Ukrayna savaşı ve barışı
Forum Haberleri —
- Savaşın müzakere yoluyla sona erdirilmesi için açılan pencere hızla kapanıyor. Bu sonbahar diplomasinin herhangi bir çözümü güvence altına almak için son şansı olabilir.
GEOFF ROBERTS / Çeviri: S. Erdem Türközü
1) Ukrayna’nın karşı taarruzu Batılı siyasetçilerin ve ana akım medyanın istediği kadar iyi gitmiyor. Sizce önümüzdeki haftalarda sahada neler olacak? Ukrayna karşı saldırısının sonucu Brüksel’in Kiev’e yönelik siyasasını değiştirecek mi?
Ukrayna karşı saldırısı başarısız oldu. Ukrayna silahlı kuvvetleri bazı taktiksel kazanımlar elde edebilir ama herhangi bir stratejik ilerleme ihtimali yok. Başarısız saldırının maddi ve insani maliyeti çok büyük oldu ve askeri denge yavaş ama kesin bir şekilde Rusya’nın lehine değişiyor. Batı’nın yoğun desteğine rağmen Ukrayna açıkça savaşı kaybediyor. Bu gerçeğin Batılı karar alıcıları diplomasiyi benimsemeye ve Ukrayna’nın geleceğini güvence altına alabilecek müzakere edilmiş bir savaş sonu aramaya sevk edip etmeyeceğini göreceğiz. Bu da Batılı seçkinler arasındaki gerçekçi ve pragmatik seslerin gücüne bağlı. Batılı liderler Rusya’nın Ukrayna’da yenilgiye uğratılmasına çok fazla siyasi sermaye yatırdıkları için yönlerini değiştirmekte zorlanacak. Umarım yön değiştirirler ama bu biraz zaman alabilir ve bu arada Ukrayna’nın çektiği büyük acılar devam eder.
2) Batı, Rusya Federasyonu’yla gerilimin tırmanmasından korkmalı mı? Örneğin Polonya ve Belarus arasında yerel bir savaşın mümkün olduğunu düşünüyor musunuz? Kıtasal ya da küresel bir boyuta tırmanabilir mi?
Savaşla ilgili en endişe verici şeylerden biri Batı’nın gerilimin tırmanmasından korkmaması oldu. Batı’nın Rusya’yla yürüttüğü vekalet savaşının ve Ukrayna’ya verdiği maddi desteğin giderek daha da tırmanması kalıcı bir örüntü haline geldi. Savaşın bu kadar uzamasına yol açan Batı’nın eylemleridir. AB ve NATO, Kiev’e yaptığı yardımı kısıtlamış ve azaltmış olsaydı, savaş aylar önce sona erecek ve Ukrayna, yüz binlerce insanının hayatını kaybetmesi de dâhil olmak üzere büyük bir zarardan kurtulmuş olacaktı. Evet, Ukrayna toprak kaybedecek ve devlet olma niteliği kısıtlanacaktı. Ama egemen ve bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürebilirdi. Savaşın uzaması Ukrayna’nın daha fazla toprak kaybetmesine yol açtı ve açmaya da devam edecek. Savaş kısa sürede sona ermezse Ukrayna’nın kaderi, çatışmalar durduğunda desteğinde çok daha az cömert olacak bir Batı’ya tamamen bağımlı, parçalanmış, işlevsiz bir devlet olacaktır.
Savaşın Rusya ve Batı arasında topyekûn bir çatışmaya dönüşmesi pek olası değil ama sizin de belirttiğiniz gibi Polonya-Belarus çatışması da dâhil olmak üzere bu olasılık hâlâ var. Rusya karşıtı kampta bu tür bir tırmanıştan zevk alan ve savaş başladığından beri bunun için bastıran aşırılık yanlıları olduğunu da unutmayın. Batılı neoconlar ve Ukraynalı aşırı milliyetçiler Rusya’nın kâğıttan bir kaplan olduğuna ve onunla yüzleşirseniz pes edeceğine inanıyor. Çılgınca bir düşünce ama gerçekten de böyle bir saçmalığa inanıyor gibi görünüyorlar.
3) Ukrayna’da tarih tekerrür mü ediyor? Alman tanklarının yeniden Doğu’ya doğru ilerlemesinden ve hatta denizci “Anglo-Amerikan” imparatorluğu ile Rus kara imparatorluğu arasındaki varsayımsal büyük çatışmadan bahsediyorum.
