30 yılı çalındı, hala rehin!
- Mehmet Savur 53 yıllık yaşamının 30 yılını cezaevinde geçirdi. 1991 yılında tutuklanarak, müebbet hapse mahkum edilen Savur şartlı tahliye süresi dolduğu halde uyduruk gerekçelerle rehin tutuluyor.
MIHEME PORGEBOL - İZMİR
Şakran 3 Nolu T Tipi Cezaevi’nde esir tutulan Mehmet Savur’un şartlı tahliye hakkı gasp ediliyor. Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu’nun ”iyi halli” olmadığı kararı gerekçesiyle tahliyesi engellenen Mehmet Savur’un avukatı bugün Anayasa Mahkemesi’ne başvuruyor.
Amedli Mehmet Savur 53 yıllık yaşamının 30 yılını cezaevinde geçirdi. İçinde yer almadığı bir eylem nedeniyle tutuklanan ve 91 yılı başında müebbet hapse mahkum edilen Savur şartlı tahliye süresi dolduğu halde rehin tutuluyor. 3 Temmuz 2021’de koşullu salıverilmesi beklenen Savur, Cezaevi İdare Gözlem Kurulu’nun hakkında hazırladığı rapor gerekçe gösterilerek serbest bırakılmıyor.
Cezaevi Müdürü’nden tehdit
Bu yılın başında yürürlüğe konulan ”İnfaz Yasası”yla takdir yetkisi genişletilen Cezaevi İdare Gözlem Kurulları, adeta bir mahkeme gibi hareket ederek tutsakların iyi hal indirimini iptal ederek, infazını yakıyor. Cezaevi Kurulu tarafından ”iyi halli olmadığı” gerekçesiyle tahliyesi reddedilen Mehmet Savur aynı zamanda Şakran 3 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi Müdürü tarafından tehdit de edildi. Heyette yer alan cezaevi müdürün Haziran ayı sonunda hazırlanan Gözlem Kurulu toplantısından önce görüştüğü Mehmet Savur’u ”Elimden geldiğince senin dışarı çıkmanıza izin vermeyeceğim. Bunun için elimden geleni yapacağım” diyerek tehdit ettiği aktarıldı.
Uyduruk gerekçeler
Şakran Cezaevi Yönetimi’nin PKK davasından tutuklu Savur’a ilişkin hazırladığı tebligatta, tahliyenin reddine ilişkin sunduğu gerekçeler ise tanıdık. Cezaevi, Savur’un ”Ceza infaz kurumunun kurallarına ‘içtenlikle’ uymadığı, 20 defa disiplin cezası aldığı, açlık grevine girdiği, marş söylediği, slogan attığı, ‘yasaklı, sakıncalı’ kitap okuduğu, arama ve sayımlarda kurum personeline muhalefet ettiği, koşullu salıverme işlemine yönelik bireysel görüşme yapmayı bilinçli olarak reddettiği, işlemiş olduğu suçundan dolayı pişmanlık duymadığını” öne sürdü.
Aile görüşmesinden sana ne!
Evli ve üç çocuk babası Savur’un cezaevi ziyareti ve telefon görüşmelerinin az olduğu belirtilerek, ailesiyle bağlarının zayıf olduğu ileri sürülürken; cezaevi kütüphanesinden yararlanmayıp kendisine ayrıca kitap etmesinin sakınca teşkil ettiği yazılmış. ‘Manevi danışman’ denilen din görevlisini ziyaret etmemesi, PKK’li tutsakların bulunduğu koğuş ortamına uyum sağlaması, cezaevindeki hak ihlallerine ilişkin dışarıya mektup yazması da ’olumsuz davranışa’ örnek olarak gösterildi.
Asgari ücretlinin halinden anlayan yok
Mehmet Savur’un aynı isimdeki oğlu Mehmet Savur babasının keyfi gerekçelerle tahliyesinin reddedildiğini belirterek, ”Babamın zaten, içinde olmadığı bir eylemden ötürü 30 yılı çalındı. Artık bu hukuksuzluğa son verilsin” dedi. Cezaevi Yönetimi’nin gerekçelerinin ”uyduruk” olduğunu belirterek tepki gösteren Savur şöyle konuştu: ”Babam 2012 yılından itibaren İzmir’de Şakran Cezaevi’nde tutuluyor. Biz Amed’de yaşıyoruz. Asgari ücretle çalışıyoruz, onca yolu gitmek bizim için büyük bir külfet. İki kız kardeşim var, evliler. Onların da ekonomik durumu kötü. Haliyle sık sık görüşe gidip gelemiyoruz. Bu yüzden aile bağlarımızın zayıf olduğunu yazmışlar oraya. 2017’den beri babamın eve telefon açmadığını yazmışlar raporda, ancak babam her hafta telefonla aradı bizi. Hiçbir görüşünü ihmal etmedi.”
Musa Anter yine yasak
Babasının Mardin Cezaevi’nden İzmir’e gelirken yanında getirdiği kitaplardan birinin cezaevi idaresi tarafından ‘yasaklı’ sayıldığını aktaran Savur, rapordaki absürtlüğe şöyle dikkat çekiyor: ”Kendisine temin edilen 65 kitap arasında savcılık tarafından yasaklanmış bir kitap varmış. O kitap da Musa Anter’in kitabı. Babam Mardin Cezaevi’ndeyken Musa Anter kitabı okuyor. Mardin’de yasak olmayan kitap İzmir Cezaevi’nde yasak listesinde. Bir kitabın arasında çıkan gazete kupürüyle ilgili olarak da ‘Kurumumuzca yasadışı bulunan gazete parçası’ ifadeleri kullanılmış. Yani dışarıda yasak olmayan bir gazete kurum içerisinde yasaklıymış.”
İşlemediği bir şeyden nasıl pişman olsun!
Babasına pişmanlık dayatıldığının da altını çizen Savur, ”Bunlar tamamen keyfi uygulamalar. Hiçbir delilleri yok. Babamın işlediği suçtan pişman olmadığı için tahliye edilmemesi gerektiğini söylüyorlar ama babam da işlemediği bir suç için pişmanlık duyamayacağını söylüyor. İnsan işlemediği bir suçtan ötürü nasıl pişmanlık duyabilir? Suçu kabul ederse tahliye edilebileceğini söylüyorlar. Babam pişmanlık yasasına zorlanıyor” dedi.
30 yılını çaldılar
Mehmet Savur’un ağabeyi Abdullah Savur, kardeşinin iki kişinin ölümüyle ilgili itirafçıların suçlamaları nedeniyle tutuklandığını ve müebbet hapse mahkum edildiğini belirterek, ”Kardeşim olaylardan birinini gerçekleştiği tarihte benim yanımda inşaatta çalışıyordu. Diğerinde ise bir pamuk tarlasında çalışıyordu. Ne benim ne de tarla sahibinin tanıklığı para etmedi. Kardeşimin 30 yılını çaldılar” diyerek, ”Bu hukuksuzluğa artık son verilsin” dedi.
AYM’ye başvuru yapıldı
Mehmet Savur’un avukatı Bedriye Kurtuluş Türk, Cezaevi Yönetimi’nin ”iyi hallilik şartlarının oluşmadığını” ileri sürerek tahliye talebini reddetmesine itiraz etti. Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi itirazın reddine karar verirken, avukat Savur’un infazının yakılmasına ilişkin bugün Anayasa Mahkemesi’ne itirazda bulunacak.
Yaşanan adaletsizlik ve hukuksuzluğun bir an önce son bulmasını isteyen Savur ailesi insan hakları kurumlarına da duyarlılık çağrısı yaptı.