Sözün bitmediği yer
Forum Haberleri —
- Sözün bitmediği yerdeyiz ve son sözü direnenler söylemek durumundadır. Kobanî Kumpas davasında ortaya çıkan gerçeklik tam bir düşman hukukunun uygulandığı durumdur. Bu düşmandan başka bir yaklaşım beklemek saflık olacak ki, bu da tarihten ders çıkartılmadığı anlamına gelecektir.
RUŞEN TUTKU
Tarih ve toplumsal sorunları kendi gerçekliğinde yorumlayıp kavgaya tutuşanlar her türlü zorlukları peşinen kabul etmeyi göze alırlar. Bunun mücadelesini vermek, ona göre stratejik ve taktikleri kendi koşulları çerçevesinde belirleyip geliştirirler. Bazen katı ve bazen de esnek davranmasını gerçekler ışığında yeniden değerlendirmeyi bilir. Mücadelenin gerekliliğine, ruhuna göre hareket etmeyenler marjinal kalır ve nihayetinde yenilgiden kurtulamazlar.
Kürt halkının özgürlük mücadelesi uzun bir tarihe sahiptir. Belki her kalkış başarıyı sağlamamış ama Kürtlük duygusunu, yurt gerçekliğini diri tutmayı sağlamıştır. Başkaldırının yegâne yeri ve özgürlüğün teminatı Kurdistan dağları olduğunu ispatlamıştır. Çünkü her isyanın kıblesi dağlar olmuştur. Kırılmış, yenilmiş ama direnmeyi bilenler her şart altında söz ve eylemleriyle tarihe not düşmüşlerdir. Onlarca isyan bir bellek oluşturmuş, direniş kadar ihaneti de yeni nesillere devretmiştir. İhanet hep lanetlenmiş, direniş hep zirvelerde tutulmuştur. Mücadele içerisinde olanlar farklı süreçlerde irade gösterip Kürt halkının özgürlüğü için bedel verenler yer ve zamanı geldiğinde aynı kavşakta buluşmayı bilmişlerdir. İdeolojik anlamda farklılıkları olsa da nihayetinde sözleriyle, eylem ve duruşlarıyla haykırdıkları özgürlük istemleri olmuştur.
Qazi Muhammed, Şeyh Sait, Seyit Rıza ve arkadaşları darağacına giderken baş eğmemiş, diz çökmemişlerdi. Düşmanların hile ve komplolarını zamanında çözmemiş, yeterince önlemlerini almamışlardı. Tüm iç ve dış ihanetlere rağmen Kürt ve Kurdistan istemlerinden geri adım atmamışlardı. Direniş adına son sözlerini ipi göğüslerken bile cellatların çirkin bakışları arasında haykırmışlardı. Direnmeyi esas alan bir ruh vardı ve yarınlara özgürlük meşalesini devretmenin elleri sevda biliyordu. Her isyanı, direniş tarzını kendi koşullarında değerlendirmek doğru olandır ve bu anlamda yürek atışları özgürlüğe attıkları tartışmasızdı.
Özgürlük mücadelesinin yarattığı en önemli yanı söz eylem bütünselliğini hayatın gerçekliğine aktarmasıdır. Zaman ve anın dayattıklarına tüm bilincini ayaklandırarak cevap vermesini bilme özelliği bu hareketin militanları için hep en önemli tavırlar olmuştur. Hakikatin düşünde tereddütsüzdürler. Zindan karanlığında teslimiyet dayatmalarına karşı ölüme yatma, kenetlenip bedenlerini ateşe verme cesaretini gösterenler yine bu hareketin öncü kadroları olmuştur. Son sözlerinde yalnızca başarının ruhu yankılanmış, sömürgecilerin suratlarıne tokat gibi inmiştir.
Özgürlük Hareketi’nin perspektifi temelinde başta Kurdistan olmak üzere dünyanın neresinde olursa olsun kadro, yurtsever ve sempatizanları direnişi esas alırlar. Elbette yetmez, söz ve eylem gerçekliğini doğru anlamayanlar bunu eksik yanıyla pratikleştirdikleri oluyor. Kişisel kaygılar, verili yaşamın çizdiği sınırların dışına çıkmak istemiyorlar. Zora gelmeme, kadro, yurtsever ölçülerini hareketin ihtiyaç ve istemleri yerine kendi bakış açıları çerçevesinde hareket edebiliyorlar. Bu yaklaşımlar belki en çok Avrupa sahasında yaşanıyor. Kapitalist modernitenin liberal anlayışı bireylerin düşünce ve yaşam tarzına sızdıkça söz, eylem birlikteliği muğlaklaşıyor, gerekçeli dil bir yaşam biçimi oluyor. Oysa şimdi her yerde daha fazla mücadeleye katılma ve eylem halinde olmak durumundayız. Kürt düşmanları tüm hile ve acımasızlıklarıyla başta Önder Apo olmak üzere dağların kalbinde yaşamı yaratan gerillaya yöneliyor, nefessiz bırakıp boğmak istiyorlar.
Sözün bitmediği yerdeyiz ve son sözü direnenler söylemek durumundadır. 16 Mayıs 2024 tarihinde Kobanî Kumpas davasında ortaya çıkan gerçeklik tam bir düşman hukukunun uygulandığı durumdur. Bu düşmandan başka bir yaklaşım beklemek saflık olacak ki, bu da tarihten ders çıkartılmadığı anlamına gelecektir. Kürt isyanlar tarihinde şunu biliyoruz ki, davasına ihanet edip düşmana sığınanlar dahi af edilmemiş, işlerini onlarla bitirdiklerinde bir şekliyle ortadan kaldırmışlardır. Bazı dönek ve devlete sadakatle bağlı olanlar olmuş ve bunlar beraat edilmiştir. Kürt halkı bu tipleri zaten tanıyor. Bu davanın gerçek sahipleri baştan sona kadar direnmeyi bilmişlerdir. Yargılananlar söz ve duruşlarıyla geri adım atmamış, tarihi sorumluklarını unutmamışlardır.