Şu anda Alman (ve Britanya) tankları Doğu’ya gitmiyor. Rus topçusu, hava gücü ve tanksavar füzeleri tarafından imha ediliyorlar. Aynı durum Ukrayna’ya tedarik edilen diğer tüm Batı zırhlıları için de geçerlidir. Batı ordusu içindeki aklı başında unsurlar, Rusya’nın herhangi bir doğrudan, büyük ölçekli konvansiyonel karşılaşmada Batı’yı yenebilecek kapasiteye sahip olduğunu fark etmiş olmalı. Ayrıca böyle bir savaşın hızla nükleer düzeye tırmanacağının da farkındadırlar çünkü ABD’nin Avrupa’yı bir Rus saldırısına karşı savunabilmesinin tek yolu budur. Neyse ki Rusya’nın böyle bir niyeti olduğuna dair hiçbir kanıt yok. Savaş boyunca Putin, Alman Leopard tanklarının Ukrayna’ya gönderilmesi gibi provokasyonlara aşırı tepki vermeyerek Batı’nın tırmandırmacılığını [escalationism] dizginlemeye çalıştı.
4) Akademik bir bakış açısıyla, sizce bu savaş kaçınılmaz mıydı? Ve en önemlisi, sonucu kaçınılmaz mıdır, tarihsel unsurlar tarafından zaten belirlenmiş ve tezahürü sadece bir zaman meselesi midir, yoksa siyasetçilerin ya da generallerin bazı özgül tercihleriyle şekillendirilebilir mi?
Rusya-Ukrayna Savaşı tarihin en kaçınılmaz ve önlenebilir savaşıdır. NATO’nun Rusya’nın sınırlarına doğru genişlemesini dizginlemesi ve Ukrayna’ya askeri yığınak yapmaktan vazgeçmesiyle önlenebilirdi. İsyancı Donets ve Lugansk’ı Ukrayna egemenliğine geri verecek ve aynı zamanda Ukrayna’daki Rusya yanlısı unsurların haklarını ve özerkliğini koruyacak Minsk Anlaşmalarının uygulanmasıyla önlenebilirdi. Minsk başarısız oldu çünkü Ukraynalı aşırı milliyetçiler anlaşmaların uygulanmasını sabote etti ve Batı da bunu yanlarına bıraktı. Savaş, Rusya’nın korkularını yatıştıracak ve Ukrayna’yla ilgili çıkarlarına saygı gösterecek Avrupa güvenliği konusunda ciddi müzakerelerle önlenebilirdi.
Putin’in Ukrayna’yı işgali yasadışı bir saldırganlık eylemiydi ama kışkırtılmamış olmaktan çok uzaktı. Ukrayna ve Batı, savaşın patlak vermesinde sorumluluğu paylaşır. Daha da önemlisi, 2022 baharında İstanbul’da yapılan barış görüşmeleri başarılı olsaydı savaş haftalar içinde sona erebilirdi. Bu müzakereler başarısız oldu çünkü -Batı’nın desteğiyle- Ukrayna, topraklarına ve egemenliğine verilen zararı sınırlandıracak ve Rusya’yla ilişkilerini istikrara kavuşturacak bir antlaşmayı terk etti.
5) Finlandiya ve İsveç’in geleneksel tarafsız konumlarından vazgeçmiş olmalarını nasıl açıklıyorsunuz? İrlanda ya da Avusturya da aynı yolu izleyecek mi?
Finlandiya ve İsveç’in NATO üyesi olmaları göründüğü kadar radikal bir adım değil. Bu iki devlet on yıllardır NATO’yla yakın işbirliği içinde olageldi. Tehlike, NATO üyeliğinin İsveç ve Finlandiya topraklarında ABD askeri üslerinin kurulmasına yol açmasıdır. Bu da Rusya tarafından tehdit olarak görülecektir. Tarihsel nedenlerden ötürü Avusturya’nın NATO’yla ilişkisi her zaman İsveç ve Finlandiya’dan daha kopuk olmuştur ve bu durumun değişeceğini düşünmüyorum. İrlanda’nın NATO’yla pratik işbirliği yıllardır gelişmekte ve hâlihazırdaki savaş sırasında önemli ölçüde arttı ama kamuoyu İrlanda’nın tarafsızlığı fikrine bağlı kaldı. Tüm bunlar çok üzücü çünkü Avrupa’da sağlam bir tarafsız blok diplomasinin canlı tutulmasına yardımcı olabilir ve ateşkes ve barış antlaşması çabalarında yapıcı bir rol oynayabilirdi. Tarafsız Avrupa devletleri aynı zamanda Küresel Güney’in savaşı sona erdirecek müzakereler için giderek büyüyen kampanyasına da destek verebilirdi.
