadece Yunanistan’ın verdiği bir karar değil, Avrupa da bu kararın destekçisi. İnsan haklarına aykırı olan bu kararı kınıyoruz. Türk devletini Efrîn’den çıkartsınlar, kendi evimize dönelim” diye konuştu.
424 kişilik kampta 600 kişi var
Mültecilerin kaldığı eski bir kimya fabrikası olan bu kamp ilk olarak Nisan 2016'da açıldı. Toplumsal alanlardan ve yerleşim yerlerinden uzak bir otoyol kenarında bulunan kamp, devlet için mültecilerin ne ifade ettiğinin de açık göstergesi. Kasım 2017'de bir süreliğine kapatılan ve 26 Mart 2018'de yeniden açılan İnofiton Kampı, Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) denetiminde. Kampa Kürt mülteciler yerleştirilmiş. Fabrikanın yanında çadırlardan oluşan ek bölüme ise Afganistanlı mülteciler yerleştirilmiş. Kapasitesi 424 olan kampta mültecilerin verdiği bilgiye göre 600 üzerinde kişi kalıyor.
İnsani koşullardan uzak
Ortak olarak kullanılan tuvalet, banyo ve mutfak, pislik içinde. İnsani yaşam standartlarının çok altında olan kampta; kapı, pencere, musluk, fayans vs. kırık ve kullanılmaz bir halde. Çarşaflar, battaniyeler kapı olarak kullanılıyor. Kamp içinde ve özellikle dışında çöpler taşmakta ve yığın halinde birikmektedir. Birçok mültecinin vücudunda böcek ısırık izleri bulunmaktadır.
Yardımlar kesildi
Hem kamp içinde hem de dışında çöp kenarlarında özellikle gözüme ambalajlı yemekler çarpıyor. Kampı gezdiren mülteciler, kendilerine son kullanma tarihleri geçmiş yemekler verildiğini ve yiyemediklerini, o yüzden yemeğin çoğunun genelde çöpe gittiğini anlattılar. Yunanistan’da mültecilere aylık olarak verilen 150 Euro yardımın da son 4 aydır kesildiğini aktaran mülteciler, olanağı olmayan mültecilerin bu yemekleri yediğini, olanın ise yemek için erzak satın aldığını söylüyor.
İlaç bile bulamıyorlar
Kamptaki her şey bir kılıfa uydurulmuş ve formalite olarak UNHCR standartlarına uygun olarak gösteriliyor. Aileler çocuklarının eğitim almadıklarını, sadece dönem sonlarında iki haftalığına okula götürüldüklerini, ilaç bulamadıklarını ya da temin edilen ilaçların birkaç ay sonra ellerine geçtiklerini, soğuk havayla mücadele ettikleri ısınmadıkları için ise özellikle çocukları sürekli hasta olduğunu söylüyor. Sanırım UNHCR standartlarına uygun tek bir şey vardı; bazı köşelere yerleştirilmiş, kırmızılığı ile göz alan yangın tüpleri!