6) Bugün bir akademisyenin sansür korkusu olmadan ya da medya ya da meslektaşları tarafından küçümsenmeden görüşlerini ifade etmesi ne kadar zor? Ne yazık ki İtalya’da bu konuda bazı kötü deneyimlerimiz oldu.
Benim için zor değil çünkü “emekli”yim ve akademik konferanslar için Rusya’ya seyahat etmek de dâhil olmak üzere istediğimi söyleyip yapabiliyorum. Daha az elverişli koşullardaki meslektaşlarımın Ukrayna savaşı konusunda Batı’nın “parti çizgisi”ne uymaları için üzerlerindeki baskı çok büyük ve tarafsızlığa yönelik tüm çabalar sansürlendiği ya da bastırıldığı için konuşmak ve hatta akademik uzmanlıklarını paylaşmak konusundaki çekingenliklerini açıklamaya yardımcı oluyor. Elbette Ukrayna’daki akademisyenler çok daha büyük bir tehdit ve uyum baskısı altında. Rus akademisyenlerin savaşla ilgili eleştirel görüşlerini ifade etmeleri de olanaksız değilse bile tehlikeli.
7) AB’nin Ukrayna’yı gerçekten üye olarak kabul edeceğini düşünüyor musunuz? Yoksa tıpkı NATO’nun yaptığı gibi üyeliği tekrar tekrar erteleyecek mi?
Bence AB’nin herkesçe bilinen, “son Ukraynalıya kadar” savaşı teşvik etmesi, Ukrayna’yı üye olarak kabul etmek için ahlaki bir yükümlülüğü olduğu anlamına gelir. Ama AB’nin şu anki tüm güzel sözlerine rağmen Ukrayna’nın üye olması yıllar alacaktır. İronik bir şekilde, Ukrayna’nın AB üyeliği önünde en büyük engeli teşkil edecek ülke, savaş sırasında Ukrayna’nın en sadık destekçisi olan Polonya olacaktır. Tüm Rusya karşıtı milliyetçi söylemlere rağmen, iktisadî ve siyasi olarak Polonya ve Ukrayna’nın çıkarları AB bağlamında çatışmaktadır. Polonya, Ukrayna’nın AB’ye girmesiyle en çok kaybedecek olan ülke ve belki de bunun gerçekleşmemesinin nedeni de bu.
Sanırım yenilmiş, işlevsiz parçalanmış bir Ukrayna devleti gelecekte bir zamanda NATO’ya üye olabilir ama bu bile Rusya’nın rızasının yanı sıra tüm üyelerin oybirliğini gerektirecektir.
8) AB savaşı durdurmak için ne yapabilir?
Savaş çığırtkanlığını bırakıp diplomasiyi benimsemek. Barış yanlısı bir proje olarak kimliğini yeniden keşfetmelidir. Ateşkesi ve kalıcı bir barış antlaşmasını güvence altına almak için müzakere, uzlaşma ve geçiştirme konusundaki müthiş beceri ve deneyimini kullanmalıdır.
9) Gelecek yıl Amerika Birleşik Devletleri’nde başkanlık seçimleri yapılacak. Sizce bir şeyler daha iyiye doğru değişebilir mi?
Biden savaş yüzünden seçimi kaybedebilir. Muhtemelen bu da Trump’ın kazanması anlamına gelecektir. Trump’ın sorunu çok konuşması ama çok az şey yapması. Şimdi Trump, Ukrayna’da barışı destekliyormuş gibi görünüyor ama NATO’nun Ukrayna’ya askeri yığınak yapmasını hızlandıran da onun yönetimiydi. Putin, ABD Başkanı kim olursa olsun çok dikkatli olacaktır. Putin savaşı ancak Rusya’nın güvenliğini garanti altına alan ve Rusya yanlısı Ukraynalıların çıkarlarını koruyan koşullarda sona erdirecektir. Gerekirse savaşı sonuna kadar götürecek ve ardından son derece cezalandırıcı bir barış dayatacaktır.
Savaşın müzakere yoluyla sona erdirilmesi için açılan pencere hızla kapanıyor. Bu sonbahar diplomasinin herhangi bir çözümü güvence altına almak için son şansı olabilir. Bu gerçekleşmezse, Ukrayna’nın kaderi savaş alanında belirlenecek ve silahlar sustuğunda Ukrayna devleti anlamlı bir şekilde var olmayabilir.
Kaynak: Cinbartu